8 Haziran 2016 Çarşamba

Tabakhane Deresi

Tabakhane Deresi

 

Adını bir zamanlar burada bulanan tabakhanelerden alan Tabakhane Deresi'ni üzerindeki eski köprüden hatırlarım. Çocuktuk, annemle birlikte anneannemlerin köyüne giderdik. Köye giden araçlara Köprü'yü geçtikten sonra ulaşırdık. Köprüden geçerken korkardık. Annemizin elini tutmasak, ahşap köprünün yer yer delinmiş tabanından aşağı, derenin pis sularına düşeceğimizi sanırdık.

Felaket kokardı Tabakhane Deresi...

Koyu kahverengi sularının yüzeyi kabarcıklarla doluydu. Bataklık gazı soluduğu söylenirdi. Eskiden beri bu dere sel felaketiyle ve kıyısında bulunan lastik ayakkabı fabrikası yangınlarıyla ünlüydü.

 

****

Sonra...

 

Eski köprü yenilendi...

Önce tabakhaneler ve ardından lastik fabrikaları derenin kenarından kaldırıldı.

Son dere taşkını 2006 yılında görüldü. Bundan önce de dere zaman zaman taşkınlara yol açsa da 2006 yılındaki kadar etkili olmadı. Dere ve üzerindeki köprüler elden geçirilerek, sele uygun hale getirildi. İki hafta önceki yoğun yağışlarda dere taşmadıysa, bunu o zamanki çalışmalara borçludur.

Söylentileri bir kenara bırakıp, önce Sezar'ın hakkını verelim.

Dere üzerinde 1980'li yıllarda da ıslah çalışmaları yapılmış, hatta bu çalışmalar sırasında dereye sel gelmiş ve bir çocuk boğulmuştu... Dönemin Belediye Başkanı mühendisi tartaklamış, diyorlardı...

Sonuç; 2006'ya kadar Tabakhane Deresi taşkınları engellenememiştir.

 

****

Daha büyük bir yağışta ne olur?

 

Bilemeyiz...

Bakın aynı günlerde Fransa ve Almanya'da da sel oldu.

Günlerdir devam eden şiddetli yağış nedeniyle ölenlerin sayısı 15'i bulmuş.

Ölümlerin 10'u Güney Almanya'da, diğerleri ise Fransa, Romanya ve Belçika'daki seller sırasında yaşanmış.

Seine Nehri kıyısına acil önlem bariyerleri konmasına karşın bazı bölümlerde nehir setinden taştığı, Louvre ve Orsay müzelerinin kapatıldığı ve eserlerin güvenli bir yere taşındığı gelen haberler arasındadır.

Aktardığımız bilgiler BBC kaynaklıdır...

Orta Avrupa'nın sele teslim olduğu, Almanya'da resmi yas ilan edildiği ve Hollanda'da olağan üstü hal ilan edilmek üzere olduğu bu yağışların Ünye'deki yağışla karşılaştırılması izana ölçüye sığmaz...

Nereden alındığı belli olmayan rakamlarla bizdeki yağışı daha vahim göstermeye çalışmak ise insafsızlıktır.

Dünya'nın değişik yerlerinde bilinen ünlü felaketler vardır:

Örneğin ABD; hortumdan kasırgaya, selden kuraklığa, her yıl yıkıcı doğal felaketlerle kaşı karşıyadır. Kocaman bir kenti günler öncesinden boşalttıklarını biliriz.

Felaket o boyuttadır ki, yapılabilecek fazla bir şey yoktur.

Ama görünen, bilinen ve sıkça yaşanan durumlara karşı kayıtsız kalmak ancak bizim gibi "gelişmekte olan" ülkelerde söz konusudur.

 

****

Çevre bilincinden söz etmiştik bir önceki yazımızda...

 

Üç gün önce, "5 Haziran Dünya Çevre Günü" idi. Ordu Büyükşehir Belediyesi Merkez Yerleşkesinde düzenlen törende Vali İrfan Balkanlıoğlu doğal kaynakların aşırı sömürülmesi nedeniyle birçok bitki ve hayvan türlerinin yok olmaya yüz tuttuğu ve çevrenin dengesi bozulmaya başladığı ifade ediliyor. "Çevre Duyarlı Sürdürülebilir Kalkınma Modelleri" üzerinde durulduğu etkinlikte, insan hayatının tehdit edildiği vurgulanmaktadır.

Şüphesiz günümüzde çevre adına çok şey yapılıyor. Paneller, konferanslar, törenler, gösteriler... Adına tahsis ettiğimiz bir "bakanlık" bile var;  T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.

Ama...

Ordu'nun derelerini borulara sokan HES'ler, siyanürle altın arayan imtiyazlı firmalar, yok edilen ormanlar ve yeşil alanlar olunca, bu tür etkinliklerin bir anlamı kalmıyor.

Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda...

Yahut susuz bir derenin sel suları altında kaldığımızda!

İş işten geçmiş olacaktır. 



ÜNYEKENT'TE BİR KÖŞE YAZISI...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder