Sevgi Ağabeyim Yaşar Karaduman
Aslında yıldönümlerinde
anmak gerekirdi seni, sekiz Ocak’ta…
Aramızdan ayrılalı iki
buçuk yıl olmuş.
Ajanda usulü çalışma
alışkanlığı olmayınca, aylar sonra düşüyorsun usuma.
Ahmet Kaya şarkısındaki
gibi:
“Hep sonradan gelir
aklım başıma, hep sonradan, sonradan…”
Yine sahilde yürüyoruz
Çömlekçi Mahallesi’ne doğru…
Sahildeki sütunların
yanından geçiyoruz.
Tam da deniz sezonu
açılırken!
Sütunların yeni olduğu,
henüz birinin dikildiği tarihte...
Feneraltı’ndan
dönüyoruz.
Ben, Ahmet Kabayel ve sen
Yaşar ağabey.
O anı fotoğraflıyoruz,
sonra da yazıyorsun...
Arşivden bulup, çıkarıyorum
işte.
Paylaşma gereği duyuyorum
izninle.
(Birken üç oldu o
sütunlar, tepesine kel kartal, leylek maketi falan konduruldu. Sütunlar hala
orada duruyor ama üstündeki kuş maketleri kaldırıldı. Dün sahilde sütunları
görünce hatırladım değerli ağabeyim Yaşar Karaduman’ı. Âşık Veysel’in dediği
gibi, hatırlanası dostlardandı. Kendi gitti, adı kaldı. Bir de özlemi.)
Ünye’den çıktım başım selamet
İstanbul’u görünce koptu kıyamet.
Aşağıda kısa bir Ünye
yolculuğunu yazmak istiyorum size.
Uzun metinlerden çok
fotoğraf bulacaksınız dosyada.
O nedenle hemen
kapatmayın, sizi sıkmayacağım.
Ünye sakin ve huzurlu
bir kasaba…
Bu sakin Karadeniz
kasabasından İstanbul’un keşmekeşine dalınca
Yukarıda yazdığım gibi
kıyamet kopuyor.
İlk fotoğraflı konu: Sütunlar
Aşağıda fotoğraflara
dikkatle bakın bunlar ne olabilir?
Biz ne olacağını
biliyoruz acaba siz ne yorum getireceksiniz bakalım.
Bunlardan beş tane yan
yana yapacaklar
Ünye taşından yapacaklar
Bu sütun şimdilik tek olarak fotoğrafta görülen yere dikilmiştir.
Ünye taşından olduğunu
öğrendik.
Özellikle bu konuda
Amerika’da yükseköğrenim görmüş sevgili arkadaşımız Mehmet Kavaklıoğlu’na soruyorum:
Mehmetçiğim bunlar
hangi tip sütunlardır, buraya neden dikilmiş olabilirler, kaidenin üzerine,
yani tepesine sence ne konacaktır?
Bir sabah denizden
dönerken, Varilci, ben ve Kabayel…
Sütunun önünde durup
anlamaya çalıştık.
Fikir yürüttük bu nedir,
şimdi durup dururken neden buraya dikilmiş?
Varilci, önce sütuna hayran hayran baktı
-Vay beee, dedi, bu tam Memet Abi’nin işi. Ahmet
sen biliyor musun bunun buraya neden dikildiğini ve ne işe yarayacağını?
-Vallahi hiçbir bilgim yok, ben de anlamaya
çalışıyorum. Kaidenin dibinde bir yazı falan da yok. Acaba üzerine ne
oturtacaklar?
Varilci:
-Buraya neden diktiler, tarihle ilgili bir şey mi
acaba?
Kabayel:
-Tepesi düz buraya kesin bir şey oturtacaklar ama
ne?
Kabayel:
-Gelin şöyle dibinde bir hatıra fotoğrafı çekelim,
Yaşar Abi senin fikrin nedir, bu ne işe yarayacak acaba, sen sütundan anlarsın
tarihçisin…
Karaduman:
Varilci fazla dayanma yıkılır mıkılır, zaten
adımız bozguncuya çıkmış başımıza kalır. Ben şimdi Mehmet Kavaklı’nın önüne
geçip yorum yapamam, fırça mırça yeriz Memet’den. O zaten bunu görünce yazar
bize.
Varilci:
-Abi bunun tarihle bir ilgisi var, tarih senin
işin, eskiden Ünye’de böyle direkler mi vardı acaba, onların yerine dikiyor
olabilirler mi, hiç fikrin yok mu?
Karaduman:
-Benim tahminim şöyle: Bunlardan yan yana beş tane
yapacaklar. Tepelerine de, ya ayakta ya da büst olarak Ünye’nin beş Ünlü
Paşasının heykelini dikecekler.
Varilci:
-Kim abi bu beş Ünyeli ünlü paşa?
Karaduman:
-Onu da siz bulun…
İkinci
Tema: Eski iskelenin
üzerindeki ışıklar.
Ünye’de gözümüze çarpanlardan biri de
eski köprünün üzerine konulan altı yedi adet, enerjisini gündüz güneşten
depolayıp hava kararınca yanıp sönmeye başlayan kırmızı lambalar.
Gündüz lambaların görünüşü bu şekilde…
Hava kararınca kırmızı olarak peş peşe yanıp
sönüyorlar.
Biz yalnız bu kadar yakalayıp fotoğraflayabildik.
Acaba bu ışıklar ne amaçla buraya konuldu?
Sizin tahminleriniz nedir?
Ben Ünye’de birkaç kişiye sordum, biri
-Limana gemiler geliyor, gelip giderken eski
iskeleye çarpmasınlar diye koymuşlardır, dedi
Biri de:
-Dolgu var ya, Atatürk Parkı dolgusu, yukardan
hava alanına benziyormuş, Rusya-Ankara seferini yapan uçaklar yanlışlıkla
inmesin diye koymuşlar ışıkları dolgunun yakınında bulunan eski iskelenin
üzerine, işaret olsun diye.
Bana söylenilenler bunlar
Siz ne dersiniz?
Bir başka dosyada size, bir Ünye konağında,
dünyada iken gömdüğü üç küp altını,
öldükten sonra almaya gelen prensesin hikâyesini yazacağım.
Hepinize sevgiler.
Yaşar
KARADUMAN
05.06.2024, Ünyekent
https://www.unyekent.com/kose-yazilari/sevgili_agabeyim_yasar_karaduman-4741.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder