İki Şehrin Hikayesi
Ünye - Fatsa
(4)
Ahmet Derya Varilci
İki Şehrin Hikayesi’ne devam ediyoruz, daha önce Ünye ve Fatsa’nın
yakın geçmişinde 1968 Kuşağı’ndan bir örneği Ünye’den bir örnek vermiştik; 25
gün önce bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrılan Hüseyin Gümüş öğretmen.
Bu
defa Fatsa’dan bir örnek vereceğiz.
Fikri Sönmez yahut
Terzi Fikri
Türkiye
Halk Kurtuluş Parti-Cephesi Davası İddianamesi’nde
145. sanık. Süleyman oğlu, 1938 yılında Ordu’da Hatice’den doğma, Ordu Fatsa
ilçesi Bolaman bucağı Kabakdağı Köyü, cilt, 14/1, sahife: 123, hane:115
nüfusuna kayıtlı, Fatsa Kurtuluş Mahallesinde oturur, terzi, 26 Mart 1972
tarihinde nezarete alınmış olup, 28 Nisan 1972 tarihinden itibaren Kartal-Maltepe
As. Ceza ve Tutukevinde TUTUKLU.
İstanbul
Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının Hâkim Yarbay Naci Gür öncülüğünde
hazırlanan iddianameye göre Fikri Sönmez; Fatsa’da söylenen biçimiyle “Terzi
Fikri”, örgüt üyesi olmakla itham edilmiş ve TCK’nun 141/5. maddesi gereği
cezalandırılması istenmiştir.
“Fatsa’da
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Karadeniz sorumlusu Ertan Saruhan nezaretinde yapılan Marksist-Leninist teori ile
ilgili çalışmalara katıldığı;
Mahir
Çayan ve Ertuğrul Kürkçü tarafından Şubat 1972 ayı ortalarına doğru Karadeniz
bölgesi örgüt sorumlusu ErtanSaruhan’ı çağırmak üzere Ünye’ye gönderilen
Sabahattin Kurt ile dükkanında tanışıp geliş sebebini öğrendiği…
Sahibi
bulunduğu terzi dükkanının örgüt irtibat merkezi olarak da kullanıldığı sanığın
tevilli ikrarı [abç.] ve […isimli
sanıkların] beyanlarından anlaşılmıştır.”[1]
İddianame’nin
“Sanıkların Fiili ve Hukuki Durumları” kısmında Fatsalı Terzi Fikri’ye isnat
edilen suç bu şekilde açıklanmaktadır. “Örgüt üyeliği” olarak belirtilen suça
dair gösterilen kanıt, bazı sanıkların beyanı ve Fikri Sönmez’in “tevilli ikrarı”dır. Tevilli ikrar
yahut “tevil yoluyla ikrar”, ilişkileri kabullenmek ama farklı yorumlamak
anlamına gelir. Yani Terzi fikri, dükkanına gelenleri inkar etmemiş, onlarla
bazı konuları tartıştığını beyan etmiştir. Fatsa’da esnaf olmanın böyle bir
boyutu da varmış demek.[2]
Fikri
sönmez ilkokulu bitirdikten sonra okumayıp bir terzinin yanına çırak giriyor. Geçimini
terzilik yaparak sağlıyor ama yurt ve dünya sorunlarıyla çok ilgili. 1960’lı
yılların ortasında Türkiye İşçi Partisi üyesi. Daha sonra TİP Fatsa İlçe
Sekreterliği ve İlçe Başkanlığı görevlerini yürütüyor. Karadeniz‘de emekçilerin
mücadelesine katılıyor, "Fındık” mitinglerinde aktif görevler alıyor.
1970’de Ordu‘da fındık tüccarlarının yönlendirmeye çalıştığı bir mitinge,
hemşerisi ve yakın arkadaşı Ertan Saruhan’la birlikte müdahale ediyorlar.
Fındık üreticileri 12 saat boyunca Samsun - Trabzon karayolunu kapatınca Fikri
Sönmez tutuklanıp yargılanıyor.
12
Mart 1971 Darbesinin ardından Ünye’de meydana gelen üç yabancı teknik
personelin kaçırılması olayında gözaltına alınıyor. Ünye ve Fatsa’da diğer
gözaltına alınanlar gibi işkenceli sorgulardan geçiyor. 20 Ay sonra, 1974 Affından yararlanarak cezaevinden
çıkıyor.
Fatsa Olayları
Fatsa denince, hala 12 Eylül 1980 Darbesini
hazırlayan koşullar anlaşılmaktadır. O dönem Fatsa adıyla birlikte anılan isim,
sekiz ay belediye başkanlığı görevinde bulunan Fikri Sönmez’in adıdır.
Fatsa’da
yayınlanan Karadeniz Haber Postası gazetesinin köşe yazarlarından Mehmet Özmaden birkaç hafta önce şöyle
bir tespitte bulunuyor:
“Yakın
tarih itibariyle iki isim hafızalardaki yerini koruyor. Bunlardan ilki m Fikri
Sönmez. Nam-ı diğer Terzi Fikri. Fatsa’nın siyasi çalkantılar içine bulunduğu
dönemde koltuğa oturmuş bir isim, o günlerin siyasi ortamı bir yana, köylümüz
olan rahmetli Fikri Sönmez’in belediyecilik anlamında Fatsa’ya
kazandırdıklarıdır bugün hala konuşulan. Şehrin ana caddelerine paralel olarak
geçen ve ilçenin ikinci ve bir bölümü itibariyle de en geniş caddesi olan
Reşadiye’nin sahile açılan yollarını kazandırmıştır Fatsa’ya. Adeta şehrin
soluk borularını açmıştır görevde kaldığı süre zarfında. Bu durum, kömür
kullanımının yaygınlaştığı günümüzde bir kez daha takdiri hak ediyor.”
Fikri
Sönmez’in mezar taşında onun kullandığı bir söz bulunmaktadır:
“Ben ne yaptıysam halkım için,
halkımla birlikte yaptım”
1974’te
aftan yararlanarak cezaevinden çıkan,
ilkokul mezunu bu halk adamını kaderini nasıl olmuştu da Fatsa’yla
özdeşleşmişti?
Fatsa’ya
dönerek terzilik mesleğini sürdüren Terzi Fikri, siyasi mücadelesini de
bırakmıyor. Halkın içinde bir kişi olarak çalışmalarını aralıksız sürdürüyor,
mitinglerde halka hitap ediyor. Onların anlayabileceği, algılayabileceği dilden
konuşuyor. Çünkü kendi bildiği tek dil de bu…
1979’da
Belediye seçimlerine katılıyor. Diğer partilere oy verenlerin ömeli bir
kesiminin desteğini de alarak, 14 Ekim 1979’da “Başkan” seçiliyor. Diğer tüm
partilerin adaylarının aldığı oy toplamından daha fazla oy alıyor.
Terzi Fikri’nin
İcraatları
İlk
iş olarak Halk Komiteleri’ni
oluşturuyor. Belediye yönetimini 11 birime ayırarak, gizli oy, açık sayım
esasına göre komite üyelerini seçtiriyor. Komitelerde halkın her kesimine ve
diğer partilere de görev veriliyor. Ayrıca iki ayda bir yapılan halk
toplantılarıyla halkın Belediye’de doğrudan söz ve karar hakkına sahibi olması
sağlanıyor. “Belediye Çalışma Programı” tüm halka açık olan bu toplantılarda
tartışılıyor. Uygulama yanlışlıkları, görev ihmalleri, eksiklikler bu
tartışmalarda tespit edilerek hataları görülen görevliler görevden alınıyor.
Yirmi
bin nüfuslu Fatsa’da, beş bin yetişkin insan bu toplantılara katılıyor.
Fatsa’nın
çehresi değişiyor. Karaborsa ki, o döneme Ünye’nin de temel sorunuydu Fatsa’da
önleniyor. Sekiz aylık o kısa dönemde fındık üreticileri borç batağından kurtulmaya
başlıyor. Kadınların kocalarından dayak yemesi önleniyor. Erkekler kumar
oynamayı bırakıp tiyatro oyunlarına katılıyor. Ülkenin dört bir yanından Fatsa Halk Kültür Şenliği’ne geliniyor.
Fatsa
şenliklerine katılan şair Can Yücel, o döneme ilişkin Fatsa gözlemlerini şöyle
anlatıyor:
"Bakkala
gidip satın aldığınız cigaranın parasını vermeye davrandığınızda, bakkal ‘Siz şenliğimizin
konuğusunuz, sok bakalım paranı cebine!" diyor... Bu toplu kaynaşmanın bir
başka sonucu da kadın-erkek, yetişkin-çocuk arasındaki çelişkilerin sağlıklı
birleşimlere doğru götürülmüş oluşu. Fatsa‘da yeni bir yaşama örneği oluşuyor,
yeni bir üretim biçimine doğru ve buna paralel yeni bir kültür, yeni bir ekin
elbet. Fatsa Kültür Şenliği‘nin anlamı buydu… Ha, onu da unutmadan söyleyim,
Fatsa’da hır gür, vur-kır yok. Düzeni düzen olan yerde, dirlik-düzenlik de
oluyor."[3]
Hal böyleyken, sekiz aylık Fatsa Belediyesi
deneyimi Nokta Operasyonu ile sone
erdiriliyor.
Nokta Operasyonu
Fikri
Sönmez’in Fatsa’sı 12 Eylül 1980 Darbesi’den üç ay önce, 11 Temmuz’da
başlatılan Nokta Operasyonu ile bitirildi.
12
Eylül’ün öncülü olan bu uygulama, Fatsa’da maskeli muhbirler eşliğinde
gerçekleştirildi. Geniş bir gözaltı ve işkence uygulandı. Et Balık Kurumu
Binası ve Spor sahaları “sanıklar”la dolduruldu.
Operasyon
öncesinde çeşitli siyasi parti başkanları "Her yerde kan var, biz burada
huzur içindeyiz. Fatsa’da söylendiği gibi bir işgal yoktur, halk vardır. Halkın
yönetimi vardır. Fatsa‘da ateş ile barut yok, böylesine huzurlu bir yerde olay çıkartmayı
istemek niye?" biçiminde basına açıklamalar yapmışlardı. Buna rağmen Fatsa
halkı 11 Temmuz’da tank sesleriyle uyandı. İlçenin sokakları asker ve polisle
doldu, yollar kariyerlerle kesildi. Denizde silahlarını Fatsa‘ya çevirmiş iki
hücumbot duruyordu. Askerler ve polislerin arasında maskeli muhbirler vardı.
Fikri
Sönmez, 11 Temmuz sabahı gözaltına alındı. İşkencelere maruz kaldı. Ardından 12
Eylül koşullarında cezaevi yaşamı başladı. Basında boy hedefi oldu. Hakkında
çeşitli karalama kampanyaları başlatıldı. İlerlemiş yaşına rağmen Amasya Cezaevi’nde
direnişlerde bulundu. Suluova Et Balık Kurumu’nda 3 ay boyunca işkence gördü.
Sağlığı iyice bozulmuştu. Kalbine yenik düştü, 4 Mayıs 1985 günü hayata veda
etti.
Fikri Sönmez’in savunmasından
Adı
Fatsa’yla birlikte anılan “Terzi” Fikri’nin, bir halk adamının savunmasıyla bu
faslın Fatsa örneğini kapatıyoruz...
“Fatsa‘da
yürütülen ilk büyük belediye çalışmasından biri "Çamura Son Kampanyası’ydı.
Fatsa sokakları müteahhitlerin keyfince sürdürülmüş plansız kanalizasyon
çalışmaları nedeniyle köstebek yuvasına dönmüştü. Bütün Fatsa‘nın sokaklarının
temizlenerek yeniden yapılması işine teknik adamların "yıllar sürer"
demelerine rağmen halkın gönüllü katılımı ve çevre ilçelerin makina ve ekipman yardımıyla
çamur Fatsa‘dan 2-3 ay içinde sökülüp atıldı ve ilçeye 4 km .lik yeni bir cadde yapıldı. ‘Çamura Son Kampanyası’nın
ardından ‘Fatsa Halk Kültür Şenliği’ düzenlendi. Şenlik boyunca her türden
sanatsal ya da kültürel etkinlikte doğrudan halkın katılımı gözetildi. Büyük
kentlerde yaşayan aydınların, demokratların, sosyalistlerin; sanatçıların da
katıldığı şenlik, aynı zamanda bu insanların Fatsa‘da olup bitenlere tanıklık
etmelerine vesile oldu.”
Günlerle Gelen İki Şehrin Hikayesi “Son Bölüm”le devam edecek…
Dipnot:
[1] İddianamede adı geçen isimleri tek tek belirtmedik, çünkü bir kısmı
halen hayattadır ve aramızda yaşamaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. İddianame, Türkiye Halk Kurtuluş
Parti-Cephesi Davası, s. 503, Ankara, 1988, V Yayınları.
[2] Aynı hukuki terimi yıllar sonra; 2009 yılı sonunda Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç kullanacak, kendisine
yönelik bir suikast iddiasıyla ilgili olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir
beyanını “tevil yoluyla ikrar” olarak değerlendirecekti.
[3] Demokrat
Gazetesi, 4-5 Mayıs 1980
ÜNYEKENT'TEN BİR ANLATI... 1 Haziran 2012
Fatsa'da "Çamura Son!" Kampanyası
ve
Fikri Sönmez