Tabakhane
Deresi
Adını
bir zamanlar burada bulanan tabakhanelerden alan Tabakhane Deresi'ni üzerindeki
eski köprüden hatırlarım. Çocuktuk, annemle birlikte anneannemlerin köyüne
giderdik. Köye giden araçlara Köprü'yü geçtikten sonra ulaşırdık. Köprüden geçerken
korkardık. Annemizin elini tutmasak, ahşap köprünün yer yer delinmiş tabanından
aşağı, derenin pis sularına düşeceğimizi sanırdık.
Felaket
kokardı Tabakhane Deresi...
Koyu
kahverengi sularının yüzeyi kabarcıklarla doluydu. Bataklık gazı soluduğu söylenirdi.
Eskiden beri bu dere sel felaketiyle ve kıyısında bulunan lastik ayakkabı fabrikası
yangınlarıyla ünlüydü.
****
Sonra...
Eski
köprü yenilendi...
Önce
tabakhaneler ve ardından lastik fabrikaları derenin kenarından kaldırıldı.
Son
dere taşkını 2006 yılında görüldü. Bundan önce de dere zaman zaman taşkınlara
yol açsa da 2006 yılındaki kadar etkili olmadı. Dere ve üzerindeki köprüler
elden geçirilerek, sele uygun hale getirildi. İki hafta önceki yoğun yağışlarda
dere taşmadıysa, bunu o zamanki çalışmalara borçludur.
Söylentileri
bir kenara bırakıp, önce Sezar'ın hakkını verelim.
Dere
üzerinde 1980'li yıllarda da ıslah çalışmaları yapılmış, hatta bu çalışmalar
sırasında dereye sel gelmiş ve bir çocuk boğulmuştu... Dönemin Belediye Başkanı
mühendisi tartaklamış, diyorlardı...
Sonuç;
2006'ya kadar Tabakhane Deresi taşkınları engellenememiştir.
****
Daha büyük bir yağışta ne
olur?
Bilemeyiz...
Bakın
aynı günlerde Fransa ve Almanya'da da sel oldu.
Günlerdir
devam eden şiddetli yağış nedeniyle ölenlerin sayısı 15'i bulmuş.
Ölümlerin
10'u Güney Almanya'da, diğerleri ise Fransa, Romanya ve Belçika'daki seller
sırasında yaşanmış.
Seine
Nehri kıyısına acil önlem bariyerleri konmasına karşın bazı bölümlerde nehir
setinden taştığı, Louvre ve Orsay müzelerinin kapatıldığı ve eserlerin güvenli
bir yere taşındığı gelen haberler arasındadır.
Aktardığımız
bilgiler BBC kaynaklıdır...
Orta
Avrupa'nın sele teslim olduğu, Almanya'da resmi yas ilan edildiği ve
Hollanda'da olağan üstü hal ilan edilmek üzere olduğu bu yağışların Ünye'deki
yağışla karşılaştırılması izana ölçüye sığmaz...
Nereden
alındığı belli olmayan rakamlarla bizdeki yağışı daha vahim göstermeye çalışmak
ise insafsızlıktır.
Dünya'nın
değişik yerlerinde bilinen ünlü felaketler vardır:
Örneğin
ABD; hortumdan kasırgaya, selden kuraklığa, her yıl yıkıcı doğal felaketlerle
kaşı karşıyadır. Kocaman bir kenti günler öncesinden boşalttıklarını biliriz.
Felaket
o boyuttadır ki, yapılabilecek fazla bir şey yoktur.
Ama
görünen, bilinen ve sıkça yaşanan durumlara karşı kayıtsız kalmak ancak bizim
gibi "gelişmekte olan" ülkelerde söz konusudur.
****
Çevre bilincinden söz
etmiştik bir önceki yazımızda...
Üç
gün önce, "5 Haziran Dünya Çevre
Günü" idi. Ordu Büyükşehir Belediyesi Merkez Yerleşkesinde düzenlen
törende Vali İrfan Balkanlıoğlu doğal
kaynakların aşırı sömürülmesi nedeniyle birçok bitki ve hayvan türlerinin yok
olmaya yüz tuttuğu ve çevrenin dengesi bozulmaya başladığı ifade ediliyor. "Çevre
Duyarlı Sürdürülebilir Kalkınma Modelleri" üzerinde durulduğu etkinlikte,
insan hayatının tehdit edildiği vurgulanmaktadır.
Şüphesiz
günümüzde çevre adına çok şey yapılıyor. Paneller, konferanslar, törenler,
gösteriler... Adına tahsis ettiğimiz bir "bakanlık" bile var; T.C.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.
Ama...
Ordu'nun
derelerini borulara sokan HES'ler, siyanürle altın arayan imtiyazlı firmalar,
yok edilen ormanlar ve yeşil alanlar olunca, bu tür etkinliklerin bir anlamı
kalmıyor.
Son
ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda...
Yahut
susuz bir derenin sel suları altında kaldığımızda!
İş
işten geçmiş olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder