6 Kasım 2018 Salı

Göbekli Tepe


Göbekli Tepe


Kim derdi ki 2015 yılının Nisan'ında, Ünye'den bir grup arkadaşla kalkıp görmeye gittiğimiz Göbekli Tepe bir gün karşıma ders konusu olarak çıkacaktı...
(Cevap: Yıllar sonra yeniden üniversiteye başlarsan, başına her şey gelebilir!)

****
Göbekli Tepe'yi ziyaret ettiğimizde, Kazı Başkanı Prof. Dr. Klaus Schmidt erken denecek bir yaşta hayata veda etmişti. Ortaya çıkardığı eserleri devralan kişi yahut kuruluşlar bölgede apar topar düzenlemelere gitmiş, kazı alanını ziyaretçilere açmıştı. Dünyanın bu en eski tapınağını yakından görebilmemiz için tahta iskeleler kurulmuş, tapınağın üstü tümüyle örtülmüştü.
Tepe'de bulunan bir yatır nedeniyle "Göbekli Tepe" diye anılan bu plato hakkında son yıllarda onlarca makale yazıldı, her geçen gün yeni bir kitap yazılıyor...
Göbekli Tepe konusunda biz de boş durmadık, ziyaretimizden birkaç ay sonra Ünyekent'te Göbekli Tepe hakkında şunları yazdık:

**** 
"Yaklaşık 12.000 yıl önce, Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan bölgede, insanlık tarihinin en önemli değişimlerden biri yaşanmaktaydı." diyor Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt...   
Dünyanın ilk mabedi kabul edilen Urfa - Göbeklitepe'deki kazı çalışmalarına başkanlık yapan Schmidt ömrünün son yıllarını bu değişimi keşfetmeye adamıştı:
"İnsanoğlu avcı - toplayıcı bir yaşam tarzından, yerleşik hayata, çiftçi - üretici düzene geçmek üzereydi. Binlerce yıl öncesinin avcı toplayıcılarının bu geçiş döneminde, sandığımız gibi mütevazı ve basit bir yaşam tarzıyla yetinmemiş olduklarını, aksine görkemli bir evre yaşadıklarını, Göbeklitepe'de bize bıraktıkları izlerde görebiliyoruz."[ Klaus Schmidt, Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı GÖBEKLİ TEPE / En Eski Tapınağı Yapanlar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, s. 11, İstanbul 2014] 
1995'te başlayan Göbeklitepe kazıları, 2007 yılında Schmidt sayesinde tüm dünyanın dikkatini bu bölgeye çekti...
Klaus Schmidt, geçirdiği kalp krizi nedeniyle 20 Temmuz 2014’te (60 yaşında) hayata gözlerini yumarken insanlık tarihi yeniden ele alınıyordu.
Aslında Göbekli Tepe'deki buluntular, bölgedeki kazıların başladığı yıldan çok daha önce bulunmuş ve Urfa Müzesi'ne konulmuştu. Ancak Göbeklitepe'nin etkileyici anıtsal buluntularının dünyanın bilinen en eski tapınağına ait olduğu Schmidt tarafından keşfedildi.
2010 Yılına gelindiğinde, bilinen tarih öncesi dönemde önemli değişiklikler yaşandı. Anadolu'nun Taş Devri insanının avcı -toplayıcı yaşam tarzı yeniden ele alındı ve Üst Paleolitik kültürel buluntular yeniden değerlendirilmeye başlandı.
[29.12.2015, Ünyekent; Karadeniz Arkeolojisi ve Ünye Kalesi]   

****
Söz konusu yazıyı "Neden Ünye Kalesi?" sorusuna bağlayarak, Tıpkı Urfa Göbeklitepe gibi, Ünye Kalesi de kendini keşfedecek bir Klaus Schmidt beklemektedir." diyerek sonlandırmışız.
Anadolu Arkeolojisinin duayen isimlerinden Herald Hauptmann ile birlikte uzun yıllar başta Lidar Höyük ve Nevalı Çöri olmak üzere çeşitli prehistorik merkezlerde çalışan Klaus Schmidt, 1995 yılından itibaren Göbekli Tepe kazı ve araştırma projesinin alan yöneticiliğini sürdürmüş, Prof. Hauptmann'ın emekli olmasından sonra  Göbekli Tepe'nin kazı başkanlığını üstlenmiştir.
Klaus Schmidt Göbekli Tepe'yi sadece bilim dünyasında değil, kamuoyunda da tanınmasını sağlamıştır.  UNESCO tarafından 2011'de Dünya Mirası Geçici Listesine alınan Göbekli Tepe, 2018'de kalıcı listeye girmiştir.
"T" şeklinde antropomorfik anıtsal dikili taşın ilk örneğini, günümüzde baraj suları altında kalan Nevalı Çori'de gören Schmidt, 1994'te Göbekli Tepe'ye yaptığı ilk ziyaretinde yüzeyde görülebilen benzer eserlerin bir köy mezarlığına değil, Neolitik dönem "T" biçimli dikilitaşlarının üst kısımları olduğunu anlamış ve bölgede günümüze kadar devam eden araştırma projesinin ve kazıların başlamasını sağlanmıştır.
Klaus Schmidt Neolitik Devrim'in arifesinde avcı-toplayıcı topluluklarının sanıldığı kadar basit standartlarda yaşamadığını, bir kült merkezi olarak Göbekli Tepe'nin anıtsal boyutlarda mimari yapıya sahip olduğunu, büyük taş yontular, sembolik motifler ve stilize edilmiş canlandırmalarla en azından bu bölgedeki toplulukların oldukça gelişkin ve çok yönlü bir sosyal yapının temsilcileri olduğunu ortaya koymuştur.
Mısır Piramitleri ve İngiltere'deki Stonehenge'den  yaklaşık 7 bin 500 yıl daha eski olan Göbekli Tepe'de birbirine benzeyen 20 adet tapınak olduğu tespit edilmiş olup, şimdiye kadar altı tanesi kazılabilmiştir.
Son günlerde sadece "ders konusu" olarak değil, yeni mekan düzenlemesiyle de Göbekli Tepe yeniden gündemde...
Üstelik bu defa ziyaretçi akınlarını kucaklayabilecek düzeyde bir yapılaşmaya gidildiği anlaşılıyor.
Anlayacağınız, gidip görülesi yerler arasında!
Aynı duyarlığı "arkeolojik kazı" konusunda görmek temennisiyle...     

07 Kasım 2018, Ünyekent