Maraş Katliamı
Üzerinden 41 yıl geçti.
Bugün gibi hatırlıyorum.
Üniversitedeydik.
Yılsonu tatili nedeniyle günler öncesinden bilet almıştık,
memlekete gitmek üzereydik. İzmir otogarından hareket ederken, yolda gazeteden
öğrendik haberlerin detayını.
Yüzü aşkın ölüden bahsediliyordu.
Bini aşkın yaralıdan…
Maraş’ta yüzlerce ev ateşe verilmiş, iş yerleri tahrip
edilmişti.
“Allah için savaşa” çağrılarının duvarlara yazıldığı, bazı ev
ve iş yerlerinin işaretlendiği bir tertip, kanlı bir provokasyonla karşı
karşıyaydık...
1978 yılının 19 ile 26 Aralık günlerini kapsayan bölümü, ülke
tarihinde karanlık bir sayfa olarak yer aldı.
Katliam günü olarak hafızamıza kazındı.
Aralarında kadın ve çocukların da yer aldığı 120 insan
öldürülmüştü.
(Maraş olayları patlak verdiğinde tesadüf, CHP iktidar, Bülent
Ecevit ise başbakandı. Olaydan sonra CHP'li İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı
yaptığı açıklamada, olayların sebebinin "sol örgütler" olduğunu
söyleyerek partisinden büyük tepki aldı. Sonrasında da içişleri bakanlığından
istifa etmek zorunda bırakıldı, yerine Hasan Fehmi Güneş getirildi. Bülent Ecevit, olayların, kendisini
uzun süredir direndiği sıkıyönetim talebine zorlamak için kontrgerillalar
tarafından çıkarıldığını iddia etti. Ana Muhalefet Lideri ve Adalet Partisi
Genel Başkanı Süleyman Demirel ise,
"Bana, 'Sağcılar ve milliyetçiler cinayet işliyor.' dedirtemezsiniz."
şeklinde bir açıklama yaptı. Kaynak, Uğur Mumcu, Cumhuriyet, 26 Aralık 1978)
Alevi-Sünni karşıtlığı üzerine inşa edilmek istenen Maraş olayları,
daha çok 12 Eylül darbesine zemin hazırlamıştı.
Benzer bir katliam 1980 yazında Çorum’da gerçekleşti.
Birkaç ay sonra da askeri darbe yapıldı.
Neden Alevi-Sünni karşıtlığı?
İnsanların en hassas olduğu konuların başında dini duyguları
gelmektedir.
Konuya Ağustos – Eylül 2022 tarihlerinde yine bu sütunlarda
“Alevilik Üzerine” başlıklı yazıyla değinmiştik.
Yazı dizisini şu saptamayla bitirmiştik:
“Sünni camiada ‘Kızılbaş’ deyişi aşağılayıcı bir kavrama
dönüşmüştür. Anadolu Alevi toplulukları için “dinden çıkmış”, gayri ahlaki
(sapkın) adetlere bulaşmış insanları ifade etmek için kullanılır olmuştur.
Ayrıştırıcı bir algıya dönüşen bu çabanın izleri bugün bile sürüp gitmekte,
tarihteki örneklerine benzer biçimde kitlesel kıyımlara kadar varmaktadır. Yakın
zamanda yaşadığımız Kahramanmaraş ve Çorum katliamları, Sivas Madımak’ta 33
canın yakılması gibi olaylar, 1300 yıl önce yaşanan Kerbela kıyımını
anımsatıyor.”
Dünyanın çeşitli bölgelerinde her dönem bu tür kıyım ve
katliamlara rastlanmak mümkündür.
Dikkat edilirse her dini karmaşanın temelinde siyasi –
ekonomik bir açmaz yatar. Güçlü olanlar, iktidarı elinde tutanlar ki, bunlara
“egemen sınıflar” demek yerinde olacaktır; dini çatışmaları güç kullanmalarının
bir bahanesi olarak kullanırlar.
Din istismarının en önemli nedenlerinden biri budur…
Dinin emrettiği değerler ve iyilikler yerine, kendi kişisel
menfaatini ve iradelerini koyarlar.
Böylece din üzerinden çıkar ve güç temin ederler.
Samimi duyguların yerini karanlık emeller alır.
Kardeşçe hayat yerine, kalleşçe katliamlar düzenlenir.
Güzelim dünya cehenneme döner!
İnsanca Yaşam
Oysa yeryüzü nimetleri herkese yeter.
Bölüşümün adil olması yeterlidir.
Bin çiçek açmalı, bin fikir tartışmalı…
İnançlar özgür olmalıdır.
Alevilik de bir inanç ve anlayıştır.
Yok saymak yerine, kulak vermek gerekir.
Bu nedenle Yenikapı'da düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı'na dikkat
çekmek istiyoruz. Kurultayın sonuç bildirgesinde “eşit yurttaşlık talepleri”
dile getiren kuruluşlar arasında Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri
Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu
Kültür Vakfı, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve
Demokratik Alevi Derneği vardı.
Kurultaya siyasi parti temsilcileri, Madımak'ta hayatını kaybedenlerin aileleri, sivil toplum
kuruluşları temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan konuşmasında, Alevi toplumun eşit yurttaşlık
talebinin tüm dünya tarafından duyulduğunu belirterek "Aleviler diyor ki,
cem bizim ibadetimiz, cemevi ibadethanemiz. Bu ülkede bizim çocuklarımıza bizim
inancımız olmayan bir inancı dayatmayın diyoruz. Kamuda ayrımcılığa son verin.
Aleviler diyor ki biz buradayız. Biz bu toprakların kadim inançlarından
biriyiz, yok saymakla bir yere varamazsınız"
Bildirgede Yer Alan Talepler
Yenikapı'da düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı'nda sonuç
bildirgesi yer alan talepler şöyle sıralandı:
- Cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilmesi,
- Zorunlu
din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, eğitimin dinselleştirilmesinden
vazgeçilmesi,
- Diyanet
İşleri Başkanlığı'nın tasfiyesine dönük adımların atılmaya başlanması,
- Gerek
kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik
ilkelerine göre dağılım sağlanması,
- Madımak'ın
utanç müzesi yapılması,
- Alevilere
karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve hukuki tedbirlerin
alınması,
- Alevilere karşı yapılmış olan kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi,
- Kutsal
mekânlara yönelik yağma, talan ve el koyma girişimlerine son verilmesi,
- Alevi
yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesinden vazgeçilmesi ve değiştirilen
yerlerin isimlerinin iade edilmesi,
- Alevi
inancında özel yeri olan günlerin resmi tatil edilmesi,
- Kamusal
yayıncılığın ayrımcılıktan arındırılması,
- Eşit
yurttaşlığı içeren yeni bir anayasanın yapılması.
(Talep metni ve fotoğraflar 25 Aralık 2022 tarihli Cumhuriyet
gazetesi sitesinden.)
28.12.2022,
Ünyekent
https://www.unyekent.com/kose-yazilari/maras_katliami-3660.html