Cıngırt Kayası
(Dördüncü –SON- Bölüm)
Bölgemizde yapılan ilk arkeolojik araştırma, Cumhuriyet’in
öncü bilim kadrosu Prof. Dr. İsmail
Kılıç Kökten tarafından gerçekleştirilmiştir. 29 Şubat 1940’ta Samsun Mert
Irmağı kıyısında Dündartepe ve Tekkeköy’de Mezolitik yerleşimler
tespit eden Kökten, buralarda
arkeolojik kazıların başlatılmasını sağlamıştır. [Bkz. "Anadolu'da
Prehistorik Yerleşme Yerlerinin Dağılışı Üzerine Bir Araştırma" 1952, Kılıç Kökten Doktora Tezi.]
Kökten, daha sonra memleketi Ünye’de ilk arkeolojik araştırmaları
gerçekleştirmiş ve bu çalışmaları “Ünye’de
Eskitaş Devrine (Paleolitik) Ait Yeni Buluntular” adıyla yayınlamıştır.
Ünye’ye ait ilk ve uzun zaman süresince tek ciddi araştırma olarak kayıtlara
geçmiştir.
Bu yayının ardından uzun yıllar unutulmuş Ünye ve çevresinde
arkeolojik araştırmalar adeta unutulmuş, ihmal edilmiştir.
Yaklaşık otuz yıl sonra Prof.
Dr. Mehmet Özsait bölgemize gelerek Mesudiye’de yüzey araştırmaları
yapmıştır. “1990 Yılında Ordu-Mesudiye
Çevresinde Yapılan Yüzey Araştırmaları” adıyla yayınlanan bu kayıtta 85
adet eski yerleşim yerinin tespit edildiğini görmekteyiz.
2006 Senesinde yine Prof.
Dr. Mehmet Özsait tarafından Ünye
ve çevresinde yüzey araştırmaları gerçekleştirildi. Ünye Tarih Araştırma Grubu’nun ve Ünye Belediyesi’nin yardımcı
olduğu bu araştırmalar sonrasında, yakın çevremizde ilk arkeolojik kazı başlatıldı.
“Arkeolojik kazılar, 2010
yılından beri Ordu Müzesi başkanlığı ve Prof.
Dr. S. Yücel Şenyurt’un bilimsel sorumluluğundaki bir ekiple yürütülmektedir.”
[Türk Eskiçağ bilimleri
Enstitüsü Haberler, Sayı 43, 2017]
Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Şenyurt’un
sorumluluğunda, Kurul’da çok önemli arkeolojik buluntular ele geçirilmiştir.
Pontus Kralı VI. Mithradates
dönemine ait yerleşime ve buluntulara sahip Kale’de 2300 yıl öncesine ait Dionysos
kültüne ait heykelciklerle, Ana Tanrıça Kibele
heykeli ele geçirilmiştir.
“İn-situ halde ele
geçirilen Kybele heykeli (Resim: 14), buluntu yeri itibariyle Ana Tanrıça
Kybele’nin kent-koruyucusu, surların koruyucusu özelliği ile birebir
örtüşmektedir.” [
S. Yücel ŞENYURT, Atakan AKÇAY, Emirhan
BULUT, Kurul Kalesi 2016 Yılı Kazı Çalışmaları, 39. Kazı Sonuçları Toplantısı,
3. CİLT, 22-26 MAYIS 2017, BURSA, s. 140]
Cıngırt’ta 2012-2014 Yılı arkeolojik Kazıları
Kurul’u ardından, çok geçmeden aynı fakülteden bir bilimsel
ekip Ordu müzesi Başkanlığında bölgemizdeki ikinci önemli kazıyı başlattı. Gazi
Üniversitesi’nden Dr. Ayşe F. EROL sorumluluğun
da üç kazı sezonu sürdürülen kazılarda Pontus krallığı ve Helenistik Döneme ait
önemli arkeolojik buluntular elde edilmiştir.
“Cıngırt Kayası kazıları
2012-2014 yılları arasında yürütülmüş ve kazı çalışmaları sırasında ele geçen unguentarium parçaları arasından profil
veren örnekler seçilerek, bu çalışmada değerlendirilmiştir. Unguentariumların
çoğunluğu zirve kesiminde yürütülen kazı çalışmalarından ele geçmiş olup, bu
çalışmada tanıtılan örneklerin çoğunluğunun, katalogda belirtildiği gibi K 16
açması güneydoğu sektöründen, Geç Hellenistik Dönem malzemesinin yoğun geldiği
tabakalardan ele geçtiği görülmüştür. Basamaklı Tünel yapısının kuzeyinde
oluşturulan mimari düzenleme, duvar temellerinden anlaşılacağı üzere, yan yana
dizilmiş kare mekânlardan oluşmaktadır.” [Doç. Dr. Ayşe Fatma
Erol, Deniz Tamer, Fatsa/Cıngırt
Kayası 2012-2014 Sezonu Kazılarından Ele Geçen Unguentariumlar, SEFAD, 2018, s.
273 ]
Unguentariumlar Hellenistik ve Roma Dönemi
nekropollerinde mezar hediyesi olarak ve libasyon amaçlı kullanımlarının yanı
sıra kutsal alanlara sunu amacıyla da bırakılmışlardır. Ayrıca az sayıda
evlerin ambarlarında da bulunmuşlardır. Kadınlara ait mezar stellerindeki
tasvirlerde unguentariumların yanında pyksis ve aynaların da bulunması, bu
formun kadınlar tarafından kullanılan kozmetik amaçlı günlük kullanıma yönelik
kaplar olduğunu da göstermektedir. (Ayrıntılı bilgi için bkz. yukarıda adı
geçen eser, s. 270)
Cıngırt Kayası Kazısı Bronz buluntuları
2012 yılında başlayan kazı çalışmaları üç kazı sezonu
boyunca öncelikli olarak yerleşimin zirve kesiminde yürütülmüş ve açığa çıkan
mimari kalıntılar, arkeolojik buluntular üzerinden yapılan değerlendirmeler,
iskanın son Pontos kralı VI. Mithradates
(MÖ 120-63) Dönemi’nden başlayarak, Roma ve Bizans Dönemleri’ndeki
sürekliliğini kanıtlayan veriler ortaya konmuştur.
“Cıngırt Kayası 2012-2014
kazı sezonlarından ele geçen madeni eserler, metal türüne göre farklı kullanım
alanları gösteren gruplardan oluşturmaktadır. Bu çalışmada Cıngırt Kayası metal
buluntuları arasından az korozyonlu, tüm ya da tüme yakın durumda ele geçen
bronz örnekler seçilerek form ve işlevleri bakımından değerlendirilmiştir.
Bronz eserler; Ahşap aksamları, balıkçılık malzemeleri, ecza veya kozmetik
gereçleri, kıyafet aksamları, dokumacılıkla ilgili aletler olmak üzere antik
çağdaki kullanım alanları esas alınarak tasnif edilmiş, katalog ve levha
bilgileriyle birlikte .. sunulmuştur.”
[Doç. Dr. Ayşe F. Erol – Ertaç Yıldırım,
Ordu/Fatsa Cıngırt Kayası Kazısı Bronz Buluntuları, OLBA XXIV, Mersin 2018, s.
99]
Kazılarda kapı, kutu ve mobilyaların üretimi veya
dekorasyonu gibi çeşitli amaçlar doğrultusunda kullanılmış olabilecek birçok
metal buluntu ele geçmiştir. Bu buluntular arasında filiseler, halkalar, anahtarlar, zincirler ve bunların yanı sıra
kapı ve mobilya yapımında ve dekorasyonunda kullanılmış olabileceği düşünülen çiviler,
levhalar, kulplar gibi çeşitli metal buluntular yer almaktadır.
Filiseler genellikle bir halkayla birlikte, farklı amaçlar
doğrultusunda kullanılmak üzere bir yere çakılan eklentilerdir. Saplamalı
filiseler ve çift saplamalı filiseler olmak üzere iki farklı formda
üretilmişlerdir. İki form da aynı amaçlar için kullanılmış olmakla birlikte,
çift saplamalı filiselerin kullanımı daha yaygındır. Cıngırt Kayası kazılarından
tek saplamalı olarak tanımlanan bir adet bronz filise ele geçmiştir.
Levhalar ve çok sayıda çivi, balıkçılık malzemeleri, ecza ve
kozmetik gereçleri gibi çok sayıda buluntu elde edilmiştir.
Hellenistik Dönem Kalıp Yapımı kabartmalı Kaseleri
Kalıp yapımı kâseler Hellenistik Dönemin önemli seramik
formları arasındadır. Hemen hemen her Hellenistik yerleşimde rastlanan bu
kâseler, yarı küresel formlu, kulpsuz ve ayaksız, genellikle dış yüzeyleri
kabartma bezemelerle süslenen içki kaplarıdır. MÖ 3. yüzyılın ortalarından
biraz sonra Atina’da ortaya çıkan ve kantharosların yerini alan kalıp yapımı
kâseler, metal kapların taklitleri olarak üretilmişlerdir. Fatsa Cıngırt’ta ele
geçen örnekler; Ağız Kenar Bandı ve kalyks üzerinde yer alan motifler, Uzun Taç
Yapraklılar, Kozalaklılar ve Bindirme Yapraklılar olmak üzere 4 grup altında
incelenmiş ve bu kâselerin çoğunluğunun bölgesel/yerel üretimler olduğu
anlaşılmakla birlikte, ithal örneklerin de olduğu tespiti yapılmıştır.
“Cıngırt Kayası 2012-2014
kazı sezonu çalışmaları ağırlıklı olarak yerleşimin zirve kesiminde yürütülmüş
olup, söz konusu kesimde yürütülen kazı çalışmalarından ele geçen kalıp yapımı
kabartmalı kâselere ait parçalar arasından seçilen örnek, bu çalışma kapsamında
değerlendirilmektedir. Katalogta belirtildiği gibi, bunların 23 adedi K16
açmasından, geriye kalan 4 adedi K17, L17, L18 ve P20 açmalarından ele
geçmiştir.” [Ayşe F. Erol-Deniz Tamer, Ordu Fatsa
Cıngırt Kayası Hellenistik Dönem Kalıp Yapımı kabartmalı Kaseleri, Anatolia 43,
2017, s. 115]
Bizans Kurşun Mühürleri
Cıngırt Kayası’nda bulunan Bizans Mühürleri arasında en ilgi
çekeni haç motifli ve Meryem Ana’lı olanıdır.
“Kurşun miihriin on
yiiziinde kollann uçlannda harfler bulunan bir haç motifi bulunmakta olup,
Meryem'e dua monogram1 yer almaktadır. Monogramın açılımı "Theotoke Boethei: Tanrımın anas1
(Meryem) yardımcı ol!" duas1 şeklindedir. Yukarıda sözünü ettiğimiz gibi,
haç dua monogramı özellikle M.S. VIII. ve IX. yüzyıllar arasında ikonoklazma
Dönemi olmak iizere, X. yüzyıla kadar kullanım1 çok yaygınd1r.” [Ayşe
F. Erol-Erdal Ünal. Fatsa Cıngırt Kayası’ndan Ele Geçen Bir Bizans Kurşun
Mührü, Ömer Çapar’a Armağan, 2012, Hel Yay. s. 120]
Sonuç
Orta Karadeniz ve özellikle yakın çevremiz (Ordu-Ünye ve
çevresi) bakımından sözünü ettiğimiz arkeolojik kazıların önemi büyüktür.
Çıngırt kazıları önce “ödenek olmadığı” gerekçesiyle devam ettirilememiştir.
Ardından “kazı güvenliği sağlanamadığı” için kazıların sürdürülemediği
açıklandı. Acilen güvenlik sağlamaya yönelik sponsor arandı…
Fatsalıların Cıngırt’ı “turizme kazandırmayı” hayal ettiği
bir anda kazılar sonlandırıldı. Ünye kalesi gibi, Cıngırt Kayası da
definecilerin insafına terk edildi.
Dört bölüm halinde yayınlanan yazımızda küçük alıntılarla
bölgemizdeki arkeolojik gelişmeleri ele aldık. Umarız kesintiye uğrayan
bilimsel çalışmalar bu boyutuyla kalmaz, bölgemizdeki tarihi zenginlikler hak
ettiği ilgiyi görür.
Ünyekent,
04.03.2020
Figür 2 Cıngırt Kayası Zirve Kısmı Planı-A.F.Erol
Mührün Arka Yüzü
Mührün Ön Yüz Monogram Çizimi
Mührün Ön Yüzü
Mühürün Transkripsiyonu
Çıngırt Kalesi Menfezi Çalışmaları
Çıngırt Kalesi Tarihi Kalıntıları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder