Osmanlı Sultanı
II. Abdülhamid tarafından Japonya'ya gönderilen ve Türk-Japon ilişkilerinin
başlamasında büyük etken olan Ertuğrul Firkateyni'nin dönüş yolunda batmasının
üzerinden 131 yıl geçti.
Japonya ve
Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilerin 1887'de Japon Prensi Komatsu Akihito ve
eşinin İstanbul ziyaretinde Sultan II. Abdülhamid ile görüşmesi ve hediyeler sunmasıyla
gelişmeye başladı.
II.
Abdülhamid'in misafirperverliğine teşekkür için Japon İmparatoru padişaha
Krizantem Nişanı hediye etmişti. Buna karşılık Sultan II. Abdülhamid, Japon
İmparatoruna İmtiyaz Nişanı verilmesini uygun bulmuş, hem iade-i ziyaret hem de
bu nişanı götürmek üzere bir harp gemisinin Japonya'ya hareketini emretmişti. Ancak
bunun uluslararası konjonktür gereği pek duyulmasını istemediğinden geminin bir
eğitim gemisi olduğu imajı verilmişti. Seyir sırasında denizlerde ve
uğranılacak limanlarda Osmanlı sancağının gösterilecek olması ve bunun
Müslümanlar üzerinde bırakacağı tesirin, Sultan II. Abdülhamid'in halifelik
sıfatını etkin kullandığı Pan-İslamizm politikasının bir parçası olduğu da
görülmektedir.
14 Temmuz 1889'da İstanbul'dan hareket eden Ertuğrul Firkateyni'nde 56'sı subay olmak üzere mürettebatla birlikte 609 bahriyeli
bulunmaktadır. Gemide görevli subayların işlerinin ehli, birkaç Avrupa dilini
konuşan, iyi yetişmiş askerlerdir.
Bahriye
mektebinden yeni mezun 14 teğmenin de gemicilik tecrübelerini artırmak üzere
gemide görevlendirilmiştir.
Gemi
komutanlığına, dönemin Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'nın damadı olan Albay Osman Bey tayin edildi.
Bahriye Nazırı
Hasan Hüsnü Paşa, geminin elverişsiz ve hasarlı olduğu raporlarından padişaha hiç
bahsetmediği öne sürülse de padişah II. Abdülhamit Bahriye Nezareti'ne gönderdiği
yazılı emirde Japonya'ya hareket ettirilecek geminin her yönden hazırlığının
tam yapılması, teknik eksiklikleri varsa giderilmesi yönünde birkaç defa
tebligatta bulunduğu ileri sürülmektedir.
Ertuğrul Firkateyni bu koşullarda 14 Temmuz 1889'da
yola çıkar.
Firkateynin Süveyş Kanalı'ndan geçerken, 28 Temmuz 1889'da kanalın sığ sularında kuma
saplandı ve kanal idaresinin yardımıyla kurtarıldı. Geminin iskeleye bağlıyken
rüzgarın şiddetiyle ters yöne dönerek, sahile çarptığı ve dümen bodoslamasının kırıldığı
bilinmektedir.
Haberin
İstanbul'a ulaşması üzerine Bahriye Nezareti'nin, fırkateyni seferden çekip,
Osman Bey'in yanına alacağı birkaç kişiyle bir posta vapuruna binip, Japonya'ya
gitmesi teklif eder ancak tamiratın birkaç günde tamamlanacağı öğrenilince bu
fikirden vazgeçilir, fırkateyn Süveyş'ten 23 Eylül'de ayrılarak Cidde Limanı'na
hareket eder.
7 Ekim 1889'da
Yemen'in Aden Limanı'na uğrayıp, burada kömür ikmali yapar.
20 Ekim'de
İngiliz işgali altındaki Bombay Limanı'na ulaşan firkateyn, buradaki yerli
Müslüman ahali tarafından coşkuyla karşılandı. Gemiyi günde yaklaşık 20 bin,
bir hafta içinde ise toplam 150 bine yakın kişi görmeye geldi. Hindistan'da
yayın yapan Advocate of India adlı İngilizce gazete, Ertuğrul'un Bombay'a
gelişiyle ilgili 29 Ekim 1889 tarihli sayısında, firkateynin Hindistan'ın
Müslüman halkı üzerinde geniş bir tesir bıraktığını yazdı. Cuma günü gemi
mürettebatından 150 kadar asker ve subayın karaya çıkarak camide cuma namazını
eda ettikleri ve bu sırada mürettebatın yolda kalabalık bir halk kitlesi
tarafından saygıyla selamlandığı bilgisi de haberde yer aldı. Gemi 8 Kasım'da
Sri Lanka'nın başkenti Kolombo'ya ulaştı. Mürettebat cuma namazını eda etmek
için topluca gemiden inince halkta müthiş bir coşku uyandı. 300 bin nüfusu olan
Kolombo'da yaklaşık 200 bin kişi gemiyi ziyaret etti ve Halife Sultan II.
Abdülhamid'e ve Osmanlı Devleti'nin daima payidar olması için dualar etti.
Müslümanlar, mürettebatı büyük bir muhabbet ve içtenlikle bağırlarına basıp,
ziyafet sofraları hazırladı...
15 Kasım'da
Singapur Limanı'na ulaşan firkateynin, burada da Müslümanlar tarafından büyük
bir coşkuyla karşılandı, tayfun mevsimi olması sebebiyle fırkateynin Singapur
Limanı'nda 4 ay kadar zorunlu olarak demirli kaldı.
Aynı günlerde
İstanbul'dan Miralay Osman Bey'e Tuğgeneral unvanı verildi, geminin uzun süre
kalacağını haber alan uzaktaki Sumatra, Cava ve Siyam Müslümanlarını temsilen
gelen heyetlerin, Flemenklerin bölge halkına yaptığı zulümleri aktardığı...
Firkateyn 15
Mart 1890'da Singapur'dan hareket ederek, sırasıyla Saygon, Hong Kong Limanı,
Nagasaki ve Kobe'ye uğrar. 7 Haziran
1890'da ise Yokohama Limanı'na demir atar. Altı ay sürmesi planlanan bu seyir,
yaşanan aksaklıklar sebebiyle 10 ay 3 hafta sürmüştür. Gemi mürettebatı, Japon
halkı ve yetkilileri tarafından gayet dostane bir şekilde karşılanır. Ertuğrul Firkateyninin komutanı Osman Paşa, yanına aldığı bazı subaylarla Tokyo'ya
giderek, Japon İmparatoru Meiji tarafından kabul edilir. Sultan II.
Abdülhamid'in mektubuyla diğer hediyeleri takdim eder.
Ertuğrul
Firkateyni'nin Japonya'ya gönderilmesinin her ne kadar resmi açıklamalarda
iade-i ziyaret, dostane ilişkilerin geliştirilmesi, Bahriye Mektebi
öğrencilerinin tecrübe kazanmasına yönelik bir faaliyet olarak gösterilse de
Sultan II. Abdülhamid'in o yıllarda olgunlaştırmaya başladığı İslami politikayla
da ilişkilendirilebilir.
Sultan II.
Abdülhamid'in bu seyahati, Batılı sömürgeci devletlerin himayesine girmek
zorunda kalan Asya'daki Müslümanlara yönelik bir birlik mesajı iletmek için fırsattı.
Halifenin
sancağını taşıyan bir elçi hüviyetindeki firkateyne uğradığı limanlarda
Müslümanların sevgi gösterileri padişahın bunda başarılı olduğunun kanıtıdır.
Cidde ve Aden limanlarından sonra uğranılan ve İngilizler ile Fransızların
sömürgeleri altında bulunan Bombay, Singapur, Saygon ve Hong Kong'da
Müslümanların Ertuğrul gemisine olan teveccühleri sömürgeci devletleri tedirgin
etti. Seyahat, Sultan II. Abdülhamid'in Asya'daki Müslüman halklar arasındaki
nüfuzunu teyit etmekle birlikte güçlenmesine de vesile oldu. Osmanlı
padişahının üzerinde bulunan halife sıfatı, her ne kadar bir unvan olarak
kalmış gibi gözükse de İngiltere için hala en önemli bir korku unsuruydu.
Müslüman halkta ise her ne kadar sömürge altında yaşasalar da yalnız olmadıkları
psikolojinin oluşmasına katkı sağladı. Ertuğrul firkateyninin seyri, bir
geminin uğradığı limanlarda ülkesini nasıl iyi temsil ettiğinin ve bunun
diplomasi açısından ne derece önemli olduğunun önemli bir göstergesi olmuştur.
Üç ay kadar
Japonya'nın Yokohama Limanı'nda kalan firkateynin Japon yetkililerin tayfun
mevsimi uyarılarına rağmen Osman Paşa'nın İstanbul'dan gelen hareket emrini
geciktirmek istememesi sebebiyle yola çıkar.
Firkateynin
hareketinden kısa bir süre sonra giderek şiddetini artıran muhalif bir rüzgarla
karşı karşıya kaldı ve hasar aldı. Gemi Oşima Burnu'nun kayalıklarına çarparak battı.
16 Eylül 1890
saat 21.00 sıralarında meydana gelen bu büyük deniz kazasında gemide bulunan
Osman Paşa, gemi süvarisi Yarbay Ali Bey ve 54 subayın da içinde bulunduğu 526
mürettebat şehit oldu. Sadece 69 kişi kurtulabilmiş olup, bunların çoğu da
yaralı haldeydi. Ayrıca gemidekilerden 13 kişi daha önce kolera ve çeşitli
hastalıklar sebebiyle vefat etmiştir.
Ertuğrul
Firkateyni’nin teknik özellikleri;
Tekne : Ahşap
5 adet 150mm Armstrong topu,
[Bu yazı aşağıda gösterilen kaynaklardan yararlanarak ve hiç bir yorum getirilmeden yazılmıştır.]
Kaynaklar:
Erol Mütercimler- Ertuğrul Faciası ve 21. Yüzyıla Doğru
Türk- Japon İlişkisi, Anahtar Kitaplar Yayınevi
Osman Doğan, Tarih Boyunca Ünye, Ünye Belediyasi Yay.
Süleyman Nutku - Ertuğrul Fırkateyni Faciası
Erdoğan Şimşek- Japonya’da Batan Güneş Ertuğrul Fırkateyni,
Saraçoğlu Yay.
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Ertuğrul Fırkateyni Faciası ve Türk-Japon
İlişkisinin Başlangıcı, Derleyen Erol Mütercimler
Osman Öndeş, Ertuğrul Firkateyni Faciası, Aksoy Yay.
Levon Panos Dabağyan, Türk Denizcilik Tarihi ve Ertuğrul
Firkateyni, Yedirenk Yay.
Erdoğan Şimşek, Uzakdoğu Elçisi Ertuğrul Fırkateyni, IQ Kültür Sanat Yayıncılık
Hafız Faik Efendi -İstanbul'dan Bombay'a Bir Osmanlı
Fırkateyni'nin Keşif Seyahati, Kitabevi Yayınları
Ömer Ertur, Abdülhamid’in Rüyası Ertuğrul, Profil
Kitap
Süleyman Kani İrtem, Ertuğrul Faciası, Temel Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder