Korona Günlerinde Siyaset
Evet, bilinen siyasetten bahsediyorum.
Hani şu iktidarla muhalefet arasında süregelen…
Farklı yapılanmaların birbirleriyle olan kör dövüşleri.
Ucuz kasaba politikası dediğimiz alışıldık tavırlar.
Günde yüzlerce insanın öldüğü, dünyanın çaresiz kaldığı
salgın günlerinde bile, aynı tavır devam ediyor.
****
Devletin en yetkili ağzından “önemli” açıklama bekliyoruz…
Fakat o ne?
Bildiğin propaganda konuşmaları…
Polemikler.
Neymiş efendim, muhalif bir belediye, bir ilden limon almış.
Üstelik iktidarın çağrısıyla yapmış bunu…
Yandaşın biri bu alım üzerinden “kumpas” kurmuş.
Olay mahkemeye taşınmış, falan filan!
En yetkili ağızdan önemli açıklamalar beklerken, ekranda
ucuz polemiklerin döndüğü, klasik kasaba politikalarına tanık oluyoruz.
Vah Türkiye’m, vah!
****
Ankara ve İzmir Barolarının Diyanet İşleri Başkanı’na
“serzenişi” var ki, onu da hem “adli vaka” hem de polemik konusu yaptık.
Neydi konu hatırlayalım…
Eşcinsellik mevzu; Diyanet o konuda bir hutbe yayınlamış.
Belki de yaşadığımız dünyayı, “Sodom ve Gomore” örneğine
benzetmiş.
Yeri mi, zamanı mı, karar vermek bize düşmez.
Diyanetin hutbesinden Baro yöneticileri tedirgin olmuş ve
Baro adına açıklama yapmışlar.
Bakış açısını “sesi çağlar öncesinden gelen şahıs”
açıklamasıyla belli eden Baro yöneticileri, şüphesiz bu değerlendirmeyi temsil
ettikleri avukat kitlesi ve evrensel hukuk normları adına yapmışlardır.
Korona günlerinde bu konunun adli hesaplaşma meselesi ve
siyasi polemik konusu olabileceğini düşünmemişlerdir.
Diyanet Başkanı’nın açıklaması Diyaneti, Baro’nun açıklaması
da Baro’yu bağlıyor. Diyanet’in hutbesine Diyanet camiasından karşı çıkan olur
mu? Baro’nun yargısına mensubu olduğu avukatların tümü katılır mı?
Bilemeyiz.
Demokrasilerde çoğunluk eğilimi esastır.
Aynı camia içinde olunsa da, herkesin aynı biçimde
düşünmesini beklemek doğru olamaz.
İnsan bazen farklı zaman dilimi içinde, değişik düşüncelere
sahip olabiliyor.
Bu nedenle farklı eğilimlerin ifadesini, acımasız bir linçe tabi tutmayı anlayamıyorum.
Ortada bir hakaret yok, inançları aşağılama olduğunu da
sanmıyorum.
Neden bu infial, anlamak mümkün değil!
#evde kal
..
Hafta sonu pencereden dışarı bakıyorum. Sokağa çıkma
yasağının üçüncü günü. El ayak çekilmiş. Sokaklar bomboş.
Sahilde kimsecikler yok. Gökyüzü güneşli, yol kenarındaki erguvanlar çiçek
açmış. Deniz durgun ve her zamankinden daha mavi...
Yasağa uyuyor Ünye.
Salgın’ın farkında.
Dışarıda görevliler dışında dolaşan yok.
Pandemi’nin kaçıncı günündeyiz, saymayı bıraktım.
Daha bir süre bu şekilde götüreceğiz.
Derken, yasağın kalktığı ilk gün ortaya çıkan görüntüler,
çok da bilinçli hareket etmediğimizi gösteriyor.
Banka önünde uzayıp giden kuyruklar.
Çarşı Pazar iç içe dolaşan insanlar.
Kendini sahile atıp sosyal mesafeyi unutan halkımız.
Yeniden karamsarlığa sokuyor beni.
Salgın henüz bitme noktasından çok uzakta.
Biraz daha sabır...
#evde kal Ünye!
29.04.2020,
Ünyekent
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder