18 Mayıs 2022 Çarşamba

Suriyeli Sığınmacılar ve Müjde Filmi


Suriyeli Sığınmacılar ve Müjde Filmi

 

 “Suriyeli Sığınmacılar” meselesine girmişken, son günlerde sıkça konuşulan “Müjde” adlı bir filmden söz edeceğim.

Alphan Eşeli'nin yönettiği ve senaryosuna da katıldığı Müjde adlı film, birkaç hafta önce bir internet platformunda yayına girdi.

Başrollerinde Lale Mansur ve Salim Kechiouche'un yer alıyor.

Filmdeki rolü yüzünden Lale Mansur sosyal medyada linç edildi.

Müjde (Lale Mansur), evini taşıttığı Suriyeli bir gence aşık oluyor ve birlikte yaşamaya başlıyorlar.

Linç edilme sebebi bu…

Filmde Türklerin kötü, Suriyelilerin iyi gösterildiği iddia ediliyor.

Öte yandan bu film, Türk toplumunun demografik ve sosyal yapısının “tümden değiştirilmek” istendiği bir aşamada, “bilinçli” bir tasarım olarak yayına girdiği ileri sürülüyor. Filmdeki çoğu detay, Suriyeli göçmenleri Türk toplumuna kabul ettirme çabası olarak yorumlanıyor.

 

Müjde Filminin Detayları

 

Taşınma işlemi sırasında Suriyelilerle İngilizce iletişim kurmaya çalışan Müjde, İngilizce bilen Suriyeli sığınmacı Sayyid’le karşılaşıyor. Bu sahneden hareketle Suriye’den gelenler dil bilen, üniversite mezunu gibi gösterilmeye çalışılıyor. Sayyid müşfik, çalışkan ve evde yemek pişiren bir erkek...

Buradan Suriyelilerin hepsi böyledir sonucuna varılabilir mi?

Said bir istisna olamaz mı?

Aynı sahnede yer alan kavga ve karmaşa durumu, Said’in bir sonraki gün yara bere içinde gelmesi; Suriyelilerin kendi içindeki çatışmasını göstermiyor mu?

Said gibi, filmdeki Müjde tiplemesi de toplumumuzda yer alan kültürlü ama yalnız bir kadın profili olarak fazla rastlanan bir durum değildir.

Bu ikilinin ilişkisinden hareketle, Suriyelilerin Türklerle entegrasyonundan bahsetmek ve buradan yeni bir toplum mühendisliğine soyunmak filmin mantalitesiyle örtüşüyor mu?

Sonuç olarak film umutsuz bir aşk hikayesi…

İyi Suriyeliler ve anlayışsız (linççi) Türkler parametresi filmin odağına yerleştirilmiş olsa da…

Said tek başına Suriyelileri, linççi Türkler de toplumun tamamını temsil etmiyor.   

45 dakikalık bir filmden hareketle “sığınmacılar” sorununu yorumlamaya çalışmak, Suriyeli sığınmacılara ait bir haberi tüm sığınmacılara mal etmek yahut onlara karşı bir hareketi toplumun genel hissiyatıymış gibi yansıtmak ne derece doğrudur?

Öte yandan sığınmacılar konusu bugün sosyal medyada büyük bir öfke fırtınası oluşmaktadır ve bu öfkenin sokağa taşması yakındır. Belki bu gerçekliğe temas ettiği için, filmin “gerçekçi” boyutu olduğunu söylemek mümkündür.

Sorunun özünde iktidar tarafından belirlenmiş net bir politikanın olmaması yatmaktadır. Batı’dan alınan teşvik ve yönlendirmeyle bu işin yürümediğini gören iktidar, bu konuda tam bir açmazın (dilemma) içindedir.[1]

 

Sanat Eseri Olarak “Müjde”

 

Yönetmenliğini Alphan Eşeli’nin yaptığı filmin senaryosu yine Alphan Eşeli, Berkay Öztürk ve Salih Bozcu tarafından yazılömıştır. Müjde’nin görüntü yönetmenliğini Florent Herry, kurgusunu Bilal Çakay üstleniyor. Filmin müzik ve ses tasarımı ise Akın Sevgör’e ait. Filmde ayrıca Burial ve Liana İsmail’e ait olan müzikler de yer alıyor. Ali Ömer Atay ve Demet Müftüoğlu Eşeli’nin yapımcılığında çekilen filmin süresi 45 dakika.

Daha önce, 2013’te 1 saat 52 dakikalık  “Eve Dönüş Sarıkamış 1915”adlı filmle ilk uzun metrajlı filmini çeken  Eşeli, bu  defa “orta metraj” denen 45 dakikalık filmle çıkıyor seyircinin karşısına. (Orta metraj, film dünyasında alışık olduğumuz bir uzunluk birimi değil.)

Yönetmen Eşeli 2015 yılında “Kıyıdakiler” adında bir projede yer aldığını söylüyor. Beş farklı yönetmenin çektiği kısa filmlerden oluşan bu projede savaştan kaçan Suriyeli bir anne ile kızının dramını anlatıyor. Bu film için İstanbul’da yaşayan, savaştan kaçan Suriyelilerle konuşan yönetmen, aralarında kadınlar ve çocukların da olduğu sığınmacılardan çok etkileniyor. 14 dakikalık kısa film “Küçük Kurşunlar” bu şekilde ortaya çıkıyor.[2] Bu kadar kapsamlı bir konuyu o kadar sürede anlatması oldukça zor. Aklının bir yerinde hep Suriye Savaşı’nı daha geniş anlatan bir film yapmak varmış. 2018 yılında Müjde’yi yazmaya başlamış.

Müjde filmi aslında Suriye Savaşı’nı anlatan bir dörtlemenin üçüncü filmi olacakmış. Projenin yalnızca Türkiye’de geçen bölümü Müjde’dir. Prodüksiyon şartları ve imkânlar neticesinde dörtlemede ilk bu film çekiliyor.

Filmin IMDB puanı da ilginç; 10 üzerinden 1,1.

İnternet üzerinden kayıtlı katılımcıların puan verdiği IMDB (İnternet Movie Database) dünyanın en büyük film bilgi bankası bilinir. Yönetmenin önceki filmi “Eve Dönüş Sarıkamış 1915” ise, 7.1 puanla epey olumlu bir puan almışken,[3] Müjde’nin dibe vurması anlaşılır gibi değil.

 

Eleştirinin Eleştirisi

 

Sosyal medyada bu yapımın bu kadar hırpalanması, belki de Lale Mansur gibi bir ismim başrole seçilmesinin sonucudur.

2010 yılında “yetmez ama evet”i savunan, Atatürkçüleri tutucu olarak tanımlayan biri olduğu hatırlanıyor.

Film için: “Tamamen Türk düşmanlığı üzerine kurulmuş”, “Bütün olumlu özellikler Suriyelilerde toplanırken, Türklerle ilgili bir tane bile olumlu yönden bahsetmiyor.” deniyor.  

Türk bayrağının ortaya çıktığı sahneyi izlerken, Lale Mansur’un bayrak açıklaması akıllara geliyor:

“İç çamaşırı gibi balkonlara, camlara neden bayrak asılır.”[4]

Ve sair, ve sair...

Suriyeli sığınmacılar konusunda bunca haklı argüman varken, “Suriyelilerin ‘Müjde’si Lale Mansur” başlığıyla yapılan eleştiriler maalesef ölçüyü kaçırıyor. Bir film eleştirisi olmaktan çıkıp, ırkçılık temelinde şekillenen komplocu bir parodiye dönüşüyor.

Sonuçta 40 dakikalık Müjde filmiyle Türkün olmadığı, laikliğin olmadığı bir ülke yaratılmak istendiği sonucuna varılıyor.

 

 

18.05.2022, Ünyekent

http://www.unyekent.com/yazi/3226-suriyeli-siginmacilar-ve-mujde-filmi.html

 



[1] Gelinen noktada iktidarın tavrı; Erdoğan’ın MÜSİAD toplantısında belirttiği gibi iki ana başlık altında toplanıyor: 1- Ucuz iş gücü olarak “işe yarayan” kesim gönderilmeyecek, 2- Arta kalan kesimden bir milyon kadarı “gönüllü” olarak ülkesine gönderilecek. 

[2] Küçük Kurşunlar, Srebrenica katliamında vurulan dört yaşında bir çocuğun ölmeden önce annesine sorduğu sorudur: “Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?”