Yerli Üretim
İki
hafta önce tip 2 diabet için (şeker hastalığı) raporla alınan iki çeşit ilaçtan
söz etmiştim...
Yaklaşık
10 yıldan bu yana kullandığım ilaçlardı bunlar, birinin adı Starlix idi.
Nateglinid etken maddesi içeren ve ağız yoluyla alınan Starlix'i artık SGK ödemiyor...
Çünkü
bu ilaç ülkemizde üretilmiyormuş....
Onun
yerine ülkemizde üretildiği söylenen muadilleri öneriliyor.
Starlix
yerine aynı etken maddeye sahip "yerli
üretim" iki ilaç adı öne çıkıyor.
Ne
var ki, her iki ilaç da haftalardır dağıtım depolarında mevcut değil.
Çaresiz
ilacın bedelini cepten ödeyeceğiz...
Ben
ve benim gibi binlerce şeker hastası, oldukça pahalı olan bu ilacı Sosyal
Güvenlik Kurumu'ndan temin edemiyor!
Bu
durum çok daha ileri boyutlarda kanser tedavisi ilaçlarında, kalp ve damar
hastalıklarında ve diğer kronik vakalarda da yaşanıyormuş.
Şu
ekonomik kriz ortamında, ortaya çıkan mağduriyeti varın siz hesap edin.
****
İki hafta önce yazdığımız, "Ne Kadar Yerli?" adlı yazımızda, "yerli" denilen
ilaçların aslında yerli olmadığını, bu ilaçları üreten "yerli" ilaç
firmalarının çok uluslu sermaye çevreleriyle iç içe geçtiklerini yazmıştık.
Starlix'in ödenmediği, muadillerinin piyasada bulunmadığı
bu aşamada, "yerli malı"
güzellemesi yapan siyasi iktidar sözcülerine de şüpheyle bakmaktan başka yol
kalmıyor.
Hele
son dönemde krizi fırsat bilerek konkordato ilan eden iş adamlarına ne
demeli...
Son
dönmede iyice daralan üretim sektöründe iflaslar sürerken, sermaye çevreleri daha
karlı buldukları bankacılık-finans sektörüne kaymakta yahut yabancı sermaye ile
ortaklıklar kurarak "dışa" açılmaktadır.
İşte
bu ortamda "yerli üretim"
aldatmacasına karşı 15 gün önce sormuştuk:
"Bu kadar yerli ilaç üretiminden
yanaydınız da 2005 yılı sonunda neden SSK İlaç Fabrikası'nı kapattınız?"
***
İşte
bu sorunun cevabı, Sağlık Bakanlığı'nda
bir dönem ilaçtan sorumlu bir makamda
bulunan bir isimden geldi...
Yrd. Doç. Dr. Mahmut Tokaç.
Şöyle
diyor Sn. Tokaç:
"Ünye Kent Gazetesindeki İlaç
yazısını okudum. SSK İlaç Fabrikası ile ilgili denetim dosyası bana gelmişti.
Gerçekten içler acısıydı fabrikanın durumu. Orada üretim yapmak vatandaşına
ihanet demekti. Kendilerine iyileştirme yapıp yapamayacaklarını sordum. Yapamayacaklarını
söylediler. O rapora göre mutlaka kapatılması gerekiyordu. Ben kapatma kararını
uygulamanın kamuoyu nezdinde sıkıntı doğuracağını belirttiğimde, eldeki
hammadde bitince üretime son vereceklerini bildirmeleri üzerine kapatma
kararını sümen altı ettim. Kendiliklerinden üretimi durdurdular. Yani kapatma
uygulanmadı Sağlık Bakanlığı tarafından."
Samimiyetinden
zerre kadar şüphe etmediğim Mahmut Tokaç,
yakından tanıdığım bir insandır.
"Yaptığın
açıklamayı kullanma hakkına sahip miyim?" diye sormuş ve kendisine kısa
bir açıklama yazmıştım.
Henüz
kendisinden bir cevap alamadım.
Yukarıdaki
açıklamayı da iznine sığınarak, olduğu gibi aktardım...
Kendisine verdiğim cevap da şöyleydi:
"Açıklama için öncelikle
teşekkür ediyorum. Ancak bu kadarı bile durumun vahametini ortaya koymaya
yetiyor. Kapatmaya karar verme ile üretime son verme arasında bir fark var mı?
(Öldürmekle hayatına son vermek arasındaki nüans gibi...) Önemli olan bu
fabrikanın nasıl "içler acısı"
hale getirildiğidir. Sonuçta SSK, kayıtlı üyelerine ücretsiz "yerli"
ilaç temin etmeyi bu aşamada terk etmek zorunda kalmıştır."
****
Yerli Üretim Nasıl Olur?
Balık
baştan kokar... Eğer bir ülkede ekonomik-sosyal yapı yukarıdan aşağı çarpık
hale getirilmişse, yerli ve milli olanı bulmak imkansızdır.
Haliyle
iç ve dış politikada kimin ne zaman dost, ne zaman düşman kesildiğini anlamak
mümkün değildir.
Şayet
yerli üretimden söz edeceksek, önce tam bağımsız bir ülke olmalıyız.
Eskilerin
deyimiyle...
İstiklali tam Türkiye!
Aksi
halde sadece sanayi ve tarım sektöründe değil....
İthal
samanla beslediğimiz hayvancılıkta da çoktan sıfırı tüketmişiz demektir.
Ünyekent, 03.10.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder