
.jpg)
-Ne yapacaksın burayı? Diye, sorduğumda, her zaman kullandığı yerel şiveyle:
-O’lum, sonunda düşceksiz buraya! Yaşlanursak kim uraşcak biznen? Hep birlikte galcamız bi huzur evi işte...
Demişti Hasan Şimşek. Haksız da sayılmazdı. İleride her birimizin sığınacağı, ömrümüz olursa bizlerle ilgilenecek yerlerin olmasında fayda vardı.
Sadece gurbettekilerin değil, bu kasabada yaşayanların da ömrü ahirinde böyle mekanlara ihtiyacı vardı. Bir ölçüde yaşlı fillerin sürüden ayrılarak ölüme gittikleri mekanlar gibi…
Öleceğini hisseden filler, içgüdüsel olarak böyle bir mezarlığa yönelirlermiş. Filler dışında, ölümle bu kadar içli dışlı olan tek yaratık insanlar olsa gerek. Fillerle aynı yazgıyı paylaşan insanların başında galiba Eskimolar geliyor. Yaşlanan Eskimo üyesi, üretim sürecinden düşünce, klanın diğer mensuplarına yük olmamak için ölümü tercih ediyor ve ücra bir yere (fil mezarlığı gibi) götürülerek, ölüme terk ediliyor.

Hasan Şimşek’in annesinin adını verdiği bu güzel yapının filler mezarlığıyla, Eskimolarla yahut Narayama Dağı ile hiçbir ilgisi yok. En azından ilgisi olmamalı diye düşünüyorum.
Yine de bana bunları anımsattı.
Yine de bana bunları anımsattı.