Karadeniz Arkeolojisi - Pax Romana
Pax Romana (MÖ. 27 – MS. 180), Latince karşılığı
olarak "Roma Barışı"
anlamına gelir. Bu tanımlama, Roma İmparatorluğu'nun uzun soluklu barış dönemi
için kullanılır. Pax Romana, Roma yönetimi ve Roma hukuku altında, aralarında
kavga eden rakip liderlerin ve eyaletlerin, bazen sert bir şekilde,
barıştırılmasından çıkmıştır.[1]
Roma'da "Pax Romana"yı sağlayan lider Augustus‘tur.
Roma İmparatorluğu Trajan
Dönemi’nde (MS. 98-117) en geniş topraklara ulaşmıştır. Bu durum MS. 3. yüzyıla
kadar sürdü.
Pax romana 3. yüzyılda yaşanan iç savaşlar ve garnizonların
imparatorluk içindeki güç mücadeleleriyle yıprandı. Sınırlarda yaşanan sorunlar
imparatorluğun gücünü zaafa uğrattı. Birçok şehir ilk kez surlar edindi veya
mevcut savunmalarını güçlendirdi. Bu surların bir kısmında çıkıntılı kuleler
vardı ve yan taraftan fırlatılan yangın kapsüllerine karşı savunmasızdı.[2]
MS. 3. Yüzyıl sonunda Roma Barışı yerini iç karmaşaya bıraktı.
Merkezi otoriteyi temsil eden bazı isimler eyaletlere geçerek merkezi yapıyı
tanımamaya başladı. 375 yılında Kavimler
Göçü'yle başlayan karışıklık, 395
tarihinde Roma’yı Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı.
Özetle söylersek: 2.200 yıl boyunca varlığını sürdürmüş olan Roma devleti
MÖ. 9. yüzyılda İtalya Yarımadası'nda kurulan küçük bir şehir devletiyken, tüm
Akdeniz'i çevreleyen bir imparatorluk hâline geldi. Bir monarşiden oligarşiye
ve cumhuriyetin bileşimi olan bir demokrasiye ve daha sonra da otokratik bir
imparatorluğa dönüşmüştü.
Siyasetten hukuka,
mimarlıktan teknolojiye önemli bir medeniyet olarak Karadeniz’e kadar uzanan
Roma uygarlığı, tüm dünya tarihine damgasını vurdu.
Roma Uygarlığı
Roma uygarlığı, mimarisi ve sanatıyla kendisinden önceki
Hellen geleneği ve kültürünün devamı niteliğinde olmakla birlikte kendine özgü
yeniliklerle bu geleneği yeniden biçimlendiren özgün bir karaktere sahipti.
Romalılar, anıtsal, işlevsel, sağlam yapılar içerisinde geniş,
etkileyici, süslü iç mekânlar yaratma konusunda mahirdi. Yapılarının cephe
düzenlerini nişlerle, sütunlarla, alınlıklarla, girintili-çıkıntılı öğelerle
oluşturarak çok süslü bir cephe mimarisi meydana getirmişlerdi. Sütun başlarını
Ion ve Korint tarzıyla harmanlayarak kompozit tarzı yaratmışlar, böylece hem
işlevsel hem de estetik yönden çekici yapılar inşa etmişlerdi.
Barınma amaçlı çok
katlı yapılar (insula) ve
dışarıya kapalı kompleks villalar inşa ettiler. Roma betonu olarak tanımlanan kireçli harç “opus caementicium” ile inşa ettikleri kubbe ve tonozlar ile geniş
açıklıkları geçebildiler, yapılarını bu tonozlu alt yapılar üzerine kurdular.[3]
Roma dönemi mimar ve mühendisleri tapınaklar, tiyatrolar,
amfitiyatrolar, circuslar, forumlar, bazilikalar,
hamamlar, gymnasiumlar, nymphaeumlar, aquadüktler, köprüler, kütüphaneler, macellumlar, granariumlar,
zafer takları gibi anıtsal yapılar inşa etmişlerdir. Böylece mevcut yapı
tipleriyle birlikte amfitiyatrolar, bazilikalar, zafer takları gibi kendilerine
özgü yeni yapı tiplerini de geliştirerek geleneksel mimariyi yeniden
biçimlendirmişlerdir.[4]
24 Eylül 2013, Roma
Daha çok Ege ve Akdeniz bölgesinde gördüğümüz bu antik kalıntıların ne yazık ki Karadeniz’deki örnekleri yok denecek kadar azdır. Ayakta kalan yahut restore edilen ender örnekleri ancak Geç Roma (Bizans) Dönemine ait kilise, manastır ve benzeri yapılardır.
Bölgemizde son yıllarda
arkeolojik araştırmaların yoğunluk kazanmasıyla birlikte, benzer kalıntılara
ulaşılabilmektedir. 13 Eylül 2021 tarihinde Fatsa’nın Kurtuluş mahallesinde,
Nur Sokak’ta gerçekleştirilen yol çalışması sırasında geç Roma dönemine ait
mezarlar tespit edilmiş ve alanda Ordu Müzesi tarafından kurtarma kazıları
başlatılmıştı.
Fatsa şehir merkezinde bulunan kilise kalıntısı, Polemonion Kazısı adıyla
Archaeology dergisinde geniş yer buldu.
“Karadeniz Liman Kentinde Bizans Manastırı Belirlendi” başlığı
ile yayınlanan yazıda, "Aziz
Konstantin ve Helena Manastırı”, kilise ve Roma mezarları hakkında bilgi
verildi.
Halen devam etmekte olan arkeolojik kazı Ordu Müzesi Müdürlüğü
başkanlığında gerçekleştirilmektedir. Bilimsel danışmanlığını, Ordu
Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Seçkin Evcim yapmaktadır.
2024 Ağustos’unda ise, Aziz
Konstantin ve Helana Manastırı’nda
in-situ zemin mozaiğine ulaşıldı. Bu eser, Ordu ilinde açığa çıkarılan ilk in-situ zemin mozaiği olma özelliği
taşıyor.
Bununla birlikte bölgemizde Roma egemenlik alanının en önemli
unsuru, antik Roma yollarıdır. Orta
Karadeniz’de Roma varlığını bu izlerden tespit etmek mümkündür.
Antik Roma Yolları (viae)
Roma İmparatorluğu'nun büyüyüp gelişmesinde Antik Roma yolları
zorunlu bir unsur olmuştur. Bu yollar nedeniyle Romalılar orduları için
emniyetle ve hızla büyük alanlar içinde hareket alanı sağlamışlardır. Bu yollar
aynı zamanda haberleşme ve iletişim için elzem olmuşlardır. İktisadi bakımdan
ise Antik Roma yolları, Roma'ya yiyecek ve emtia ticaretinin gelişmesinde ve
çok geniş bir alanda Roma mallarının yayılıp dağıtılabilmesini sağlamıştır.
Roma İmparatorluğunun en parlak zamanlarında antik Roma yolları ağı 85.004 km
kara yolunu kapsamaktaydı ve 372 bağlantıdan oluşmaktaydı.
“Bütün yollar Roma'ya çıkar" eski sözü bundan daha doğru
olamazdı. Roma, Akdeniz'de ticaretin, ticaretin, siyasetin, kültürün ve askeri
gücün merkeziydi ve yol ağının büyük başarısı doğrudan şehre ve birçok
bölgesine ve eyaletine geri dönüyordu.
Yol ağının gerçekten görkemli bir gösteri olmasına rağmen,
Roma yollarının orijinal işlevselliği esas olarak askeri sömürü için
tasarlanmıştı. Yerel yollarla başlayarak, Roma önce Latium, Ostia ve çevre
bölgelere bağlandı.
MÖ 4. yüzyılın ortalarında, güneyde Samnit topraklarına ve
Campania'ya doğru ilerledikçe, lejyona Roma'nın rakiplerine karşı bir avantaj
sağlamak için daha uzun yollar geliştirildi.
Via Appia bunların en ünlüsüydü. MÖ 312'de Appius
Claudius Caecus tarafından başlatılan yol, Roma'dan güneybatıya doğru Capua'ya,
sonra Tarentum'a ve daha sonra Adriyatik'teki Brundusium'a (Brindisi) doğru
ilerledi ve sonunda Messina Boğazı'na kadar uzandı.[5]
Roma Yollarının İnşası
Latince viae adı
verilen Antik Roma yollarının yapımı askeri, ticari ve siyasal nedenlerle
gerekmiş ve Romalılar bu yollar ağ sistemini yapıp ve sonra bakımını sağlamakta
büyük deneyim kazanmışlardır.
Çoğu büyük Roma tahkimatı ve kamusal yapı gibi, Roma yolları
da öncelikle sınırları genişlettikleri için lejyonlar tarafından inşa edildi. Mühendisler Roma ordusunun
düzenli üyeleriydi ve yollar, kaleler ve köprü inşa etme konusundaki
uzmanlıkları, iki bin yıl boyunca başka hiçbir kültürde bulunmayan paha biçilmez
bir varlıktı.
Yol yapımının maliyeti Roma hazinesinin kendisinden ziyade yerel halk ve kabileler tarafından
karşılanıyordu. Roma generalleri lejyonlarıyla birlikte ilerlerken, kendi
kaynaklarından yol yapımı sağlamaları bekleniyordu. Ancak, belirli bir yargı
alanında tam yetkiye sahip olduklarından, bu kaynakların çoğunlukla yerel
halktan, para, hammadde ve ek işgücü olarak toplandığı ortaya çıktı.
Yedi yüzyıl süren Roma’nın yükselişi boyunca Roma yol inşaatı
ve bakımı yüksek bir standartta devam etti. MS 476'da batının düşüşüyle,
yolların durumu imparatorluğun koşullarıyla paralellik gösterdi ve birçok yol
Orta Çağ boyunca kullanılmaz, bakımsız ve harap hale geldi.
Roma lejyonlarına sağlanan
hız ve erişilebilirliğin dışında, yollar ayrıca dünyanın geri kalanının
bilmediği bir ticaret, seyahat ve iletişim fırsatı da sağladı. Herhangi bir
önemli uzunluktaki seyahat genellikle zenginlerle sınırlıyken, teorik olarak
İspanya'dan bir Yunan eyaletine hiç yoldan çıkmadan seyahat edilebilirdi.
Roma Yollarının Yararı ve Zararları
Antik Roma yolları bir mahalden diğer mahale asker ve askeri
malzeme taşımak için yapılmakla beraber bu yollar ana taşıt olarak atlı araba için yapılmıştı. Roma askeri
lejyonları bu yollar sayesinde çabuk ve emniyetli biçimde ülke sınırları içinde
en uç noktalara kadar gidebilmekteydiler. Bu yollar imparatorluğun emniyetini
ve istikrarını sağlamada en büyük unsurdu. Ancak Roma yolları Orta Çağ’a
girmeden imparatorluğun çöküşüne de sebep olmuşlardır. Romalıların düşmanları
olan barbar kavimler bu yollardan Roma
topraklarına gelip yerleşmiş ve yönetimi ele geçirmişlerdir.
Roma İmparatorluğu'nun ortadan kalkması ile birlikte bu
yolların çoğu bin, iki bin yıl aynı güzergâhtan iletişimi sağlamaya devam
etmişlerdir.
Sonraki Bölümlerde:
Roma Yol Teknolojisi: Nasıl İnşa Edildi? Yollarının Adlandırılması,
Posta Sistemi.
En Önemli Yol Elemanları: Köprüler
ve Mil Taşları
Orta Karadeniz Antik Roma
Yolları
Kaynaklar:
Akurgal, E. 2017, Anadolu Uygarlıkları, Phoenix Yay. 2. Baskı, Ank.
Goldsworthy, Adrian. 2017, Pax Romana: War, Peace and
Conquest in the Roman World, Yale University Press, New Haven, Connecticut
UNRV Roma Tarihi
Varilci, AD. 2021. İnsulalar yahut Çok Katlı Yapılar, 10.11.2021;
Ünye Kent