Anadolu Neolitiği
Neolitik Çağ günümüzden yaklaşık 10.000 yıl önce başlayan arkeolojik dönemdir. Anlatacağımız gelişmeler bu döneme özgüdür.
İnsan neslinin en uzun geçmişi “Eski Taş Çağı” olarak bilinen Paleolitik
Dönem’dir ki, Neolitik Çağ’ bu
dönemin hemen ardından gelen Mezolitik
Dönem’in (Yontma Taş Çağı) bir devamıdır.
Neolitik sözcüğünün açılımı, eski Yunancada “Neo=Yeni, Litik=Taş” olup “Yeni Taş Çağı” anlamına gelir.
Neolitik Dönem, bir başka değişle Cilalı Taş Çağı olarak bilinir.
Paleolitik Dönem, insan neslinin ilk kez ortaya çıktığı
yaklaşık üç milyon yıl önce başlayan tarihöncesi
dönemdir. Bu dönemde insanlar, tamamen doğa koşullarına bağlı olarak
yaşamlarını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürmüşlerdir. Bu
dönemin sonu anlamına gelen Epi-paleolitik
evreyle örtüşen Mezolitik Dönem,
yerleşik topluma geçişin ve tarımla ilgili denemelerin söz konusu olduğu “arayış” dönemidir.
Ardından gelen Neolitik
Dönem ise, günümüzden yaklaşık 10 – 11.000 yıl önce Önasya’da başlayan
tarihöncesi sürecin son aşamasıdır.
Neolitik Dönem’in başladığı topraklar bugünkü Irak, Suriye,
İsrail, Lübnan, Mısır ve Ürdün’le birlikte Anadolu’nun güneydoğusunu ve İran’ın
batısını kapsayan ve Bereketli Hilal
adı verilen coğrafya parçasıdır.
Yeryüzünde toprağa ilk yerleşim işte bu coğrafyada başlıyor
ve insanlar tarımsal üretime geçiyor.
Anadolu’da Neolitik Dönem
Yakın bir zamana kadar bilim insanları Anadolu’da Neolitik
yaşamın varlığından habersizdi. Özellikle 1990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da başlayan arkeolojik kazılar Levant
Bölgesi’yle eş zamanlı olduğu saptanan buluntulara sahne oldu.
Mezopotamya’nın kuzeyinde, Torosların güney yamaçlarında erken tarımsal
faaliyete ilişkin bulgulara rastlandı.
Gerçekten de Epi-paleolitik; sosyal, ekonomik ve kültürel
açılardan insanoğlunun yaşamında önemli değişimlerin ortaya çıktığı, Neolitik
Çağ öncesi kendine özgü bir dönemdir. Son zamanlara kadar genellikle Yakındoğu
yönelimli ve eğilimli düşüncelerin etkisinde kalınarak, Neolitik Çağ açısından
Anadolu hep göz ardı edilmiş ve Neolitik kültürlerin ortaya çıkışının
“Bereketli Hilal”in güneyinde olduğu savunula gelmişti. Oysa Anadolu’daki son
Neolitik keşifler arkeoloji dünyasını hayretler içinde bırakmaya başlamış ve
şimdiye kadar bizlere empoze ettirilmeye çalışılan fikirlerin hiç te böyle
olmadığını göstermiştir. İşte Çayönü,
Aşıklı Höyük, Hallan Çemi, Nevali Çöri
ve son olarak Körtik Tepe ve Göbekli Tepe gibi Neolitik yerleşimler
ve bu yerleşimlerde ortaya konan müthiş sonuçlar, Anadolu’nun önemini ve
zenginliğini bir kez daha gözler önüne sermiş bulunmaktadır.[1]
Tarım yaklaşık 11.000 yıl önce Anadolu’nun bu yöresinde
başlamış ve MÖ 8.300’lerde bugünkü Orta Anadolu’ya yayılmıştır. Bu erken dönem
Anadolu çiftçilerinin ürünleri göç yahut ticaret yoluyla Avrupa’ya ulaşmış ve
neolitik yaşam stratejiyle birlikte kendi genlerini de Avrupa’ya taşımıştır.[2]
Araştırmacılar, erken dönem Anadolu çiftçilerinin atalarının
büyük çoğunluğunun (~%90), araştırmadaki Anadolu avcı toplayıcısına bağlı bir
popülasyon olduğunu buldu.
Araştırmanın eş yazarı Choongwon
Jeong, “Sonuçlarımız, daha önceki
arkeolojik kanıtlara genetik destek sağlamasına ek olarak; Anadolu’nun, erken
dönem çiftçilerin Bereketli Hilal’den Avrupa’ya geçişinde yalnızca bir basamak
taşı olmadığını gösteriyor. Bunun yerine Anadolu, yerel avcı toplayıcıların
tarımsal geçim ekonomisine yol açan fikirleri, bitkileri ve teknolojiyi
benimsedikleri bir yerdi.” diyor.[3]
Neolitik Devrim
İnsan yaşamının bu dönemin en önemli özelliği hızlı ve köklü bir değişim sürecinin başlamış olmasıdır. Bu nedenle “Devrim” olarak nitelendirilir. Önceki dönemde milyon yıllarla ifade edilen insan yaşamında değişim süreci çok yavaş gerçekleşmiştir. Neolitik dönemde ise yeni arayışların başladığı, günümüz kültürünü doğuran öğelerin sürekli biçim değiştirdiği dinamik bir süreç ortaya çıkmıştır. İnsanlığın gelişim sürecinde ilk önemli kırılma noktası diyebileceğimiz bu yaşam biçimi, göçebeliği terk eden avcı toplayıcı toplumları birer üretici konumuna getirmiş ve insanların toplu yaşadığı köylerden kent toplumuna kadar ilerlemesini sağlamıştır.
Neolitik Çağ’ın başlangıcı 1900’lerin başında tarımın
başlangıcı ile eşdeğer tutuluyordu. Gordon
Childe (1892–1957) tarafından ortaya atılan bu görüş “Neolitik Devrim”
olarak adlandırılmış ve uzun süre kabul görmüştür. Ancak bu durumun
gerçekleşmesi için iklim ve bitki örtüsünün tarıma elverişli ve insan neslinin
kültürel/teknolojik yeterliliğe ulaşmış olması gerekir. Childe, bu koşulların
Yakındoğu, Güneydoğu Asya ve Orta Amerika olmak üzere üç çekirdek bölgede,
farklı zamanlarda ve birbirlerinden habersiz ortaya çıktığına inanıyordu. Yine
Childe’ın teoremine göre, iklimin ısınmaya başladığı bu dönemde insan
toplulukları nehir boylarına
yerleşmeye, tarım yapmaya ve hayvanları evcilleştirmeye başlamışlardır.
1960’lara gelindiğinde Childe’ın “Çekirdek Bölgeler” kuramı
kısmen değişmiştir. Robert J. Braidwood
ve ekibinin Yakındoğu’da yaptığı araştırmalar Childe’ın görüşünün aksine son
buzul çağının ardından iklimin ılımanlaşmasıyla tarıma başlayan topluluklar,
vahalar veya nehir boylarında değil, bol yağış alan dağ eteklerinde yaşamışlardır.
Bu durumda Bereketli
Hilal’de tarım topluluklarının başlangıcını saptamak için Toros ve Zağros dağlarının eteklerine yönelmek gerekiyor.[4]
Neolitik Dönemdeki tarımsal
üretim, yerleşik topluma geçişle aynı zaman diliminde mi gerçekleşti?
Durağan-stabil yaşam biçimini temsil eden Neolitik
yerleşimlerde de avcı-toplayıcı toplumların izine rastlamak mümkündür.
Günümüzden örnek vermek gerekirse: Angola’daki Thwalar ve
Etiyopya’daki Fugalar bir yandan avcı-toplayıcı yaşam tarzını sürdürürken,
diğer taraftan komşu tarımcı ve çoban topluluklara çeşitli zanaat hizmetleri
sunmaya yönelmişlerdir. Kenya’daki Waatalar ve Kalahari’deki Basarwaların esas
geçim stratejileri avcı-toplayıcılık olmakla birlikte, özel durumlarda çeşitli
zanaat ve benzeri hizmetlerin sunumuyla geçimlerini temin ederler.[5]
Ana
Tanrıça İnancı
Toprağa bağlı yaşam, toprağın bereketi ve toprağa dayalı üretimin “ana tanrıça” inancını doğurduğuna dair yaygın görüş, 1990’ların başında, özellikle Güneydoğu Torosların eteklerinde keşfedilen arkeolojik yerleşmeler sonrası yeniden sorgulanır hale gelmiştir. Arkeolojik keşifler, Childe’ın varsayımının aksine Neolitik Çağ’ın, devrim olarak nitelenebilecek ani bir değişim sonucu değil, tüm insanlık tarihi gibi yavaş yavaş ve kültürel birikim sonucu başladığını göstermiştir.
Neolitik Çağ Kronolojisi
Neolitik Çağ, aslında başlangıç ve bitişi kesin tarihlerle sınırlanan bir dönem olmaktan çok tarımın başladığı ve hayvanların evcilleştirildiği bir kültür evresi olarak tanımlanabilir. Bu gelişmeler, dünyanın çeşitli yerlerinde farklı tarihlerde yaşanmıştır.
Neolitik Çağ’daki diğer bir yenilikse çanak çömlek yapımının başlamasıdır. Çanak çömlek yapımının
başlaması, tarım ve hayvanların evcilleştirilmesinden sonra Neolitik Çağ’ın
üçüncü önemli yeniliği olarak kabul edilmektedir.
Çanak çömlek yapımı Neolitik Çağ’ın ortalarında geliştiği
için Neolitik Çağ iki evreye ayrılır:
1- Çanak Çömlek
Öncesi Neolitik (İngilizce Pre-pottery Neolithic’in kısaltması olan PPN de bir adlandırma olarak kullanılmaktadır.)
2- Çanak Çömlekli
Neolitik.
Çanak-Çömlek Öncesi Neolitik de kendi içinde bölümlere
ayrılır: Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A (PPNA), Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B
(PPNB) ve PPNC, PPND…
Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A (PPNA) 10.000-8.000
Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B (PPNB) 8.000–7.000
Çanak Çömlekli Neolitik 7.000–5.500
Çanak Çömlek Öncesi
Neolitik yerleşimleri:
Epi-paleolitik Çağ’a ait Natufyen yerleşimlerinin devamıdır. Bu yerleşimlerin bazılarında bu
evrede de kısmen yabani tahıl toplayıcılığı ve avcılık devam etmiştir. Bu
durum, bir geçiş döneminin yaşandığını göstermektedir.[6]
Anadolu’da Neolitik Yerleşimler
Çatalhöyük (Konya), Boncuklu Höyük (Konya) Suberde (Konya), Canhasan (Karaman), Hacılar (Burdur), Kuruçay (Burdur), Erbaba, Beycesultan (Burdur), Ilıpınar (Bursa), Kumtepe (Çanakkale), Limantepe (İzmir), Aşıklıhöyük (Aksaray), Göbeklitepe (Urfa), Norşun Tepe, Tülin Tepe, Değirmen Tepe, Aslan Tepe, Nevali Çöri (Urfa), Hallan Çemi (Batman), Yumuktepe (Mersin) ve Körtik Tepe (Diyarbakır) gibi yerleşimleri sayabiliriz.
Devam edecek: Bir sonraki konu başlığı Anadolu’da Tarım
24.01.2023, Ünyekent
https://www.unyekent.com/kose-yazilari/anadolu_neolitigi_-3702.html
[1] Prof.
Dr. Harun Taşkıran; Metin Kartal “Türkiye’de Son Avcı
Toplayıcılar”, 2009, Sunuş yazısı.
[2] UNESCO
Dünya Miras Listesi'nde yer alan 9 bin yıllık Çatalhöyük'e 9 kilometre
mesafedeki Boncuklu Höyük, Anadolu'da tarım ve hayvancılığın ilk izlerini
taşıyor. Liverpool Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Douglas Baird "Boncuklu
Höyük'ün Çatalhöyük'ün de direkt atası olduğunu gösterir çok önemli deliller
mevcut" demektedir.
[3] Makale:
Michal Feldman, Max Planck Institute For The Science of Human History. 19 Mart
2019.
[4] Son
arkeolojik kazı raporlarında dünyanın ilk tarımsal üretimininin günümüz
Filistin topraklarına denk düşen Levant
bölgesiyle eş zamanlı olarak Anadolu topraklarında gerçekleştiği ağırlık
kazanmaktadır. National Geographic
Society, Where Farming Began, 20 May 2022,
[5] Michael
Bollig, Avcılar, Toplayıcılar ve Şarkı
Söyleyen Demirciler: Afrika'daki Peripatetik Halkların Metamorfozları, (Londra:
Praeger 2004), s, 195-232.
[6] Prof.
Dr. Veli Sevin, Eski Anadolu ve Trakya, İletişim Yay. 2003, s. 41 (Veli Hoca
Childe’ın kuramına karşı çıkarken bazı yönlerden haklıdır. Ancak devrimlerin
öyle durup dururken patlak vermediği, ani değişimleri hazırlayan nicel
birikimlerin uzun zaman aldığı ve bir birikim sonucu oluştuğu gerçeğini buraya
not düşelim.)