Gara’da 13 Şehit
“Irak’ın kuzeyindeki Gara
bölgesinde terör örgütü tarafından şehit edilen 13 vatandaşımıza Allah’tan
rahmet; yakınları ve sevenlerine baş sağlığı dilerim. Milletimizin başı sağ
olsun.”
Taziyeyi aynen paylaşıyorum.
Kuzey Irak’ta yaşanan vahim olayla ilgili en aklı başında mesaj
buydu.
Buna rağmen altında onlarca provokatif yorum, tetikçi-kışkırtıcı
ifade… O kadar ki, basında ve sosyal
medyada olayla ilgili yazılanlar, söylenenler olayın vahametini unutturuyor.
Sürüp giden kör dövüşü, bu vahim olayı başka mecralara
döküyor.
En hafifi şu:
“Terörist caniler, elinde silah olmayan rehineleri katletti.”
“PKK, Alçaklığın evrensel tarihini yazmaya devam ediyor.”.
Hatta hızını alamayıp muhalefete vuranlar, HDP’yi yeniden hedefe
koyanlar var:
“HDP demek PKK demektir. HDP, PKK’dan aldığı emirle hareket
eden bir siyaset kuklasıdır. Bu gerçeği bugün bir kere daha gördük. HDP’yle
olan ittifakları zarar görmesin diye PKK’nın adını dahi anamayanları da gördük.”
Dönüp dolaşıp, aynı noktaya geliyoruz hep...
****
Gara’da yaşanan vahşet, 13 yurttaşımızın 2015’li yıllarda
esir alınan altısı asker, ikisi polis ve iki de sivil vatandaşımızın hunharca
katledildiğini ortaya çıkarıyor.
Üç kişinin ise kimliği açıklanmıyor.
Öncelikle şunu anlıyoruz…
Beş buçuk yıl bu vatandaşlarımızın terör örgütü elinde rehin
edilmesine göz yummuşuz.
Oysa aynı gün, Nijerya açıklarında kaçırılan 15 gemici
kurtarılmış ve İstanbul’a getirilmişti.
Ne karşılığında, nasıl serbest bırakıldılar?
“Teröristle pazarlık yapılmaz!” diyenler, gemicileri
kaçıranları farklı mı gördüler…
Devlet baypas mı edildi…
Ya İŞİD’le rehine pazarlığı yapanlar kimdi?
PKK’ya sınır kapılarını açanlar?
Oslo’da PKK ile görüşenler!
****
Neyse, biraz daha eskiye gidelim.
Aralık 1996, neredeyse 25 yıl önce…
PKK, 18 aydır rehin tuttuğu altı askeri Refah Partisi Van
Milletvekili Fethullah Erbaş
başkanlığındaki heyet ve ailelerine, dağlık bir alanda, teslim tutanağı
imzalatarak teslim ettiğine tanık olmuştuk.
Yani ilk kez karşılaşmıyoruz PKK’nın “rehin alma” olayıyla…
Nedense bu defa altı yıla yakın zamandır, rehine konusunda
hiçbir gelişme yaşanmıyor.
Zaman zaman rehin alınanlarla ilgili Youtube videoları ve kaçırılanların
gönderdiği mektuplar olmuşsa da, bunlar yeterli etkiyi yaratmıyor.
Bu konuda Meclis’te 6 kez soru önergesi verilmiş. Sadece
birine yanıt alınabilmiş. Yıllardır ne aileleri muhatap alınmış, ne de sorulara
yanıt verilmiş...
Hepsinden önemlisi beş buçuk yıl bu rehinelere dokunulmamış,
ta ki Gara’da bu operasyon yapılıncaya kadar…
****
Genel Kurmay Başkanlığı’nın açıklamasından da belli, bu
operasyon rastgele bir baskın değil; rehinelerle ilgili bir kurtarma harekâtı…
Her ne kadar “PKK’yı bitirme harekâtı” dense de…
Bu defa kökleri kazınacak… Harekât son terörist yok
edilinceye kadar sürecek gibi, hamasi serzenişler ve alışıldık deyişlerden de anlıyoruz…
Sonuç, hiç te gösterildiği gibi başarılı değil.
36 yıldır benzer nidalarla bugüne geldik.
Elimizde katledilen 13 rehine ve şehit düşen üç nefer var!
Bunca gürültü koparmak yerine, “Ne oluyor?” diyerek,
serinkanlı bir durum analizi yapmak gerekmiyor mu?
Not: Ünye Yerel Tarih çalışmalarımızın
kaynaklarından birini daha yitirdik. Şekerci
Metin (Uzbay) hakkın rahmetine kavuştu. Baba dostu bu büyüğümüzle birlikte
Ünye Esnaf Tarihi’nin bir dönemi daha kapandı. Kendisi ilerlemiş yaşına rağmen
aktif olarak “şekercilik” mesleğini sürdürmeye çalışan bir Ünye esnafıydı.
Metin amcamıza Allah’tan rahmet, sevenlerine sabır diliyoruz. (Değerli çalışma
arkadaşım Ahmet Kabayel’le birlikte “Şekerci
Metin” adlı çalışmamızı yaparken, bize ikram ettiği fındıklı kurabiyenin tadını
hala damağımızda hissetmekteyiz.)
17.02.2021,
Ünyekent
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder