23 Eylül 2025 Salı

Yalı Kumsalı Kutsaldır, Dokunulamaz!

 


Yalı Kumsalı Kutsaldır, Dokunulamaz!

 

Kıyı Kanunu Madde 6: Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılara moloz, toprak, cüruf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez.

 

Yeni bir Ünye Sahili Projesi ile karşı karşıyayız. Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilecek olan Yalı Sahili Projesi, Ünye halkı tarafından tam destek(!) görüyormuş. İddia bu ve böylece Ünye sahilini betonlaştırma faaliyetlerine bir yenisi eklenmek isteniyor.

Anlaşılamayan kanımızca şudur: Ünye sahili kutsaldır, dokunulamaz! 

Neden dokunulamaz? Çünkü yasalarla güvence altına alınmıştır. Çünkü tarihsel mazisi, yakın geçmişte yaşanmışlıkları vardır.

“Kamu yararı” bahanesiyle, “Ben kumsala betonu dökerim!”, denirse kumsalın kutsiyeti bozulur, günaha girilir, suç işlenmiş olur.

“Kanun biziz, kimse bize ilişemez; şimdiye kadar hep yaptık, oldu!” diyebilirsiniz ama bir gün sizi tarih yargılar, altından kalkamazsınız.

 

Ünye Sahili (Kumsal) Neden Kutsaldır?

 

Bir kentin kutsiyeti diyor, ünlü mimar Cengiz Bektaş, insanların ortak paydayla yarattığı kültürel değerlerle ifade edilir. Kent kültürü veya kent kimliği, mekân ve uzam boyutuyla kent bünyesinde yaşayan insanlarca, ortak bir paydaya istinaden üretilen maddi veya manevi değerlerin oluşum sürecidir. Burada önemli olan kente dair bir bellek oluşumu ve üretilen kültürel çıktıların kentli insan vasıtasıyla anlamlanıyor oluşudur.[1]

Bir başka sosyal bilimci, şehir ve bölge plancısı, sosyolog İlhan Tekeli ise şöyle diyor: “Kent kimliği kavramı aynı zamanda o kentte ikamet edenlerin yaşadıkları yere yükledikleri anlamlandırma ve değerler kümesi olarak da nitelendirilebilir.”[2]

Şimdi gelelim Ünye sahiline…

Ünye’den sahili çıkarırsanız, geriye bir şey kalmaz.

Çünkü Ünye Antik Çağlardan bu yana sahiliyle birlikte var olmuştur.

Ünye’nin ilk oluşumunda en önemli faktör denizdir, sahildir.

Evet, bir sahil kenti olarak Ünye deniziyle birlikte var olmuştur.

1870 tarihli Ermenekov'un Ünye fotoğrafında tersane.
 
1880'li yıllarda Ünye 
II. Abdülhamit'in Yıldız Sarayı Arşivleri'nden.


Oinaion [Ünye] ve Chalybia Bölgesi

 

Kadim şehir Ünye’nin Sinop’ta koloniler kuran Miletli koloniciler tarafından bir ticaret kolonisi olarak kurulduğu bilinmektedir. Ünye’nin kuruluşu yaklaşık olarak MÖ 750 tarihine rastlamaktadır ve bugünkü Ünye şehir merkezinin bulunduğu yerde bir liman şehri olarak kurulmuştur. Ünye ve civarında o sıralarda Khalibler adındaki bir kavim yaşamaktadır.

1959-1984 yılları arasında Karadeniz coğrafyasını adım adım gezen İngiliz araştırmacılar Anthony Bryer (Birmingham) ve David Winfield (Oxford), antik Ünye kentinin bugünkü Ünye yerleşiminde yer aldığını ama antik dönemden günümüze ayakta hiçbir eserin kalmadığını söylüyor.

“Klasik ve Orta Çağ Oanion’un yerleşim alanı, İris Deltası ile Yoson Burnu arasında yer alan geniş körfezin ortasında kurulmuş bir sahil kasabası olan modern Ünye ile aynıdır.”[3]

Bu iki araştırmacı yazar demir ustalarının yaşadığı bölge olarak Chalybia’yı, geniş anlamda Pontus Alpleri’nin kuzey yamaçlarında Thermedon akarsuyu ile Yason Burnu arasındaki bölge -70 km. genişliğinde; 30 km. derinliğinde bir alan olarak tanımlıyor.

O tarihten bu güne Ünye’de birçok kavim yaşadı, medeniyetler geldi geçti. Hepsinin ortak paydasında Ünye sahili vardı. Bir liman şehri olan Ünye’nin maddi ve manevi üretim sürecinde (buna bir kıyı kasabasının kaderi de diyebiliriz), işte bu sahilin kattığı değerler bulunmaktadır.

Arkasını Canik Dağları’nın bereketli ormanlarına yaslayan Ünye, her çağda tersaneleriyle ünlendi. Osmanlı İmparatorluğu’na gemi sağlayan Tersane-i Amire’nin en önemli ocaklardan biriydi.[4]    

Belgesel fotoğrafçı Ermenikov’un 1870 yılında ve II. Abdülhamit’in fotoğrafçısının 1880 yıllarındaki Ünye fotoğrafları Ünye Tersanesi’nin varlığını ve yerini net olarak ortaya koyar.

Günümüz Atatürk Parkı’yla Cumhuriyet Meydanı arasında kalan sahil, Ünye Tersanesi’nin başlıca mekânlarıdır.

Ne var ki o tarihten bu güne Ünye sahili oldukça büyük değişimlere uğradı. Ya dolgu yapıldı yahut deniz gerileyip kumsal büyüdükçe, betonlaştırıldı.


Atatürk Parkı ile Ünyelilerin “köprü” dediği iskele arasındaki 200 metrelik kumsal, henüz yakın bir tarihte betonlaştırıldı. Mevcut kaldırıma paralel, yaklaşık 7 metre genişliğinde beton döküldü. Atatürk Parkı dolgusunda olduğu gibi, bu alanın betonlaşmasına da sessiz kalındı, “sarı öküz” hesabı işler oldubittiye getirildi.

Sonra sıra Yalı Sahili’ne geldi.


Hatırlayın, geçtiğimiz yıllarda (2022 Haziran’ı), Yalı Sahili için boççe parkurlu, kum havuzlu, oturma gruplu bir projeden söz edildi. Gelen tepki üzerine proje yüzeysel bir uygulama ile geçiştirildi.[5]

 Şimdi ise, Yalı’da mevcut kaldırıma (biz ona “kordon” diyoruz), 5 metre genişliğinde ilave bir yürüyüş yolu projesi gündeme geldi.

Haziran 2022’de “Sahilime Dokunma!” demiştik, şimdi de aynı şeyi söylüyoruz:

Sahilime Dokunma!

Neden “dokunma!” diyoruz?

Bunun için Ünye Sahili’ne, özellikle de Yalı’nın yakın geçmişine bakmak yeterli olacaktır.    


1959 ünye Yalı

1962 Ünye Yalı

 

Ünye Sahil Yolu ve Kordon

 

Yıl 1957 idi…

Bu tarihe kadar Kavakdibi’nden (Cumhuriyet Meydanı) kalkan kamyondan bozma otobüsler, Askerlik Şubesinin arkasından Cumhuriyet Caddesine, oradan Çömlekçi yolu üzerinden Burunucu’na gider, sahile ulaşır, Topyanı’ndan kıvrılarak Çamlığın üstündeki Samsun yoluna yönelirdi.

Ünye – Samsun arasındaki stabilize yola yeni asfalt dökülüyor ve ulaşım araçlarında hatırı sayılır bir artış kaydediliyordu. Araçlar özellikle Ünye’den geçerken zorlanıyordu.

Dönemin Menderes Hükümeti, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki planlı kentleşme anlayışından hareketle Ünye’ye ihtiyacı olan sahil yolunu projelendirdi.[6]

Yalı dâhil, Ünye sahilinde Burunucu’ndan başlayarak köklü bir yıkıma gidildi.

50 yıl sonrası düşünülerek açılan yol asfaltlandı ve her iki yanına İzmir Kordon’u örnek alınarak kaldırım inşa edildi.

Başbakan Adnan Menderes, Karadeniz Yol Projesi nedeniyle, çıktığı Karadeniz gezisinde halk tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı.

Çocukluk ve gençlik dönemimiz sahildeki bu kaldırımı arşınlayarak geçti. Kaldırıma döşenen oluklu küçük karoların arasına, dört adımda bir renkli bir karo yerleştirilmişti. Adımlarımızı bu renkli karoya göre ayarlıyorduk.

60’lı yılların bu sahil düzenlemesi, Ünye’yi örnek şehir yapmıştı. Komşu ilçelerden Ünye’ye “kordon gezisi” turları düzenlendi. Köprü’den Hasan Baba’ya kadar süren yürüyüş yolu 90’lı yıllara kadar hiç bozulmadan devam etti. Sahil boyunca kaldırım Ünye’nin diğer yakalarında da benzer biçimde uzatıldı.

Sahil Yolu zamanla yoğunlaşan trafik karşısında yetersiz kaldı. Ünyeliler sahili bozup yolu genişletmeyi düşünmedi. “Çevre Yolu” projesiyle çözüm üretildi.

Kaldırım ise “Bisiklet Yolu”  ile daraltılana kadar, hiçbir sorun yaşatmadı.

Evet, bugün Ünye’de sorun(lar) yaşanıyor.

Büyükşehir Belediyesinin Ünye için projelendirdiği her “güzelleştirme” hamlesi, maalesef sorun yaratıyor.

 

24.09.2025, Ünye Kent

 



[1] Cengiz Bektaş, Kent-Kültür-Demokrasi 2010, 2011, Arkeoloji ve Sanat Yayınları

[2] İlhan Tekeli, (Ed.) (1991). "Kent Planlaması Konuşmaları". Bir Kentin Kimliği Üzerine Düşünceler. Ankara: TMMOB Mimarlar Odası Yayını.

[3] A. Bryer, D. Winfield, Karadeniz’in Orta Çağ Dönemi Eserleri ve Topoğrafyası, TTK Yay. Ankara 2020c. 1, s. 189

[4] Bkz. Ünye Tarih Araştırma Grubu; 02.11.2022, ÜNYE KENT, Tersâne-i Âmire ve Ünye Ocaklığı

[5] 08.06.2022, Ünye Kent’teki köşe yazısı: https://www.unyekent.com/kose-yazilari/kaldigimiz_yerden_devam-3274.html

 

[6] Rahmetli babamın sırf bu projeden dolayı Menderes’i hayırla yad ettiğini hatırlıyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder