Karadeniz Arkeolojisi-Pontus Sikkeleri
Antik Dönem uygarlıklarını tanımak için en önemli
buluntulardan biri sikke adı verilen
değişim araçlarıdır. Madeni para anlamına gelen sikkeler, yazılı belgeler ve
diğer arkeolojik bulgularla birlikte incelenir ve değerlendirilirse, geçmişte yaşanan
tarihi olaylar hakkında oldukça net bilgilere ulaşılır.
Kazılarda ele geçirilen sikkelerin üzerindeki şekil ve yazılar
sayesinde, kimin hangi tarihte egemen olduğu anlaşılabilmekte, enkaz halindeki
bazı tapınakların mimari yapısı çözümlenerek yeniden ayağa kaldırılabilmektedir.
Sikkeler, üstlendiği misyondan dolayı Nümismatik adında bir bilim dalı haline
gelmiştir. Nümismatik sözcüğü, para anlamına gelen Latince nümisma sözcüğünden gelmektedir. Para, madalya ve jetonların
betimlenmesi ve tarihiyle uğraşan bilimdir. İlk antik para koleksiyonları, Rönesans
döneminde, Roma ve Yunan tarihindeki ünlü kişilerin portrelerini araştıran
hümanistler tarafından oluşturuldu.
Sikke, devletin resmi damgasıyla garantilenmiş, kullanımı
kolay madeni bir alım aracıdır. MÖ. 7.
yüzyılda Anadolu'da Lidyalılar tarafından icat edilmiştir. Altın ve gümüş karışımından
meydana gelen elektrondan yapılmıştır. Bu doğal elektronu ilk kez altın ve
gümüşe ayırarak sikke bastıran Lidya kralı Kroisos’tur
(MÖ. 585-546).
Zorlu iklim koşulları nedeniyle Karadeniz’de tarihi kalıntılar
oldukça azdır. Madeni yapısı nedeniyle sikkeler
bu koşullara rağmen günümüze ulaşmayı başaran ender materyallerdendir. Kaya mezarları gibi bölge arkeolojisi bakımından
sikkeler özel öneme sahiptir ve Karadeniz’deki Mitridat-Pontus krallığının varlığını
belgeleyen en önemli buluntular arasındadır.
Antik Çağ Para Ekonomisi
Klasik iktisadın kuramcılarından J. Maynard Keynes:
“Alışverişte sadece uygun bir mübadele aracı olarak kullanılan bir şeyin para
olmaya yaklaşması, genel satın alma gücünü temsil edebilmesine dayanır.”[1]
der.
Tarihte ilk kez MÖ. 650’de Anadolu’da icat edilen paranın yaygınlaşması
ve tüm Anadolu’da kullanıma sokulması MÖ. 5. Yy.’da Persler ve MÖ. 4. Yy.’da B.
İskender’le başlayan Hellenistik Dönem’de gerçekleşti.
Bilinen en eski electrum
paralar, MÖ. 640’a tarihlendirilen ve Efes'teki Artemis Tapınağı altında
bulunan Lydia sikkeleridir. Sikkenin Lydialılar tarafından icat edilmesinden
sonra, sikke basımı önce lonia’ya ve giderek Anadolu’nun tüm batı kıyılarına ve
oradan da Yunanistan’a geçmiş, İtalya’nın güneyindeki ve Sicilya’daki Yunan
koloni kentlerine kadar yayılmıştır.[2]
İlk sikkeler günlük alışverişten veya ticaretten ziyade
askerlerin maaşlarının ödenmesi için basılmıştır. Böylece Anadolu’dan basılan
ilk para 2600 yıldır aralıksız bu topraklarda basılmaya devam etmiştir.
Sikkenin neden icat edilmiş olduğu sorusuna yanıt vermek hem
kolay hem de zordur. Bir görüşe göre sikke, savaş giderleri (askerlerin ücreti,
silah yapımı vb.) veya kamu çalışanlarının ücretlerinin ödenmesi, kamu
harcamaları(yol, köprü ve bina yapımı vb.) ve vergi toplanması gibi zorunlulukların
ortaya çıkardığı bir ödeme aracı idi. Bir başka görüşe göre ise, sikkenin
icadının en basit nedeni, günlük ihtiyaçlar için yapılan ödemelerde standart
bir ödeme aracına gereksinim duyulması idi.[3]
Sikkenin icadı her ne kadar Lydia Krallığı’na mal edilse de,
ona kimlik ve kullanım alışkanlığı kazandıran; başka bir deyişle, model
oluşturan Batı Anadolu’daki Ionia bölgesi kentleri olmuştur. Bu kentler ise
Yunanistan’dan gelenlerce kolonize edilmişler ve bu yüzden de Yunan kültürünün
etkisi altında gelişmişlerdi. Kısa süre içinde sikke basımı, Yunanistan’a, Ege
ve Akdeniz’in geniş bir kesimine yayıldı. Bu nedenle Arkaik, Klasik ve
Hellenistik çağlarda, Cebelitarık Boğazı’ndan kuzeybatı Hindistan’a kadar
Akdeniz dünyasının çeşitli bölgelerinde basılan sikkeler ‘Yunan sikkeleri’ adı
altında ele alınırlar.
M.Ö. 546 yılında Lydia Krallığı’na son veren Persler, bir süre
Lydia Krallığı’nın sikkelerini basmaya ve kullanmaya devam etmişlerdir. Daha
sonra üzerinde Pers kralının betiminin yer aldığı kendi altın (dareikos) ve
gümüş (siglos) sikkelerini basmışlardır.
Karadeniz’de ilk Sikke, Sinop’ta muhtemelen Atinalı devlet
adamı Perikles zamanında
kullanılmaya başlandı. Klasik Çağ'da Atina döneminin (MÖ. 454-404) önemli
olaylarından biri de Atina’nın önde gelen devlet adamlarından General
Perikles'in Karadeniz Seferidir. Perikles (MÖ. 495-429) Atina demokrasisi ve
emperyalizmi arkasındaki itici gücü ve ruhu sağlayan devlet adamı ve askerdir.
MÖ. 443 den ölümüne kadar her yıl Atina strategosu (generali) seçilmiştir. MÖ.
440’ta Perslerle Kallias Barışı yaparak ekonomiyi düzene sokmuş ve MÖ. 436’da
Karadeniz’e sefer düzenleyerek kolonileri yeniden canlandırmaya çalışmıştır.[4]
Karadeniz’de Pers etkisi, yönetim ve ticari alanda fazla etkili olmadı. Helenistik Dönemde ticari ilişkiler yeniden düzenlendi ve konuda Mitridatların Pontus krallığı etkili oldu.
Pontus “Mitridat” Sikkeleri
Pontus sikkeleri muhtemelen Pontuslu II. Mithridates'in
saltanatı sırasında başladı. Erken Pontus sikkelerinde Büyük İskender'in
portreleriyle sikkeleri taklit edildi. Daha sonraki sikkelerde Pers atalarıyla
gurur duyan Pontus krallarının portreleri görüldü. Helenistik gelenekten bir
süre uzaklaşılsa da V. Mithridates ve oğlu VI. Mithridates sikkelerinde yeniden
Büyük İskender modeline dönüldü.
Sikke basımının gerçekleştiği darphaneler, çoğunlukla eski
Grek kolonileriydi. Bu darphanelerde para basımı için yeni malzemeler denendi.[5]
III. Mithridates, saltanatının sonuna kadar önemli miktarda
gümüş sikke basmıştı. Ayrıca kendi portresinin bulunduğu sikkeye sahip olan ilk
Pontus hükümdarıydı.
VI. Mithridates döneminde darphanelerde saf bakır ve pirinç
kullanıldı. Onun döneminde pirinçten yapılmış sikkeler, en eski pirinç paralardı
ve basılan para sayısında büyük bir artış kaydedildi.
Kraliyet ve şehir sikkeleri arasında bir ayrım vardı. Kraliyet
sikkeleri altın ve gümüş üzerine basılırdı. Ayrıca üzerlerinde kralın resmi ve
adı bulunurdu. Şehirler tarafından basılan sikkeler bronzdan yapılırdı ve
sikkenin arka yüzünde şehrin adı bulunurdu.
Başkent dışındaki şehirler tarafından basılan sikkeler, I. Pharnakes
döneminde özerkliklerini kaybettikleri için bir süre durduruldu. VI. Mithridates,
şehirlerin kendi sikkelerine sahip olma ayrıcalığını geri getirdi, ancak yerel
sikkelerin standart hale getirdi ve kontrolü elinde tuttu.
VI. Mithridates döneminde Ege kıyılarına kadar sınırlar
genişledi. Smyrna (İzmir) ve diğer batı kentlerinde de sikke basılmaya
başlandı. Hatta kısa bir süre de olsa Ege’nin karşı kıyılarına geçilip Atina
ele geçirildi. Pontus sikkeleri Doğu Akdeniz bölgesinde geniş bir kabul görmeyi
başardı.
VI. Mitridates Eupator bu mücadelesinde, nasıl ki İskender o
zaman Grek halklarını birleştirmek için basmış olduğu sikkeler üzerinde Zeus ve
Herakles tipini kullanmışsa, VI. Mithridates Eupator da tıpkı İskender gibi
aynı politikayı izleyerek Grek kentlerini birleştirici, onların ulusal
duygularını okşayıcı tipler kullanmıştır. Zeus, Nike, Perseus, Pegasus, Ares başı,
Dionysos başı bunlardan bazılarıdır. Hatta VI. Mitridates Eupator'un Roma'ya
başkaldırması ve tıpkı da ha önce İskender'in yaptığı gibi bu halkların
kurtartıcısı olarak ön plana çıkması, kralın Grekler tarafından
"Hellensever" (=PhilheIlenos) olarak isimlendirilmesine neden olmuştur.
VI. Mithridates Eupator'un bu sikkeleri, Hellenistik dönemde de bölgede Grek
etkisinin varlığını ortaya koymaktadır.[6]
Pontus sikkesi portrelerinde önce arka yüzde tahtta oturan ve
elinde asa tutan Zeus betimi görülürdü. Bazı sikkelerin arka yüzünde ise otlayan
geyik veya kanatlı at (Pegasus) betimi vardı. Ancak Pontus Krallığı’nın arması
olan hilal ve yıldız motifi belirleyici simgeydi.
Pontus Sikkelerinde Ay-Yıldız
Sinop sikke lejantlarında kullanılan hilal formu, çoğunlukla
Pontus sikkelerinde bulunmaktadır.[7]
Hilal ve yıldız figürü aynı zamanda Sümer ikonografisinin de en çok kullanılan sembollerden
biridir. Antik Çağ kullanımlarında ise hilal, Ay Tanrıçası Ceres’i temsil etmektedir. Yıldız ise İştar veya Antik Yunan
Tanrıçası Afrodit’i, Roma
mitolojisinde ise Venüs'ü sembolize etmektedir. Aynı zamanda bu iki sembolle
beraber Güneş diski olan Şamaş (Antik Yunan’da Helios) kullanılmaktadır. Birçok
akademik çalışmada Sümer toplumu içerisinde "Hilal ve Yıldız" üçlü
sembolün bir parçası olarak tanımlanır. Bu da Sin'in Ay'ı, İştar'ın Yıldız’ı ve
Şamaş'ın Güneş'idir.
Pontus Darphaneleri
Amisos, Pharnacia, Trapezus ve Sinope şehirlerinde darphaneler
vardı. VI. Mithridates zamanında sikke basan şehirlerin sayısı önemli ölçüde
arttı. Bunlardan bazıları Amaseia, Abonutheichos, Cabeira, Chabakta, Comana,
Gaziura, Laodikeia ve Taulara idi. Bu şehirlerden sadece Gaziura (Tarsus) önceki
dönemde de sikke basmıştı.
Bölgemizde ele geçirilen ve üzerinde Chabakta yazan sikkelerin Ünye-Fatsa arasında darp edildiği zannedilmektedir. Henüz darp yeri tespit edilemeyen Chabakta sikkelerinin, Mithrapolis yahut Ünye Kalesi’nde mi, Akkuş-Erbaa sınırındaki Kekir Kalesi’nde mi darp edildiği bilinmemektedir.
Kaynaklar:
Keynes, John Maynard - Para Üzerine Bir İnceleme, İş Bank. Yay. VIII. Basım, İst. 2023
Tekin, Oğuz - Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İletişim Yay. İst.
2018,
Tekin, Oğuz. Eski Çağda Para, Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yay. İst. 1998
Demir, Necati - Perikles'in Karadeniz Seferi Üzerine Yeni Bir Yorum,
Belleten 45, Ank. 2001
Erciyas, D. Burcu-Studies In The Archaeology Of Hellenistic Pontus, Cincinnati
Üniv. 2001
Keleş, Vedat. 2008, VI. Mithridates'in Anadolu Siyaseti"
Sosyal Bil. Der. c.8, no.40. 69-78.
Varilci, A.D. Kurul Kalesi Buluntuları III [Sikkeler], Canik Dergisi,
Eylül 2020,
[1] Keynes. 2023,
s. 3
[2] Tekin.
2018, s. 84
[3] Tekin,
1998, s. 6
[4] Demir.
2001, s. 529
[5] Erciyas,
2001, s.157
[6] Keleş, 2008.
S. 71
[7] Nümizmatikte
sikke üzerinde yer alan harfler ve yazılara lejant denir. Lejantlar sikkelerin hangi imparator tarafından ve
hangi yılda darp edildiğini göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder