Karadeniz
Arkeolojisi - Tekkeköy
Karadeniz araştırmalarında en erken insan izleri Tekkeköy’de
ortaya çıkarılmıştır. Tekkeköy kaya sığınaklarında Mezolitik döneme ait (MÖ.
20.000-10.000) taş aletler ve hayvan kemikleri bulunmuştur.
Bölgenin en erken insan yerleşmeleri ise Geç Kalkolitik (MÖ. 3.500-3.000)
ve Tunç (MÖ. 3.000-1.200) çağlarında ortaya çıkar.
Tekkeköy, Dündartepe, Kaledoruğu Höyüğü ve İkiztepe kazılarında
tüm yerleşmelerin köy biçiminde olduğu ve küçük topluluklar tarafından
kurulduğu anlaşılmaktadır. Mağara ve kaya kovuklarda yaşayan halkın kendilerine
ahşap sığınaklar yaptığı, avcılık, balıkçılık ve hayvancılık yaparak
hayatlarını sürdürdükleri tespit edilmiştir. Yapılan kazılarda bu insanların
kumaş ve dericilik bildiği, önceleri saf bakır, daha sonra arsenikli bakır
kullanarak silah, alet ve takı yaptıkları ortaya çıkarılmıştır.
Tekkeköy Kazı Çalışmaları
Samsun’un 17 km. güney
doğusunda bulunan Tekkeköy İlçesi Fındıcak ve Çınarlık Derelerinin suladığı
vadi boyunca yükselen volkanik kaya kütleleriyle, vadi yamaçlarında görülen
büyüklü küçüklü mağara ve kaya sığınaklarıyla, Fındıcak ve Çınarlık Derelerinin
suladığı verimli arazileri ve uygun iklim özellikleriyle ilk çağlardan günümüze
sürekli bir yerleşime sahne olmuştur.
Vadi içinde ve ekilen alanlarda seramiklerin bulunmasıyla
birlikte bölgede arkeolojik bir kazı planlanmış ve Türk Tarih Kurumu’nun
katkılarıyla ilk çalışmalar 1941 yılında İ. Kılıç Kökten başkanlığında, T.
Özgüç ve N. Özgüç’ten oluşan bir ekip tarafından Fındıcak ve Çınarlık
Derelerinin suladığı vadi boyunca görülen alanda gerçekleştirilmiştir. [Bkz.
Resim 1: Kökten ve ekibi tarafından
kazılan ve araştırılan yerler.]
Bir ay süren kazı ve araştırmalar sonucunda vadi boyunca
yükselen mağara ile düz yerleşmelerde şu sonuçlara ulaşılmıştır:
1. A Sığınağı (Mezolitik Çağ)
İlk çalışmalar “A Sığınağı” olarak adlandırılan kayalık alanda
gerçekleştirilmiştir. Büyük ölçüde işlenmiş taş aletlerin bulunduğu bu alanda
3.20 m. derinliğe kadar inilmiş ve on kat tespit edilmiştir (Bkz. Resim.
Tekkeköy Mağaraları).
• 64 cm. kalınlığındaki birinci kat kendi içinde üç ara kata
ayrılmakta olup bu alanda birkaç geç dönem seramik parçası bulunmuştur.
• 96 ve 38 cm. kalınlığındaki ikinci ve üçüncü katlar asıl
arkeolojik katlar olup derinleştikçe sararan arjilli kum katlarından
oluşmaktadır. Bu iki kültür katmanında Mezolitik Döneme tarihlenen taş,
volkanik suhur ve çakmak taşından yapılmış aletlerle birlikte hayvan kemikleri
bulunmuştur.
• Bu iki katı herhangi bir buluntu vermeyen çakıllı kum
katmanları takip etmekledir.
2. Tütün Tarlası (Hitit Çağı - Tunç Çağı - Kalkolitik)
Tekkeköy kazılarının ikinci bölümünü A Sığınağı’nın karşısında
ve yaklaşık 300 m. uzağında yer alan “Tütün Tarlası”nda yapılan çalışmalar
oluşturur. Fındıcak deresinin oluşturduğu vadide bulunan bu alan, güneye doğru
daralan iki dar vadinin birleştiği ve genişlemeğe başladığı yerde bulunmakta
olup, güney ve güneydoğusunu sarp kayalık çevirmektedir. 110x220 m.lik bir
tarla üzerinde 11x7 m.lik bir açmada yürütülen çalışmalarda ana kayaya kadar
inilmiş ve iki kültür tabakası tespit edilmiştir.
a) Hitit Tabakası: İlk kültür tabakası Hitit dönemime ait
olup yaklaşık 1.50 m. derinliğe sahiptir. Bu kültür katında herhangi bir mimari
yapı kalıntısı veya mezara rastlanmamıştır. Elde edilen Hitit seramiği
Dündartepe ve Orta Anadolu buluntularıyla benzerdir. Bunlar devetüyü, toprak
rengi ve özellikle kırmızı renklidir. Bu tabakada ağırlık, ağırşak ve topuz başlarından
başka buluntu ele geçmemekle birlikte, bu buluntular Hitit kültürünün
Dündar-Tepe’nin doğusuna da yayıldığını göstermesi açısından oldukça önemlidir.
b) Eski Tunç Çağı Tabakası: Hitit kültür tabakasının hemen altında,
el yapımı, açık krem zemin üstüne sürülen koyu kırmızı renkli boya ile çeşitli
geometrik desenler meydana getirilmiş olan bazı boyalı seramik parçaları (Resim
3) bulunmuştur.
Bunlar Orta Anadolu kültürünün eksininin Karadeniz kıyılarına
kadar ulaştığını gösteren Eski Tunç Çağı buluntularıdır.
c) Bakır Çağ (Kalkolitik)
Tabakası: 1.50 m. den
sonra eren Hitit tabakası yerini Bakır Çağı tabakasına bırakır. Bu tabaka 5.40
m. derinlikte, anakaya üstünde son bulur. Orta Anadolu’daki paralellerine göre
Bakır Çağı diye adlandırılan bu yeni dönemin bir mezarlığı incelenmiş ve farklı
derinliklerde, büyük kısmı korunmuş 17 iskelet açığa çıkarılmıştır.4 Bunların
4’ü çocuk, 13’ü yetişkine aittir. Yetişkin iskeletleri dağınık bir şekilde
görülürken, çocuk iskeletleri 1,5 m.lik bir alan içinde, aynı seviyede ve toplu
bir şekilde görülürler. Bu kadar dar bir alan içinde 17 iskeletin ele geçmiş
olması buranın, yakınlarında bulunan bir yerleşme yerinin mezarlığı
olabileceğini akla getirmektedir.
1. Mezarlar: Mezarlıktaki ölüler, üç seviyeye göre düzenlenmiş
olup, “toprak mezar” olarak da adlandırılan basit çukurlar içine
gömülmüşlerdir. Küp veya sandık biçiminde mezarlara rastlanmamıştır. Mezar
zeminleri her mezarda görülmemekle birlikte kum ve çakıl taşlarıyla
sıkıştırılarak oluşturulmuştur. Ölüler kimi zaman dorsal veya sağ ve sol yanlarına
yatırılmış olarak (Resim 5; 5,6), kimi zamanda tam veya yarı hoker biçiminde gömülmüşlerdir
(Resim 5; 1-4-7). İskeletlerin yanına genel olarak iki türlü hediye
bırakılmıştır. Bunlar ölünün başının arkasına, karşısına veya karın hizasına
bırakılan seramik kaplar ve ölünün humerusu yanına veya üstüne bırakılan
bıçaklar, kamalar ve madeni küpelerdir. Ölü hediyelerinin çokluğu; silahlar
aletler ve takılar, bu halkın göçebe olmadığını göstermektedir.
2. Seramikler: Alanda yoğun miktarda seramik buluntusu
ele geçmiştir. Elle yapılan seramiklere baktığımızda hamuruna ot ve kum
karıştırılmış olduğu ve renklerinin ise, büyük oranda kahverengi, dışı kırmızı
içi siyah veya içi kırmızı dışı siyah olduğu görülür. Bu şekliyle Orta
Anadolu’daki Bakır Çağı örnekleriyle benzerdir. Bununla birlikte beyaz boyalı
süsleriyle çeşitli kulp tipleri yerli birer damga taşımaktadır. Siyah boya
astar üstüne sürülen beyaz boyalı geometrik süslerden başka, kertikli, dişli ve
çizgili süs örnekleriyle birlikte özellikle yivli süslere sıkça rastlanır.
Orta Anadolu’daki Bakır Çağı seramiğiyle benzer bu
buluntulardan başka iki vazo özellikle dikkatleri çekmektedir.
Bunlardan birincisi ölü hediyesi olarak bırakılan siyah
renkli, parlak boya astarlı ve ince cidarlı vazodur (Resim 3; 1). Yuvarlak karınlı
ve silindirik boyunlu olan bu vazo, Truva-Yortan çevresindeki buluntuları
andırmaktadır. Yalnız Tekkeköy vazosu kulpsuz, ayaksız ve ince cidarlı oluşu
ile Batı Anadolu buluntularından ayrılır. İkincisi siyah boya astarlı ve iyi
işlenmiş bir vazo parçası üstüne yapılan kabartmalı insan yüzüdür. Truva I-II
vazolarının silindirik boyunlarına ve kapaklarına çizilen insan yüzlerinin
Bolu, Alacahöyük, Boğazköy ve Vinça’ya kadar yayıldığı bilinen bir gerçektir.
Burada benzer bir örneğin bulunması bu eski Anadolu âdetinin Karadeniz
kıyılarına kadar yayıldığını göstermesi açsısından oldukça önemlidir (Resim 3;
5).
3. Metal Buluntular: Ölülerin yanına bırakılan madenî aletlerin çokluğu, teknik ve biçimleri yüksek bir maden işçiliğini ortaya koyar. En çok dikkati çeken şey ölülerin yanlarına kama, bıçak gibi âletlerin bırakılmış olmasına karşın, günlük işlerde kullanılan diğer âletlere rastlanmamış olunmasıdır. Sık karşılaşılan buluntulardan biri olan kamalar tek tip olup, uca doğru sivrilen bir üçgen biçimindedir (Resim 4). Sap kısımları yassı ve üst kısımları alt kısımlarından daha dardır. Kamalardan başka Bakır Çağı buluntuları olarak sayılabilecek diğer buluntular; küpe, bilezik parçaları, bıçak, çivi, toplu iğne ve ok uçlarıdır.
4. Diğer Buluntular: Taştan yapılmış buluntular da
azımsanmayacak kadar çoktur. Yassı balta, topuz başı, iki üç yüzlü, rötuşlu
veya rötuşsuz sileks, opsidyen bıçaklar, el değirmenleri ve pişmiş topraktan
yapılmış ağırlık ve ağırşaklar, geyik boynuzundan yapılmış çekiç - çapalar da
diğer buluntular arasındadır.
Tekkeköy Kazısının Güncel Değerlendirilmesi
Bugün Samsun Arkeoloji Müzesinde bulunan keramik ağırlıklı
Tekkeköy buluntuları, mal ve form özellikleri bakımından yerleşimde Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı (Post-Neolitik) ile Demir Çağı’nın yaşandığını göstermiştir.
• Buluntularda, Samsun Bölgesi kıyı kesiminin baskın unsurları
ve Orta Karadeniz Bölgesinin güçlü etkisi söz konusudur.
• Öte yandan Dündartepe
ve İkiztepe’de bilinen bazı dönem
özellikleri Tekkeköy’de bulunmamaktadır.
• Yerleşim, Ege ve Balkan Bölgeleriyle ilişkili olduğunu
karakteristik form özellikleriyle ortaya koyuyorsa da kapların mal özellikleri,
bunların yerli üretim olduğunu göstermektedir.
Karadeniz Arkeolojisi İkiztepe
(Bafra) ile devam edecektir.
Yararlanılan Kaynaklar:
Akın Temür, Arkeolojik̇ Devirlerde Tekkeköy, Tekkeköy Tarihi, - Dünden Bugüne: Antik Dönem, c. 1, s.
61-63
Metin Kartal, Yeni Değerlendirmeler Işığında Tekkeköy-A
Mağarası Epi-Paleolitik Dönem Bulguları, 2017, s.20
Atila Türker, Tekkeköy Höyük Kazısı ve Güncel
Değerlendirmeler, 2017, s. 42
Davut Yiğitpaşa, Samsun’da Erken Tunç Çağı Yerleşimleri ve
Yeni Tespit Edilen Merkezler, 2017, s. 32
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder