Cıngırt Kayası
(Üçüncü Bölüm)
Kurul’un ardından Fatsa Cıngırt’ta bölgenin ikinci önemli arkeolojik kazısı başlatıldı.
Kazı, Kurul’u kazan Prof. Dr. Yücel
Şenyurt Başkanlığındaki ekibin bağlı bulunduğu, o dönem Ankara Gazi
Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Ayşe Fatma Erol ve aynı üniversiteden Araştırma Görevlisi Ertaç Yıldırım ve Doktora Öğrencisi Deniz Tamer tarafından gerçekleştirdi.
(O yıllarda Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olan Arkeoloji
Bölümü, 2018’de yeni açılan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne
taşınmıştır.)
Yine o tarihte yayınlanan haberlerde: “Cıngırt Kalesinde 27
Temmuz -26 Ağustos 2012 tarihleri arasında Müze Müdürlüğü Başkanlığında Gazi
Üniversitesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşe Erol danışmanlığında 8 kişiden
oluşan uzman ekip tarafından ‘kurtarma kazısı’ yapılmıştır.” denilmektedir.
Haberlerde “kurtarma Kazısı” olarak geçen “kazı”nın neden bu
şekilde nitelendirildiğini anlayamadık. Yüzlerce yıl aynı biçimde duran, Ünye Kalesi
gibi definecilerin insafına terk edilmiş Cıngırt’ta yapılan bu kazıya “kurtarma
kazısı” demek doğru değildir..
2012-2014 yıllarında gerçekleşen kazıda Pontus, Roma ve Helenistik
Dönemlere ait çok sayıda seramik, cam ve bronz eşya, dokumacılık ve balıkçılıkta
kullanılan ürünler (alet-edevat), ok uçları ve sikkeler bulunmuştur.
Kazı Danışmanı Dr. Ayşe
F. EROL, kazı sonuçlarını şu şekilde değerlendirmektedir:
“Bu çalışmada Cıngırt
Kayası'nda 2012-2014 yıllarında gerçekleştirilen kazılardan ele geçen pişmiş
toprak tezgah ağırlıkları arasından seçilen örnekler katalog bilgileriyle
birlikte tanıtılarak, söz konusu malzeme üzerinden yerleşimdeki dokuma
çeşitliliği deneysel arkeolojik bakış açısıyla değerlendirilerek sunulmaktadır.
Bahsi geçen ağırlıkların dokumacılıkta kullanıldığını düşündüren gerekçeler,
kazılar sırasında ele geçen ağırşaklar ve iğ kancalarıyla destek bulmaktadır.
Tezgah ağırlıkları uçları
ağırlıklı dikey dokuma tezgahının kullanımı için işlevsel özellikleri
belirlemede saptayıcı bir rol oynamaktadır. Deneysel arkeoloji çalışmaları,
günümüze kalıntısı ulaşmamış ve bu nedenle dokuma ürünü ele geçmeyen antik
dönem yerleşimlerinin tekstil üretimleri ile ilgili değerlendirme yapılmasına
olanak sağlamaktadır. Çalışmamızda Cıngırt
Kayası'ndan ele geçen ağırlıklar üzerinden yapılan deneysel uygulamalarla
tespit edilen dokuma sıklıkları göz önüne alınarak, yerleşimin tekstil
ürünlerindeki çeşitlilik yorumlanmaya çalışılmıştır.
Söz konusu yerleşimden ele
geçen kurşun ağırlıkların ise balıkçılık aktivitesiyle ilgili olarak
kullanıldıkları düşünülmektedir. Sualtı arkeolojisiyle ilgili çalışmalar
batıklardan ele geçen piramidal kurşun ağırlıkların ve katlanmış dikdörtgen
ağırlıkların olta ve ağ ağırlığı olarak kullanıldıklarını kanıtlamaktadır. Bu
verilerden yola çıkarak söz konusu yerleşimin balıkçılık faaliyetlerine ışık
tutacak bulguların sunulması, çalışmanın bir diğer amacını oluşturmaktadır.”
(Fatsa Cıngırt Kayası 2012-2014 Sezonu Kazılarından Ele Geçen
Ağırlıklar Üzerine Değerlendirmeler, Dr.
Ayşe F. EROL, Deniz Tamer, Ankara
Hacı Bayram Veli Üniversitesi)
Kazı ile Birlikte Gelen Tanıtım
Prof. Şenyurt ve ekibinin Ordu Kurul Kayası’nda
başlattığı kazı Fatsa Cıngırt’ı da kapsayınca, bölgede bilimsel çalışmaların da
önü açılmış oluyordu. Bölge hakkında tarihi veriler yeniden gündeme geliyor,
arşivler taranarak yerel bilgiler gün ışığına çıkarılıyordu.
“Antik Çağ’da Pontos Bölgesi1 coğrafi sınırları içinde yer
alan Cıngırt Kayası, günümüzde Ordu/Fatsa İlçesi, Yapraklı Köyü sınırları
içinde, Karadeniz’e kuş uçumu yaklaşık 750 m mesafede2, 200 m rakımlı doğal bir
kayalığın üzerinde, deniz ve vadiye hakim bir noktada konumlanmaktır. [Bkz.
Fig. 1] Günümüzde Fatsa İlçe merkezine 5 km mesafede yer alan Cıngırt
Kayası’nın bulunduğu yöre, antik yazarların kayıtlarında aşağıda sunulan
ifadelerle tanımlanmaktadır. Olshausen–Biller, Arrianus’un kayıtlarında
belirttiği mesafelerden yola çıkarak Phadisane’nin Fatsa yakınlarına lokalize
edilebileceğini belirtmektedir. Phadisane’nin içinde yer aldığı Sidene yöresi,
adını Sidenos Çayı’nın (Bolaman Çayı) denize döküldüğü yerde konumlanan Side
isimli kaleden almaktadır. [Bkz. Strabon
Geographika, XII. 3. 16 ]. Strabon, Sidene yöresinde sahil boyunca yer alan
tahkimli üç kaleden söz etmektedir. Bunlar Khabakta (Ünye/Kaleköy), Phabda ve
Side/Polemonion (Bolaman) kaleleridir. VI. Mithradates Küçük Armenia bölgesini
ele geçirdikten sonra, söz konusu bölge ve çevresinde hâkimiyetini güçlendirmek
için 75 adet kale yerleşimi kurduğu yine Strabon’un kayıtlarında geçmektedir.
Wilson 1960 yılında bölgede yaptığı yüzey araştırmalarında, Phabda’nın Kahveler
Deresi yakınlarındaki Cıngırt Tepesi’ne lokalize edilebileceğini önermektedir.
Weimert bahsi geçen kalenin Sidene’nin doğu kesimindeki demir madenlerini
koruma altında tutmak için yapıldığından söz etmektedir. [H Weimert, Wirtschaft
als landschaftsgebundenes Phänomen. Die Antike Landschaft Pontos – Eine
Fallstudie, Stuttgart 1984, s. 152.] Cıngırt Kayası, Pontos coğrafyasındaki
konumu itibariyle erken dönemlerden itibaren madencilik faaliyetlerinin
yaşandığı, zengin maden rezervlerinin bulunduğu bir bölgede yer almaktadır. [Ünye
ve Fatsa kesimindeki bakır cevheri, kurşun-gümüş ve demir yatakları için Bkz.
MTA 1972, 23-24; E Kaptan, Türkiye Madencilik Tarihi ve Kalay’ın Kökeni Hakkında
Kahramanmaraş, Tokat, Ordu, Kastamonu ve Çorum Bölgelerindeki Eski Cüruf
Depolarında Yapılan Genel Bir Araştırma, MTA Raporu, No: 5546 Ankara 1976, 48.]
2012 yılında başlayan kazı çalışmaları1 üç kazı sezonu
boyunca öncelikli olarak yerleşimin zirve kesiminde yürütülmüş olup (fig. 2),
açığa çıkan mimari kalıntılar ve arkeolojik buluntular üzerinden yapılan
değerlendirmeler, iskânın son Pontos kralı VI. Mithradates (MÖ 120-63)
Dönemi’nden başlayarak, Roma ve Bizans Dönemlerindeki sürekliliğini kanıtlayan
veriler sunmuştur.”
(Ordu/Fatsa Cıngırt Kayası Kazısı Bronz Buluntuları, Dr. Ayşe F. EROL, Ertaç Yıldırım, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi)
2012 yılında başlayan kazı çalışmaları, üç kazı sezonu
boyunca öncelikli olarak yerleşimin zirve kesiminde yürütülmüştür. [Bkz. Fig.
2] Açığa çıkan mimari kalıntılar ve arkeolojik buluntular üzerinden yapılan
değerlendirmeler, iskanın son Pontos
kralı VI. Mithradates (MÖ 120-63) Dönemi’nden başlayarak, Roma ve Bizans Dönemlerindeki
sürekliliğini kanıtlayan veriler sunulmuştur.
Yerleşimin VI. Mithradates Dönemi’nde phrourion işlevinde olduğu önerilmiştir. [Phrourion askeri karakterli garnizonlar için kullanılan bir
terimdir.] Bu kalelerin Pers idari teşkilat geleneğinin devamı olarak hem
askeri hem de ekonomik işlevleriyle Pontos Krallığı idari sisteminin
çekirdeğini oluşturduğu anlaşılmaktadır. Ünye
Kalesi ve Ordu Bayadı Köyü’nde yer alan Kurul Kalesi phrourion karakteri gösteren VI. Mithradates’in kale
yerleşimlerinden birisidir. [Bkz. S. Yücel Şenyurt
– Atakan Akçay 2016, Kurul Kalesi (Ordu) VI. Mithradates Dönemi
Yerleşimi Üzerine Ön Değerlendirmeler, s. 239.]
Cıngırt Kayası metal buluntuları ise, “Ordu/Fatsa Cıngırt Kayası Kazısı 2012-2014
Sezonu Metal Buluntuları” başlıklı Yüksek Lisans tezi kapsamında yer almıştır.
[Bkz. Yıldırım 2017.] Bu çalışmada buluntu gruplarının kullanım alanları ve
işlevleri bilim dünyasına sunulmuştur.
Cıngırt Kazı Raporu’ndan:
Kazılan alandaki stratigrafi, topografik özelliklerden
dolayı açmalar arasında farklılık göstermekledir. Yüzey dolgusu olarak
adlandırılan bitki ve ağaç köklerinin yoğunlukta olduğu orman dolgusu ile
karşılaşılmakta ve bu dolgunun kaldırılmasının ardından toprak renginin
değişmesiyle birlikte açık kahverengi bir dolguya ulaşılmaktadır. Tüm sektörlerde
söz konusu dolgudan yoğun irili ufaklı taş, çatı kiremidi parçaları, çiviler, yer
yer karbonlaşmış ahşap parçaları ve küçük buluntular ele geçmiş olup, bahsi
geçen verilere dayanarak kültür dolgusu olarak tanımlanmıştır.
Kültür dolgusunda seviye inme çalışmalarına devam
edildiğinde, yanık izleriyle birlikte koyu renkli 1. Tabakanın yangın dolgusuna ulaşılmaktadır. Söz
konusu dolgunun bölgede MÖ 1. Yüzyılda yaşanan VI. Mithradates-Roma çekişmesinin bir sonucu olduğu düşünülmektedir.
Yangın dolgusunun ardından duvar akslarının açığa çıktığı
mimariyle birlikte yoğun Helenistik malzemenin ele geçtiği tabakaya
ulaşılmaktadır. Kazılan alanların geneline yayılmamakla birlikte, Roma ve
Bizans tabakalarının bulunduğu sektörler de mevcuttur. Arazinin topografik
yapısı oldukça engebeli olup, yukarıda bahsedilen katmanların başlangıç ve
bitiş kotları açmalar arasında ve hatta aynı sektör içinde bile farklılıklar
gösterebilmektedir.
Cıngırt kazısı üç kazı sezonu sonrası, yarıda bırakılmıştır.
Önce maddi kaynak yokluğu, ardından koruma tedbirlerinin
yetersizliği (güvenlik gerekçesi) nedeniyle son bulmuştur.
[Haftaya Dördüncü-son-
Bölüm]
26.02.2020,
Ünyekent
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder