"Felsefe dilinde Obscurantism olarak bilinir.
Türkçesi "bilmesinlercilik"dir...
Osmanlıca karşılığı "Zulmeti Cehli İltizâm"dır..."
İnsani olan hiçbir şeyin yabancısı olma.
Sahilde
Reklam Panoları
"Ünye'yi
henüz görmediyseniz, hatırladığınız bütün yeşilleri unutun."
Diyor Ünyeli bir Kalem...
Kendi meşrebince yazmış; iznine sığınarak, bir iki
küçük değişiklikle aktarıyorum yazdıklarını:
"Ünye'de izlemediyseniz, güneşin batışını,
doğuşunu, duruşunu...
Henüz güneşle tanışmamışsınız demektir.
'Karadeniz'in insanı merttir, sıcaktır.' cümlesini
duymuşsunuzdur...
Bir de gelin Ünye'de yaşayın, benzer daha pek çok
cümle kuracaksınız.
Ve modern
çağın "ışıltılı" diye tabir edilen metal kutuları; okunduğu gibi
yazacağım "Bilbord" mudur, ne zıkkımdır...
Şimdi bu
güzel kentimizin dokusunu iyice kapatma çabasında olduğunu anlıyoruz.
Doğum yerim Ünye İçin, bu güzelim memleket için, buna
bir anlam veremiyorum...
Ve bir Ünyeli
olarak bu ucubeleri istemiyorum!"
(10 Mart 2016, Dengesiz Kalem)
****
Sol baldırımda kas incinmesi nedeniyle geçen hafta
evden çıkamadım. Bir ara pencereden sahile baktığımda kaldırım kenarlarının
işgale uğramış olduğunu gördüm, gözlerime inanamadım...
Sahil,
reklam panolarıyla donatılmıştı...
Uzaylıların istilasına uğramış bir dünyalızede edasıyla
bir süre manzarayı izledim.
Sonra sosyal medyada sahilin sembolü o tarihi evin
önündeki panoyu gördüm.
Çıldırmak işten değil.
Sağduyulu
Ünyelilerden tepkiler gecikmiyor...
Sakatlığı süren ayağımın üzerine doğrulup
pencereden görebildiğim kadarıyla panoları görüntülüyorum.
Ertesi gün, sahildeki tarihi evin önünden panoyu kaldırıyorlar.
Ama diğerleri duruyor...
(Ölümü gösterip, sıtmaya razı edecekler anlaşılan...)
****
Önce kentin
meydanına yerleştirdiler rastgele...
Yavaş yavaş o reklam panolarını her yere koydular.
Meydanı doldurdukları yetmiyormuş gibi, şimdi
sahilde...
Güzelim Ünye sahilini boydan boya donattılar.
Elektrik direklerine bile koymuşlar, sanki reklam
vermek için ticaret erbapları kuyruğa dizilmiş gibi...
Zaten karşı kaldırımı kocaman billboardlarla
doldurmuşlardı, yetmedi.
Ordu Büyükşehir Belediyesi "gelir sağlama" uğruna KARMA adlı şirkete acaba Ünye'yi peşkeş çekmeye mi niyetli?
****
Ünye Kent Konseyi'nden sıcağı sıcağına gelen
açıklama, Ünye adına yüreklere su serpiyordu...
"Bu konuda uğraşıyoruz. Hep birlikte hareket
edersek, sesimizi duyurabiliriz." deniyordu.
Başka tepkiler de katıldı bu sese, Kıbrıs'ta
öğrenci olan Ünyelilerden bile tepki yağıyordu.
Ünye sevdalıları "Sahildeki reklam panoları içimizi çok acıttı." diyordu...
Ak Parti İlçe Başkanı Arif Ergün Ünye’nin sahildeki "estetiğini bozan ve sorumsuzca
koyulan" reklam panoları hakkında şöyle bir açıklamada bulunuyordu:
"Sevgili Ünye sevdalıları dostlar dünden
itibaren sosyal medyada çokça adından söz edilen Ünye sahilindeki reklam
panoları hakkında Büyükşehir Genel sekreteri Mustafa Çöpoğlu’yla görüştük, bu hafta sonunda reklam panolarının kaldırımlardan
kaldıracağı müjdesini verdi."
Gereği yapılıyor...
Ada
mevkiindeki tarihi evin önündeki pano kaldırılıyor.
Ama diğerleri
duruyor...
Müjde,
sadece bir panoyla sınırlı.
****
Aslında
sorun "pano" değil...
Sorun, reklam panolarının bu kadar hoyratça sahili
istila etmesidir.
O halde şu soruyu sorabiliriz:
Tepkiler karşısında kaldırılan pano gibi,
sahildeki diğer panolar da kaldırılabilir mi?
"Kaldıracağız,
kaldırtacağız demelerine sakın inanmayın."
Diyor bir arkadaş, belki de haklı; belli ki
belediyeyi bizden iyi tanıyor.
"Bir katakulli yapıp Ada'daki tarihi evin
önündeki panoyu kaldırıp 'Aha kaldırdık' diyecekler, algı operasyonunu devreye
sokacaklardır. Sahildeki panoların hiçbiri kaldırılmayacaktır." diyerek,
İstanbul örneğini veriyor...
"Para
uğruna, İstanbul'un siluetini bozan gökdelenler neyse Ünye'nin doğal
güzelliğini bozan, görüntü kirliliği oluşturan reklam panolarıyla aynı eşdeğerdedir. İstanbul'un
siluetini bozan gökdelenleriyle ilgili mahkemenin yıkım kararı almasına rağmen
yıkıldı mı? Yıkılmadı!"
Bu arkadaş özetle; Ünyeliler ne tepki gösterirse
göstersin, reklam panoları kaldırılmayacaktır,
diyor.
Bir başka arkadaşın "vahşi kapitalizm" tanımlamasına benzer bir tespit...
Sahildeki Antikçağ
sütunları, üstüne kondurduğumuz plastik leylekler ve feodal yel değirmenleri ardından gelen bu kapitalizmi çok görmemek gerekir!
****
En kötü yorum "Ne
var reklam panosu konduysa?" diyen arkadaştan geldi...
"Bir
sorununuz bu mu kaldı?" diye ekliyor bu arkadaş, azarlıyor... Elinden
gelse bizi bir karış suda boğacak.
"Ha amacınız farklıysa bilmem!" diyerek
niyet okuyor ve ültimatom veriyor:
"İnsanların
kafasını bunlarla bulandırmayın..."
(Her düşünceye saygılıyız ama ortada önce bir
düşünce olması gerekiyor!)
****
Dünyada terörün zirve yaptığı, sivil hedeflere yöneldiği ve vahşete
dönüştüğü bir aşamada reklam panolarının sözü mü olur?
Elbet de olur!
İnsani duygularımızı yok etme çabalarına karşı, yasal
yollar tüketilmeden ve "elimizdeki
tüm imkânlar" kullanılarak verilen bir mücadeledir bu.