Göbekli Tepe
Kim
derdi ki 2015 yılının Nisan'ında, Ünye'den bir grup arkadaşla kalkıp görmeye
gittiğimiz Göbekli Tepe bir gün
karşıma ders konusu olarak çıkacaktı...
(Cevap:
Yıllar sonra yeniden üniversiteye başlarsan, başına her şey gelebilir!)
****
Göbekli Tepe'yi ziyaret ettiğimizde, Kazı Başkanı Prof. Dr. Klaus Schmidt erken denecek
bir yaşta hayata veda etmişti. Ortaya çıkardığı eserleri devralan kişi yahut
kuruluşlar bölgede apar topar düzenlemelere gitmiş, kazı alanını ziyaretçilere
açmıştı. Dünyanın bu en eski tapınağını yakından görebilmemiz için tahta
iskeleler kurulmuş, tapınağın üstü tümüyle örtülmüştü.
Tepe'de
bulunan bir yatır nedeniyle "Göbekli Tepe" diye anılan bu plato
hakkında son yıllarda onlarca makale yazıldı, her geçen gün yeni bir kitap yazılıyor...
Göbekli
Tepe konusunda biz de boş durmadık, ziyaretimizden birkaç ay sonra Ünyekent'te Göbekli Tepe hakkında şunları yazdık:
****
"Yaklaşık
12.000 yıl önce, Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan bölgede, insanlık
tarihinin en önemli değişimlerden biri yaşanmaktaydı." diyor Alman
arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt...
Dünyanın
ilk mabedi kabul edilen Urfa -
Göbeklitepe'deki kazı çalışmalarına başkanlık yapan Schmidt ömrünün son yıllarını bu değişimi keşfetmeye adamıştı:
"İnsanoğlu avcı -
toplayıcı bir yaşam tarzından, yerleşik hayata, çiftçi - üretici düzene geçmek
üzereydi. Binlerce yıl öncesinin avcı toplayıcılarının bu geçiş döneminde,
sandığımız gibi mütevazı ve basit bir yaşam tarzıyla yetinmemiş olduklarını,
aksine görkemli bir evre yaşadıklarını, Göbeklitepe'de bize bıraktıkları
izlerde görebiliyoruz."[ Klaus
Schmidt, Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı GÖBEKLİ TEPE / En Eski Tapınağı Yapanlar, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, s. 11, İstanbul 2014]
1995'te
başlayan Göbeklitepe kazıları, 2007 yılında Schmidt sayesinde tüm dünyanın dikkatini bu bölgeye çekti...
Klaus Schmidt, geçirdiği kalp krizi nedeniyle 20 Temmuz 2014’te (60
yaşında) hayata gözlerini yumarken insanlık tarihi yeniden ele alınıyordu.
Aslında
Göbekli Tepe'deki buluntular, bölgedeki kazıların başladığı yıldan çok daha
önce bulunmuş ve Urfa Müzesi'ne konulmuştu. Ancak Göbeklitepe'nin etkileyici
anıtsal buluntularının dünyanın bilinen en eski tapınağına ait olduğu Schmidt tarafından keşfedildi.
2010
Yılına gelindiğinde, bilinen tarih öncesi dönemde önemli değişiklikler yaşandı.
Anadolu'nun Taş Devri insanının avcı -toplayıcı yaşam tarzı yeniden ele alındı
ve Üst Paleolitik kültürel buluntular yeniden değerlendirilmeye başlandı.
[29.12.2015,
Ünyekent; Karadeniz Arkeolojisi ve Ünye Kalesi]
****
Söz
konusu yazıyı "Neden Ünye Kalesi?"
sorusuna bağlayarak, Tıpkı Urfa Göbeklitepe gibi, Ünye Kalesi de kendini
keşfedecek bir Klaus Schmidt
beklemektedir." diyerek sonlandırmışız.
Anadolu
Arkeolojisinin duayen isimlerinden Herald
Hauptmann ile birlikte uzun yıllar başta Lidar Höyük ve Nevalı Çöri olmak
üzere çeşitli prehistorik merkezlerde çalışan Klaus Schmidt, 1995 yılından itibaren Göbekli Tepe kazı ve araştırma projesinin alan yöneticiliğini
sürdürmüş, Prof. Hauptmann'ın emekli
olmasından sonra Göbekli Tepe'nin kazı başkanlığını üstlenmiştir.
Klaus Schmidt Göbekli Tepe'yi sadece bilim dünyasında değil,
kamuoyunda da tanınmasını sağlamıştır.
UNESCO tarafından 2011'de Dünya Mirası Geçici Listesine alınan Göbekli
Tepe, 2018'de kalıcı listeye girmiştir.
"T"
şeklinde antropomorfik anıtsal dikili taşın ilk örneğini, günümüzde baraj
suları altında kalan Nevalı Çori'de gören Schmidt,
1994'te Göbekli Tepe'ye yaptığı ilk
ziyaretinde yüzeyde görülebilen benzer eserlerin bir köy mezarlığına değil,
Neolitik dönem "T" biçimli dikilitaşlarının üst kısımları olduğunu
anlamış ve bölgede günümüze kadar devam eden araştırma projesinin ve kazıların
başlamasını sağlanmıştır.
Klaus Schmidt Neolitik Devrim'in arifesinde avcı-toplayıcı topluluklarının
sanıldığı kadar basit standartlarda yaşamadığını, bir kült merkezi olarak Göbekli
Tepe'nin anıtsal boyutlarda mimari yapıya sahip olduğunu, büyük taş yontular,
sembolik motifler ve stilize edilmiş canlandırmalarla en azından bu bölgedeki
toplulukların oldukça gelişkin ve çok yönlü bir sosyal yapının temsilcileri
olduğunu ortaya koymuştur.
Mısır
Piramitleri ve İngiltere'deki Stonehenge'den yaklaşık 7 bin 500 yıl daha eski olan Göbekli
Tepe'de birbirine benzeyen 20 adet tapınak olduğu tespit edilmiş olup, şimdiye
kadar altı tanesi kazılabilmiştir.
Son
günlerde sadece "ders konusu" olarak değil, yeni mekan düzenlemesiyle
de Göbekli Tepe yeniden gündemde...
Üstelik
bu defa ziyaretçi akınlarını kucaklayabilecek düzeyde bir yapılaşmaya gidildiği
anlaşılıyor.
Anlayacağınız,
gidip görülesi yerler arasında!
Aynı
duyarlığı "arkeolojik kazı" konusunda görmek temennisiyle...
07 Kasım 2018, Ünyekent
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder