3 Nisan 2018 Salı

Akkuyu Nükleer Güç Santralı


Akkuyu Nükleer Güç Santralı

Hayırlı olsun!
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS) temeli dün atıldı.
(Bu yazının yazıldığı saatlerde henüz olay gerçekleşmemişti... Son anda bir engel çıkmazsa, yazının yayınlamasından bir gün önce -yani dün- Saray'dan naklen yapılan bir seremoni ile Mersin'deki Akkuyu Nükleer Güç  Santrali'nin temeli atılmış olacak.)
Konuya ilişkin notları hemen sıralıyorum:
1- Tek kalemde 20 Milyar Dolar'ı aşan maliyetiyle bu proje, gelmiş geçmiş en maiyetli yatırımımız.
2- 2023 yılında işletmeye açılacak olan santral, ülke elektrik ihtiyacının % 10'unu karşılaması bekleniyor.
3- İnşaat aşamasında 10.000 kişiye istihdam sağlayacağı söylenen santralin işletime geçince 3.500 kişiye iş imkanı yaratacağı ileri sürülüyor.
4- Akkuyu Nükleer Güç Santralı AŞ. adıyla kurulan şirket, hem santrali inşa edecek, hem de 69 yıllığına işletecek.
5- Söz konusu şirketin büyük ortağı % 51 hisseyle bir Rus firması olan Rosatom. Şirket başkanı Anastasia Zoteeva ve Başkan vekili Anton Dedusenko yine Rosatom’dan. Yerli ortakları ise,  Cengiz-Kalyon-Kolin şirketlerinden oluşan CKK üçlüsüydü ancak bugüne kadar nedense netleşemedi.
6- (Şimdi sıkı durun!) Arada bir yenilenen yönetim kurulunda başından bu yana yerini koruyan tanıdık bir isim var: Cüneyd Zapsu!!
7- Şirket, elektriği dolara endekslemiş, bu konuda hazine destekli bir garanti verilmiş bile... (Nükleer elektriğin kilovatsaati 12.35 Cent'ten satılacakmış.)

Türkiye'nin Enerji Açmazı!

Konu bu şekilde uzayıp gidiyor ama bu kadarı bile kafa kurcalamaya yetiyor. 2010 Yılında imzalanan bir protokol ile temel atma aşamasına gelen "nükleer" konusu beraberinde hayli karmaşık bir sürecin de kapısını aralıyor.
Fosil yakıtlı enerjiden kurtulalım derken bir başka belaya kulaç atıyoruz.
Nükleer konusunda Meclis'teki muhaliflerin de doğrudan bir itirazı yok.
Doğru kullanıldığı takdirde neden olsun?
Lakin, konunun uzmanları pek rahat değil, bazı çekinceler ileri sürüyorlar.
Bir yandan nükleer santraller inşa edilirken, bir yandan da var olanlar Almanya ve İtalya gibi ülkelerde tasfiye ediliyor. Nükleer yerine "Yenilenebilir Enerji Kaynakları" ikame ediliyor.
Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, termal enerji kaynaklarının değerlendirilmesi, biyoenerji ve hatta "Dalga Enerjisi" gibi deniz dalgasından enerji elde etme yollarına gidiliyor
Halen, dünya genelinde 31 ülkede 400'e yakın nükleer santralin faal olduğu biliniyor.
Halihazırda 55 nükleer santral inşa halinde bulunuyor.
Akkuyu NGS ile inşa halindeki santral sayısı 56 olacak. Ardından Sinop'taki Nükleer Santral projesi devreye girecek.
Nükleer enerjiye iki temel nedenle kafadan karşı çıkılıyor:
1- En pahalı enerji yatırımıdır ve tamamen dışa bağımlıdır,
2- En tehlikeli enerji kaynağı biçimidir...

Nükleer Neden Tehlikeli?

Tıpkı TNT gibi...
Yani dinamit. İnsanlığa hizmet konusunda hayli mahir olmasına rağmen, insanı yok eden bir savaş gerecidir de aynı zamanda...
Ve nükleer enerji, durduk yerde dinamitten daha tehlikelidir.
(Her ne kadar Sayın Erdoğan mutfak tüpüyle eşdeğer bir tehlikeye işaret ettiyse de, Rusların Çernobil Faciasından dolayı biz Karadeniz ahalisi olayın vahametini yakından biliriz.)
Çernobil'den sabıkalı olan Rusların nükleer teknolojisi henüz tartışılmaktadır.
Bir de bu santrallerin "kâr amaçlı" özel şirketlerde ne derece titizlikle kontrol edileceği endişesi dile getiriliyor.
(1979 tarihli ABD yapımı bir film geliyor aklıma: Dünyanın Kaderi (The China Syndrome. Jane Fonda ve Michael Douglas'ın TV muhabirini oynadığı filmde Jack Lemmon bir nükleer santral çalışanını canlandırıyordu. Tam izleme sırasıdır şimdi, bulun izleyin derim.)
Bir başka sorun, Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin ÇED raporlarındaki hukuki usulsüzlükler... ÇED sürecinde ciddi usul ihlalleri yapılmasına rağmen, Danıştay 14. Dairesi davacıların iddialarını "dayanaktan yoksun" addettiği ileri sürülüyor.
Hepsinden önemlisi, "Neden enerjide bu kadar dışa bağılıyız?" konusuna girecektik ama yerimiz kalmadı.
Şimdilik şu kadarını ele alalım...
Konunun sadece ekonomik değil siyasi hatta askeri boyutu var...
Rusya ile 2010 yılında imzalanan bu projenin ekonomi alanında kalmadığı, siyasi alana kaydığı, hatta FETÖ eylemleri ile doğrudan bağlantılı olduğu düşünülüyor...
Düşürülen Rus savaş uçağından, Karlov suikastına kadar ki bunlara 15 Temmuz Kalkışması dahil, bir dizi karanlık operasyonun sebebi Rusya ile nükleer işbirliğinden dolayı olduğu söyleniyor.
(ABD'de "Bu adamı deliğe süpürmeyin!" diye Erdoğan'ı tavsiye ettiği söylenen Zapsu'nun % 59'u Ruslara ait olan Akkuyu Nükleer Güç Santralı AŞ'nin yönetiminde ne işi var? Anlamak güç!)   
Ünye'de doğal gaz şebekesinin evlerimize bağlanmasını izlediğimiz şu günlerde, ne yazık ki enerjide dışa bağımlılığın bir kat daha arttığını gözlemliyoruz.  

Ünyekent'te bir köşe yazısı...
http://www.unyekent.com/yazi/120-akkuyu-nukleer-guc-santrali.html