22 Ocak 2025 Çarşamba

Karadeniz Arkeolojisi-Pontus Sikkeleri

 


Karadeniz Arkeolojisi-Pontus Sikkeleri

  

Antik Dönem uygarlıklarını tanımak için en önemli buluntulardan biri sikke adı verilen değişim araçlarıdır. Madeni para anlamına gelen sikkeler, yazılı belgeler ve diğer arkeolojik bulgularla birlikte incelenir ve değerlendirilirse, geçmişte yaşanan tarihi olaylar hakkında oldukça net bilgilere ulaşılır.

Kazılarda ele geçirilen sikkelerin üzerindeki şekil ve yazılar sayesinde, kimin hangi tarihte egemen olduğu anlaşılabilmekte, enkaz halindeki bazı tapınakların mimari yapısı çözümlenerek yeniden ayağa kaldırılabilmektedir. Sikkeler,  üstlendiği misyondan dolayı Nümismatik adında bir bilim dalı haline gelmiştir. Nümismatik sözcüğü, para anlamına gelen Latince nümisma sözcüğünden gelmektedir. Para, madalya ve jetonların betimlenmesi ve tarihiyle uğraşan bilimdir. İlk antik para koleksiyonları, Rönesans döneminde, Roma ve Yunan tarihindeki ünlü kişilerin portrelerini araştıran hümanistler tarafından oluşturuldu.

Sikke, devletin resmi damgasıyla garantilenmiş, kullanımı kolay madeni bir alım aracıdır. MÖ. 7. yüzyılda Anadolu'da Lidyalılar tarafından icat edilmiştir. Altın ve gümüş karışımından meydana gelen elektrondan yapılmıştır. Bu doğal elektronu ilk kez altın ve gümüşe ayırarak sikke bastıran Lidya kralı Kroisos’tur (MÖ. 585-546).

Zorlu iklim koşulları nedeniyle Karadeniz’de tarihi kalıntılar oldukça azdır. Madeni yapısı nedeniyle sikkeler bu koşullara rağmen günümüze ulaşmayı başaran ender materyallerdendir.  Kaya mezarları gibi bölge arkeolojisi bakımından sikkeler özel öneme sahiptir ve Karadeniz’deki Mitridat-Pontus krallığının varlığını belgeleyen en önemli buluntular arasındadır.  

 


Antik Çağ Para Ekonomisi

 

Klasik iktisadın kuramcılarından J. Maynard Keynes: “Alışverişte sadece uygun bir mübadele aracı olarak kullanılan bir şeyin para olmaya yaklaşması, genel satın alma gücünü temsil edebilmesine dayanır.”[1] der.

Tarihte ilk kez MÖ. 650’de Anadolu’da icat edilen paranın yaygınlaşması ve tüm Anadolu’da kullanıma sokulması MÖ. 5. Yy.’da Persler ve MÖ. 4. Yy.’da B. İskender’le başlayan Hellenistik Dönem’de gerçekleşti.

Bilinen en eski electrum paralar, MÖ. 640’a tarihlendirilen ve Efes'teki Artemis Tapınağı altında bulunan Lydia sikkeleridir. Sikkenin Lydialılar tarafından icat edilmesinden sonra, sikke basımı önce lonia’ya ve giderek Anadolu’nun tüm batı kıyılarına ve oradan da Yunanistan’a geçmiş, İtalya’nın güneyindeki ve Sicilya’daki Yunan koloni kentlerine kadar yayılmıştır.[2]

İlk sikkeler günlük alışverişten veya ticaretten ziyade askerlerin maaşlarının ödenmesi için basılmıştır. Böylece Anadolu’dan basılan ilk para 2600 yıldır aralıksız bu topraklarda basılmaya devam etmiştir.

Sikkenin neden icat edilmiş olduğu sorusuna yanıt vermek hem kolay hem de zordur. Bir görüşe göre sikke, savaş giderleri (askerlerin ücreti, silah yapımı vb.) veya kamu çalışanlarının ücretlerinin ödenmesi, kamu harcamaları(yol, köprü ve bina yapımı vb.) ve vergi toplanması gibi zorunlulukların ortaya çıkardığı bir ödeme aracı idi. Bir başka görüşe göre ise, sikkenin icadının en basit nedeni, günlük ihtiyaçlar için yapılan ödemelerde standart bir ödeme aracına gereksinim duyulması idi.[3]

Sikkenin icadı her ne kadar Lydia Krallığı’na mal edilse de, ona kimlik ve kullanım alışkanlığı kazandıran; başka bir deyişle, model oluşturan Batı Anadolu’daki Ionia bölgesi kentleri olmuştur. Bu kentler ise Yunanistan’dan gelenlerce kolonize edilmişler ve bu yüzden de Yunan kültürünün etkisi altında gelişmişlerdi. Kısa süre içinde sikke basımı, Yunanistan’a, Ege ve Akdeniz’in geniş bir kesimine yayıldı. Bu nedenle Arkaik, Klasik ve Hellenistik çağlarda, Cebelitarık Boğazı’ndan kuzeybatı Hindistan’a kadar Akdeniz dünyasının çeşitli bölgelerinde basılan sikkeler ‘Yunan sikkeleri’ adı altında ele alınırlar.

M.Ö. 546 yılında Lydia Krallığı’na son veren Persler, bir süre Lydia Krallığı’nın sikkelerini basmaya ve kullanmaya devam etmişlerdir. Daha sonra üzerinde Pers kralının betiminin yer aldığı kendi altın (dareikos) ve gümüş (siglos) sikkelerini basmışlardır.

Karadeniz’de ilk Sikke, Sinop’ta muhtemelen Atinalı devlet adamı Perikles zamanında kullanılmaya başlandı. Klasik Çağ'da Atina döneminin (MÖ. 454-404) önemli olaylarından biri de Atina’nın önde gelen devlet adamlarından General Perikles'in Karadeniz Seferidir. Perikles (MÖ. 495-429) Atina demokrasisi ve emperyalizmi arkasındaki itici gücü ve ruhu sağlayan devlet adamı ve askerdir. MÖ. 443 den ölümüne kadar her yıl Atina strategosu (generali) seçilmiştir. MÖ. 440’ta Perslerle Kallias Barışı yaparak ekonomiyi düzene sokmuş ve MÖ. 436’da Karadeniz’e sefer düzenleyerek kolonileri yeniden canlandırmaya çalışmıştır.[4]


Karadeniz’de Pers etkisi, yönetim ve ticari alanda fazla etkili olmadı. Helenistik Dönemde ticari ilişkiler yeniden düzenlendi ve konuda Mitridatların Pontus krallığı etkili oldu. 

 

Pontus “Mitridat” Sikkeleri

 

Pontus sikkeleri muhtemelen Pontuslu II. Mithridates'in saltanatı sırasında başladı. Erken Pontus sikkelerinde Büyük İskender'in portreleriyle sikkeleri taklit edildi. Daha sonraki sikkelerde Pers atalarıyla gurur duyan Pontus krallarının portreleri görüldü. Helenistik gelenekten bir süre uzaklaşılsa da V. Mithridates ve oğlu VI. Mithridates sikkelerinde yeniden Büyük İskender modeline dönüldü.

Sikke basımının gerçekleştiği darphaneler, çoğunlukla eski Grek kolonileriydi. Bu darphanelerde para basımı için yeni malzemeler denendi.[5]

III. Mithridates, saltanatının sonuna kadar önemli miktarda gümüş sikke basmıştı. Ayrıca kendi portresinin bulunduğu sikkeye sahip olan ilk Pontus hükümdarıydı.

VI. Mithridates döneminde darphanelerde saf bakır ve pirinç kullanıldı. Onun döneminde pirinçten yapılmış sikkeler, en eski pirinç paralardı ve basılan para sayısında büyük bir artış kaydedildi.

Kraliyet ve şehir sikkeleri arasında bir ayrım vardı. Kraliyet sikkeleri altın ve gümüş üzerine basılırdı. Ayrıca üzerlerinde kralın resmi ve adı bulunurdu. Şehirler tarafından basılan sikkeler bronzdan yapılırdı ve sikkenin arka yüzünde şehrin adı bulunurdu.

Pontus Sikkeleri Ordu Kurul'da ele geçen 8 tip sikke


Başkent dışındaki şehirler tarafından basılan sikkeler, I. Pharnakes döneminde özerkliklerini kaybettikleri için bir süre durduruldu. VI. Mithridates, şehirlerin kendi sikkelerine sahip olma ayrıcalığını geri getirdi, ancak yerel sikkelerin standart hale getirdi ve kontrolü elinde tuttu.

VI. Mithridates döneminde Ege kıyılarına kadar sınırlar genişledi. Smyrna (İzmir) ve diğer batı kentlerinde de sikke basılmaya başlandı. Hatta kısa bir süre de olsa Ege’nin karşı kıyılarına geçilip Atina ele geçirildi. Pontus sikkeleri Doğu Akdeniz bölgesinde geniş bir kabul görmeyi başardı.

VI. Mitridates Eupator bu mücadelesinde, nasıl ki İskender o zaman Grek halklarını birleştirmek için basmış olduğu sikkeler üzerinde Zeus ve Herakles tipini kullanmışsa, VI. Mithridates Eupator da tıpkı İskender gibi aynı politikayı izleyerek Grek kentlerini birleştirici, onların ulusal duygularını okşayıcı tipler kullanmıştır. Zeus, Nike, Perseus, Pegasus, Ares başı, Dionysos başı bunlardan bazılarıdır. Hatta VI. Mitridates Eupator'un Roma'ya başkaldırması ve tıpkı da ha önce İskender'in yaptığı gibi bu halkların kurtartıcısı olarak ön plana çıkması, kralın Grekler tarafından "Hellensever" (=PhilheIlenos) olarak isimlendirilmesine neden olmuştur. VI. Mithridates Eupator'un bu sikkeleri, Hellenistik dönemde de bölgede Grek etkisinin varlığını ortaya koymaktadır.[6]

Pontus sikkesi portrelerinde önce arka yüzde tahtta oturan ve elinde asa tutan Zeus betimi görülürdü. Bazı sikkelerin arka yüzünde ise otlayan geyik veya kanatlı at (Pegasus) betimi vardı. Ancak Pontus Krallığı’nın arması olan hilal ve yıldız motifi belirleyici simgeydi.


 

Pontus Sikkelerinde Ay-Yıldız

 

Sinop sikke lejantlarında kullanılan hilal formu, çoğunlukla Pontus sikkelerinde bulunmaktadır.[7] Hilal ve yıldız figürü aynı zamanda Sümer ikonografisinin de en çok kullanılan sembollerden biridir. Antik Çağ kullanımlarında ise hilal, Ay Tanrıçası Ceres’i temsil etmektedir. Yıldız ise İştar veya Antik Yunan Tanrıçası Afrodit’i, Roma mitolojisinde ise Venüs'ü sembolize etmektedir. Aynı zamanda bu iki sembolle beraber Güneş diski olan Şamaş (Antik Yunan’da Helios) kullanılmaktadır. Birçok akademik çalışmada Sümer toplumu içerisinde "Hilal ve Yıldız" üçlü sembolün bir parçası olarak tanımlanır. Bu da Sin'in Ay'ı, İştar'ın Yıldız’ı ve Şamaş'ın Güneş'idir.


 

Pontus Darphaneleri

 

Amisos, Pharnacia, Trapezus ve Sinope şehirlerinde darphaneler vardı. VI. Mithridates zamanında sikke basan şehirlerin sayısı önemli ölçüde arttı. Bunlardan bazıları Amaseia, Abonutheichos, Cabeira, Chabakta, Comana, Gaziura, Laodikeia ve Taulara idi. Bu şehirlerden sadece Gaziura (Tarsus) önceki dönemde de sikke basmıştı.



Bölgemizde ele geçirilen ve üzerinde Chabakta yazan sikkelerin Ünye-Fatsa arasında darp edildiği zannedilmektedir. Henüz darp yeri tespit edilemeyen Chabakta sikkelerinin, Mithrapolis yahut Ünye Kalesi’nde mi, Akkuş-Erbaa sınırındaki Kekir Kalesi’nde mi darp edildiği bilinmemektedir.

 

Kaynaklar:

Keynes, John Maynard - Para Üzerine Bir İnceleme, İş Bank. Yay. VIII. Basım, İst. 2023  

Tekin, Oğuz - Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İletişim Yay. İst. 2018,

Tekin, Oğuz. Eski Çağda Para, Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yay. İst. 1998

Demir, Necati - Perikles'in Karadeniz Seferi Üzerine Yeni Bir Yorum, Belleten 45, Ank. 2001

Erciyas, D. Burcu-Studies In The Archaeology Of Hellenistic Pontus, Cincinnati Üniv. 2001

Keleş, Vedat. 2008, VI. Mithridates'in Anadolu Siyaseti" Sosyal Bil. Der. c.8, no.40. 69-78.

Varilci, A.D. Kurul Kalesi Buluntuları III [Sikkeler], Canik Dergisi, Eylül 2020,

 

Dip not:

[1] Keynes. 2023, s. 3

[2] Tekin. 2018, s. 84

[3] Tekin, 1998, s. 6

[4] Demir. 2001, s. 529

[5] Erciyas, 2001, s.157

[6] Keleş, 2008. S. 71

[7] Nümizmatikte sikke üzerinde yer alan harfler ve yazılara lejant denir. Lejantlar sikkelerin hangi imparator tarafından ve hangi yılda darp edildiğini göstermektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder