İnsulalar yahut Çok Katlı Yapılar
Uzun yılların ardından 90’ların başında Ünye’ye dönmüştüm.
Bıraktığım şehir bu değildi.
Sahil tanınmayacak hale gelmişti.
O şirin Karadeniz kıyı yerleşimi gitmiş, yerine düzensiz
betonlaşmanın yer aldığı, yan yana dizilmiş ucubelerden oluşan, silueti tamamen
bozulmuş bir Anadolu kasabasıyla karşılaşmıştım.
Bu duruma alışmam hayli zaman aldı.
Alıştım diyemem.
Yıllar geçtikçe, bir çeşit “kabullenme”, tevekkül veya “ne
yapalım” anlayışıyla yaşamaya devam ettik.
Aslında kentsel bozulma, 70’li yıllara girerken başlamıştı.
İnsan içinde olunca anlayamıyor.
Tıpkı yavaş yavaş ısıtılan su içindeki kurbağa örneğindeki
gibi…
Su kaynamaya başladığında iş işten geçmiş oluyor.
Çocukluğumun geçtiği o sahil kasabasını özlüyorum.
****
60’lı yıllarda Ünye’de iki katlı evler çoğunluktaydı.
Üç katlı olanlar “yüksek” evlerdi, makbul sayılmazlardı.
Çoğumuz artık büyük şehirlerde görülen çok katlı
apartmanlarda yaşıyoruz.
Bunun en absürt örneği dünyanın en yüksek binası sayılan
Burj El Halife’dir.
(Petrol zengini bir Arap diyarı olan Dubai’deki bu gökdelen,
828 metrelik yüksekliğe sahiptir ve 160 katı kullanılabilir. Binanın yaklaşık
150. kattan sonra geri kalan katları çelik olarak yapılmıştır. Bu da dünyada
ilk defa betonarme kütle üzerine çelik konstrüksiyonla devam edilen ilk bina
özelliğini kazandırmıştır.)
İlk apartman fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl gelişti?
Tarihte çok katlı apartman tipi konutları ilk olarak Antik
Roma'da görüyoruz.
Daha önceki konutlar en fazla iki kattan oluşmaktaydı.
Çok katlı konutlara Antik Roma’da insula deniyor.
Çoğul olarak insulae denen bu kelimenin anlamı Latince’de
“ada” demektir.
****
Neden çok katlı konutlara gerek duyuldu?
Tek nedeni var. Nüfus yoğunluğu!
Tek katlı konut yapıları artık yeterli gelmiyordu. Kirlilik,
kiraların yüksekliği, suç oranındaki artış gibi sorunlar Romalıları çok katlı
konut yapılarını inşa etmeye yönlendirdi.
Daha önceki dönemlere ait domus ve villa adı
verilen yapılar çoğunlukla tek katlı yapılardı. Insulalar ortaya çıktıktan
sonra zengin ve soylu kesim bu konutlarda yaşamaya devam etti.
Çok katlı insulalar alt ve orta sınıfın meskenleriydi.
Çok katlılık varsıllığın değil, yoksulluğun sonucuydu.
İnsulalar ucuz ama sorunlu yapılardı. 6 - 7 kata kadar inşa
edilmekte ve ucuz olması için ucuz malzeme kullanılmaktaydı. Sonuçta bu yapılar
sık yıkılmakta, yangın gibi durumlarda özellikle üst katları oldukça güvensiz
durumdaydı. Su tesisatı üst katlara kadar ulaşamadığı için kirlenme had
safhadaydı. Üst katlardakiler kirli sularını pencereden sokağa dökmek
zorundaydılar. Kanalizasyon probleminden dolayı çok katlı evlerde tuvalet
yoktu. Bu evlerde yaşayanlar latrine
adı verilen umumi tuvaletleri kullanıyorlardı. Kalabalık nüfusun kısıtlanmış
bir alanda yaşaması salgın hastalıklara davetiye çıkarıyordu.
İnsulaların sıkça yıkılmaları nedeniyle çeşitli tedbirler
gündeme gelmekteydi.
İmparator Augustus bu yapıların 70 ayak yani 21.3 metreden
yüksek olmamasını emretti.
Neron ise, büyük Roma
yangınından sonra çok katlı konutlarda yanmaz malzeme kullanılması konusunu
gündeme getirdi.
Insulalarda kullanılan malzeme tuğla ve betondu. 3 katlı bir
insulada 60 cm kalınlığında duvarlar örülürken 5 katlı bir insulada 1 metre
kalınlığında duvarlar örülmekteydi. Zemin kat yükseklikleri 4 metreyi
bulabilirken daha üst katlar genellikle 3.5 metre yüksekliğindeydi.
Insulaların alt katları dükkanlara ayrılmıştı. Üst katlar
ise genellikle mutfak ve banyonun bulunmadığı tek bir odadan ibaretti. Ayrıca
blok halindeki bu yapıların ortalarında bahçeli bir avlu bulunmaktaydı.
M.S. 4. yy'ın ortalarında Roma'da 46.000 insulaya karşı
sadece 1.700 domus bulunmaktaydı. Nüfusun büyük çoğunluğu insulalarda yaşamaktaydı.
Günümüze ulaşabilen insulaların en korunmuş olanları Ostia
kentinde bulunmakta ve üst katları yıkık durumdadır. Bu yapıların ancak üçüncü
kata kadar sağlam kalabilmiş olanlarını görebilmek mümkündür. Bunun dışında
Roma'da da ayakta kalan birkaç örnek daha mevcuttur.
****
Sıkça seyahat eden bir dostuma “Yeni Bir Ünye Müzakere
Toplantısı”ndan söz ederken, bana “Dört kattan yüksek konuta izin verilmesin!”
önerisinde bulunmuştu.
“Keşke!” demiştim.
Keşke!
Kaynak:
Prof. Dr. Ekrem Akurgal, Batı Anadolu‟da Konut, Yerleşme
ve Kent Planlaması (MÖ. 3000- 30), Tarihten Günümüze Anadolu‟da Konut ve Yerleşme,
Tarih Vakfı Yayınları, 1996, İstanbul.
Prof. Dr. Halet Çambel, (1987) 1986 Yılı Çayönü Kazısı, 9. Kazı
Sonuçları Toplantısı, 1. Cilt, Ankara.
Prof. Dr. Oğuz Tekin, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş,
İletişim Yayınları, 2011, İstanbul.
Mert Şahinsoy, Roma Evleri ve Özellikleri, Lisans
Tezi, 2020
Vitruvius, (2015) Mimarlık Üzerine 10 Kitap, (çev.
Güven, S.), Şevki Vanlı Mimarlık Yayınları, İstanbul.
Kostas Papadapoulos, Apartmanların Kökeni, Onedio
10.11.2021, Ünyeknt
http://www.unyekent.com/yazi/2749-insulalar-yahut-cok-katli-yapilar.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder