12 Ağustos 2020 Çarşamba

Kurul Kalesi Buluntuları II [Unguentariumlar ve Kalıp yapımı Kabartmalı Kâseler]


Kurul Kalesi Buluntuları II

[Unguentariumlar ve Kalıp yapımı Kabartmalı Kâseler]

 

 

Kurul Kalesi Kybele Heykeli’nin bulunmasından birkaç gün sonra, 2016’nın Kasım ayında Yücel Şenyurt hocayı ve ekibini Ünye Belediyesi aracılığıyla Tozkoparan’a davet etmiştik. Ünye Tozkoparan Kaya mezarında yaptığımız istişareler sırasında, Kurul’da ele geçirilen Kybele buluntusunun Ordu tanıtımı için muhteşem bir argüman olacağını söylemiştik.  Ekipten Atakan Akçay hoca, Kurul’da başka önemli buluntuların da ele geçirildiğini söyleyerek, Karadeniz Arkeolojisi’nin önünün açıldığını ifade etmişti.

Nitekim Kurul’da ele geçen diğer Kybele, Dionysos ve Apollon heykelcikleri yanında çok sayıda çömlek, sikke ve savaş aleti ele geçirilmişti. Önceki yazılarımızda bu buluntulardan söz etmiştik.

2010 yılından itibaren yürütülmekte olan kazı çalışmalarında çok sayıda buluntu ele geçmiştir. Buluntular içerisindeki en yoğun grup çanak çömlek buluntularıdır. Bunların arasında ise özellikle depo küpleri ve amphoralar yoğunluktadır. Testi, tabak, çanak gibi genel formların yanı sıra, kandil, unguentarium ve kalıp yapımı kâseler (megara kâseleri) de ele geçmektedir. Şüphesiz, tarihlendirme açısından en önemli grubu sikkeler oluşturur. Kurul Kalesi’nde bugüne kadar ele geçen sikkelerin beşi dışında tüm örnekler, VI. Mithradates Eupator Dionysos dönemine aittir.

Kurul’da ele geçirilen diğer buluntular ise, unguentariumlar ve kalıp yapımı kabartmalı kâselerdir.

 

Kurul Kalesi Pişmiş Toprak Unguentariumları

 

İlk örnekleri Erken Hellenistik Dönem’de karşımıza çıkan unguentariumlar özellikle mezar hediyesi olarak ya da kültle bağlantılı mekânlarda adak eşyası veya libasyon amaçlı kullanılmış kaplar olarak tanınmaktadır.

Kurul Kalesi’nde şimdiye dek yürütülen kazı çalışmalarında, kalede zirve kısmından kapı alanına kadar olan “İç Kale” kısmı ile “Kuzey Teras” kısmını kapsayan iki ana sektörde gelişen bir yerleşimin varlığı tespit edilmiştir. (Şenyurt ve Akçay, 2016, s. 226)

Kuzey Yamaçtaki Kybele Kült Alanı, Kapatılmış/Terkedilmiş Kült Alanı (Taş Yığma) ve Dionysos Kült Alanı özellikle unguentarium, rhyton ve kandil gibi kültsel uygulamalarla bağlantılı seramiklerin en yoğun ele geçtiği yerlerdir. Bu mekânlar dışında kaledeki tahribatla bağlantılı olarak yerleşim içerisinde dağınık halde ele geçen çok sayıda kırık unguentarium parçası bulunmuştur. Kalede şimdiye dek 23 adet tüm veya tüme yakın unguentarium, 32 adet unguentarium ağız-boyun, gövde veya dip parçası ele geçmiştir.

Kurul Kalesi’nin iki ana kazı sektöründen ilkini oluşturan İç Kale, kalenin zirvede en güney noktasından başlayarak, kuzeybatıya doğru uzanan kesimini kapsamaktadır. Kaya rezervuarının açıldığı ana kayaya doğru bir kapı aralığı şeklinde daralarak uzanan İç Kale sur duvarları, Basamaklı Tünel, Rezervuar ve Sunak Kayası olarak adlandırdığımız zirve noktasını da içine alarak, Kurul Kalesi yerleşiminin en yüksek kesimini oluşturmaktadır. İç kalenin güneybatı kesiminde yer alan Sunak Kayası, deniz seviyesinden 571 metre yüksekliği ile Kurul Kalesi'nin en yüksek zirvesini oluşturmaktadır.

İç Kale ile Kuzey Teras arasında bağlantıyı sağlayan koridor alanı unguentarium örneklerinin ele geçtiği bir diğer alandır. ‘Kapı Koridor Alanı’ olarak adlandırdığımız bu alan ana kayanın kuzeye doğru alçalarak yönlenmesini takip eden, her iki tarafında mekânların sıralandığı bir geçiş koridoru şeklindedir.

Kaleye yamaçtan erişimin sağlandığı ana giriş kapısındaki, monolith eşikten geçildikten sonra Kybele heykelinin bulunduğu alana girilmektedir. Bu mekân içerisinden Kybele nişinden bağımsız olarak mekân içine dağılmış biri tüme yakın 7 adet unguentarium ele geçmiştir.

Kalede unguentarium örneklerinin ele geçtiği son alan, kalenin anıtsal giriş kapısı ve mermer Kybele heykelinin bulunduğu alanın doğusunda, Kapatılmış/Terkedilmiş Kült Alanı’nın hemen kuzeydoğu bitişiğinde yer alan Dionysos Kült Alanı’dır. (6 adet)

Unguentarium örneklerinin tamamı, kalenin MÖ 2. yüzyıl sonu ile 1. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilen yerleşim tabakası ile uyumlu olarak daha çok Geç Hellenistik Dönem iğ formlu, ince uzun gövdeli formlardan oluşmaktadır. Söz konusu zaman aralığında bu kapların form özelliklerinde keskin farklılıklar bulunmamaktadır. Ancak bazı durumlarda (Dionysos Kült Alanı’ndan ele geçen örneklerde olduğu gibi) kullanım amaçlarına bağlı olarak kalite ve işçilikleri değişebilmektedir.


Yükseklikleri 17,2 cm ile 26,5 cm arasında değişen bu unguentariumların kil yapıları tümüyle aynıdır ve görülebilir katkı malzemeleri arasında yalnızca siyah kum ve kireç tanecikleri seçilebilmektedir. İyi fırınlanmış örneklerde astar ve perdah oldukça iyi korunmuştur. Bu örnekler, muhtemelen Doğu Karadeniz Bölge’sindeki yerel bir atölyede üretilmiş olmalıdır. MÖ 2. yüzyılın sonu ile MÖ 1. yüzyılın başlarına tarihlendirilmektir.

 

Kalıp Yapımı Kabartmalı Kâseler

 

MÖ 2. yüzyılın sonu ile MÖ 1. yüzyılın ikinci yarısına uzanan oldukça kısa bir zaman aralığına tarihlendirilir. Yalnızca VI. Mithradates Dönemi ile sınırlı olan bu tarihler Kurul Kalesi’nde ele geçen diğer arkeolojik veriler ile de desteklenmektedir.

Kalıp yapımı kâseler genel olarak Ephesos, Pergamon ve Kyme gibi Batı Anadolu’nun önemli imalat merkezlerinden ihraç edilen örnekler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kurul Kalesi kazılarında ele geçmiş örnekler de, kil ve yüzey özellikleri göz önüne alınarak Batı Anadolu kökenli ithal kaplar olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda 2010-2019 yılları arasında Kurul Kalesi’nde yürütülen kazı çalışmalarında ele geçmiş toplam 72 parça kalıp yapımı kâsenin 60’a yakını İonia-Ephesos üretimi olan Gri kaplarla ilişkilidir. Geriye kalan az sayıdaki parça ise diğer bir üretim atölyesi olan Pergamon’a ait örneklerden oluşmaktadır.


Buluntulardan da anlaşılacağı üzere MÖ 2. yüzyılın başlarında bir açık hava tapınım alanı olarak kullanıldığı anlaşılan Kurul Kayalıklarının zirve kısmının, Sunak Kayası kutsal alanını da içine katarak bir kaleye dönüşümü ise VI. Mithradates Dönemi (MÖ 120-63) içinde gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemin sonlarında Roma istilası ile büyük bir yıkım geçirmiş olan kalede, 2010 yılından itibaren sürdürülen arkeolojik kazılarda elde edilen veriler, kaledeki yerleşimin MÖ 65/64 yıllarına denk geldiği düşünülen bu istila ile sonlandığını4 ve sonrasında herhangi bir yerleşim izine rastlanmadığını ortaya koymuştur. (Şenyurt – Akçay 2017, s. 182)

Hellenistik Dönem içki kapları arasında en yaygın ve popüler formlardan biri olan kalıp yapımı kabartmalı kâseler Akdeniz ve Karadeniz bölgelerindeki Hellenistik Dönem yerleşimlerinin hemen hepsinde ele geçen özgün bir kap formudur. Genel form itibariyle yarım küre biçimli içki kabı olarak tanımlanan bu kaplar, kulpsuz ve kaidesiz olup, dış yüzlerinde oldukça zengin motif ve figürler taşımaktadır.

 

 

 

Yararlanılan kaynaklar, resimler:

 

Prof. Dr. S. Yücel Şenyurt, Dr. Leyla Yorulmaz, Kurul Kalesi Pişmiş Toprak Unguentariumları, Gaziantep University Journal of Social Sciences 2020

 

Prof. Dr. S. Yücel Şenyurt, Dr. Leyla Yorulmaz, Kurul Kalesi Kazılarında Ele Geçen Kalıp Yapımı Kabartmalı Kâseler, Seleucia | Sayı 10 | Mayıs 2020

 

 

12.08.2020, Ünyekent

http://www.unyekent.com/yazi/1859-kurul-kalesi-buluntulari-ii-unguentariumlarvekalip-yapimi-kabartmali-k-seler.html

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder