30 Mayıs 2018 Çarşamba

Ordu Milletvekili Listelerinde Ünye

Ordu Milletvekili 
Listelerinde Ünye


Ülke gündeminde olduğu gibi, Ünye’nin gündeminde de seçimler var…
İlle de Cumhurbaşkanı seçimleri…
Asıl önemsenen Cumhurbaşkanlığı seçimi!
Ama Ünye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi konuşulmuyor.
Ünye’nin gündeminde milletvekili seçimleri var…
Daha doğrusu, Ordu listelerinde Ünye adaylarının yer bulamayışı konuşuluyor…
Ünye’nin ana gündemi bu…
Siyasi partilerin Ordu milletvekili sıralamasında neden Ünye yok?

****
Alın size iktidar partisinin listesi...
Ünye’den tek isim var, o da en altta.
Yavuz Selim Kıran adı adeta harcanmış…
Bu ismi orada mucize bile kurtaramaz!
Bu köşede daha önce de yazdım.
Her dönem Ünye’den önemli siyaset adamları çıkmıştır.
Ta 60’lı yıllardan bu yana hep böyle…
Feridun Cemal Erkin’den bu yana hep önemli isimler çıkmış Ünye’den, özellikle iktidar cephesinde her dönem bir bakan yahut kilit noktada görev yapan Ünyeli isimler görmüşüzdür.
Bu defa farklı…
Ordu “Büyükşehir” oldu, böyle oldu!
Geçen seçim Ordu listesinin ilk sırasında Ünyeli bir isim vardı, Numan Kurtulmuş… Gelenek henüz bozulmamıştı… Sn. Kurtulmuş memleket havasından nedense yeterince haz alamadı. Nihayet İstanbul’dan adaylığı açıklandı, böylece bir dönem sona erdi.
Artık şu anki iktidar cephesinde Ünyeli bir isim yok…
% 70’lere varan oy potansiyeline rağmen, Ak Parti’de Ünye kendine bir yer bulamamış oluyor.
Hayırlara vesile olması dileğiyle!
(Bu açığı Belediye Başkanı aracılığıyla “telafi” edebileceğimizi düşünenler var ki, bana şaka gibi geldi… Başkan’ın yapacak başka işi kalmamış olmalı yahut biz sadece bir belediye başkanı değil, bir milletvekili hatta bakan seçmişiz meğer!)

****
Ana muhalefete gelirsek…
Durum burada da pek farklı değil.
Seçilebilme hattında Ünyeli bir isim yok.
Üstelik Ünyeli isim konusunda CHP, olmayacak işlere imza attı…
Tamamen liste dışında bıraktığı Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu’nu son anda 5. sıraya yerleştirdi.
Hocamız da sitem ederek, seçimden çekildiğini açıkladı.
Hoş olmadı!

****
MHP’den ikinci sırada Ünyeli bir isim görüyoruz, Fazlı Yüksel
Seçilme şansı oldukça zayıf…
İyi Parti’ye MHP’den Ünye’de önemli geçişler olduğunu duyduk. Ordu’da MHP’nin eskisi kadar şansı kalmadığı söyleniyor. Buna rağmen İyi Parti’de de Ordu listesinin de üst sırasında Ünyeli bir isim göremiyoruz.

****
Saadet Partisi’nin ilk sırasında Ünyeli bir isim bekliyorduk.
Çünkü Ordu’da en yüksek oyu SP Ünye’den alıyor.
Ordu genelinde SP’nin Ünye oyları diğer ilçelere ve Ordu merkeze oranla açık ara önde…
Hal böyleyken Ünyeli bir isim Ordu SP listesinin ancak ikinci sırasında kendisine yer bulabiliyor…
Anlaşılan Ordu-Ünye arasındaki son dönem trendlerine Saadet Partisi de uymuş görünüyor.
Bir önceki yazımızda “Saadet Partisi Ordu listesinde Muammer Bilgiç hocamıza ikinci sırada yer verilmiş.” demiş, “Liste başında olmasını temenni ederdik.” Diye eklemiştik.
Ayrıca; Meral Akşener’in "Erdoğan ikinci turda kimi karşısında görmek istemez!" sorusuna cevap vermiştik…
“Matematik hesaba göre Erdoğan, karşısında Temel Karamollaoğlu'nu görmek istemez.” demiştik.
Tekrar yazıyorum:
Karamollaoğlu Erdoğan karşısında her kesimden oy alabilir, Ak Parti seçmeni dâhil, şu ortamda başka hiç bir lider bunu başaramaz.
Yazımızın yayınından bir gün sonra aynı soruyu Fox TV’de Sn. Karamollaoğlu’na da sordular. O’nun cevabı da aynı oldu…
Evet, ikinci tur söz konusu olursa:
Erdoğan karşısında en güçlü alternatif Karamollaoğlu’dur.

****
Konuyu HDP’ye, Cumhurbaşkanı adaylarından Selahattin Demirtaş’a getireceğim…
Ülkemiz seçimlerinin ayıbıdır; yazıktır, günahtır, zulümdür diyeceğim, şimdilik!


30.05.2018, Ünyekent
http://www.unyekent.com/yazi/251-ordu-milletvekili-listelerinde-unye.html

23 Mayıs 2018 Çarşamba

Yeniden "Reklam Filmi" Üzerine


Yeniden "Reklam Filmi" Üzerine


Ünye Reklam Filmini gören tanıdıklar arıyor...
- Yahu biz bu yerleri görmedik, gerçek mi?
- Tamam, gelince oraları da gösteririz!
Şimdiden konukların listesi kabardı...
Dağ Çileği siparişi verenler oldu bu ara.
- İlle bulun!
Diyorlar, işimiz zor...
Çekin geri şu reklamı kardeşim!
Zor durumdayız, görmüyor musunuz?

****
Şaka bir yana, son bir aydan bu yana ekranlarda Ünye bombardımanı yaşanıyor. Geçen akşam Habertürk'de Cüneyt Özdemir Çakırtepe'den canlı yayın yaptı. Yaklaşık 20 dakika süren yayın boyunca Ünye'den tüm dünyaya bire bir görüntüler iletildi...
Akşamüstü Ünye!
Şaka yapmıyorum... Sadece biz değilmişiz uzaktaki yakınlarından telefon ve elektronik posta alan.
Reklam mağduru Ünyeliler olarak, kara kara düşünüyoruz...
Ziyaretçi akınına uğrarsak ne yaparız?
(İşin şaka kısmı burası; Ünyeli misafirperverdir, her kim olursa olsun hoş gelir, sefa gelir!)

****
Ünye Reklam Filmi'nde bir ayrıntıyı atlamışım!
Yücel Arzen...
Önemli bir müzik insanı; "Alemin en yetenekli müzisyenlerinden biridir" diyor bir "Ekşi Sözlük" yazarı... Bir diğeri "Çok kral adamdır" diyor.
"Ah le yar" O'nun bestesi...    
"Kimseler Bilmez" adlı albümünün yanı sıra, Devrim Gürenç'le yaptığı "Bir Aşk On Şarkı" adlı albümü var...
"Hazan Oldu", "İki alyans" gibi çok dinlenen parçaları mevcut.
Bir dönem İbrahim Sadri'nin şiirlerine müzik yapmış.
Funda Arar'ın söylediği "Aysel" ve "Kaldırımlar" şarkılarının bestecisi...
Yaptığı müzik türünün yelpazesi oldukça geniş...
Son çalışması Ünye Reklam Filmi müziği...
"Ünye Senfonisi" vermiş adını A. Selim Tuncer...
Reklam filmi dışında, müzik formuyla dinledim parçayı, enfesti...
Sn. Tuncer'in ifadesiyle söylersek: "Tam 33 senfonik yaylı, elektro gitar, klasik gitar, kanun, ud hatta kaşık bile var!"
"Synthesizer mı?" diyorum.
"Hayır" diyor.
"Bu sazların hepsi canlı. Bir başka projeye denk getirdik, yoksa bizim bütçelerle altından kalkılabilecek bir iş değildi."
Dinledikçe kendisine çeken bir beste bu...
Yerelden evrensele zengin bir çalışma.
Kitaro'dan McKennitt'e, New Age'in doruklarında dolaşıyorsunuz...
Eline, yüreğine sağlık Yücel Arzen!

****
Son bestesi Yücel Arzen'in "Ünye Şarkısı". En azından biz öyle biliyoruz. Şarkının bestesi, Ünye Senfonisi formuna yakın, Sultanı Yegah tarzında...
Yücel Arzen'in bu çalışmasını ve diğer şarkılarını bizzat kendisinden dinleyebileceğiz..
25 Mayıs Cuma akşamı Ünye'ye gelecek konser için...
(Ünye'de Ramazan Şenlikleri kapsamında bu yıl Yücel Arzen dışında, Zara, Niran Ünsal ve Soner Kabadayı gibi isimler de mevcut. Kapsamlı bir tanıtım yapılmadığı için olsa gerek, fazla duyurulamadı. Buradan duyurmuş olalım.)

****
Reklam filminden küçük bir ayrıntı daha...
Bakırcılar Arastası'ndan güzel bir açı; çarşıda çalışan bakırcı ustaları, arka planda Orta Cami'nin kemerli bahçe kapısı ve kapının üstünde her ne kadar fark edilmese de caminin tek kitabesi...
Simit sepetiyle sokaktan geçen simit satıcısı...
Anne-kızın o "doğal" halleri...
Ve fonda Yücel Arzen'in tasavvuf müziğine kapı aralayan nağmeleri.
Birden Orta Cami'den yükselen ezan sesi!
(Spartacus dizisinde finale doğru bir sahne vardı, onu hatırlattı bana... Orada da araya "Eledim eledim" türküsü giriyordu!)
Sn. Arzen'in müziğiyle görüntüler neredeyse dile gelmiş.
"Reklam olsun!" diye sarf edilen sözler fazla kaçmış.
(Antalya'dan bildiriyor kızım, reklam filmi güzel olmuş diye... Bilirim, zor beğenir. Anlaşılan özlemiş Ünye'yi diyorum. bu reklam filmi görmeyenlerde merak uyandırdığı kadar, gurbetteki Ünyelilerde "fena" özlem yaratıyor.)


Not 1: Milletvekili Adayları kesinleşti. Hayırlı olsun. Ordu CHP aday listesinde Prof. Dr. Sait Kapıcığlu'nun adını göremeyince üzülmüştük. Neyse ki, liste son anda yeniden düzenlenmiş, beşinci sırada da olsa değerli hocamıza yer verilmiş. Ak Parti Ordu listesinde ise Ünye tamamen unutulmuş. Saadet Partisi Ordu listesinde Muammer Bilgiç hocamıza ikinci sırada yer verilmiş. Liste başında olmasını temenni ederdik. Her iki hocamıza ve diğer adaylara başarılar diliyoruz.  
Not 2: Meral Akşener, "Erdoğan ikinci turda kimi karşısında görmek istemez!" diye soruyor... Matematik hesaba göre Erdoğan, karşısında Temel Karamollaoğlu'nu görmek istemez. Çünkü Karamollaoğlu Erdoğan karşısında her kesimden oy alabilir, Ak Parti seçmeni dahil. Şu ortamda başka hiç bir lider bunu başaramaz. Bir başka ayrıntı; ilk turda Cumhurbaşkanı seçilemedi diyelim. İkinci turda İnce ile Erdoğan karşı karşıya gelse, SP seçmeni tümüyle İnce'ye oy verir mi?

23.05.2018 Ünyekent

http://www.unyekent.com/yazi/237-yeniden-reklam-filmi-uzerine.html



15 Mayıs 2018 Salı

Ünye Logosu


Ünye Logosu


Yaklaşık yarım asırdan bu yana Ünye  Sadık Karamustafa'nın tasarımı olan logoyu kullanıyor. Ünye Belediyesi'nin resmi amblemi durumundaki bu grafik tasarım oldukça sade... Ünye dört simgeyle anlatılıyor; fındık, balık, deniz ve çamlık.
Nihayet, yeni bir tasarımla karşı karşıyayız...
Minyatür sanatçısı Gülçin Anmaç'ın hazırladığı yeni logo, Ünye Reklam Filmiyle birlikte karşımıza çıkıyor.
Reklam filminin galasında Sn. Anmaç, kendi çalışmasını anlatıyor...
Bu logonun geleneksel sanatımıza yaslanan, tezhip ve minyatür tarzında bir çalışma olduğunu söylüyor.
Anlatılınca fondaki şekiller daha anlaşılır hale geliyor.
Zaten sanatçımız konuşmasında değiniyor, geleneksel sanatla ele alınan bu figürler, söylendiğinde yahut biraz eğitimle "anlaşılır" hale geliyor.
Nihayetinde bu tasarım bir sanat eseridir. Aykırı bir durum yok!
Ünye'yi yansıtan unsurlar geleneksel sanatımızda yer alan soyutlamalar biçiminde verilmiştir.
Sorun nerede?

Ünye'yi Anlatan Unsurlar

Yarım asırdan bu yana yöreyi anlatan unsurlarda bir değişim olmamış...
Sn. Karamustafa'nın tasarımında yer alan unsurların hemen hepsi yeni tasarım logoda da kullanılmış.
Fındık, deniz, balık ve çam ağacı...
Bunlara deniz kabuğu, patlıcan inciri ve bulut eklenmiş.
Çam ağacı figürü yerine, "yeşili anlatmak için kozalak" kullanılmış.
Fazla bir farklılık yok...
Yıllardır Ünye logosunu tartışıyoruz, artık yenilenmesi gerekir diye...
(Hatta GENNA Ajans sahibi hemşehrimizle konuşuyorduk konuyu... Selim Tuncer "Sadık abi bir el atsın da yenilensin şu logo!" diyordu. "Hayır" demiştim, "Gençlere fırsat tanıyor Sadık abi...")  
Şimdi yeni bir logomuz var.
Bu zamana kadar eski amblemi kullanıyor olmamız inanılır gibi değil... Çok başarılı bir çalışma mıydı? Yoksa bu konuda tembel mi davrandık?
Geçen hafta "Kim bilir, belki bu yeni logo eskisinin yerini alır." demiştik.
Acaba eskisinin yerini alacak mı?
Bunu zaman gösterecek.

Yeni Logo Beğenildi mi?

Ünye'nin yeni logosuyla ilgili küçük bir anket yaptım. Çoğu üniversite mezunu ve çoğu Ünyeli... Nasıl buldunuz yeni logomuzu?
Ortalamanın üstünde bir kültür seviyesine sahip bu kesimden "olumsuz" bir eleştiri gelmedi. Eleştiriler genelde yapıcıydı, ufak tefek kusurlarını ifade edenler de oldu tabi...
Simgelerin minyatür sanatıyla ifade edilişini olumlu buldular.  Öncekinde fazla sanatsal bir yapı (soyutlama) yoktu, bu daha iyi olmuş dediler. Tezhip ve minyatür  sanatı gibi geleneksel tarza yer verilmesi tarihsel bir derinlik katmış.
Öte yandan bu tür simgelerin daha sade ve "çarpıcı" olması gerekirdi. Örneğin tek simgeyle Ünye'yi anlatması daha doğru olurdu. Bu hem eski çalışmanın gölgesinde kalmış, hem de çok girift (kalabalık) olmuş diyenler de oldu.
Bir de logo, amblem ve simge konusunda küçük tartışmalar yaşandı.

Logo nedir?

Logo yahut logotype denilen çalışmalar, tek bir blok haline dökülmüş harfler, kısaltmalar vb. kümesi anlamına geliyor. Logo, ticaretin başladığı Antik Çağlardan bu yana ürünleri, kuruluşları ya da hizmetleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan bir ya da birkaç tipografik karakterden meydana gelmiş bir işaretleme yöntemidir.
Amblem ise tipografik karakterlerin henüz bilinmediği zamanlarda kullanılmaya başlanan ve günümüzde daha çok sembollerle ifade edilen işaretlemelerdir.
Bu iki kavram günümüzde birbirine karıştırılmaktadır. Hatta logo deyişi, daha havalı durduğu için olsa gerek, amblemi de kapsayacak biçimde kullanılmaktadır.
Simge ve Ticari Marka kavramları da logo ve amblem ile iç içe girince, durum iyice karmaşık hale geliyor. Neyse, konuya Selim kardeşimiz kendi bloğunda bir açıklama getirir sanıyorum. Belki getirmiştir de, bizim gözümüzden kaçmıştır.
Biz bildiğimiz kadarıyla konuya devam edelim. Amblem, çizgi ve resimle yapılan işaretlerdir. Daha geniş tanımıyla söylersek, ürün ya da hizmet üreten kuruluşlara kimlik kazandıran, sözcük özelliği göstermeyen; soyut ya da nesnel görüntülerle ya da harflerle oluşturulan simgelerdir.
Logoda ise, bir ürünün, firmanın ya da hizmetin ismi önde gelir. Resimsel öğeler kullanılsa da harf ve rakam gibi tipografik unsurlar ağırlıktadır. Bilgisayar teknolojisiyle hayatımıza giren font çeşitliliği logoların ana unsurlarını oluşturur.
Bu nedenle logolar özgün, sade, kolay ve anlaşılır olmalı, ürünü yansıtmalıdır.
GENNA Ajans'ın Ünye Kent Konseyi için hazırladığı tasarım "logo" kavramına daha çok uyarken, Ünye için tasarlanan bu çalışma "amblem" kavramında karşılığını bulmaktadır.
Sonuçta sanatsal bir çaba olduğu için bu tip çalışmaları kavramlarla sınırlamak doğru değil... Ancak geleneksel sanatları bu tip çalışmalar içine sokmak da yeni bir tarz değil. Özellikle Kültür Bakanlığı için yapılan tasarımlarda, bir süredir bu tür çalışmalar yapılmaktadır.
Ünye için yapılan bu çalışmanın değerli hocamız Sadık Karamustafa'nın yaptığı çalışma kadar tutup tutmayacağı zamanla anlaşılacaktır.
Ünye'nin yeni logosu için izlenimlerimiz şimdilik bu kadar...
Eserin sahibi minyatür sanatçısı Gülçin Anmaç Hanımefendiyi kutluyor ve tüm Ünyeliler adına teşekkür ediyoruz.

 Ünyekent, 16.05.2018
http://www.unyekent.com/yazi/222-unye-logosu.html

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Yeşilin Gölgesine Mavinin Ötesine



Yeşilin Gölgesine Mavinin Ötesine


İçi boş eserlerin karşılığı, çoğunlukla kuru övgülerdir!
Kim, ne zaman etmiş bu lafı, bilemedim...
Lakin, geçen hafta yayınlanan Ünye'nin reklam filmi üzerine kayda değer bir söz duyamayınca geldi aklıma bu deyiş...
Hayır, bu reklam filmi böyle bir muameleyi hak etmiyordu...
Daha derinlikli bir analiz, aklı başında bir eleştiriyle karşılanmalıydı.
Bekledim, maalesef şimdiye kadar beklentimi haklı çıkaran bir değerlendirmeyle karşılaşmadım...
Gala gecesi, ajans sahibi hemşehrimiz, değerli dostumuz A. Selim Tuncer'in açıklamaları da olmasa, söz konusu film "sıradan bir çalışma" olarak arşivdeki yerini alacaktı.        

A. Selim Tuncer ne diyor?

İtalya'dan örnek veriyor Sayın Tuncer, "marka" değerinden söz ederek aynı malı bizden beş kat daha fazla fiyatla pazarladıklarını söylüyor...
"Çünkü markalama becerilerinin arkasında Rönesans var" diyor.
"Kültür ve sanat soyut düşünebilme, soyut değerler yaratabilme işidir." diyerek, orta gelir tuzağına takıldığı söylenen Türkiye'nin "soyut değerler inşa ederek" bu dönemi aşacağını iddia ediyor.
Bu anlamda, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin en önemli bakanlığının Kültür ve Turizm Bakanlığı olacağını öngörüyor. 
Konuşmasının başında bu filmin bir "tanıtım filmi" değil, "reklam filmi" olduğunu söyleyen Tuncer, her ikisini de şöyle tanımlıyor:
"Tanıtım filmi sadece tanıtır. Reklam filmi ise inşa eder, mevcut değerler üzerine yeni değerler yükler."
Evet, bu açıdan bakıldığında bilinenin ötesinde farklı bir Ünye inşa edilmiş gibi GENNA Ajans'ın reklam filminde...
İzleyenler, "Bu bizim Ünye mi?" diyebiliyor.
Sanki yaşadığımız Ünye yeniden inşa edilmiş...
  
Ünye'nin Yeşili, Mavisi...

Doğrudan mevzuya giriyorum. Hep merak ettiği, bi türlü gidemediği yere, Ünye'ye yolculukla başlıyor filmimiz... Demek ki, birileri kulağına fısıldamış, aklını çelmiş bu reklam filmi kahramanının...
Öyle ki, "Karadeniz'in kalbi" belletmiş Ünye'yi, daha görmeden, yaşamadan!
Eh, sonuçta hayal kırıklığı yaşatmamışız, önemli olan bu...
Mavisiyle yeşiliyle, renklerin bin bir tonuna şahit olmuşlar...
Mavinin ötesinde ruhlarının özlem duyduğu nice renkleri bulabilmişler ya, ne mutlu bize!
Dört dakika, kırk saniyelik filmi izleyince böyle düşünmek de mümkün.
Ancak kurguda tanık olduğumuz bu aksaklık, filmin çekim tekniği karşısında eriyip gidiyor. Tempolu bir akış, dört dakikaya sığdırılan güzelim görüntüler...
Muhteşem görüntüler de diyebilirdik!
Ertuğrul Karslıoğlu yahut Süha Arın gibi üstatların yapımlarına ayıp olmasın diye, daha dikkatli bir dil kullanıyoruz.
Öncelikle ifade edeyim; çekim ekibi Ünye'yi çok iyi bilen biri tarafından gezdirilmiş, doğal olarak... Dikilitaş'tan Çamlığa, kıyıyı kare kare görüntülemişler.
Fega'yı, Fokfok'u görünce, "Yahu bu mağara bizim kıyıdaki kovuk mu?" tereddüdünü yaşıyorsunuz. Çamlık'taki çekimler, bir yerin reklamdan ziyade yok edilmeye karar verilmiş bir simgenin belgeseli gibi duruyor.
Kazankaya'yı ve çevremizdeki çağlayanları görmeyen hemşehrilerimiz için ise, bu film bir "tanıtım" vasıtası... Ben de epeydir gidip görmemiştim, bu filmde gördüm Kazankaya'daki kemerli küçük Roma köprüsünün restore edilmiş halini...
Eksik bulduğum kısmı yok mu? Elbet de var. Örneğin Ünye'nin elde kalan tarihsel dokusu çekimlerde yansıtılamamış. Tarihi evlerin önüne kadar gelinmiş, bütünsellik verilememiş, içine girilememiş.
Sahildeki kafeye, Uzunkum'daki motel barakalarına daha az yer verilebilirdi... Asarkaya'dan efsane görüntüler getirilebilirdi. Cevizdere, Tozkoparan Kayamezarı es geçilmeyebilirdi, vs. vs.   
(Selim kardeşimin, "İnsaf, dört buçuk dakikada Ünye ancak bu kadar verilir" dediğini duyar gibiyim. Dost "acı" söyler... Tıpkı Ünye'nin Acı Suyu gibi. Acı Su, Ünye dönerinden daha meşhurdur!)  
Gayemiz burada reklam filmini enine boyuna eleştirmek, eksiğini fazlasını ortaya koymak değil. Ancak böyle bir işlemin yapılmasına kapı aralamaktır.
Başta ifade ettiğimiz gibi, bu yapım kuru övgülerin ötesinde, gerçek bir değerlendirmeyi hak ediyor.
Benzerini, Kültür ve Turizm Bakanlığının ülke turizmi reklamlarında gördüğümüz bu çalışma, ilk kez ilçe bazında çıkıyor karşımıza... Sadece bu yönüyle bile profesyonel bir değerlendirmeyi hak ediyor.
Şimdilik erken, sanıyorum ilerleyen günlerde böyle bir eleştiri yapılır...
Alanında daha iyisi yapılana kadar, bu film Ünye'nin en iyi reklam filmi olmayı sürdürecektir.
Emeği geçenlere teşekkürlerimizle...

Ünye Logosu

Gala gecesi, Gülçin Anmaç'ın hazırladığı Ünye logosu da tanıtıldı. Minyatür sanatçısı Sn. Anmaç, minyatür sanatına yaslanan bir Ünye logosu tasarlamış. Yaklaşık 45 yıldan bu yana Sadık Karamustafaoğlu'nun tasarımı Ünye logosunu kullanılıyorduk. Kim bilir, belki bu yeni logo eskisinin yerini alır.
Ünye Logosu, reklam filmi kadar önemli bir konu ve bir başka yazıya saklayalım, şimdilik bu kadar olsun.

Not 1: Reklam filminden bir ayrıntı; filmin 1.17 dakikasında çakıl taşları üzerine konan denizyıldızının Ünye'yle alakası ne?
Not 2: Sn. Tuncer'in "soyut değer inşası"na bir katkı da bizden olsun; "İnsan özünün nesneleştirilmesi, hem kuramsal, hem de pratik bakımdan, insani hayatın ve doğal tözün (cevher) büyük zenginliğini karşılayan insani duyular yaratmayı olduğu kadar, insanın duyularını insanileştirmeyi de gerektirir." (Sanat ve Edebiyat Üzerine, Çev. Murat Belge)

Ünyekent. 09.05.2018
http://www.unyekent.com/yazi/207-yesilin-golgesine-mavinin-otesine.html








2 Mayıs 2018 Çarşamba

Ünye Otogarı


Ünye Otogarı


Oldum olası şu Ünye Otogarı'nı sevemedim. Zaten inşası itibariyle de sorunluydu. Lahne Deresi'nin denize kavuştuğu bu alanda önce derme çatma bir "otogar" bir otogar olmadı.
Çevre Yolu'nun Doğu kavşağı olarak düzenlenen bu alan, yıllar sonra yeni bir anlam kazandı. Kimsesiz köpeklerin barındığı bu alandaki terk edilmiş, atıl durumdaki binası inşa edildi... Oldukça yetersiz ve ilkel inşa edilen yolcu terminali yıllarca atıl vaziyette kaldı. Samsun'a giden midibüslerin çekildiği bir garaj olarak kaldı ve asla binalar yıkılarak yerine, günümüzdeki "modern" otogar inşa edildi.
Ne var ki, bu yeni otogar da Ünye'ye yakışan, kentin şehirler arası toplu taşımacılık merkezi konumunda olan bir otogar olamadı.   

Ünye Otogarı'nın Günümüzdeki Hali

2018'in Ocak ayı... Uzak kentlerden birinden hareket ettik, Ünye'ye geleceğiz... Kışın ayazında, sabaha karşı indik Ünye Otogarı'na... Eşimin deyimiyle bizi "kedi yavrusu" gibi otobüsten indirip bıraktılar. Gün henüz ışımamış, otogarda in cin top atıyor. "Kent merkezine servisimiz var!" demişlerdi ama servisin gelmesine en az üç saat var. İşin tuhafı otogar binası da kapalı. Güvenlik gerekçesiyle gece kapatılıyormuş. Sabah belli bir saatte açılıyor... Bizi otogara indirdikleri saatte, dolmuşlar da henüz sefere başlamamış... Tek seçenek kalıyor, özel bir araç kiralamak.

Çevre İlçelerin Otogarları

Bakıyoruz çevre ilçelere, oldukça hareketli... Fatsa ve Çarşamba otogarları tam kapasite çalışıyor. Terme biraz atıl kalsa da, nüfus yoğunluğuna oranla o da canlı bir ulaşım merkezi durumunda.
Ünye öyle değil.
Bir türlü Ünyeliler yeni otogara ısınamadı.
Önceki yıllarda, aynı yere yapılan otogarı ise Ünyeliler hiç kullanmamıştı.
Ünye Çevre Yolu tamamlanınca, aynı yere yeni bir otogar projesi hazırlandı.
Otogar inşaatı yapımı başladı ve yıllarca sürdü.... Yerel basında otogarın ne zaman bitirileceği konuşulmaya başlandı. Çünkü akşam 19.00 ile gece 23.00 saatlerinde otobüslere Belediye önünden binildiği için kentin merkez trafiği felç oluyordu... Bir türlü bitmek bilmeyen otogar inşaatı, şehrin göbeğinde anlamsız bir izdihama sebep oluyordu... Sonunda Şubat 2015'te otogar inşaatı tamamlandı ve törenle hizmete açıldı.
Ama aynı canlılık otogarda yaşanmadı.  

Otogarda İsim Karmaşası

Otogar inşaatı sürerken yerel seçimler yapıldı. Belediye Başkanı değişti. Henüz hizmete açılmayan otogarın işletmesi ve mülkiyeti Ordu Büyükşehir Belediyesi'ne geçmişti. Bu esnada beklenmedik bir skandal yaşandı. Otogara eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in ismi verilmişti. Binanın ön cephesine iri puntolarla yazılan Şahin'in adı indirildi. Otogarda sadece "Otobüs Terminali" ibaresi kaldı.
Böylece Ünye Belediyesi Otobüs Terminali'ne 20 Mart 2014'te yazılan İdris Naim Şahin ismi Büyükşehir Belediyesi tarafından 5 Nisan'da kaldırılmış oldu.
Otogarla ilgili akla gelen en önemli "değişiklik" bu oldu.
Otogarın hizmete açılmasıyla birlikte otobüslerin şehir merkezinden yolcu alması yasaklandı.
Sadece gece yarısından itibaren sabah 07.00'ye kadar büyük otobüsler şehre girebilecek, sair saatlerde çevre yolunu kullanacaktı.

Ünye Otogarı Atıl Konumdan Kurtulamadı

Meğer otogarın atıl konumundan muzdarip olan sadece biz değilmişiz. Otogarda inen veya aktarma yapacak olan bir çok yolcu mahsur kalmış... Gecenin bir vakti aynı bizim gibi terminal binası dışında ne yapacağını bilemez hale gelmiş.
Otobüs yazıhanelerinde, ilerleyen saatlerde görevli kalmadığı için güvenlik gereği terminal binasının kapıları kapatılıyor. Terminale gelen herkes, gece saat 23-24'ten sonra sabahın 08.00'ine kadar dışarıda kalıyor. Oysa bu saatlerde gelen yolcular vakit geçirmek için otogarları seçerler ki, açık bir yer bulabilsinler.
Ünye'de tam tersi oluyor.
Üstelik bu saatlerde otogara geldiniz, gelip-geçen bir otobüse bineceksiniz...
Binemezsiniz.
Çünkü otobüsler o saatlerde Ünye Otogarı'na uğramıyor.
Otogarda herhangi bir hayatiyet olmadığından doğrudan çevre yoluna sapıyorlar.

Ne yapmalı?

Hafta başında yine yollardaydık. Ünye'ye gelmek için Ankara'dan bilet alacağız. Yazıhaneleri dolaşıyoruz. "Şehir merkezine girmiyoruz!" diyorlar, "ceza" yazılıyormuş... Öyle bir şey olmadığını, belli saatlerde kent merkezine girişin serbest olduğunu, keyfi olarak otobüslerin girmek istemediklerini söylüyoruz. Bilet satıcısına ayrı, otobüs sürücüsüne ayrı anlatıyoruz.
Kimi firmanın servisi yok, olan da sabah 08.00'dan sonra  servise başlıyor.
Ne yapmak gerekiyor...
Terminaldeki hizmetler neden kesintili biçimde sürüyor?

Ünyekent, 02.05.2018