Karadeniz'i Sel
Vurdu
Çarşamba
denince akla "Çarşamba'yı sel aldı" türküsü gelir.
Gerçekten
de Karadeniz'in ortak kaderidir sel...
Tarih
boyunca Yeşilırmak nice canlar aldı.
Sadece
Yeşilırmak mı?
Karadeniz'de
her yıl sel olur, su taşkınları ve heyelan haberleri duyulur.
Neyse
ki 1970'lerde Suat Uğurlu ve Hasan Uğurlu barajlarıyla Yeşilırmak'ın önüne set
çekildi, ıslah çalışması adı altında ırmak kıyılarına duvarlar dikildi.
Artık
Yeşilırmak'ta insan ve hayvan cesetlerinden söz edilmiyor.
Hem
dememiş miydi 1970'te, devrin başbakanı Demirel
"Çarşamba'yı artık sel almayacak!" diye...
Nice'dir
Çarşamba'yı sel almıyor-muş!..
Acaba
işin aslı öyle mi?
****
Terme'nin de derdi Çarşamba gibi sel ve su taşkınlarıdır.
30-40 yıl öncesine kadar Terme'deki evlerin
neredeyse tamamı, iri moloz taşlar üzerine oturtularak inşa edilmişlerdi. Evlerin
zemini yerden yükseltiliyor, su evlerin altından akıp gidiyordu. Böylece
binalar sel ve taşkınlara karşı korunmuş oluyordu.
Terme'nin ortasından geçen tarihi Termedon Irmağı, zamanla ıslah edildiği
için bir ölçüde önlem alınabilmiş, 1970'lerde normal inşaatlar sürecine
girilmişti.
Bütün bunlara rağmen sel ve taşkınların önüne tam
anlamıyla geçilebilmiş değil. İşte bu yılın başında Terme'den bir haber:
"Terme’de kentin kanayan
yaralarından birisi olan ve yağan yağmurlarda kenti çileye dönüştüren sel
baskınları için kalıcı bir adım atıldı. DSİ 7. Bölge müdürlüğü tarafından bu
yılın başlarında yapılan ihale kapsamında Terme İlçe Merkezi Taşkın
Öteleme Köybucağı Depolama Tesisi İnşaatı çalışmaları hızla devam ediyor. Proje
tamamlandığında Terme’de sel ve taşkın sorunu ortadan kalkacak."
(03.01.2018, Milliyet Gazetesi haberi.)
****
Sel ve su
taşkını ayrı şeylerdir.
Sel, dağların dik yamaçlarından düşercesine inen ve bu
sırada yolu üzerinde bulunan taşı, toprağı aşağı indiren ve çevresine hasar
veren şiddetli akıntılara denir.
Su
taşkını ise akarsuların çeşitli
sebeplerle yatağından taşarak etrafındaki arazilere, yerleşim yerlerine veya
canlılara zarar vermesi olarak tanımlanır.
Örneğin Trakya'daki Meriç nehrine çok su geldiğinde,
nehir yatağından taşarak etrafa zarar verir. Bu sadece su taşkınıdır.
Oysa Karadeniz'deki akarsular hem sele hem de su
taşkınlarına sebep olur.
Heyelan da cabası...
Sel oluşumunda birim zamanda düşen yağış miktarı
kadar, arazinin eğimi de önemlidir.
Bu sel ve taşkınlar Karadeniz'de çevreye, ekili-dikili
alanlara zarar vermekle kalmaz, ölümlere de sebebiyet verir.
****
Ünye'ye gelirsek...
Üç önemli akarsuyumuz var.
Batıdan doğuya doğru Akçay, Cüri ve Cevizdere...
Bunlara Tabakhane
ve Lahna derelerini de eklersek,
sayı beşe çıkar.
Arada birçok küçük akarsuyumuz daha var ama kıymeti
harbiyesi yoktur.
Cevizdere,
Cüri Deresi ve Akçay, Akkuş'un
dağlarından doğar.
Üç akarsuyun da ortak yanı, yukarıya (Akkuş'a)
yoğun yağış düşüyorsa, Ünye'ye tek damla yağmur düşmese bile Ünye'de sel ve su
taşkınlarına sebep olabiliyor.
Lahna
Deresi'nin kayda değer bir sele ve
taşkına sebep olduğu söylenemez.
Tabakhane
Deresi ise küçük bir dere olmasına
rağmen Ünye'nin kabusudur...
Çataltepe'den doğan Tabakhane Deresi, şehrin merkezine yakın
bir yerde denize dökülür. 2006 Haziran'ında taşmış ve bütün şehri su basmıştı.
Geçen haftaki yağmurlarda da, Ünye şehir merkezine o
gün yağmur yağmamasına rağmen, Tabakhane
Deresi'nin suları kabardı, Allah'tan küçük taşkınlarla atlatıldı.
Ama Cevizdere'deki
sel ve taşkınlar maddi hasara sebep oldu. Tonlarca fındık denize döküldü, insanlar
mahsur kaldı, yaralananlar oldu, hayvanlar sele kapıldı ve dere üzerindeki
köprülerin çoğu yıkıldı.
Akçay'daki selde ise bir kişi heyelanın altında kaldı, öldü.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan Ünye'ye geldi, yıkılan
Cevizdere Köprüsü mahallinde incelemelerde bulundu. Meydanda halka hitap etti.
"Yaralar
sarılacak, zarar karşılanacak"
dedi.
(11 Ağustos 2018, buraya kaydediyoruz!)
****
Karadeniz'de
sel ve taşkınlar neden önlenemiyor?
İki nedene bağlanıyor.
1- Doğa tahribatı,
2- Plansız yapılaşma.
Evet, dere yataklarına inşa edilen konut ve iş
yerleri tehlike arz etmektedir. 2012 Temmuz'unda Samsun'da dere yatağına inşa
edilen TOKİ konutlarında ve AVM'de dokuz kişi hayatını kaybetmişti. Hakeza
İstanbul Alibeyköy'de benzer bir durum yaşandı.
Cevizdere havzasındaki konut, tesis ve depolar
tehlike altındadır. Yıllar önce buraya inşa edilmesi planlanan OSB'nin iptal
edilmesi isabetli olmuştur. İnşa edilmekte olan çöp tesislerinden de vazgeçilmesi gerekir, çevreye vereceği
tahribat sel felaketiyle birleşince faciaya dönüşebilir.
Yağışların artmasını uzmanlar deniz suyunun ısınmasına
bağlıyor.
Denizden soğutma yapan OMV Elektrik Santrali'nin kıyılarımızda su sıcaklığını bir dereceye
kadar artırdığı bilinmektedir. Çevre felaketlerinin olanca faturasını OMV'ye
kesemezsek de, olumsuz katkılarını görmezden gelemeyiz.
Selin yaralarını sararken, apse ve kangren yapan kısmı
görmek zorundayız.
15.08.2018,
Ünyekent
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder