18 Nisan 2018 Çarşamba

Canikler'den Batı Toroslar'a Bir Bahar Yolculuğu


Canikler'den Batı Toroslar'a Bir Bahar Yolculuğu


Baharın gelişiyle birlikte başlıyor yolculuklar, bu defa Batı Torosları aşarak Antalya'ya gidiyorum...
Batı Toros dağ kuşağı, "genç dağlar" diye bilinen oluşumlardır, yörenin jeolojik yapısı genellikle kalker ve serpantin kayaçlarından meydana gelir. Akdeniz Bölgesi'nin bütün ekolojik şartlarına sahip olan bu sahada yol alarak, Burdur üzerinden Antalya'ya yöneliyorum... Yüksek dağların sedir ağaçları artık gözükmüyor, kızılçam, karaçam ağaçlarını da geride bırakıyorum... Burada bitki örtüsü deniz kıyısından itibaren fıstık çamları ile başlıyor... Otomobilin havalandırmasından gelen yoğun çam kokusu bana Ünye Çamlığını hatırlatıyor.
Yola Ünye'den çıkıyorum. Antik adıyla söylersek, Halibya'dan... Antik Çağ'da Ünye ve çevresinde Halibler denilen bir dolayı Ünye yoprağına Halibya demek yanlış olmaz. Canikleri aşarak Anadolu'yu çaprazlamasına geçmiş, Batı Toroslar'a varmıştık. Boydan boya Likya topraklarındayız şimdi. Antik Çağ'ın en önemli yerleşim yerleri bu yörede kurulmuş. MÖ VII. yüzyılda Rodos Kolonosi olarak kurulan Phaselis (Tekirova) ve Olympos şehirleri bunlardan sadece ikisi... Likya'dan günümüze epey antik kalıntı ve belge kalmasına karşın, Haliplerle ilgili bilgilerimiz oldukça sınırlı. Yunan gezgin ve asker Ksenofon'un (MÖ. 430-355) Anabasis isimli eseri olmasa, bölgemizde Halipler diye bir topluluktan haberdar olamayacaktık.

Antalya'da Bahar

"Bahar" yerine "erken gelen yaz etkinliği" demeliydim... Antalya'yı kuşatan dağların zirvesinde henüz kar kalkmamıştı. 30 Dereceyi aşan sıcağı fırsat bildik... Soluğu denizde aldık.
Ünye'nin Haziran denizi kıvamında bir Antalya deniziydi bizi karşılayan. 2018'in deniz sezonunu, tatlı bir Akdeniz ürpertisiyle açtık... Konyaaltı Plajları "düzenleme" nedeniyle kapatılmıştı, biz de Küçük Çaltıcak koyunda kulaç attık.

Konyaaltı Plajları

Yıllar önce bu sütunlarda Konyaaltı Plajlarını örnek göstererek, Ünye için aynı işletme modelini önermiştim. Lara Plajlarıyla birlikte Konyaaltı Plajları Antalya'nın neredeyse tüm sahil kesimini temsil ediyor ve kentin kıyısında yer alan dünyanın en büyük plajlarından. Benzeri ABD'de Miami ve Los Angeles'te var. Brezilya'da ise Rio Pajları (Kopakapana) en yakın örneklerdir.
Konyaaltı'nda sahil boyunca uzanan plajların temizliği, duş ve giyinme kabinleri, şezlong ve şemsiye hizmetleri tamamen ücretsiz olarak belediye tarafından sağlanmaktaydı. Dileyen, ücretini ödeyerek, araya serpiştirilen özel işletmelerden hizmet alabiliyordu. Başkan Menderes Türel'in ikinci döneminde yeni bir düzenlemeye gidildi.
Kilometrelerce uzunluktaki Konyaaltı Plajları tümüyle kapatıldı. Bu yılın başında özel hizmete verilmek üzere ihale açıldı.
İhaleye tek firma olarak Alkoçlar Turizm Seyahat Acentesi iş ortaklığı katıldı. Hülya Koçyiğit'in damadı Ender Alkoçlar'ın şirketi, ilk adımı 8.5 milyon TL + KDV karşılığında Konyaaltı Sahil Projesini gerçekleştirecek ve 8 yıl işletecek.
Böylece bizim Ünye için önerdiğimiz örnek "Halk Plajı" modeli güme gitti.
Bu yaz Antalya'da denize girmek isteyenlere kötü haber; tüm sahil şantiye, denize ulaşım yok!

Hadrian Kapısı ve Gazi'nin Kaldığı Ev

Antalya ziyaretimde bu defa Hadrian Kapısı'nı ıskalamadım. 14. Roma İmparatoru Hadrianus'un (MÖ. 117-138) yaptırdığı kale kapısı, şehrin giriş çıkışları için önemli bir kontrol noktasıymış. Kendisi hümanist bir entelektüel, sanatı seven ve himaye eden bir devlet yöneticisi... Sıkı bir Helen hayranı olduğu bu tarihi kapının mimarisinden de belli.
Atatürk'ün Antalya'yı ziyareti sırasında kaldığı ev müzeye dönüştürülmüş... Üç kez gelip kaldığı bu mekanda kullandığı bazı eşyalar, fotoğraflar ve o dönemi anlatan gazete haberleri kupürüyle donatılan binayı ziyaret ettik.
Antalya'nın falezleri, marinası derken kısa bir kent gezisi yaptık. Nisan ayı Antalya'da dolaşmak için en ideal mevsim. Tek tük yabancı ziyaretçiler görüyorum, Uzak Doğu'dan, Orta Doğu'dan... Batılı ayrımı yapmak uzaktan zor, konuşmalarını duymak gerekiyor. Yakın Doğu'da süren savaşa karşın Antalya yeni bir turizm sezonuna hazırlanıyor.
(Yahut "hazırlanıyor olması gerekir" diyeceğim ama görünür bir ekinlik yok! 15 Nisan'da başlayan Turizm Haftası'na zannettiğimden de sönük girdik!!!)  

Dönüş Yolundayım...

Fıstık Çamı kokulu Batı Torosları geride bıraktım. Henüz yolculuğum bitmedi. Nisan ortasında açığımız denize girme sezonunu Karadeniz'de devam ettireceğim ama kaç zaman sonra...
Umarım Karadeniz'in hırçın dalgaları ve denizanalarıyla buluşmamız fazla zaman almaz.

18 Nisan 2018 Ünyekent:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder