İkiztepe Buluntuları ve Karadeniz Arkeolojisi
Prof. Dr. Önder Bilgi Karadeniz kıyılarında yaşayanlarla
akraba olan İkiztepe halklarının Hint-Avrupa kökenli olduğunu ileri
sürmektedir.
İkiztepe’de ele geçen hayvan-bitki kalıntıları, bölgede temel
geçim şeklinin tarımdan çok avcılık, hayvancılık ve balıkçılığa dayandığını
göstermektedir. Aynı zamanda metal işçiliği, dericilik ve dokumacılıkta da
ileri oldukları anlaşılmaktadır. Metal işçiliği çok özel bir yere sahiptir. Erken
Tunç Çağı II mezarlarından ele geçen 1000’den fazla metal buluntu içerisinde
silah (mızrak ucu, balta, hançer, ok ucu,), alet (delici, kesici, ustura,
keski, kalem, maşak kanca, iğneler), takı (halhal, bilezik, küpe, yüzük,
pendantif= sarkıtma gerdanlık)
ve semboller (ikili veya dörtlü sarmal ve boynuzlu plakalar) dikkati çeker.
Metal işçiliğine dair çok açık kanıtlar (atölyeler, potalar,
kalıplar, bileyi taşları, tonlarca cüruf atıklar) bulunmuştur.
İkiztepe nekropollerinde (mezarlık) ele geçen çok sayıda ve çeşitte silah, takı ve sair buluntular, Erken Tunç Çağı'nda Karadeniz kıyısında yaşayan bu halk ile Karadeniz’in diğer halkları ve Orta Anadolu halkları arasında kültürel-ticari ilişkiler, gömü gelenekleri ve etnik oluşum açısından önemli bağlantılar ortaya çıkarmaktadır.
İkiztepe Erken Tunç Çağı III Mezarlığı Buluntuları
Sadece Erken Tunç Çağı III dönemine ait 634 mezar üzerinde
çalışılmıştır. Gömüt verilerinin cinsiyete ve yaşa özgü bazı özellikler göstermelerinin
yanı sıra gerek mezarlık alanının kullanılışı gerekse prestij eşyalarının ve
ayrıcalıklı mezarların varlığı nedeniyle sınıflaşma aşamasında bir topluluğa
ait ipuçları taşıdığı görülmektedir.
Ayrıcalıklı Gömütler: Gömütler arasında bazıları mezar
eşyalarının zenginliği, mezar eşyalarının düzenlenişindeki özen ve farklılık,
yaş ve cinsiyetle uyumsuz eşyaların seçimi gibi bir takım kriterler ile
değerlendirildiği zaman diğer mezarlardan ayrılmaktadır. Bu durum toplumsal
yapının işleyişine dair bazı ipuçları vermekte, sınıfsal ayrımın İkiztepe’de
halkları arasında da başladığını göstermektedir.
Aşı Boyası: İkiztepe gömüt gelenekleri içinde
karşımıza çıkan bir başka özel uygulama ölülerin üzerine aşı boyası serpilmesidir. Bölgede toplam 11201 mezarda aşı boyası
serpilmesi geleneğini görmekteyiz.
Dörtlü Sarmal Plakalar: İkiztepe’de
Erken Tunç Çağı III dönemi mezarlık buluntuları arasında ele geçirilen İkili ve Dörtlü Sarmal Plakaların işlevleri net olarak belli olmamakla
birlikte saygınlık nesneleri arasında
yer alıyor olmaları düşünülmektedir. Toplam 15 adet dörtlü sarmal, 3 adet de
ikili sarmal ortaya çıkarılmıştır. Kabartmalı törensel mızrak ucu veya dörtlü sarmal plakalar yüksek arsenik içeren bakırdan yapılmıştır.
İkili ve dörtlü sarmal plakaların genelde genç ve erişkin
mezarlarında ele geçmiş olması ve bunların mızrak uçları ile beraber bulunması
bu plakaların savaşçı kültürünün bir
parçası olabileceğini düşündürmektedir. Normalde kadınlara ait olmayan bu
geleneğin örneklerinin 50 yaş üstü kadınlarda da görülmesi, kadınların ileri
yaşlarda erkeklere tanınan bir takım ayrıcalıklara sahip olabildikleri şeklinde
yorumlanabilir.
İkiztepe iskeletlerinde sıkça rast gelinen kafa yaralanmalarının çoğunlukla erişkin erkeklerde görülmesi ve ölümle sonuçlanan bu yaralanmaların kesici, delici ve küt silahlardan kaynaklanmış olması, İkiztepeli erkeklerin içinde yer aldığı bir savaş durumuna yorumlanmıştır.
Trepanasyon Uygulaması
İkiztepe’de hepsi ETÇ III dönemine ait toplam 7 iskelete ait kafataslarında trepanasyon (beyin ameliyatı) izlerine rastlanmıştır. İskeletlerin hepsi erişkin sınıfa ait bireylerdir. Bunlardan genç erişkin bir kadına ve cinsiyeti belirsiz erişkin bir erkeğe ait olan dışındakilerin hepsi erkek iskeletleridir. Erkeklerden biri genç erişkin, ikisi erişkin, ikisi ise 50 yaş üzeri bireylerdir. Toplam 7 birey için beş farklı yatış yönünün varlığı trepanasyon uygulanan bireylerin belirli bir yön tercih edilmeden gömüldüklerini gösterir şekildedir.
İkiztepe Yerleşiminin Mimari Özelikleri
Kalkolitik Çağdan itibaren ahşap mimari uygulan İkiztepe’de bu mimarinin çağlar boyu Karadeniz
bölgesinde sürekliliğini koruduğu görülmektedir.
Tarihöncesi dönemlere ilişkin tabakalarda tespit edilen bu
yapı tekniği, günümüzde Karadeniz bölgesinde "çantı" adı verilen mimari geleneğin bilinen ilk
örnekleridir. Bu yapılar, üst üste dizilen tomrukların köşelerde “geçme”
tekniğiyle birleştirilmesiyle inşa edilmiştir.
İkiztepe mimarisinde ana malzeme ahşaptır. Ahşap evler gruplar halinde ama ayrık düzende köy
içine serpiştirilmiştir. Yapılar genelde dörtgen planda, 25 ile 70 metrekarelik
alanlara sahiptir. Evlerin tabanları
sıkıştırılmış kille yapılmıştır. Bazı yapıların ise zemini ahşaptandır. Yapılar
kesinlikle taş temel üzerine oturmamaktadır. En alt sıra tomrukların çürümemesi
için alta geliş güzel yassı taşlar konmuştur. (ETÇ I’de)
Tabanları sıvalıdır ve ahşap duvarları günümüze ulaşmamış
olan yapıların planları, sıvalar ve dikme delikleri izlenerek
anlaşılabilmektedir.
Çatının ise yine ahşaptan yapıldığı; ters ya da düz çatallı
ahşap kafesin üstüne de su geçirmemesi için kurutulmuş saz ve ot döşendiği tahmin
edilmektedir. Tomrukların araları soğuk geçirmemesi için dışardan sıvanmıştır. Yapıların
tek ya da çok gözlü olduğu görülmektedir.
Girişlerde ahşap direklerle taşınan sundurmalar bulunmaktadır.
Yapılarda pencere
olup olmadığı bilinmiyor. Günümüz ahşap yapılarından hareketle dama yakın küçük
pencereler olduğu sanılmaktadır.
Ahşap kapıların rahat açılabilmesi için girişlere taş ya da
kil söveler yerleştirilmiştir.
Yapıların içinde fırın
ve ocak yerleri bulunmamıştır. Nispeten
büyük ocak ve fırınlar avlularda bulunmaktadır. Avluların üzeri kısmen sundurma
ile kapatılmıştır Bu fırınların hemen yanında kilden yapılmış işliklerin var
oluşu günlük yaşamın yapı içlerinden çok avlularda geçtiğini işaretlemektedir. Çoğunlukla
her yapının çitle sınırlandırılmış bir avlusu vardır. Avlulu yapılardan birinde çok sayıda idolün
bulunduğu bir fırına rastlanmış ve burası çevresiyle birlikte kutsal alan kabul edilmiştir.
Birçok ailenin ortak kullandığı avlularda çömlek imalatından
idol üretimine, maden dökümünden yemek pişirmeye kadar bir dizi faaliyet
yürütülür, dinsel törenler gerçekleştirilir, aynı zamanda ahır olarak kullanılırdı.
Ahşap mimari, Karadeniz Bölgesinde Samsun civarında yer alan
Eski Tunç Çağı yerleşimlerinden İkiztepe
dışında, Dündartepe ve Tekkeköy’de de aynı geleneğe bağlı olarak
ortaya çıkmaktadır. Bu konutlar kalın ağaç gövdelerinin çantı tekniği ile yükseltilmeleri ve üstlerinin semer ya da beşik dam türünde bir çatıyla
kapatılması sonucu oluşmuş, tek veya çiftgözlü, avlulu veya avlusuz yapılardan
oluşur.
Ahşap mimari pek fazla değişikliğe uğramadan ETÇ II ve III. Evrelerinde de varlığını sürdürür. İlk Tunç Çağı III. Evre mimarisine ilişkin örnekler Tepe III’ ten gelmektedir. Ahşap evler gruplar halinde ama ayrık düzende köy içine serpiştirilmiştir. Yapı planına baktığımızda tek ya da çok gözlü olduğu görülmektedir. Girişin olduğu duvarın dış önüne, ahşap direklerle taşınan bir sundurma inşa edildiği, direk deliklerinin izlerinden anlaşılmaktadır.
Erken Tunç Çağı’nda Karadeniz
Karadeniz’in Erken Tunç Çağı kültürü ile ilgili bilgilerimiz
bölgenin sadece orta kesiminden gelmektedir. Doğu ve batı Karadeniz kesimleri
ile ilgili bilgilerimiz yok denecek kadar azdır.
Orta Karadeniz kesimi tarıma uygun toprakları (Çarşamba ve
Bafra ovaları gibi) ile Erken Tunç Çağı sürecinde yerleşimlerin yoğunlaştığı
alan olmalıdır. Bu çağda bölgede nehir taşımacılığı önemli bir faaliyet olarak
karşımıza çıkmaktadır. Kızılırmak ve Yeşilırmak akarsuları bölgede sadece
iklimsel ve topografik anlamda etkili olmakla kalmayıp, taşımacılık açısından
da önemli bir olgudur. Son yıllarda bölgede devam eden yüzey araştırmaları bu
çağda bölgede yerleşim sayısının hiç te az olmadığını göstermiştir.
İkiztepe kazıları ışığında Erken Tunç Çağı Orta Karadeniz’de
M.Ö. 3200-2800 tarihleri arasına tekabül eder ve bu kültürün yöreye özgü ahşap-kerpiç/çamur
mimarisi ve keramiği ile karakterize edilir.
Kırk yıldan bu yana
İkiztepe’de kazı yapanlar, yörenin bu dönemde Güneydoğu Avrupa ve Karadeniz
civarındaki büyük bir kültürün izlerini taşıdığını öne sürmektedirler. Onlara
göre İkiztepe kültürünün geniş çaplı yayılımı Karadeniz merkezli bir deniz ticareti ile olmaktadır.
Yararlanılan kaynaklar:
Davut Yiğitpaşa, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Arkeoloji
Bölümü
Uluğ Bahadır Alkım, Birinci ve İkinci Dönem İkiztepe Kazıları
(1983)
Önder Bilgi, Samsun İkiztepe Arkeolojik Kazıları
Tepe III çalışmaları (1993-94).
Önder Bilgi, İkiztepe Kazılarının 1999 Dönemi
Sonuçları, Kazı Sonuçları Toplantısı 2000
Önder Bilgi, İkiztepe Kazılarının 2000 Dönemi
Sonuçları, Kazı Sonuçları
Toplantısı 2001
Tahsin Özgüç, Samsun Hafriyatının 1941-1942 Yılı Neticeleri,
III, TTKong. 1948
İ.K.Kökten, N. Özgüç, T. Özgüç, Samsun TTK Raporu, Belleten 1945
10.02.2021,
Ünyekent
http://www.unyekent.com/yazi/2221-ikiztepe-buluntulari-ve-karadeniz-arkeolojisi.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder