Akkuyu Nükleer Güç
Santralı
Hayırlı
olsun!
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS)
temeli dün atıldı.
(Bu
yazının yazıldığı saatlerde henüz olay gerçekleşmemişti... Son anda bir engel
çıkmazsa, yazının yayınlamasından bir gün önce -yani dün- Saray'dan naklen
yapılan bir seremoni ile Mersin'deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin temeli atılmış olacak.)
Konuya
ilişkin notları hemen sıralıyorum:
1-
Tek kalemde 20 Milyar Dolar'ı aşan maliyetiyle
bu proje, gelmiş geçmiş en maiyetli yatırımımız.
2-
2023 yılında işletmeye açılacak olan santral, ülke elektrik ihtiyacının % 10'unu
karşılaması bekleniyor.
3-
İnşaat aşamasında 10.000 kişiye istihdam sağlayacağı söylenen santralin
işletime geçince 3.500 kişiye iş imkanı yaratacağı ileri sürülüyor.
4-
Akkuyu Nükleer Güç Santralı AŞ.
adıyla kurulan şirket, hem santrali inşa edecek, hem de 69 yıllığına işletecek.
5-
Söz konusu şirketin büyük ortağı % 51 hisseyle bir Rus firması olan Rosatom. Şirket başkanı Anastasia Zoteeva ve Başkan vekili Anton Dedusenko yine
Rosatom’dan. Yerli ortakları
ise, Cengiz-Kalyon-Kolin
şirketlerinden oluşan CKK üçlüsüydü ancak bugüne kadar nedense netleşemedi.
6-
(Şimdi sıkı durun!) Arada bir yenilenen yönetim kurulunda başından bu yana
yerini koruyan tanıdık bir isim var: Cüneyd
Zapsu!!
7-
Şirket, elektriği dolara endekslemiş, bu konuda hazine destekli bir garanti
verilmiş bile... (Nükleer elektriğin kilovatsaati 12.35 Cent'ten satılacakmış.)
Türkiye'nin Enerji
Açmazı!
Konu
bu şekilde uzayıp gidiyor ama bu kadarı bile kafa kurcalamaya yetiyor. 2010
Yılında imzalanan bir protokol ile temel atma aşamasına gelen
"nükleer" konusu beraberinde hayli karmaşık bir sürecin de kapısını
aralıyor.
Fosil
yakıtlı enerjiden kurtulalım derken bir başka belaya kulaç atıyoruz.
Nükleer
konusunda Meclis'teki muhaliflerin de doğrudan bir itirazı yok.
Doğru
kullanıldığı takdirde neden olsun?
Lakin,
konunun uzmanları pek rahat değil, bazı çekinceler ileri sürüyorlar.
Bir
yandan nükleer santraller inşa edilirken, bir yandan da var olanlar Almanya ve
İtalya gibi ülkelerde tasfiye ediliyor. Nükleer yerine "Yenilenebilir Enerji Kaynakları" ikame ediliyor.
Güneş
enerjisi, rüzgar enerjisi, termal enerji kaynaklarının değerlendirilmesi,
biyoenerji ve hatta "Dalga Enerjisi" gibi deniz dalgasından enerji
elde etme yollarına gidiliyor
Halen,
dünya genelinde 31 ülkede 400'e yakın nükleer santralin faal olduğu biliniyor.
Halihazırda
55 nükleer santral inşa halinde bulunuyor.
Akkuyu
NGS ile inşa halindeki santral sayısı 56 olacak. Ardından Sinop'taki Nükleer
Santral projesi devreye girecek.
Nükleer
enerjiye iki temel nedenle kafadan karşı çıkılıyor:
1-
En pahalı enerji yatırımıdır ve tamamen dışa bağımlıdır,
2-
En tehlikeli enerji kaynağı biçimidir...
Nükleer Neden
Tehlikeli?
Tıpkı
TNT gibi...
Yani
dinamit. İnsanlığa hizmet konusunda hayli mahir olmasına rağmen, insanı yok
eden bir savaş gerecidir de aynı zamanda...
Ve
nükleer enerji, durduk yerde dinamitten daha tehlikelidir.
(Her
ne kadar Sayın Erdoğan mutfak
tüpüyle eşdeğer bir tehlikeye işaret ettiyse de, Rusların Çernobil Faciasından
dolayı biz Karadeniz ahalisi olayın vahametini yakından biliriz.)
Çernobil'den
sabıkalı olan Rusların nükleer teknolojisi henüz tartışılmaktadır.
Bir
de bu santrallerin "kâr amaçlı" özel şirketlerde ne derece titizlikle
kontrol edileceği endişesi dile getiriliyor.
(1979
tarihli ABD yapımı bir film geliyor aklıma: Dünyanın Kaderi (The China
Syndrome. Jane Fonda ve Michael Douglas'ın TV muhabirini oynadığı filmde Jack
Lemmon bir nükleer santral çalışanını canlandırıyordu. Tam izleme sırasıdır şimdi,
bulun izleyin derim.)
Bir
başka sorun, Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin ÇED raporlarındaki hukuki
usulsüzlükler... ÇED sürecinde ciddi usul ihlalleri yapılmasına rağmen,
Danıştay 14. Dairesi davacıların iddialarını "dayanaktan yoksun"
addettiği ileri sürülüyor.
Hepsinden
önemlisi, "Neden enerjide bu kadar
dışa bağılıyız?" konusuna girecektik ama yerimiz kalmadı.
Şimdilik
şu kadarını ele alalım...
Konunun
sadece ekonomik değil siyasi hatta askeri boyutu var...
Rusya
ile 2010 yılında imzalanan bu projenin ekonomi alanında kalmadığı, siyasi alana
kaydığı, hatta FETÖ eylemleri ile doğrudan bağlantılı olduğu düşünülüyor...
Düşürülen
Rus savaş uçağından, Karlov suikastına kadar ki bunlara 15 Temmuz Kalkışması
dahil, bir dizi karanlık operasyonun sebebi Rusya ile nükleer işbirliğinden
dolayı olduğu söyleniyor.
(ABD'de
"Bu adamı deliğe süpürmeyin!" diye Erdoğan'ı tavsiye ettiği söylenen Zapsu'nun % 59'u Ruslara ait olan Akkuyu Nükleer Güç Santralı AŞ'nin
yönetiminde ne işi var? Anlamak güç!)
Ünye'de
doğal gaz şebekesinin evlerimize bağlanmasını izlediğimiz şu günlerde, ne yazık
ki enerjide dışa bağımlılığın bir kat daha arttığını gözlemliyoruz.
Ünyekent'te bir köşe yazısı...
http://www.unyekent.com/yazi/120-akkuyu-nukleer-guc-santrali.html
Ünyekent'te bir köşe yazısı...
http://www.unyekent.com/yazi/120-akkuyu-nukleer-guc-santrali.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder