Arkeolojik Emperyalizm V (Son)
Gertrude Bell’in Anadolu’ya ayak bastığı tarihten itibaren
Osmanlı siyasetindeki önemli değişimleri O’na bağlayanlar oldu. Örneğin II.
Abdülhamid’e yapılan 31 Mart darbesi bile O’na yorulacaktı.
Oysa O’nun asıl fonksiyonu I. Dünya Savaşı sonrasında ortaya
çıkacaktı. Osmanlı coğrafyasını karış karış gezen, notlar tutan ve Arap
kabilelerinin şefleriyle bire bir görüşen bir kişi olarak İngiltere’nin işine o
dönemde yarayacaktı.
I. Dünya Savaşı Sonrası
Gertrude Bell
Savaş sonrası Gertrude Bell’in gezileri ve kazı faaliyetleri
durdu. En büyük dostu ve desteği, Hicaz Emîri Hâşimî Hüseyin’in büyük oğlu
Faysal’dı. Daha sonra Irak Kralı olan I.
Faysal, Hicaz’ı yöneten Mekke emirinin oğluydu ve İngilizlerle anlaşmıştı. Mart
1920’de Suriye kralı ilan edildi. Ancak dört ay sonra devrildi, tekrar İngilizler’den
yardım istedi.
1921’de Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için Churchill tarafından Kahire Konferansı
düzenlendi. Bell, konferansa katılan tek kadındı. İngiltere’nin stratejisi
tamamen Bell’in araştırmalarına dayanıyordu.
Elinde Cetvelle Irak
Sınırını Çizdi
Kahire Konferansı’nda Bell’in fikriyle yepyeni bir ülke
kuruldu: Irak... Bell babasına yazdığı bir mektupta “Ofiste tüm bir günü
Irak’ın güneyindeki çöl sınırını belirlemekle geçirdim,” diyene Bell, Faysal’ın
Ağustos 1921’de Irak’a kral olmasını sağladı. Faysal, bu iyilik karşısında görevde
olduğu 12 yıl boyunca İngiltere ile ittifak yaptı.
Daha sonra Bell, General P. Cox’un sorumluluğunda, 1923’ten
itibaren de Irak’taki İngiliz devlet komiseri olan Sir H. Dobbs’un yanında
Bağdat istihbarat servisinde görevini sürdürdü. Burada İngiliz menfaatlerini
korumak üzere onun Arap aşiretlerinin tutum ve eğilimleri üzerindeki
tavsiyeleri uygulanıyor, yeni kurulan Irak’ın kuzey kısmının Türkiye ile
birleşmesini önleyecek tedbirler alınıyordu.
Bağdat Müzesi
Gertrude Bell, ajanlık faaliyetlerini yoluna koyduktan sonra
yeniden arkeolojiye döndü. 2003’teki ABD işgali sırasında yağmalanan Irak
Ulusal Müzesi’nin kurulması için 4 yıl çaba sarf etti. Bağdat’a bölgenin en
önemli müzesinin kurulmasına ön ayak oldu.
Bağdat müzesi tamamlanınca, Gertrude Bell'e adanmış bir plaket
dikildi. Bell, Arapların anısına saygı ve sevgi duyacakları bu müzeyi 1923
yılında kurmaya başlamıştı. Irak Eski Eserler Onursal Müdürü olarak, harika bir
bilgi ve özveriyle en değerli objeleri orada bir araya getirdi. 12 Temmuz
1926'da vefat ettiği güne kadar, kavurucu çöl sıcağında bu proje üzerinde
çalıştı. Kral Faysal ve Irak Hükümeti, bu ülke için yaptıkları karşılığında
minnettarlık duyarak, müze girişine O’nun adını verdi ve büstünü taşıyan bir plaket
diktiler.
Ve Hazin Son...
Bağdat’ta bir millî müze kurulması için çalışması yanında diğer
politik faaliyetleri, Bell’in sağlığının iyice bozulmasına sebep oldu. Yakın
çevresinin İngiltere’ye dönmesi tavsiyesine uymadı. Hasta ve yalnızdı. Üvey kız
kardeşinin ölümünü duyunca, morali iyice bozulmuştu. 58 yaşındaydı, ruhen ve
fiziken çökmüştü.
12 Temmuz 1926 gecesi, Bağdat’taki evinde ölü bulundu.
Yüksek dozda uyku ilacı alarak intihar ettiği, hatta politik
sebeplerle öldürüldüğü söylendi. Ortadoğu’yu cetvelle çizen kadın, bir odada sessizce
can vermişti.
Bağdat’taki İngiliz Mezarlığı’na gömüldü.
Gertrude Bell, geride zengin bir kütüphane, Arabistan’la
Anadolu’da çektiği fotoğraflar ve bölge hakkında ayrıntılı bilgiler içeren
notlar bıraktı.
Hayatı hakkında bir çok eser yazıldı, belgeseller çekildi. Akademi
ödüllü Nicole Kidman'ın Gertrude Bell'i canlandırdığı "Çöl Kraliçesi"
filmini ünlü Alman Yönetmen Werner Herzog yönetti.
Tarihe geçen her insan gibi hırslıydı. Bir kadının o dönemde
ve bu coğrafyada tek başına yapabileceğinden çok fazlasını yapmıştı. Kindardı;
hayatındaki en büyük aşkı Binbaşı Dick
Doghty-Willie, Çanakkale’de Türklere karşı savaşırken ölmüştü, Türkleri
sevmedi. Ülkesi tarafından Üstün Hizmet Madalyası’yla onurlandırılması,
kendince “vatansever” olmasının gereğiydi.
Öteki Casus Arkeologlar
O dönem Gertrude Bell ve Lawrence dışında arkeoloji adına
casusluk faaliyetinde bulunanlar da vardı: Michael Buch, Leonard Wooley, Dave
Hogart, Delbrueck Herzfeld bunlardan bazılarıydı. Elbet de bütün arkeologları o
dönemde casus saymak doğru değildir. Örneğin çok başarılı araştırma ve
keşiflere yol açan M.E.L. Mallowan, uzun süre Anadolu ve Mezopotamya
coğrafyasında çalışmış ve eşi ünlü polisiye romanları yazarı Agatha Christie en
sevilen cinayet romanlarını bu esnada yazmıştı.
David Price adlı Amerikalı akademisyen, bugün dahi
Amerika’nın arkeoloji alanında saha araştırması yapan görevlilerin CIA
bünyesinde istihbarat faaliyeti yürütmekte olduklarını yazmıştır. (Archaeology Magazine, 56/5, 2003)
Günümüzde Ortadoğu
George Clooney’in CIA Ajanı Bob Barnes’i canlandırdığı
Syriana filmi, günümüz casusluk faaliyetlerinin Ortadoğu’daki “görünür”
halidir. Filmin senaryosu, CIA istasyon şefi Robert Booker Baer’in 2002 yılında
yazdığı “See No Evil” adlı otobiyografik kitabından uyarlanmıştır.
Özetle söylersek, dün Gertrude Bell’in cetvelle çizdiği
coğrafyayı bugün birileri farklı yöntemlerle çizmeye çalışıyor.
Emperyalist bölüşüm (böl-yönet politikası), günümüzde
arkeolojik çalışmalara gereksinim duymayacak kadar pervasız.
Yabancı ekiplerin elinden önemli bir çok kazı alanı alındı,
ama...
Arkeolojinin millileştirilmesinden bahsedenlerin bizzat
kendileri, söz konusu coğrafyada binlerce yıllık kültürel mirası
emperyalistlerden daha fazla tahrip ediyorlar.
Çatalhöyük, Göbeklitepe, Troya ve Ephesos gibi dünyanın en
önemli arkeolojik alanlarında yaklaşık on yıldır doğru dürüst bir kazı yapılmıyor.
Bilimsel kazıların yerini teşhire yönelik düzenlemeler, oldukça tartışılan
restorasyonlar aldı.
Multidisipliner bir bilim olan arkeoloji, elbet de uluslararası
bir işbirliğini de zorunlu kılar. Bu işbirliği emperyalist amaçlarla değil,
bilimsel çabalarla kendini var eder. Eğer bu konuda kendimizden eminsek,
katılımcılardan yana bir kaygı duymamız yersizdir. İsrail’de sürdürülen
arkeolojik çalışmaları bu tür faaliyetlere olumlu bir örnek olarak
verebiliriz.
Ortadoğu arkeolojisinde bile, bilimsel varoluştan söz etmek
mümkün.
İşte bu nedenden dolayı arkeoloji, dünya kültür mirasıyla
birlikte ele alınır.
Kaynaklar:
İslâm Ansiklopedisi, BELL, Gertrude Lowthian.
M. R. Ridley, Gertrude Bell, London 1941.
Semavi Eyice, “Anadolu Arkeoloji Tarihinden Portreler:
1-Gertrude Bell”, Arkeoloji ve Sanat, I/2, İstanbul 1978, s. 7-10.
The Dictionary of National Biography, Oxford 1961, II,
74-76.
Martin Stanley, Britannica Ans.
Atila Türker, Seminer II, 202o Güz Dönemi Ders
Notları,
11.08.2021,
Ünyekent
http://www.unyekent.com/yazi/2552-arkeolojik-emperyalizm-v-son.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder