Karadeniz Arkeolojisi – Antik Roma Yolları
Antik Roma’nın ihtişamla anılan birçok
özelliği vardı. Gladyatörler, parlak zaferler ve çılgın imparatorlar bunlardan sadece
bir kaçı. Ancak Roma’nın tarihe armağan ettiği en kalıcı yapı, daha önce
bahsettiğimiz gibi 322.000 km uzunluğundaki yollardı.
Birbirine bir ağ sistemiyle bağlanan
bu yolların teknolojisi Etrüsklerden miras kalmıştır. Bu yollarla ilgili
standartlar, MÖ. 451-452’de 12 Levha
Kanunları ile belirlenmiştir. 12 Levha Kanunları tarihe mal olmuş en eski
yazılı ilkelerdi. 12 bronz levha üzerine yazılan bu kanunlarda yargılama, özel
mülkiyet, suç, ceza ve yurttaşlık hakları ile ilgili prosedürlerin yanı sıra,
düz ve kavisli yollar için ayrı ayrı belirlenen ölçüler yer almaktaydı.[1]
Roma yol yapımında işçi istihdam
edilirken daha çok kölelerden ve zorunlu çalışmaya mahkûm edilmiş suçlulardan
yararlanılırdı. Ordu mensupları, askeri mühendisler ve lejyonlar da yol
inşasının bir parçası olarak görev almaktaydı. Fethedilen bölgelerde ise
ağırlıklı olarak esir edilen yerel unsurlar kullanılırdı.
Yollar için kullanılan malzemeler taş
ocaklarından taşınıyor yahut yakın bölgelerden ithal ediyorlardı.
Yolların Adlandırılması
Antik Roma yolları Latince "viae" olarak isimlendirilirdi. Kökeni Latince vehere yani taşıma, getirme ve götürme
anlamına gelen sözcüğe dayanıyordu. Belirli Antik Roma yolları özel bir isim taşımaktaydı. Özel yol ismi, çok kere yolu yapmak için emri
veren devlet görevlisi censor’ün adını taşıyordu. Censor, Roma
Cumhuriyeti zamanında en yüksek devlet rütbesi olan konsül’ün bir altıydı. Yollara adını veren censorlar, sonradan
konsül rütbesini taşısalar da yol ismi censor rütbesinde iken verdikleri emire
dayanmaktadır.
Roma yolunda büyük bir değişim yapıldığında; yol sathınım
tümünü değiştirilmesi veya yol güzergâhının değişmesi durumunda isim tümüyle
değiştirilebilirdi.
Roma yolları, küçük yerel yollardan şehirleri, büyük
kasabaları ve askeri üsleri birbirine bağlamak için inşa edilen geniş, uzun mesafeli
yollara kadar çeşitli türlerdeydi. Bu ana yollar genellikle taş döşeli ve metal
kaplıydı; drenaj için bombeliydi ve patikalar, at yolları ve drenaj
hendekleriyle çevriliydi.
Ticaret için bariz avantajları olmasına rağmen, yollar
birincil ticaret kaynağı olmadı. Karayollarında gerçekleşen ticaret ve ulaşımın
çoğu kısa rotalarla sınırlıydı, çünkü deniz
trafiği çok daha cazip bir alternatifti. Karayolları, malların kaynaktan
doğrudan yakındaki bir limana taşınmasını kolaylaştırıyordu veya lejyoner malzemeleri
deniz yoluyla nihai mesafelerine kara yoluyla taşınabiliyordu. En yoğun
kullanılan yollar, iç kesimlerdeki kasabaları eyaletlerdeki yakın limanlara ve
Ostia gibi limanlardan İtalya'daki Roma'ya bağlayan yollardı.
Roma’da takriben 37 yol inşa edilmişti. Bu yolların
inşa tarihlerine göre en önemlileri: Via Sacra, Via Campania, Via Salaria, Via
Latina, Via Appia, Via Flaminia, Via Aemilia, Via Egnatia ve Via Sebaste idi.
Appian Yolu: Via Appia, en ünlü Antik Roma yoludur. Censor
Appius Claudius Caecus tarafından Roma ile Campania ve Capua‟yı birbirine bağlayan askerî bir yol olarak inşa
edildi. Via Appia en eski ve başlıca Roma rotalarından biridir. MÖ. 312
yılında açılmıştır. Roma’dan Boville’ye
(yak. 18 km) uzanan bu yol, dünyada en iyi muhafaza edilmiş yollardan biridir.
Via Appia, ünü ilk muhteşem
ölçü
ve bilimsel temeller üzerine konulmasından gelmektedir. Bu yol üstesinden
gelinmesi gerekilen çok sert doğal engellere sahipti ama uygulanan yöntem
sayesinde köprüler ve geçitler inşa edilerek bu zorlukların üstesinden gelindi
ve tamamlandığında yolların kralı unvanını almaya hak kazandı.[2]
Via Sacra (Kutsal Yol): Antik Roma’nın ana caddesi olan
bu yolun Roma tarihi için ayrı bir önemi vardır. Roma’daki 7 tepeden biri olan Palatinus
tepesi üzerine Romulus‘un ilk
şehri kurduğu noktada başlar, Capitolium tepesine ulaşır.[3]
Via Campana: Tiber Nehri’nin kara
bağlantısı olan bu yol, nehrin kıyısındaki vadi boyunca ilerleyerek Roma
önlerine gelir.
Via Salaria: Kim tarafından ve kaç tarihinde inşa
edildiği bilinmeyen bu yol, başlangıçta Roma’da
Via Campana’nın bittiği yerden başlar ve tuz bu yol vasıtası ile Sabinler bölgesine ve Orta İtalya’ya
sevk edilirdi. 60
Via Latina: En eski Roma yollarından biridir. Roma’yı Beneventum’a bağlar.
Via Flaminia: Gaius Flaminius tarafından MÖ. 220 inşa
edildi. Roma’dan Apennine Dağları üzerinden Ariminum’a ulaşır
ve Roma’yı
Adriyatik Denizi’ne bağlar.
Via Aemilia: En önemli Roma anayollarından biridir
Kuzey İtalya Ovası’nda, Ariminium’dan yani Via Flaminia’nın bittiği yerden başlar
ve kuzeydoğuya doğru (283 km) Placentia’ya uzanır;
Ravenna hariç, bölgenin en önemli şehirlerini Roma’ya bağlar.[4]
Anadolu’da Antik Roma Yolları
Sebaste Yolu: Roma’nın
Anadolu’da inşa ettiği en önemli
yoldur. MÖ. 6’da Augustus tarafından inşa edilen Via Sebaste, Ramsay’in araştırması esnasında ortaya çıkarılan mil taşı sayesinde varlığı ve güzergâhı
tespit edildi.[5]
Via Sebaste, Lykaonia ve Galatia Bölgeleri’ni Akdeniz’e
bağlayan en kısa yollardan biridir. Seydişehir’den geçerek Toroslar üzerinden
Alanya’ya ve Antalya’ya ulaşır. Suğla (Trogitis) Gölü’nün kuzeyinden geçerek
Isauria’ya ve Akdeniz’e ulaşır.
Via Sebaste, MÖ 6 yılında Romalı vali Cornutus
Arruntius Aquila tarafından inşa edilen askeri bir yoldur. Pisidia’daki Antiocheia’dan
başlayarak Taurus Dağları’nı aşarak Perge’ye
ulaşır ve Roma kontrolü için stratejik öneme sahiptir. Yol, 6-8 metre
genişliğinde olup tekerlekli araçların geçişine uygundu. Aziz Pavlus’un birinci
misyonerlik yolculuğunda burayı kullanmış olabileceği düşünülmektedir. Roma
döneminde iki kez büyük onarım görmüş, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde
daraltılarak basamaklı hale getirilmiştir ve 19. yüzyıla kadar kullanılmıştır.[6]
Anadolu’da
yolların inşa edilme gayesi, merkezi yapıyı
güçlendirmek ve eyaletleri Roma’ya
bağlamaktı.
MÖ. 129’da Prokonsül Manius Aquilius, Asia eyaletinin yollarını tanzim ederek
Roma için bu bölgede meydana gelecek tehlikelerin önüne geçmeye çalışmıştır.[7]
Anadolu’da Roma Egemenliği
Augustus Actium Savaşı’ndan sonra en önemli
mücadeleyi Anadolu’da Homonadlar’a karşı vermiştir.
Augustus’un görevlendirmesiyle
Public Sulpicius Quirinus bölgeyi
Roma hâkimiyetine tâbi kılacak ilk atılımı yapmış ve bu savaşla bölgeyi
tamamıyla Roma hâkimiyetine almıştır.[8]
Roma’nın
hâkimiyetinin kalıcı
olması için
ihtiyaç duyulan insan gücünü
yine bölge haklından temin etmiştir. Bölgedeki insanlara Roma kültürü zorla benimsetilmişti.[9]
Anadolu’da Roma kolonilerinin temeli, Galler Lejyonu
tarafından Antiocheia’da (günümüz Antakya’sı) atıldı. Kazanılan zaferi
sağlama almak ve kolonilerin bağlantısını sağlamak amacıyla da bir yol ağı oluşturuldu. Doğu sınır hattındaki
garnizonlar, güneyden kuzeye doğru; Zeugma,
Samosata, Melitene ve Satala
biçiminde sıralanmaktaydı. Haliyle yol ağı Doğu
Karadeniz’e doğru ilerleyerek sahile ulaşıyor ve kıyı kesimini boydan boya kapsıyordu.
Anadolu’da yolların büyük bir bölümü Augustus zamanında (MÖ 27-MS 14) inşa edilmiştir. Trajan
(MS. 98- 117) ise, Roma İmparatorluğu’nun sahip olduğu en önemli
yolların mimarıdır, Anadolu’da mevcut Roma yollarını
geliştiren de Trajan’dır.
Devam edecek: Roma Mil Taşları, Köprüler ve Limanlar
Kaynaklar:
Tekin, Oğuz. 2008, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İletişim Yay.
Ramsay, William. 1960 ‘‘ The Via Appia’’ Dictionary of Greek and
Roman Antiquites, London,
Mitchell, Stephen (2012). "Via Sebaste” The Oxford Classical
Dictionary
Hamilton, Gray. 1844, The History of Etruria, 2.Cilt, 3. Baskı, Piccadilly,
London,
Livius. Titus. MÖ. 1. Yy. Ab Urbe Condita, "Kentin Kuruluşundan
İtibaren"
Robinson, David M. 1924. “A Preliminary Report on the Excavations at
Pisidian Antioch and Sizma’’, American Journal of Archaeology. Vol. 28, No: 4
oct- dec 1924
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder