Kurul Kalesi Buluntuları
Ordu Kurul Kalesi’nde 2010’da başlayan kazılarda bugüne
kadar arkeolojik değer ifade eden çok sayıda buluntu ele geçirilmiş ve
Karadeniz Arkeolojisine önemli katkı sağlanmıştır.
Kazı çalışmaları daha çok İç Kale ön giriş kapısı, kuzey
terası ve bu iki sektörü birbirine bağlayan basamaklı alan olmak üzere üç
sektörde yürütülmüştür. Kazılarda ele geçen Oturan Kybele Heykeli, Kybele, Dionysos,
Apollon heykelcikleri ve çok sayıda
çömlek ve sikkeler, Helenistik Dönem ile Pontos Krallığı’na tarihlenmektedir. Bir
yangınla sonlanan son mimari evrede ele geçen yüzlerce ok ucu, mızrak, kargı,
gülle ve sapan tanesi ise MÖ. 65/64 yılları civarında yaşanılan Roma yenilgisi
sonrası kalenin bir daha kullanılmadığını ortaya çıkarmaktadır.
Kurul Kalesi, muhtemelen Kotyora antik kentine hâkim, hinterlandında antik bir limanın da
yer aldığı stratejik konumda bir yerleşimdir. Pontos krallarından I. Pharnakes tarafından MÖ 183 yılında
Sinope’nin ardından ele geçirilen bu bölgede, Kotyora ve Kerasos kentleriyle
birlikte başlayan yerleşim, VI.
Mithradates döneminde Karadeniz sahil kesimine hâkim kalelerle yeni bir
işlev kazanmıştır. Amasyalı coğrafyacı Strabon
bu durumu “Mithradates Eupator ülkesinin sınırlarını genişletmesi ardından 75 kale
yaptırdı” şeklinde ifade etmektedir.
Oturan Kybele Heykeli
2016 yılında, Kuzey Terası üzerindeki ana giriş kapısında
naiskos formlu bir niş içerisinde, in-situ
olarak gün yüzüne çıkarılan mermer Kybele
heykeli, yerleşimin askeri fonksiyonunun dışında taşıdığı kültsel kimliğin
en önemli kanıtlarından biridir. Kent ve surların koruyucu tanrıçası vasfıyla
karşımıza çıkan ana tanrıça heykelinin dışında, farklı sektörlerden ele geçen
pişmiş toprak Kybele heykelcikleri ana tanrıça kültünün Doğu Karadeniz’e kadar
uzanan diğer kanıtlarını oluşturmuştur.
İn-situ halde ele geçirilen Kybele heykeli (Resim: 1),
buluntu yeri itibariyle Ana Tanrıça Kybele’nin kent-koruyucusu, surların
koruyucusu özelliği ile birebir örtüşmektedir. Omuzlara düşen saç lüleleri
baştan ayrışık biçimde verilmiştir. Uzaklara bakar şekilde işlenmiş göz yapısı,
hafif etli dudakları ve dengeli, ince işçilikli genel yüz hatları dikkat
çekmektedir. Tanrıça, ayaklarının üstüne kadar dökülen bir khiton ve kalın boğumu kucağından sol ayağına kadar inen khimation giymektedir. Göğüslerinin
hemen altında yer alan kuşak elbiseyi sıkmıştır. Karın üzerinde, bacaklarının
arasında, ayak üzeri pilelerdeki kıvrımlar göze çarpmaktadır. Sandal giymiş sağ
ayağın iki parmağının ucu gözükmektedir. Diğer ayak ise korunamadığından
görülememektedir. Tahtın en üst kısmında semerdamlı lahitleri andıran bir nesne
durmaktadır. Tahtın arkalığı yedi gözlü ızgara biçimindedir. Tanrıçanın
oturduğu kısımdaki minder oldukça dikkat çekicidir. Minderin yan yüzündeki
dikişler ve Kybele’nin oturduğu yerdeki çöküntü ince işçiliği gösteren diğer
detaylardır. Tahtın ayakları kenarlardaki girintili çıkıntılı işçilik ile
hareketlendirilmiştir. Roma istilası ile gerçekleştiği tespit edilen yangından
heykel yoğun şekilde etkilenmiş, kıvrımlı kısımlarda yoğun miktarda şekerlenme
oluşmuştur. Sağ lüleler, sağ göğüs, sağ ve sol diz, ayaküstü pilelerde bu
şekerlenme yoğun biçimde görülebilmektedir. Heykelin başının üst kısmında
muhtemelen duvarın üst kısmından düşen bir moloz veya bloğun düşmesi sebebiyle
kırıklar mevcuttur. Heykelin iki kolu da kırık vaziyette nişin zemininde
bulunmuştur. Bu kısımda ve kolların omuzla birleştiği yerde, uzuvları tutturmak
amacıyla oyulmuş zıvana delikleri görülmektedir.
Dağlar, doğal kayalıklar, doğal yaşamla özdeşleşen ve
Anadolu’da uzun yıllar tapınım gören ana tanrıça Kybele’ye, tüm bu unsurların
bir arada görülebileceği bir yer olan Kurul Kalesi’nde rastlanması, Türk
arkeolojisi açısından önemli bir keşif, Pontos Bölgesi arkeolojisi içinse ciddi
bir katkı olarak algılanmaktadır.
[S. Yücel ŞENYURT, Atakan AKÇAY, Emirhan BULUT; Kurul Kalesi 2016 Yılı Kazı Çalışmaları, 39. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 3.
CİLT, s. 140]
Dionysos (Bakkhos) ve Diğer Heykelcikler
Olympos’un son tanrısı, hatta on üçüncü tanrısı olarak da
kabul edilen Dionysos Şarap Tanrısı olarak bilinir. Ölümlü kabul edilmesi ve
anıt mezarının bulunmasıyla diğer tanrılardan ayrılır. Adına her yıl
festivaller düzenlenmesi ve elinde üzüm salkımıyla tasvir edilmesiyle yanında,
Anadolu’da da Dionysos’un özel bir yeri vardır.
Mitolojiye göre Dionysos, Zeus ve Semele’nin oğludur. Semele,
Hera’nın oyununa gelip Zeus’un şimşeğine maruz kalır ve ölür. Zeus, annesinin
rahminden Dionysos’u alıp baldırına gizler ve dünyaya getirir. Zeus, onu Hermes aracılığıyla nymphelerin
korumasına Nysa Dağı’na gönderir. Dionysos şarabı ilk kez Anadolu
topraklarında, Lydia’da keşfeder ve insanlara sunar. Frigya kralı Midas
öykülerinde adı sıkça geçen Dionysos’un Pontos Krallığı döneminde de önemi
büyüktür. VI. Mithradates, Eupator Dionysos adıyla bilinir.
Kurul’da, Kuzey Terası 6/d-e plankareden ve 543.61
seviyesinden ele geçirilen pişmiş toprak bir Dionysos büstü (Resim: 4)
(Dionysos Botrys) ve devam eden çalışmalarda, parçaları mekana dağılmış
vaziyette üç adet pişmiş toprak Kybele heykelciği yaklaşık 543.58-543.24 metre
seviyelerinden ele geçirilmiştir. Üç heykelcikte de ana tanrıça, başında suru
temsil eden bir polos taşımaktadır. Ana tanrıçalar, uzun saçları omuzlarından
aşağı dökülmüş, dökümlü bir khitonun
üzerine kucak kısmında kalın boğumlu bir khimation
giyen, sağ tarafında bir anthemionu
olan taht üzerine oturmuş vaziyette işlenmiştir. Sol elinde bir tympanon tutarken tahtın kolçağına
uzanmış sağ el bir phiale
tutmaktadır. Kybele’nin ayakları aslan üzerine basmaktadır. Parçalar halinde
ele geçirilen heykelciklerden iki tanesi, restorasyon sonrası neredeyse tamamen
ayağa kaldırılmışken bir tanesinde eksikler bulunmaktadır (Resim: 5).
Aynı kazı noktasına yakın bir yerde silindirik gövdeli,
belden yukarısı tasvir edilmiş, pişmiş toprak bir heykelcik (Resim: 6) daha ele
geçmiştir.
Devam edecek…
[Bu yazıdaki fotoğraflar Prof. Dr. Şenyurt ve ekibinin arşivinden alınmıştır. Yararlanılan
kaynak da aynı ekibe aittir.]
08.07.2020,
Ünyekent
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder