Parion’da Çocuk Oyuncakları
Parion, Çanakkale ili Biga ilçesi Kemer köyü
sınırları içinde bir antik kenttir. Tahminen MS. II. Yüzyıl’da Romalı kıdemli
asker emeklilerinin kente yerleşmesiyle sosyal ve kültürel yapıda önemli bir
değişiklik meydana gelmiş; gladyatör oyunları ve asker hayranlığı sonucunda da
çocuklar için kukla oyuncaklar yapılmıştır.
Antik adı Propontis olan Marmara bölgesinin güneyinde bulunan
Parion antik kenti, jeopolitik konumu nedeniyle tarihin her döneminde bölgede
söz sahibi olmak isteyen egemen güçlerin elinde tutmak istedikleri bir yerleşimdir.
Parion’un Keşfi
2008 yılında Parion antik kenti kazıları büyük bir ivme
kazanmıştır. Kuzey Troas’ın Parlayan
Yıldızı olarak tanımlanan antik kent, Ephesos (Efes) ile mukayese edilir
hale gelmiştir.
2014 yılında Prof. Dr. Cevat Başaran’ın sağlık sorunları
nedeni ile Parion kazı başkanlığı görevinden ayrılmasından sonra çalışmalara
değerli hocam Prof. Dr. Vedat Keleş
tarafından ikinci dönem kazıları olarak devam edilmiştir.
Parion Antik Kenti Tarihi
Marmara Denizi kıyı kenti olan Parion, 2005 yılından beri yürütülen çalışmalarda özellikle nekropolis (mezarlık) alanında elde edilen veriler göz önünde bulundurulduğunda bir Troas kenti olduğu kabul edilmektedir. Antik Parion, batısında Lampsakos (Lapseki), doğusunda Priapos (Karabiga) ve güneyinde Skepsis (Bayramiç) gibi önemli kentlerle komşudur.
Eusebios, Parion'un M.Ö. 709 yılında kurulduğunu
söylemiştir. Parion isminin kökeni ile ilgili üç görüş bulunmaktadır. Bunlardan
ilki Parion kökeninin Paros'tan geldiği, diğeri Erythrailı göçmen Iason ve
Demetria'nın oğlu Parius'dan türediği, sonuncusu da ismin Troia prensi
Paris'ten kaynaklandığı ve Paris’in şehri anlamına geldiğidir.
Parion M.Ö. 478-477'de Delos Birliği'ne üye olmuştur. M.Ö.
387'de Pers egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender'in M.Ö. 334'te
Persler'i Granikos Savaşı'nda yenmesiyle Anadolu'da yeni bir dönem başlamıştır.
M.Ö. 188'de yapılan Apameia Barışı sonrası önce Pergamon krallığının, ardından Roma’nın
egemenliğine girmiştir.
Kentin öneminin farkında olan Roma, Parion’u ilki Julius Caesar ya da Augustus Dönemi’nde, ikincisi de Hadrianus Dönemi’nde olmak üzere iki
kere koloni kenti olarak kullanmıştır.
Kentin Hadrianus döneminde ikinci kez elde ettiği statüden
sonra mimari faaliyetler hız kazanmıştır. MS. II. Yüzyıl’ın ikinci yarısına
tarihlenen tiyatronun mimari bezemeleri ve kabartmaları bu faaliyetlerin
doruğunu temsil eder. Kentin zenginliğini ve genişliğini gösteren bir başka
ayrıntı, nekropol alanında mezar odalarında ve lahitlerde bulunan hediyelerdir.
Nekropol alanında bulunan buluntulardan bazıları oyuncak bebekler ve bebek mezarlarından elde edilen ölü
hediyeleridir.
Çocuk ve Oyun
Çocuk ve oyun, iki önemli faktördür insan yaşamında ve buluştukları noktada “insan olma” erdemi ortaya çıkar. Sunay Akın’ın deyişiyle “Uygarlığı ortaya çıkaran, oynayan insandır.” 'Homo Ludens' olmasaydı, bilim ve sanat adında iki kanadı kollarına takarak bilginin rüzgârında uçamazdı insanlık.
“Oyuncak bebek” dediğimizde aklımıza çocukların oynaması
için, tekstil, deri, ahşap, kemik, fildişi ve kil gibi farklı türden malzemeler
kullanılarak yapılmış insan tasvirlerinden oluşan oyuncaklar gelir. Daha çok
pişmiş topraktan yapılan oyuncak bebeklerin günümüze ulaşan örnekleri bazen
kutsal alanlarda, mezarlık alanlarında ve atölyelerde bulunmakta, bazı
durumlarda da çocuk mezarlarından ele geçmektedir. Tanrı, tanrıça ya da diğer
mitolojik karakterlerin tanımlanmasına yarayan, belirgin eşya, giysi, aksesuar
ve simgeleri barındırmadıkları sürece ilk olarak oyuncak bebek olma ihtimalleri
düşünülen bu figürinlerin gerçek kimlikleri ve işlevlerini ise ancak bulundukları
yerin bağlamında değerlendirdiğimizde anlayabiliriz.
“Oyuncak” ve “mezarlık”
yan yana düşünülemeyecek kadar tezat terimler olsalar da mezarlık alanlarında
ender rastlanan çocuk ya da bebek mezarlarından elde edilen ölü hediyeleri,
konunun anlaşılması açısından oldukça önemli bir yere sahip. Öyle ki, Antik Çağ
insanının öteki dünya ya da daha açık ifade ile ölüm ve ölümden sonraki yaşam
ile ilgili oluşturduğu kült ya da gelenekler bütünü, mezarlara bırakılan bu ölü
hediyelerini anlamlandırabilmemizi mümkün kılar.
Oyuncak bebeklerin Hellenistik dönem örnekleri genel olarak
oturur vaziyette, çıplak ya da giyimlidir. Bu örneklerden bazıları için
Hierodoulos (tapınak hizmetçisi) ya da Afrodit gibi farklı tanımlamalar
yapılmakla birlikte çocuk oyuncağı olabilecek örneklerin varlığını da
biliyoruz. Çıplak ve kolsuz olmalarının sebebi olasılıkla kız çocukların farklı
türde kıyafetler giydirebilecekleri oyuncak bebek olmalarıdır. Bununla birlikte
Helenistik ve Roma dönemlerinde hareketli kol bacak yapısına sahip örneklere erkek
tasvirleri de eklenmiş, hatta daha geç dönemlerde kukla tarzı oynayan uzuvlu
örneklerle birlikte tüm haliyle betimlenen erkek tasvirlileri de yapılmıştır.
Kız ya da erkek çocuklar için farklı türleri olan bu oyuncak bebekler, dönemin
sosyo-kültürel veya siyasi yapısına göre de farklılıklar yansıtabilmektedir.
Örneğin, Parion örneklerinde de on yaşlarında bir kız çocuğu,
iki kanatlı yazı tahtası tutan oturan kız çocuk figürinlerini, oğlan çocuklar
ise aynı nitelikte yazı tahtası ya da parşömenini tutan toga giymiş erkek
çocukephebe (erkek ergen) figürinlerini oyuncak olarak tercih ediyorlardı.
MS II. Yüzyıl’la birlikte Parion antik kentinde başlayan
Veteran (emekli olmuş asker) kolonisi hareketliliği sonucunda kentteki çocuk
oyuncak tiplerinde değişiklikler meydana gelmiştir. Örneğin erkek çocuk
mezarlarında ip ya da metal tel ile tutturulmuş oynar ayaklara sahip asker ya
da savaşçı tipli kukla oyuncak figürinlerinin ön plana çıkmaya başladığını
görüyoruz. Gladyatör oyunları ve asker hayranlığı sonucunda çocuklar için bu
kukla oyuncaklar yapılmıştır.
Aynı kültürel hareketliliğin bir diğer sonucu olarak, İtalya’da
öncülerini Etrüsk kültüründen alan klineye uzanmış insan betimlemeleri, çocuk
mezarlarında, özellikle de kız çocuk mezarlarında rastlanan oyuncak figürin
tipi olmaya başlamıştır.
Çıngıraklar
Oyuncak Hayvanlar
MÖ 5. yüzyıldan Roma İmparatorluk Dönemi içlerine kadar olan
süreçte farklı türde pişmiş toprak hayvan figürinleri de oyuncak olarak kullanılmıştır.
Bu konuda belirgin veriler sunan Güney-Tavşandere Nekropolisi çocuk
mezarlarından ele geçen farklı türdeki hayvan figürinlerinin de birer oyuncak
olma olasılığı yüksektir.
Tekerlekli oyuncak hayvan figürinlerinin Anadolu’daki
örneklerinden biri de Güney-Tavşandere Nekropolisinde iki yetişkin bireyle
birlikte aynı mezara gömülmüş bir çocuğa ait olan tekerlekli at figürinidir. İp geçirme deliğine sahip olan bu
oyuncak at, antik kentte yaşanan kültürel değişime paralel olarak ortaya çıkan oyuncak
türlerinden birisi olmalıdır.
Aşık Kemikleri
Çocukların vazgeçilmez oyun gereçleri arasında yer alan aşık kemiklerinin çocuk veya genç kadın mezarlarına, ölü hediyesi olarak bırakılmış örneklerine Troas bölgesinde Parion, Assos ve Antandros’un Arkaik ve Klasik dönemlere ait mezarlarında rastlamak mümkündür.
Bunlar, mezarlara bırakıldıktan sonra ritüel odaklı
işlevleriyle birer ölü hediyesi formatına bürünseler de aslında mezar sahibi
çocukların günlük yaşamlarında kullanmış oldukları oyuncakları ya da oyun
gereçleri olup, öteki dünya inancı çerçevesinde, ölümden sonraki hayatlarında
da onların yanlarında olması düşüncesiyle mezarlara bırakılmışlardır.
Antik çağlardan günümüze materyal, yöntem ve teknik değişse de
çocuk ve onun mutluluğu ile eğitimi olan oyuncaklar insan hayatının ayrılmaz
bir parçası olmuştur. Başlangıçta pişmiş toprak, ahşap kemik veya bezden
yapılmış farklı türdeki oyuncaklar zamanla metal ya da plastik malzemeli bir
evrime sahne olmuş; modern zamanda ise benzer nitelikte elektronik oyuncaklar
ya da dijital oyunlara dönüşmüştür.
Not: Bu makalede yer alan bilgilerin bir kısmı aşağıdaki kaynaktan
derlenmiştir:
Prof. Dr. Vedat Keleş, Doç.
Dr. Hasan Kasapoğlu, Arkeolog Sadık Tuğrul;
‘Çocuk-ölüm-oyun’ tezatında Parion’da çocuk oyuncakları, Arkeo Duvar, Sayı: 6 / Ocak/Şubat 2022, Sayfa 41-48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder