Milattan Önce 1380
Ortadoğu’nun
En Eski Diplomasi Belgeleri
Tel Amarna Mektuplaşması
1887-1888 yıllarında Mısır’da yapılan kazılarda,
Firavun Amenofis’in (ya da Amenhotep) günümüzden üç bin beş yüz önce yazılmış
diplomatik yazışmalarını içeren arşivler bulunmuştu. Yaklaşık üç yüz altmış kil
tabletten meydana gelmiş bu arşivler, tarihin kaydettiği en eski diplomasi
belgeleridir.
Tel Amarna Mektuplaşması (MÖ. XV. Ve XIV.
Yüzyıllar) adıyla bilinen bu belgeler, Mısır’ın o dönemde başkenti olan Tel
Amarna’da (ya da Tel al Amarna) bulunduğu için bu adla anılır. Orta Mısır’da, Nil’in doğu kıyısında yer alan
bu kent Firavun Amenofis’in eski başkentidir.
O çağda mevcut devletlerin en büyüğü Mısır’dı.
XVIII. Hanedan firavunlarından III. Amenofis ve IV. Amenofis’in diplomatik
yazışmalarını içeren arşivler, bu kentin kalıntıları arasındaki Amenofis
sarayında ele geçirilmiştir.
Bu arşivler, firavunlar tarafından öbür devlet
başkanlarına ve Mısır’a bağımlı bulunan Suriye prenslerine yazılmış mektuplarla
bu mektuplara verilmiş cevapların metinlerini kapsamaktadır.
Söz konusu arşivler bugün, Londra’daki British
Museum ile Berlin Devlet Müzesi’nin koleksiyonları arasında yer almaktadır.
Bir
Zamanlar Ortadoğu
Milattan Önce II. Yüzyılın ortalarına rastlayan
XVIII. Hanedan döneminde Mısır, dünyanın süper gücüydü. En büyük rakibi kuzey
komşusu, Anadolu’da ilk büyük imparatorluğu kuran Hitit devletiydi. O dönemde Mısır’ın sınırları Batı Toroslardan
Fırat’a kadar uzanmaktaydı. Mezopotamya’nın kuzey ve güneyindeki devletlerle,
Mitanni, Babil, Asur, Suriye ve Filistin prenslikleriyle, Girit krallığı ve Ege
adalarıyla yoğun bir kültür, ticaret ve siyaset alışverişi içindeydiler.
Özellikle dış işlere bakan bir kançılarya (elçilik
ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin çalıştığı yer)
bulunmakta ve diplomatik yazışmalara özel önem verilmektedir. O dönem
diplomasisinin ilk örneği sayılan Tel Amarna Mektupları içerikleri ve
zenginlikleri bakımından tarihin en ilgi çekici belgelerindendir.
MÖ. 1278 yılında firavun II. Ramses ile Hitit Kralı III.
Hattusil arasında yapılan Kadeş
Antlaşması, tarihin kaydettiği ilk yazılı antlaşma olarak önemlidir.
Hitit kralı Şubbiluliyuma’nın
Hititlerin başkenti Boğazköy’de bulunan arşivler de, Mısır arşivleri için
tamamlayıcı bir materyal oluşturmaktadır.
Arşivlerin
İçeriği Nasıldı?
Tel Amarna yazışmalarının büyük kısmı, o zamanki
Suriye ve Filistin prensleri tarafından bağlı bulundukları Firavun’a yazılmış
mektuplardan oluşmaktadır. Söz konusu prenslikler, o dönemin en kudretli iki
imparatorluğu olan Hitit krallığı ile Mısır arasında birer tampon devlet rolü
oynamaktaydılar.
Firavun,
Suriye’deki etkisini güçlendirmek bakımından, bu prensler arasındaki düşmanlığı
sürekli şekilde uyanık tutmakta yarar görüyordu.
Suriyeli ve Filistinli prensler tarafından
yazılan mektuplar, genellikle firavuna yöneltilmiş övgü, selam ve bağlılık
duyguları ile hükümdarlar arası evlilik tasarı ve tartışmaları ve özellikle de
yardım, altın ve değerli armağan istekleriyle doludur. Öte yandan karşılıklı
şikâyetler, suçlamalar, ihbarlar ve iftiralar… Danışıklı kavgalar, komplolar ve
fetih siyasetinin temel ereklerine uygun “ayak oyunları” yer almaktadır.
Mesele
Neydi?
Bütün mesele Hititlerin de bölge üzerinde egemenlik kurmak istemeleriydi. Hitit
etkisi MÖ. 1380-1346 yılları arasında en yüksek noktasına ulaşmış bulunuyordu. Şubbiluliyuma döneminde Hititler,
Mısır’ın sahip olduğu Sina Yarımadası’ndaki zengin maden yataklarına ve
Lübnan’daki ormanlara göz dikmişti. Dolayısıyla Mısır firavunları, Hititlere
karşı kendilerine müttefik aramaya zorlanmıştı. Bunlar da, Mitanni ve Babil
devletleri olacaktı.
Ne kadar
benziyor günümüz Ortadoğu’suna değil mi?
Coğrafya aynı, ilişkiler
neredeyse bire bir…
Sadece günümüzden üç, bilemedin dört bin yıl
önce yaşanmış.
Aktörler değişmiş.
Figüranlar da…
Ve aynı karmaşa içindeyiz hâlâ; kim aktör, kim
figüran?
Belli değil.
[Kaynak: Uluslararası İlişkiler Tarihi I (Diplomasi Tarihi), Evrensel Basım
Yayın, Çeviren Attila Tokatlı, Eylül 2009]
16.10.2019, Ünyekent