30 Mart 2016 Çarşamba

Bilmesinler Anlayışı


Bilmesinler Anlayışı

"Felsefe dilinde Obscurantism olarak bilinir.
Türkçesi "bilmesinlercilik"dir...
Osmanlıca karşılığı "Zulmeti Cehli İltizâm"dır..."

ÜNYEKENT'TE BİR KÖŞE YAZISI...

23 Mart 2016 Çarşamba

Ünye Limanı


Ünye Limanı

"Ünye Limanı ve Devlet Hastanesi... 
Karşı karşıya bu iki kuruluş, bu haftaki yazımızın konusu..."


ÜNYEKENT'TE BİR KÖŞE YAZISI...


16 Mart 2016 Çarşamba

Sahilde Reklam Panoları


Sahilde Reklam Panoları

"Bir ara pencereden sahile baktığımda 
kaldırım kenarlarının işgale uğramış olduğunu gördüm, 
gözlerime inanamadım...
Sahil, reklam panolarıyla donatılmıştı..."


ÜNYEKENT'TE BİR KÖŞE YAZISI...

Sahilde Reklam Panoları

  

"Ünye'yi henüz görmediyseniz, hatırladığınız bütün yeşilleri unutun."

Diyor Ünyeli bir Kalem...

Kendi meşrebince yazmış; iznine sığınarak, bir iki küçük değişiklikle aktarıyorum yazdıklarını:

 

"Ünye'de izlemediyseniz, güneşin batışını, doğuşunu, duruşunu...

Henüz güneşle tanışmamışsınız demektir.

'Karadeniz'in insanı merttir, sıcaktır.' cümlesini duymuşsunuzdur...

Bir de gelin Ünye'de yaşayın, benzer daha pek çok cümle kuracaksınız.

Ve modern çağın "ışıltılı" diye tabir edilen metal kutuları; okunduğu gibi yazacağım "Bilbord" mudur, ne zıkkımdır...

Şimdi bu güzel kentimizin dokusunu iyice kapatma çabasında olduğunu anlıyoruz.

Doğum yerim Ünye İçin, bu güzelim memleket için, buna bir anlam veremiyorum...

Ve bir Ünyeli olarak bu ucubeleri istemiyorum!"

 

(10 Mart 2016, Dengesiz Kalem)

 

****

Sol baldırımda kas incinmesi nedeniyle geçen hafta evden çıkamadım. Bir ara pencereden sahile baktığımda kaldırım kenarlarının işgale uğramış olduğunu gördüm, gözlerime inanamadım...

Sahil, reklam panolarıyla donatılmıştı...

Uzaylıların istilasına uğramış bir dünyalızede edasıyla bir süre manzarayı izledim.

Sonra sosyal medyada sahilin sembolü o tarihi evin önündeki panoyu gördüm.

Çıldırmak işten değil.

Sağduyulu Ünyelilerden tepkiler gecikmiyor...

Sakatlığı süren ayağımın üzerine doğrulup pencereden görebildiğim kadarıyla panoları görüntülüyorum.

Ertesi gün, sahildeki tarihi evin önünden panoyu kaldırıyorlar.

Ama diğerleri duruyor...

 

(Ölümü gösterip, sıtmaya razı edecekler anlaşılan...)

 

****

Önce kentin meydanına yerleştirdiler rastgele...

 

Yavaş yavaş o reklam panolarını her yere koydular.

Meydanı doldurdukları yetmiyormuş gibi, şimdi sahilde...

Güzelim Ünye sahilini boydan boya donattılar.

Elektrik direklerine bile koymuşlar, sanki reklam vermek için ticaret erbapları kuyruğa dizilmiş gibi...

Zaten karşı kaldırımı kocaman billboardlarla doldurmuşlardı, yetmedi.

Ordu Büyükşehir Belediyesi "gelir sağlama" uğruna KARMA adlı şirkete acaba Ünye'yi peşkeş çekmeye mi niyetli?

 

****

Ünye Kent Konseyi'nden sıcağı sıcağına gelen açıklama, Ünye adına yüreklere su serpiyordu...

"Bu konuda uğraşıyoruz. Hep birlikte hareket edersek, sesimizi duyurabiliriz." deniyordu.

Başka tepkiler de katıldı bu sese, Kıbrıs'ta öğrenci olan Ünyelilerden bile tepki yağıyordu.

Ünye sevdalıları "Sahildeki reklam panoları içimizi çok acıttı." diyordu...

Ak Parti İlçe Başkanı Arif Ergün Ünye’nin sahildeki "estetiğini bozan ve sorumsuzca koyulan" reklam panoları hakkında şöyle bir açıklamada bulunuyordu:

 

"Sevgili Ünye sevdalıları dostlar dünden itibaren sosyal medyada çokça adından söz edilen Ünye sahilindeki reklam panoları hakkında Büyükşehir Genel sekreteri Mustafa Çöpoğlu’yla görüştük, bu hafta sonunda reklam panolarının kaldırımlardan kaldıracağı müjdesini verdi."

Gereği yapılıyor...

Ada mevkiindeki tarihi evin önündeki pano kaldırılıyor.

Ama diğerleri duruyor...

Müjde, sadece bir panoyla sınırlı.

 

****

Aslında sorun "pano" değil...

 

Sorun, reklam panolarının bu kadar hoyratça sahili istila etmesidir.

O halde şu soruyu sorabiliriz:

Tepkiler karşısında kaldırılan pano gibi, sahildeki diğer panolar da kaldırılabilir mi?

"Kaldıracağız, kaldırtacağız demelerine sakın inanmayın."

Diyor bir arkadaş, belki de haklı; belli ki belediyeyi bizden iyi tanıyor.

"Bir katakulli yapıp Ada'daki tarihi evin önündeki panoyu kaldırıp 'Aha kaldırdık' diyecekler, algı operasyonunu devreye sokacaklardır. Sahildeki panoların hiçbiri kaldırılmayacaktır." diyerek, İstanbul örneğini veriyor...

"Para uğruna, İstanbul'un siluetini bozan gökdelenler neyse Ünye'nin doğal güzelliğini bozan, görüntü kirliliği oluşturan reklam panolarıyla aynı eşdeğerdedir. İstanbul'un siluetini bozan gökdelenleriyle ilgili mahkemenin yıkım kararı almasına rağmen yıkıldı mı? Yıkılmadı!"

Bu arkadaş özetle; Ünyeliler ne tepki gösterirse göstersin, reklam panoları kaldırılmayacaktır, diyor.

Bir başka arkadaşın "vahşi kapitalizm" tanımlamasına benzer bir tespit...

Sahildeki Antikçağ sütunları, üstüne kondurduğumuz plastik leylekler ve feodal yel değirmenleri ardından gelen bu kapitalizmi çok görmemek gerekir!

 

****

En kötü yorum "Ne var reklam panosu konduysa?" diyen arkadaştan geldi...

"Bir sorununuz bu mu kaldı?" diye ekliyor bu arkadaş, azarlıyor... Elinden gelse bizi bir karış suda boğacak.

"Ha amacınız farklıysa bilmem!" diyerek niyet okuyor ve ültimatom veriyor:

"İnsanların kafasını bunlarla bulandırmayın..."

 

(Her düşünceye saygılıyız ama ortada önce bir düşünce olması gerekiyor!)

 

****

Dünyada terörün zirve yaptığı, sivil hedeflere yöneldiği ve vahşete dönüştüğü bir aşamada reklam panolarının sözü mü olur?

Elbet de olur!

İnsani duygularımızı yok etme çabalarına karşı, yasal yollar tüketilmeden ve "elimizdeki tüm imkânlar" kullanılarak verilen bir mücadeledir bu.

9 Mart 2016 Çarşamba

Genç Bedenlere Yakışmıyor Ölüm


Genç Bedenlere Yakışmıyor Ölüm

"Haftaya güzel başlamak vardı...
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü karşılamak,
sergi açılışlarında bulunmak, baharın güneşli günlerini heyecanla karşılamak, vs.
Olmadı!
Aman vermeyen çatışmaların ateşi bu defa Ünye'ye düştü..."


ÜNYEKENT'TE BİR KÖŞE YAZISI...

1 Mart 2016 Salı

Prof. Dr. Tayfun Uzbay


Prof. Dr. Tayfun Uzbay

"26.02.2016 tarihinde, dört yıldan bu yana 
sürmekte olan 357 sanıklı İzmir Casusluk Davası sona erdi...
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 
yeniden kurulan bilirkişi raporlarına dayanarak 
sanıkların tümü için esastan beraat kararı verdi.
Sanıklara atfedilen suçlamaları dayanaksız 
ve "sahte" bulan mahkeme, 
böyle bir suçun işlenmediğine kanat getirdi.
Beraat eden 357 sanıktan biri, 
Ünyeli hemşehrimiz 
Prof. Dr. Tayfun Uzbay idi."


ÜNYEKENT'TE BİR KÖŞE YAZISI...