10 Aralık 2025 Çarşamba

Karadeniz Arkeolojisi – Bizans Dönemi - XIII (Hz. İsa’dan Hangi kaynaklar, nasıl Bahsediyor?)

 

Karadeniz Arkeolojisi – Bizans Dönemi - XIII

(Hz. İsa’dan Hangi kaynaklar, nasıl Bahsediyor?)

 

Hz. İsa hakkında din içerikli kaynaklar dışında tarihsel bir kaynak bulunmamaktadır. Bazı tarihi kaynaklar İsa’nın yaşamına dair küçük değinmeler dışında ciddi bir bilgi aktarmamıştır. Bu nedenle İsa hakkındaki bilgilerimiz din kaynaklıdır ve kutsal kitaplara dayanır.

 

Hristiyanlık ve İsa

 

Hıristiyanlık MS. I. Yy.’da Roma İmparatorluğu’nun gölgesinde küçük bir Yahudi mezhebi olarak ortaya çıkan ve IV. Yy.’da Roma İmparatorlunun resmi dini olan Hıristiyanlık günümüzde iki milyarı bulan taraftarıyla en büyük dinsel gelenektir.

MÖ. 4 yılında dünyaya gelen, MS. 28’de tebliğ hayatına başlayan ve MS. 30’da çarmıha gerilerek idam edilen İsa Mesih’in şahsı etrafında gelişip şekillenen Hıristiyanlık, Mesih merkezli (Kristosentrik) bir dindir.

Hıristiyan ismi ilk olarak İsa’dan 20-30 yıl sonra Antakya cemaati için kullanılmıştır.

“Sonra Barnaba, Saul'u aramak için Tarsus'a gitti. Onu bulunca da Antakya'ya getirdi. Böylece Barnaba'yla Saul bütün bir yıl oradaki inanlılar topluluğuyla bir araya gelerek büyük bir kitleyi eğittiler. Öğrencilere ilk kez Antakya'da Hıristiyanlar (Mesihçiler) adı verildi.”[1]

 

Hz. İsa’dan Hangi Kaynaklar Bahseder?   

 

MÖ. 4 yılında Yahudi bir ailede dünyaya geldiği ve 30 yaşlarında peygamberlik vazifesine başladığı söylenen Hz. İsa, yaklaşık iki/üç yıllık bir tebliğ vazifesinden sonra MS. 30 yıllarında tarih sahnesinden kaybolmuştur.

İsa hakkındaki bilgiler tümüyle din içerikli kaynaklara ve kutsal kitaplara dayanmaktadır.

Tarihsel olarak İsa’nın yaşamına dair dinsel kaynaklar dışında herhangi bir kaynak bulunmamaktadır.

Birkaç tarihi kaynakta oldukça küçük değinmelerle İsa’dan söz edilir.  

Flavius Josephus (37/38 -100) Antiquities (MS 90) adlı eserinde değinir.

Tacitus (56 -120), Suetonius (70 -130), Pliny (61 -112) gibi Romalı yazarlarla Samsotalı filozof Mara bar Serapion (MS. 1. Yy. sonları) ve Celsus (MS. 3. Yy.) küçük atıflarla İsa’dan söz eder.[2]

Eski Ahit’in “yazılı” metni Talmud’da “Yeşu ha Nosrî” ismi ile Ben Stada ve Ben Pandera gibi adlarla anılanın İsa olduğu kabul edilir.[3]

Kur’an, 93 ayette Hz. İsa’dan "Meryem'in oğlu", "Allah'tan bir ruh" ya da "Allah'ın Kelimesi" unvanlarıyla veya özel ismiyle toplam 180 defa bahsetmektedir. Kuran'da İsa'nın babasız yaratıldığı, Âdem Peygamberin durumuna benzetilerek vurgulanmaktadır. İsa'nın Allah'ın izniyle çeşitli mucizeler göstermiş olduğu kabul edilir.

Johann Maier, 1978, Jesus von Nazareth in der talmudischen Überlieferung 
(Almanca; Talmud Geleneğinde Nasıralı İsa), Wissenschaftliche Buchgesellschaft.

R.P.C. Hanson, 1988, The Search for the Christian Doctrine of God: 
The Arian Contro Verse Ersy, 318-381. Published by Booker T & The MGs
Hristiyan Tanrı Doktrininin Arayışı: Ariusçu Tartışma.

Kuran’a göre Tevrat ve İncil Allah'ın gönderdiği hak kitaplardır.

“O sana kitabı, gerçeğin ta kendisi ve öncekileri doğrulayıcı olarak indirmiştir; daha önce insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ve İncil’i indirmişti; furkanı da indirdi. Bilinmeli ki Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah suçlunun hakkından gelen mutlak güç sahibidir.”[4]

Endülüslü ilahiyatçı İbn Hazm’a göre, tarihi geçmişi bin yıldan fazla olan Hıristiyanlık, İsa Mesih’in getirdiği dinden kaynaklanan bir gelenek değildir. Aynı şekilde, Hz. İsa’ya nispet edilen kutsal kitap da onun getirdiği metin değildir.[5]

İslami kesim, Hz. Muhammet sonrası dönemde İncil’in Hz. İsa’ya indirilen bir kutsal kitap olmadığını ileri sürdü. İncil: İsa’ya verildiğine inanılan ilâhî kitabın Kur'an'daki adı olmasına rağmen, İslam âlimleri İncil’i sonradan yazılmış eserler olarak değerlendirdi. İznik Konsili tarafından onaylanan dört İncil’in ve Hz. İsa’ya gönderilen kutsal kitapla alakası yoktur, denildi.  

Yahudiler ise kendi kaynaklarında (Talmud vb.) İsa’dan “Meryem’in gayri meşru çocuğu” olarak söz eder.

Talmud Orijinal 


 

Yahudi Talmud’unda İsa Gerçeği

 

Yahudilerce “yazılı belge” anlamına gelen Talmudlar, Milat’tan sonraki yıllarda da tutulmaya devam etmiştir. Hristiyan âleminin dışındaki diğer hususlar arasında Talmud'da İsa'dan bahsedildiği öne sürülür. Talmud, metinleri MS. 200 ila 500 yılları arasında bir araya toplanmış olan İsrail'in ceza davalarının yürütülmesinin ayrıntılı metinleri olarak öne çıkarlar. İşte bu metinlerde İsa'dan ismiyle bahsedilmese de bakire doğumuna, Romalı bir asker "Panthera"nın gayri meşru oğluna atıfta bulunduğu bir ibare vardır.[6]

Almanya’nın Regensburg Katedrali'nin Katolik rahibi ve Talmud bilgini Johann Maier, adıyla müsemma olmasa da Talmud metinlerinde bir bakire doğumuna değinildiğine dikkat çeker. Ancak Johann Maier ve Amerikalı hümanist Bart Ehrman, bu materyalin İsa ile ilgili net bir belge olmadığını savunurlar.

Ehrman, "İsa'dan, Talmud'un eski bölümlerinde asla bahsedilmez” der, “yalnızca Gemara'nın sonraki yorumlarında görürüz" diye açıklar.

Hz. İsa’ya Atfedilen Mucizeler, Prof .Dr. Ali Bakkal, 2020;

Talmud Orijinal İngilizce Version


 

Hz. İsa’nın Mucizeleri

 

Kur’an’a göre Hz. İsa ülü’l-azm peygamberlerden biri olup gerek İncillerde gerek Kur’an’da gerekse hadislerde onun hakkında pek çok mucizeye yer verilmiştir. Kur’an’da Hz. İsa’nın mucizesi olarak babasız dünyaya gelmesi, beşikte iken konuşması, çamurdan yaptığı kuş heykelinin canlanması, körü ve alaca hastasını iyileştirmesi, ölüleri diriltmesi, insanların evlerinde yedikleri ve biriktirdikleri şeyleri haber vermesi, semadan sofra indirmesi, bir kişinin Hz. İsa’ya benzetilmesi, göğe yükseltilmesi gibi olaylardan bahsedilmiştir.[7]

İslami kesimde bu durum bir istisna yani “mucize” olarak görülür ve peygamberlik kerameti olarak kabul edilir.

Batı düşünürleri bu konuya daha müspet yaklaşır. İsa'nın mucizeleri "kara büyü" olarak Mısır'da geçer ve bazı çağdaş bilim insanının bu durumu tarihsel olarak ele aldığını ve yazdığını bildirir.[8]

Peygamberler tarihinde sıkça görülen mucizeler, Mısır’da hatta Sümer’de başlayan bir gelenek / mitos olarak görülür. Bu mucizelerin kabulü ancak “ tarihsel” açıdan bir gerçeklik taşır ve o çağın koşullarında soyut bir durumun karşılığı olarak düşünülebilir.

Ünlü yazar Yaşar Kemal’in deyimiyle insan efsane yaratan canlıdır.

 

Devam Edecek: İsa Yaşadı mı?

 

Kaynaklar:

 

Batuk, Cengiz. 2020, Ders Notları, OMÜ İlahiyat Fakültesi.

Hanson R.P.C. 1988, The Search for the Christian Doctrine of God: The Arian Controversy, 318-381. Published by T&T

Kur’an-ı Kerim, Diyanet İşleri Başkanlığı

İbn Hazm, 2017, El Fasl, Dinler ve Mezhepler Tarihi, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başk.

Maier, Johann 1978, Jesus von Nazareth in der talmudischen Überlieferung (Almanca; Talmud Geleneğinde Nasıralı İsa), Wissenschaftliche Buchgesellschaft.

Ehrman, Bart. 2012, Did Jesus Exist?: The Historical Argument for Jesus of Nazareth. (İsa Var mıydı?: Nasıralı İsa İçin Tarihsel Argüman), New York: HarperCollins Press.

Bakkal, Ali, 2020; Hz. İsa’ya Atfedilen Mucizelerin Olağanüstülük Açısından Tahlili, S. Demirel Üniv. Yay.

 

10.12.2025, Ünye Kent



Dipnot:

[1] Resullerin İşleri 11.25-26

[2] Batuk, 2020; 3

[3] Talmud, öğrenim veya talim anlamına gelen, Yahudi kutsal metinleridir. Hz. Musa'ya biri yazılı diğeri sözlü olmak üzere iki Tevrat verilmiş olduğuna inanılır. Tanah'ın ilk beş kitabını oluşturan Tevrat (Tora), “Yazılı Tevrat” olarak kabul edilmektedir. “Eski Ahit” adıyla Hristiyanların da temel öğretilerinden biridir.

[4] Kur’an-ı Kerim; Âl-i İmrân Suresi; 3-4. Ayet.

[5] İbn Hazm, 2017; 1/224

[6] Maier, 1978; 67-69

[7] Bakkal, 2020; 1

[8] Ehrman, 2012; 67

3 Aralık 2025 Çarşamba

Karadeniz Arkeolojisi – Bizans Dönemi - XII (Hristiyanlık Üzerine Notlar ve Papa'nın İznik Ziyareti)

 


Karadeniz Arkeolojisi – Bizans Dönemi - XII

(Hristiyanlık Üzerine Notlar)

  

Hristiyan dininin yayılmaya başlaması, öncelikle Anadolu topraklarında gerçekleşir. Bu yayılımda Karadeniz Bölgesi diğer yayılım alanları kadar önemli bir yer tutar.

 

Hristiyanlık Üzerine Notlar

 

·       Hıristiyanlık nüfus ve dağılım bakımından dünyanın en büyük dinidir. Yaklaşık 2,1 milyar müntesibi vardır.

·       Hıristiyanlar Tek Tanrıya inanır ve Hıristiyanlık Monoteist bir dindir. Ancak bu Tanrı’nın üç unsuru vardır: Baba-Oğul ve Kutsal Ruh.

·       Hıristiyanlık 2000 yıl önce Filistin civarında yaşadığına inanılan İsa Mesih’in öğretileri etrafında şekillenen bir dinsel gelenektir.

·      İbadetlerini kilisede yaparlar. Dini liderleri papaz ve rahiptir.

·      Eski ve Yeni Ahit’ten oluşan kutsal kitaplara iman ederler.

·       Hıristiyanlar İsa’nın Tanah’ta geleceği müjdelenen Mesih olduğuna inanırlar.[1]

·       İsa Tanrı’nın oğludur ve insanlığı aslî günahtan kurtarmak üzere gönderilmiştir.

·       Çarmıh ve Diriliş en önemli iki kavramdır. Çarmıhta hayatı sona eren İsa ölümünün üçüncü gününde dirilmiştir.

·       Çarmıha gerilen İsa figürü Batı Kiliselerinin temel simgesiyken, Doğu (Ortodoks) kiliselerinde çok daha az görülür. Bunun sebebi, Doğu’da İsa’yı güçlü bir motif ve yaratıcı olarak görme / gösterme isteğidir.

·       Paskalya (Easter) ve Noel (Chrismas) gibi bayramları Hristiyan Batı’nın kültürel hayatında ve takviminde son derece önemlidir.[2]

·       Paskalya, İsa'nın çarmıha gerildikten sonra 3. günde dirilişinin yıldönümüdür. Doğu ve Batı kiliseleri arasında farklılıklar olmakla beraber, Paskalya dönemi yaklaşık olarak mart sonundan nisan sonuna kadar olan dönemdir. Her sene sabit bir tarihte gerçekleşmeyen ve dünya kiliselerinin çoğunda pazar günü kutlanan Paskalya Günü ise, Diriliş Bayramı, Diriliş Pazarı ya da Kıyam Yortusu olarak da adlandırılır.

·       Noel (Chrismas) ise, 25 Aralık tarihinde İsa'nın doğumunun kutlandığı bir Hristiyan bayramıdır. Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş, Milat Yortusu olarak da bilinmektedir.

 

Hristiyanların Kutsal Kitabı İncil

 

İncil, İsa'nın yaşamını, öğretilerini, ölümünü ve dirilişini anlatan bir biyografidir.  Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından kaleme alınmış olan ve yazarlarının adlarıyla anılan dört İncil, "kanonik İnciller" olarak kabul edilir ve Yeni Ahit'in (Ahd-i Cedit/Yeni Antlaşma) ilk dört bölümünü teşkil eder.

İsa’nın yaşamı hakkında en temel kaynak İncil’dir.

İncil sözcüğü Türkçe’ye Arapça’dan geçmiştir. Kelimenin kökeni Yunanca “euangelion” (iyi haber, müjde) sözcüğünden gelir. Latincesi, evangelium’dur. İngilizce gospel (Good-spel) biçimindedir.

Yeni Ahit 27 kitapçıktan oluşur. İnciller, İsa'nın yaşamını anlatan Yeni Ahit’te ilk dört kitapçıktır. Sonraki kitapçıkların büyük bir bölümü İsa'nın öğrencilerinin (elçilerinin) kiliselere yazdığı mektuplardan oluşur ve “Resullerin İşleri” adıyla bilinir.

Yeni Ahit’teki İncillerin kabulü, Hristiyan ilahiyatçı Aziz Augustinus'un otoritesiyle 381 yılında toplanan Roma Konsili'nde gerçekleşmiştir. Bu konsilde ilk defa resmi bir şekilde kanonik İncil listesi saptanmış; Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın yazdığı 4 İncil kabul edilmiştir.

 

İznik Konsili ve Papa 14. Leo’nun İlk Yurtdışı Ziyareti

 

 Hristiyanların ilk Konsil’i, 325 yılında İznik’te toplanan Birinci İznik Konsili’dir ve aynı zamanda kiliselerin ilk ekümenik konsilidir.

“İlk İznik Konsili, teorik olarak olsa bile Roma İmparatorluğu'nun her yerindeki kiliselerin temsil edildiği, bütün kilisenin genel olarak çağrıldığı ve toplandığı ilk girişimdi."[3]

Birinci İznik Konsili tüm Hristiyanları tek çatı altında toplamayı hedefleyen, tarihin ilk ve en önemli ekümenik (evrensel) konsilidir.

İlk konsül’ün toplandığı 325 yılının 1700. Yıl dönümünde Katoliklerin lideri Papa 14. Leo’nun ilk yurtdışı seyahatini toplantının yapıldığı mekân olan İznik’e yapmış olması ne anlama geliyor?

Geçtiğimiz hafta (27-29 Kasım 2025), Papa 14. Leo'nun ilk yurt dışı seyahatini İznik'e yapmış olması basında değişik açılardan yansıtıldı. Bunlardan biri “Hıristiyanlık tarihi açısından önemli bir keşfi dünya sahnesine sunmak üzere Papa 14. Leo Türkiye’ye geliyor!” biçimindeydi. Gerçekten de İznik Gölü’nün çekilmesiyle ortaya çıkan Bizans Kutsal Pederler Bazilikası, Bizans Arkeolojisi açıdan önemi bir olaydı. Ancak bu bazilikanın, MS 325 yılında düzenlenmiş Birinci İznik Konseyi'nin yapıldığı yer olduğu tespiti doğru değildir. Arkeolojik açıdan henüz bu tezi doğrulayacak bulgulara ulaşılamamıştır. Bazilikanın ilk konseyi düzenleyen din adamlarının anısına inşa edildiği düşüncesi de sadece bir tahmindir.


Yine de Papa 14. Leo’nun, 1. Konsey'in 1700'ncü yıldönümünde İznik’i ziyaret etmesi ve açığa çıkan bazilikaya dikkat çekmesi önemlidir.

Papa’nın İznik ziyaretinin başka anlamı var mıdır?

Bunu anlamak için İznik’in 1700 yıl öncesine bakmak gerekir.


  

İznik’in Hristiyanlık Tarihi Açısından Önemi

 

325 yılının tarihsel bağlamı ayrıca dikkat çekicidir. Bu büyük toplantıyı kararlaştıran ve tertipleyen dinî otoriteler değil, bizzat dünyevi iktidarın kendisidir. 270-288 yılları arasında doğduğu tahmin edilen Bizans İmparatoru Konstantin, 306'dan itibaren önce Roma İmparatorudur, 324'ten sonra ise hem Batı Roma'nın hem Bizans'ın tek hâkimidir. O yıl itibarıyla kendisini açık biçimde Hristiyan olarak tanımlamaktadır.

Çünkü imparatorluk topraklarında Hristiyanlık hızla büyüyüp gelişen dindir ve imparatorluğun resmi dini de Hristiyanlık olacaktır. Üstelik o dönemde Hristiyanlar arasında henüz ayrılık gayrılık yoktur. 325’te İznik’te toplanan 1. Konsil, Hristiyan dünyasındaki ayrılıklardan önceki ilk ve tek konsüldür.

Konsil iki temel konuya açıklık getirir. İlki, uzun süren tartışmaların ardından Paskalya Yortusu'nun ortak bir tarihte; Mart sonu - Nisan ayı başında kutlanmasıydı. Böylece en önemli Hristiyan bayramı, tüm dünyada aynı gün kutlanmaya başladı.

İkinci başlık, İsa Peygamber'in kimliğine dair anlayışın netleştirilmesiydi. Yeni Ahit'in kendisinde bile bu konuda farklı bakışlar vardı. 1. Konsil sonrası Mesih'e "Tanrı" denebilecekti; hem de Hristiyanların "Baba Tanrı" için kullandıkları anlamda. Bu yorum bugün tüm Hristiyan geleneklerinde geçerliliğini koruyor. İnanç metninde İsa Peygamber için "gerçek Tanrı'dan gerçek Tanrı, doğurulmuş, yaratılmamış, Baba ile aynı özden" ifadeleri yer alıyor.

Konsilin toplandığı dönemde Hristiyanlarda büyük ölçüde "inanç birliği" söz konusuydu. Kiliseler arasındaki ayrışmalar daha sonraki yüzyıllarda ortaya çıktı. Paderbornlu Katolik teolog Christian Stoll, DW'ye yaptığı değerlendirmede şöyle diyor: "İznik, antik çağda kiliseyi yönlendiren tüm yetkili isimlerin, imparatorun başkanlığında bir araya geldiği tek konsildi."[4]

Konsilin 325 yılında tam olarak nerede toplandığı ise hâlâ kesin olarak bilinmiyor. İznik'te ayakta kalan yaklaşık bir düzine eski kilise kalıntısının hiçbiri büyük olasılıkla toplantı yeri değil. Bazı arkeologlara göre toplantı salonu, depremler nedeniyle bugün gölün altında kalmış olabilir. Burada yalnızca birkaç mezar taşı ve kısmi kalıntılar görülebiliyor.[5]


O halde Papa’nın İznik ziyaretini nasıl değerlendirmek gerekir?

1700 yıl önce Bizans İmparatoru Konstantin’in İznik’teki beklentisiyle Papa’nın ziyaretinin benzer kaygılar içerdiğimi söyleyebiliriz.

 


Papa 14. Leo, kiliseler arasındaki birlik arayışında (ekümenizm) yeni bir atılım gerçekleştirmek amacındadır. Ancak bu girişim, Katoliklerin lideri Papa 14. Leo ile Türkiye’deki Ortodoks kiliseleri temsilcisi Bartholomeos'un İznik'te buluşmasına ve diğer kilise temsilcilerinin katılımına rağmen yeterli olmadı.

Vatikan ile Rus Ortodoks Kilisesi arasındaki çelişki azalmak yerine daha da arttı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'ya karşı sürdürdüğü savaşı defalarca kutsayan Moskova Patriği Kirill’in, Papa’nın bu yeni girişimine olumlu cevap vermesi zaten beklenemezdi.

Papa’nın Türkiye’den sonraki durağı, Ortadoğu’da en yoğun Hristiyan nüfusa sahip ülke olan Lübnan’dı. Burada karşılanış biçimi, işlerin hiç te Türkiye’deki gibi “kolay” olmadığını gösteriyordu. Papa 14. Leo, Beyrut'un güneyindeki Dâhiye bölgesinde, ellerinde eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın fotoğrafları ve Hizbullah bayrakları ile karşılandı. Öte yandan İsrail bu ziyaretten hoşnut olmayacaktı. Papa 14. Leo, Beyrut'un güneyindeki Dâhiye bölgesinde, ellerinde eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın fotoğrafları ve Hizbullah bayrakları ile karşılandı. Öte yandan İsrail bu ziyaretten hoşnut olmayacaktı.  27 Kasım 2024'te Beyrut ile Tel Aviv arasında sağlanan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail ateşkesi binlerce kez ihlal etmişti. Lübnan resmi ajansı NNA'nın haberine göre Papa’nın ziyaretinden iki gün önce de İsrail’e ait bir savaş uçağı, Alma Şaab bölgesine saldırı gerçekleştirdi.[6]      

Sonuç olarak Osmanlı’nın ve Atatürk’ün izin vermediği ekümenik ayinler, Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos’un katılımıyla İznik’te gerçekleşti. Papa 14. Leo’nun ziyareti, Lozan Anlaşması’na aykırı bulundu ve siyasi olduğu iddia edildi. Üstelik 1. Konsil’in 1700. yıldönümüne denk gelmesi ülkemizde oldukça yoğun tartışıldı.   

 

Devam Edecek: Hz. İsa’dan kaynaklar nasıl bahsediyor?

 

Kaynaklar:

 

Batuk, Cengiz. 2020, Ders Notları, OMÜ İlahiyat Fakültesi.

DW, Deutsche Welle, Almanya'dan yayın yapan bir medya kuruluşu.

Mehr Haber Ajansı, 29.11.2025


03.12.2025, Ünye Kent

 

Dipnot:

[1] Tanah, Yahudiliğin ana mukaddes metinlerini oluşturan kitapların kanonik bir koleksiyonudur. Kanonik olması, otoriteler tarafından doğrulandığı anlamına gelir.

[2] Batuk, 2020; 1-3

[3] Hanson, 2006;152

[4] Stoll, 28.11.2025, DW

[5] DW, 28.11.2025

[6] MEHR, 29.11.2025

26 Kasım 2025 Çarşamba

Karadeniz Arkeolojisi – Bizans Dönemi - XI (Sümela’nın Freskleri ve Ünyeli Sanatçı Savos)

Karadeniz Arkeolojisi – Bizans Dönemi - XI

(Sümela’nın Freskleri ve Ünyeli Sanatçı Savos)


 

Sümela Manastırı, mağara bölümü tavanından başlayarak, manastırın muhtelif yerlerinde, şapellerin duvarlarında ve keşişlerin kullandığı mekânlarda çok sayıda fresk yer almaktadır. Bu fresklerden bazıları Ünyeli sanatçı Savos tarafından yapılmıştır.

Sümela freskleri ayrıntılı biçimde yazar İsmail Köse tarafından Bulutların Ötesinde Saklı Manastır Sümela adlı eserde anlatılmaktadır.









 

Sümela’nın Freskleri

 

Ana bölüm mağara kilisenin dış yüzü, çoğu ağır biçimde hasar görmüş resimlerle bezelidir. Birinci grup resimlerde evrenin yaratılışı betimlenir.

İkinci grupta Tevrat ve Tekvin’den alınma, erkek ve kadının yaratılışı, Günaha Teşvik, Cennetten Kovulma gibi sahneler yer almaktadır.

Üçüncü grupta Mahşer, Thomas’ın Şüphesi, Mezarda Melek, Birinci İznik Konsili, Kabil’in Habil’i Öldürülüşü, Anastatis (İsa’nın Cehenneme İnişi) sahneleri betimlenmiş durumdadır.

İlk üç panosu tahrip olan dördüncü grupta; Çarmıhta İsa, Hamsin Yortusu, Müjde, Mabeke Takdim gibi sahnelerinden oluşmaktadır.

Güney duvarın dış yüzünde bir av sahnesi ile Meryem’in melekler tarafından cennete götürülüşü betimlenir. Bu kısmen tahrip olmuş freskin yanında İsa, çiçek desenli bir tuzağa uzanmış Meryem’i kutsamaktadır.

Bu duvar ile ayazma arasındaki kalan mağara duvarında dört sıra halinde azizler ve Meryem betimleri bulunmaktadır. Apsisin dış yüzünde Doğum, İsa Mabetta, Lazaros’un Diriltilmesi, kuzeyinde Kudüs’e Giriş, Çarmıhtan İndiriliş sahnelerine yer verilmiştir.

 

Ünyeli Sanatçı Savos’un Sümela Freski

 

Mağaranın içinde keşiş Matheos’un 1732’de yenilendiği aziz betimleri ile Ünyeli sanatçı Savos tarafından yapılmış freskler bulunmaktadır. Güney duvarındaki azizlerin yanında, imparator giysileriyle Aleksios III. Manuel III. Ve Andronikos resimleri vardır. Tavanda, Pagania Palaytytera, İsa ve Cebrail, kuzey duvarında mahşer betimleri yer alır.[1]

Meryem’in mucizevi tahtta otururken betimlediği fresk, mağaradaki en ilgi çekici resimlerden biridir.

İçerde Ayazma, arkada Dilek Kayası, Kitapsız kitaplık, Mutfaklar, Derslikler, Konuk Odaları, Keşiş hücreleri, Ayazma Çeşmesi, Yeni onarılmış kare tabanlı taş su haznesi ve her manastırda bulunduğu ileri sürülen, kutsal su gözesi ile büyük bir yapıdır. Ancak, Sümela’dan çok daha görkemli olan, hiç kuşkusuz, manastırı içinde saklayandır.[2]

 

Sümela’nın Müştemilatı

 

Mağarada freskolarla bezeli küçük şapellerden başka, kitaplık, konuklar için mekânlar vb. binalar harap durumdadır. Freskoların çoğu geç dönemde yapılmış olup, alt tabakalarda eski ve daha değerlilerin bulunduğu kolayca anlaşılmaktadır. Uzaktan pek heybetli görünen ve Sümela’nın simgesi durumundaki keşişlerin barındıkları büyük binanın yanında, varlıkların eski gravürlerden tanık olduğumuz kayalara asılı gibi duran ahşap konutlar, zamanında büyük bir olasılıkla manastıra son derece güzel ve etkileyici bir görünüm kazandırıyorlardır.[3]

Tepeye, yani Manastır’a varmadan önce sola doğru bir patika ayrılıyor. İleride, toprak yolla birleşen dar bir geçittir. Bu doğu yolu kavşak noktasında eski bir kilise yıkıntısıyla birleşmiştir. Dikdörtgen kesitli, içten içe büyüklüğü 4 x 9 m. boyutlarında, sağlam, taş yapıdır. Mihrabı vadiye, yani güney doğuya bakmaktadır. Kilisenin güney cephesi, yarım kubbeli bir yarım silindir şeklindedir. Çatı, birbirinden eşit uzaklıkta üç kemer üstüne oturmaktadır. Kemerler arasında, genişten dara doğru giderek mazgallaşan pencereler yer almıştır. Ayrıca, sağır duvarla (kuzey cephesi) son kemer arasında da bir pencere vardır. Sümela’nın yanında, bu kilise, çok daha insancıl görünmektedir. Çünkü daha alçak gönüllü, aynı zamanda çok daha harap durumdadır.[4] 

Barnabas Kiliseleri yanında Kuştul (Şimşirli) köyü civarında Sümela kadar çarpıcı bir konumda Peristera Manastırı bulunur. 4. yüzyılda Sümela ile birlikte kurulmuş bu yapının tam adı Ayios Yorgiosta Peristera yani Güvercinli Manastırı denilmektedir. 1906’da yanmış olan yapı Abdülhamit döneminde yeniden inşa edilmiş, 1923’te de yeniden boşaltılmış olup bugün sadece tek tük fresk izleri görülebilmektedir.[5]

Ayrıca yine Trabzon’da hâkim tepeler üzerinde manastırlar (Kızlar Manastırı) vardır. Trabzon yolunda Akçaabat (Platana)’da iki önemli kilise bulunmaktadır. Bunlardan birinde renkli mermerle yapılmış geçmeli güzel bir döşeme görülebilir.

 

Kaynaklar:

 

Yıldız, Sevcan, 2017, Karadeniz Bölgesindeki Bizans Eserleri, Karadeniz Araştırmaları, Bahar 2017 · Sayı 53 · s.123-135

Köse, İsmail. 2010,  Bulutların Ötesinde Saklı Manastır Sümela, Akademi Kitabcılık. 

Köse, İsmail. 2012, The Monastery of Soumela and ancient trade routes, 18(1), 7-28.

Eyice, Semavi, Trabzon Yakınında Meryem Ana (Sumela) Manastırı,  

Kökden, Uğur, 1995, Trabzon Adlı Anka kuşu, Sanat Dünyamız, Bizans Özel Sayısı, Sayı 69-70, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Yayınları

Nişanyan, Sevan ve Müjde, 2002, Herkesin Bilmediği Olağanüstü Yerler, Boyut Yayın Grubu, İstanbul, S. 148.

 

26.11.2025, Ünye Kent

 

 

 

Dipnot:

[1] Yıldız, 2017; 125

[2] Kökden, 1995; 83

[3] Dilaver, 1997; 93

[4] Kökden, 1995; 82

[5] Nişanyan, 2002; 148