Güneş Dil Teorisi
Türk Tarih Tezi’nin en önemli dayanağı “Güneş Dil
Teorisi”dir. Ülkemizde Tanzimat’tan 1930’lara kadar uzanan süreç içerisinde Türk
ulusçuluğu daha çok dil politikaları ekseninde biçimlenmiştir. Dil ile ulus arasındaki bu ilinti,
farklı dönemlerde değişik biçimler alarak günümüze kadar gelmiştir. AB uyum
süreciyle birlikte ortaya çıkan anadil tartışmaları ve bu alanda benzer politikaların
yeniden üretilmesini zorunlu hale getirmiştir.
Bu girizgahtan sonra 1930’larda bizzat Atatürk’ün katılımı
ve öncülüğünde oluşturulan Güneş Dil Teorisi’ne göz atabiliriz.
Neden Türk Dili?
“1930’lu yıllarda Kemalist ulusçuluk “dil” ile “ulus”u
nerdeyse eşitleyen bir söylem benimsemiştir.” diyor, KTÜ’de öğretim üyesi Prof
Dr. Hüseyin Sadoğlu. (Bkz. Türkiye’de Ulusçuluk ve Dil Politikaları, İstanbul
Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2010, s. 214.)
Toplumsal yapılanmalarla birlikte biçimlenen
ulus-devletlerin kültürel kimlikleri, sosyal bilimlerin başlıca inceleme
alanlarından biridir. Sorun yeni bir “Türk Ulusu” yaratmak olunca, konunun
çerçevesi iyice genişler. Güney Çin Denizi’nden Asya’nın bozkırlarına, Altay
dağlarından Karadeniz’e uzanan geniş coğrafyada, birbirlerine pek benzemeyen ve
aslen Türk oldukları kabul edilen toplulukların tek ortak paydası dildir.
Uluslaşma süreci içinde Türk topluluklarının konuşa geldiği dil
ve dilin işlevleri kaçınılmaz olarak yeni Türkiye Cumhuriyetinin de ulusçuluk
akımlarına damgasını vurur.
Güneş Dil Teorisinin Ortaya
Çıkışı
Güneş-Dil Teorisine ilişkin ilk bilgi, 1936 yıllında III.
Dil Kurultayı ile birlikte ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet gazetesi 23 Ağustos – 1
Eylül arasında kurultay ile ilgili 15 haber yayınlamıştır. Batı tarafından
dikkate alınabilir olmaya ilişkin vurgu, kurultaya katılan 15 yabancı bilim
adamının varlığıdır. Kurultaya Atatürk’ün katılımını ve açılış konuşmasını Afet
İnan kurultayda şu şekilde ifade etmiştir:
“Atatürk’ün
kılavuzluğu meşalesi ile kurulmuş olan tarih tezimizle şimdi üzerinde
uğraştığımız dil çalışmalarımız arasındaki muvaziliği bütün canlı kesinliği ile
ve pek güzel ifadelerle belirtti. Hakikaten bizde dil ile tarih, Atatürk’ün
irşad ve idaresinde yekdiğerini ikmal eden çok ileri önemli milli iki ilim
unsuru olmuşlardır.” (Cumhuriyet, 25.08.1936)
Oysa dil çalışmalarının daha öncesi vardır.
Atatürk, Afet İnan’ı çeşitli tetkiklerde bulunmak üzere Avrupa’ya
gönderir. Üstün ırk teorilerinin Avrupa’yı çalkaladığı bir dönemde Türkler,
“sarı ırk” görülmekte, Anadolu’daki varlığı küçümsenmektedir. Tam da bu aşamada
Atatürk’ün Ulus gazetesinde Türk Dili
üzerine yaptığı araştırmalar imzasız olarak yayınlanmaktadır. 2 Kasım - 7 Aralık 1935 tarihleri arasında
Ulus gazetesinde isimsiz çıkan Güneş-Dil Teorisi’ne ilişkin makaleler hakkında
Afet İnan, Mustafa Kemal’e bir mektup yazar; “Ulus gazetesindeki dil yazıları
sizin bulduklarınıza benziyor” der.
Gelen mektup, yazıların bizzat Atatürk’e ait olduğunu açığa
çıkarır:
“Ben bildiğin gibi dil ile meşgul oluyorum. Sen giderken
basılmış olan ilk broşürü tashih ve tadil ettirerek yeniden bastırttım. Bunun
bir de ufak özetini broşür halinde bütün Ulus okurlarına dağıttılar.” (25 Kasım
1935 tarihinde Atatürk’ün gönderdiği mektup.)
Atatürk’ün talimatıyla Güneş-Dil Teorisi öncelikle Dil ve
Tarih- Coğrafya Fakültesi’nde okutulmaya başlanır. İbrahim Necmi Dilmen, Hasan Reşit
Tankut, Saim Ali Dilemre, Agop Dilâçar, İsmail Hami Danişmend, Ragıp Hulûsi
Özdem gibi dilbilimciler konu üzerinde çalışmaya başlar.
Amaç, Türk dilini yabancı dillerin egemenliğinden kurtarmak,
Türk Dili’nin kendi köklerine dönmesini sağlamak ve diğer dillerle olan
ilişkini tespit etmektir.
Güneş Dil Teorisi
1-
X:
İlk insanın bulunduğu mıntıka; buradan kendisini saran harici âlemdeki (obje)
leri temaşa ve tetkik ediyor. (G) güneştir; ilk insanların bütün dikkat ve
alâkasını üzerine çeken güneş oluyor.
2-
Harici
âlemi teşkil eden (obje) ler, insanın
bulunduğu yere göre büyüklük, küçüklük, parlaklık veya sönüklük, yakınlık veya
uzaklık itibariyle farklı bulunurlar. Başka başka dairelerdeki noktalar onları
gösterir.
Kaynak: Güneş - Dil Teorisi: Ulus Dil Yazıları, K. Atatürk,
1935, Alaca Yay, s. 171
Dilsel verileri çözümlemek için öncelikle sözcüklerin ilk
köklerini (kökeni yahut etimolojisi) bulunmalı, hangi kökten geldiği tespit
edildikten sonra biçim ve anlamları belirlenmelidir. Dil nasıl oluşur? İlk
oluşan birim köklerdir. Bu kök, ilk insanın ilk totemi olan güneşten çıkmış
bulunmasına ve ilk “ağ” sesiyle ifade etmiş olduğuna dayanır.
“Ata” kelimesi üzerinde lengüistik çözümleme ise, Güneş-Dil
Teorisi kapsamında sık sık karşılaşılacak denemelerdendir; “ATA=ağ+at+ ağ,
TATA= ağ+ at+ ağ, DEDE= eğ+ ed+ eğ”, yapılan incelemelerden çıkan sonuç Ata’nın
morfolojisi ve manasının bir olduğudur.
Dilin evrimi üç döneme ayrılır:
1-
Kökler
Çağı (yaratıcı çağ),
2-
Gövdeler
çağı (türetme evresi),
3-
Çekim
çağı (flexion-yeterlilik dönemi)
Sonuç
Köklere inildiğinde Türk dilinin evrensel niteliği
anlaşılır. Dönemin dilbilimcilerinin de katkısıyla (Sir Denisen Roz, Dr. Phil
H. F. Kvergic, vb.) Sümer, Hitit, Akad ve Etrüskler aynı kökten türeyen dillere sahip
topluluklardır. Dolayısıyla aralarında soy, sop ilişkileri mevcuttur.
Haftaya: Güneş Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi
Eleştirileri; Atatürk Kafatasçı mıydı?
26.01.2022,
Üntekent
http://www.unyekent.com/yazi/2949-gunes-dil-teorisi.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder