Karadeniz Arkeolojisi-Pontus Sorunu II
Uluslararası kamuoyunda “Pontus
Sorunu” olarak bilinen sorunun ortaya çıkış nedenlerinden biri ve belki de
en önde geleni Yunan mefkûresi Megali
İdea’dır. Akabinde gelişen olaylar “Rum
Soykırımı” olarak lanse edilir. Bu nedenle, her iki konuyu da farklı
kaynaklara bakarak değerlendirmek gerekir.
Megali İdea
Türkçeye “Büyük Fikir”, “Büyük Mefkûre” ya da “Büyük Ülkü”
olarak çevirebileceğimiz “Megali İdea [Μεγάλη Ιδέα]”, Yunanların kendilerine
ait olduğunu iddia ettikleri bölgeleri Yunanistan ile birleştirme ve Bizans
İmparatorluğu’nu en geniş sınırlarıyla diriltme hedefidir. Bir diğer ifadeyle
Megali İdea, Balkanlarda ulusal bütünleşme ve gelişmenin en uzun soluklu
programlarından biri, “Yunan emperyalizmi”dir.[1]
Megali İdea'nın hedefi, batıda Bizans'ın zamanında İyonya
Denizi'nde hâkimiyet altına aldığı toprakları, doğuda Küçük Asya ve
Karadeniz'i, kuzeyde Trakya, Makedonya ve Epir'i, güneyde Girit ve Kıbrıs'ı
hâkimiyet altına alıp; başkenti Konstantinopolis yaparak Doğu Roma (Bizans)
İmparatorluğu'nu diriltmekti.[2]
Balkanlar’da,1830'ların başında, modern Yunan devleti
bağımsızlığını kazandı. Yunanlılar bugünkü topraklarından daha azını kontrol
etmekteydiler. Megali Idea ile birlikte Grek kökenli halkların yaşadıkları
bölgelerde hak iddia etmeye başladılar. “Pontus Rumları” diye bilinen
Karadeniz’in eski Rum tebaası, elde edebilecekleri yegâne güçtü ancak Yunan
Devleti'nden çok uzaktaydılar ve onunla bağlantıları çok azdı. Zaten o dönemde birçok
Pontus Rum’u daha yakınlarda olan Rusya ve Gürcistan gibi Ortodoks devletlere
göç etmişlerdi. Bu nedenle Karadeniz’de Yunanistan’la toprak bütünlüğü olmayan
ama tarihte Komnenoslar’ın kurduğu devlete benzer bir yapı oluşturmak üzere
yola çıktılar. 1904'te Merzifon'da asli amacı bağımsız bir Pontus cumhuriyeti
kurmak olan Pontus Cemiyeti kuruldu.[3]
Megali İdea, daha sonra başkenti Trabzon olan Rum Pontus
devleti idealine dönüştü.
Hareket, 1910 ve 1920'li yıllarda kayda değer destek
kazanmıştır. Daha sonra Atina Başpiskoposu olacak olan Trabzon Metropoliti Hrisantos Filipides, bağımsız bir
Pontus Cumhuriyeti için mücadele eden liderlerden biri olmuştur.[4]
1916 yılında, 1. Dünya Savaşı sırasında, Trabzon'un Rusya
İmparatorluğu kuvvetlerinin eline geçmesi, bağımsız bir Pontus devleti fikrini
alevlendirmiştir.
Pontus Rumları'nın uluslararası toplulukları Pontus Cemiyeti
sayesinde bir araya gelmiş, bağımsız Pontus Rum devleti için, Rusya ve Birleşik
Devletler başta olmak üzere etkin biçimde lobicilik faaliyetlerine başlamışlardır.
Bu dönemde, Leonidas Yasonidis
Pontus Cumhuriyeti'nin kurulması hareketinin önderi olmuştur.[5]
Megali Idea, 10 Ağustos 1920'de Paris’in bir banliyösünde imzalanan Sevr Antlaşması ile uygulama alanı bulur. Ancak o dönem devam etmekte olan Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması, bu mefkûrenin gerçekleşmesini engeller.
Bu kitap, Akçam'ın 2008 yılında İletişim Yayınları'ndan çıkan Ermeni Meselesi Hallolunmuṣtur adlı çalışmasının önemli bir bölümünü de kapsamaktadır. Daha ayrıntılı bilgi içim bkz.
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/74008
Kitabın adını çevirirken biraz zorlandım. Bazı kaynaklar "Benim Adım Bile Değil" biçiminde çeviriyor. "Adım bile yok!" da denilebilir. Not Even My Name , Türk Kurtuluş Savaşı sırasında canını kurtararak Amerika Birleşik Devletleri'ne taşınan Sano Halo'nun biyografisidir. Kitap, Sano Halo'nun kızı Thea Halo tarafından yazılmış ve ilk olarak 2000 yılında Macmillan Publishers'ın bir yayını olan Picador tarafından yayınlanmıştır. Biyografi, Sano Halo'nun soykırım sırasında ve hemen sonrasındaki deneyimlerine odaklanmaktadır. Üç bölümdür. Bu bölümler Thea Halo'nun şiirleri ve bazı tarihsel arka planlardan oluşur. Not Even My Name, başlangıçta ABD'de İngilizce olarak yayınlanmıştır ancak Felemenkçe, İzlandaca ve Yunanca'ya çevrilmiştir.
Bu kitap bana yıllar önce okuduğun bir romanı hatırlattı: "Şimdi Sadece Ona Bir Ad Koymam Gerek", Ali Alkan İnal, İş Bankası Yay. 2009
Maalesef bazı durumların adını koymak bile zor!
Rum Soykırımı İddiaları
Rus Devrimi ardından(Ekim 1917), Rusya kuvvetleri işgal
ettikleri Doğu Karedeniz kıyısı ile Doğu Anadolu bölgesinden çekildiler.
İşte bu tarih itibariyle Osmanlı toprağındaki Gayrimüslimlerin
(Ermeniler, Süryaniler ve Rumların) “soykırım”a uğradıkları ileri sürülmüştür. Osmanlı Rumları'na yapıldığı gibi, Trabzon
vilayetindeki Rumlar da önce Jön Türkler
daha sonra da Kemalist kuvvetler
tarafından soykırıma maruz kaldıkları iddia edildi.
Bu iki ayrı dönemdeki ortak neden Türklerin, Ermeni, Süryani
ve Rum halka karşı toprak kaybı korkusu ve bu toprakları Türkleştirme çabaları olduğu öne sürüldü.
Osmanlı Devleti 1914 yılı nüfus sayımı sonuçları, Rumların nüfusu yaklaşık 1,8 milyon olarak kaydedildi. Bu sayı 1923 yılı itibariyle oldukça azalmıştı.
Türkiye'nin dağlık arazilerinde gerçekleştirilen ölüm yürüyüşleri, Anadolu'da adı çıkmış "Amele Taburları"ndaki
zorla çalıştırmalar ve Topal Osman çetelerinin katliamları sonucunda
1914 ile 1922 arasında yaklaşık 350 bin Pontus Rum’u hayatını kaybetmiştir.[6]
Kanadalı araştırmacı Adam
Jones bir mülakatında şunları öne sürer:
"Hristiyan karşıtı
soykırımın tüm aşamalarında Pontuslu Rumların ölü sayısının yaklaşık 350.000
olduğu tahmin ediliyor; Osmanlı topraklarındaki tüm Rumlar bir araya
getirildiğinde, ölü sayısı kesinlikle yarım milyonu aşmış olmalı ve ABD'li
araştırmacılardan oluşan bir ekibin savaş sonrası erken dönemde bulduğu 900.000
ölü sayısına yaklaşmış olabilir. Hayatta kalan Yunanlıların çoğu, aşırı
derecede 'Türkleştirilmiş' bir devletin mührünü vuran çalkantılı 'nüfus
mübadeleleri'nin bir parçası olarak Yunanistan'a sürgün edildi."[7]
Amerikalı yazar ve ressam Thea
Halo’nun “Türkiye'deki Ölüm Yürüyüşünden Amerika'daki Yeni Yuvasına, Genç
Bir Kızın Soykırım ve Hayatta Kalma Hikâyesi” alt başlığıyla verilen “Not Even My Name” adlı kitabında şu
iddialara yer verir:
“Yerel yöneticilerin bu çetelere silah desteği vermemesi ve
yerli Türklerin bu çeteleri şehirden çıkarmaya çalışmaları sonucunda Şehirdeki
Rum nüfusu direkt olarak hedef olmamıştır. Yerli Müslüman ahali, Hristiyan
ahalide yapılan tutuklamaları protesto etmiştir.”
Rum ve Ermeni Çeteler Batılı kaynaklarda “nefsi müdafaa
birlikleri” olarak gösterilir:
“Ölüm yürüyüşlerinden kaçabilen Pontus Rumları eşleri ve
çocuklarıyla dağlara kaçmıştır ve 1923 yılındaki Nüfus Mübadelesi'ne kadar, Rum
ile Ermeni nüfusu koruyan nefsi müdafaa birlikleri oluşturulmuştur. Bu nefsi
müdafaa birliklerinin yaklaşık 60 bin Pontus Rum’u ve Ermeni’sinin hayatını
kurtardığına inanılmaktadır.”[8]
Achil Anthemidis adlı yazarın iddiaları bu yöndedir. Özellikle
Yunan ordusunun İzmir'e çıkmasından sonra (2 Mayıs 1919), Türklerin İtilaf
Devletleri'nin Yunan müttefiklerinden intikam alma öfkesi ve aynı zamanda Küçük
Asya'nın Pontus bölgesini en kötü akıbete sürüklediler, en insanlık dışı
soykırım koşullarını yarattılar, demektedir.
Pontos artık Topal Osman'ın kontrol edilemeyen yağmacı
çetelerinin hedefi haline gelmiştir. Tam da savaşın başında ve savaş boyunca
(1914-1918) oluşan koşullar, bir kurtuluş sığınağı ve kurtuluşun karşı gücü
olarak Pontus'ta İsyan'ın geliştirilmesi ihtiyacını dayattı.
Aynı kaynakta; 1917 yılının sonlarında Panagia mağarasında (Bafra'nın
güneyinde), kadınların grup halinde onursuzlaştırılmasını önlemek için bu
mağarayı savunanların “soykırım”a uğradıklarını görüyoruz. Altı yüzden fazla
kadın ve çocukla birlikte sığındıkları mağarada kurşunları biten Rum ahali, teslim
olmak yerine birbirlerini öldürmüşlerdir.
Batı Pontus en şiddetli zulme
maruz kaldı, denilerek,
Amisos'dan (Samsun), Bafra'dan bir o kadar ve Alaçam'dan topluca sürgün
gerçekleştirildi, deniyor. Devamla: Sonuçta Amasya bölgesi ağır bir kan vergisi
ödedi. Toplam 183.000 nüfustan 134.078’i öldürüldü, bu oran %73'tür. Bu durum,
silahlı direnişi ve gerilla tepkisini acil bir zorunluluk olarak dayattı.
Başlıca direniş merkezleri: Amisos, Bafra, Oinoi
(Ünye), Thermi (Terme), Amasya, Ordu, Gangra (Çankırı) vb. oldu
[Devam edecek: “Direniş”
mi, “Çeteci Katliamı” mı?]
Kaynaklar:
Fikret Kürşad, Belgelerle Kıbrıs’ta Yunan Emperyalizmi, Kutsun
Yay. Ank. 1978
Aydın Özgören, Osmanlı'nın Son Döneminde Pontus Rumları,
Ötüken Neş. İst. 2017
J. Shaw Stanford, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye
(2.Cilt). E Yay. İst. 1994
Adam Jones, Genocide: A Comprehensive
Introduction.2006
Adam Jones. The Scourge of Genocide: Essays and
Reflections, (Soykırımın Felaketi, Denemeler ve Düşünceler), Routledge, Abingdon
(England), 2013
Taner Akçam, The
Young Turks' Crime Against Humanity (Jön Türklerin İnsanlığa Karşı Suçu:
Osmanlı İmp. Etnik Temizlik, Princeton Univ. Yay. New Jersey, ABD, 2012
Achil Anthemidis, "Pontus Helenizminin Kurtarıcı Birlikleri”
1912-24
Tamer Çilingir, Pontos Gerçeği, 1914-1923 Yılları
Arasında Karadeniz’de Yaşananlar, Belge Yay. İst. 2016
Agos Gazetesi, 10.12.2016, Resmi tarihin unutturulan
sayfası: Pontos Rum Soykırımı
[1]
Atatürk Ansiklopedisi, Megali İdea sayfası, Nilüfer Erdem. (Bazı Türkçe
kaynaklarda “Megalo İdea” şeklinde yazılmışsa da fikir ve ülkü anlamına gelen
“idea” kelimesinin feminen bir kelime olmasından dolayı doğrusu “Megali İdea”
şeklindedir.)
[2]
F. Kürşad, 1978, s. 28
[3]
Stanford J. Shaw, 1994, s. 200
[4]
Aydın Özgören, 2017, s. 160
[5]
Adam Jones, 2006, s. 163
[6]
Adam Jones, 2013; Taner Akçam, 2012; Agos Gazetesi 2016; Tamer Çilingir 2016
vb.
[7]
Adam Jones, 2013, s. 166
[8]
Achil Anthemidis, Pontos Gerillası adlı Yunan Sitesi’nden,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder