7 Ağustos 2019 Çarşamba

Önce Sağlık


Önce Sağlık


Antalya dönüşü, kullandığım ilaçların raporunu yenilemek için sabah erkenden Devlet Hastanesi'ne gidip, 62 sıra numarası ile dahiliye polikliniğinden randevu aldım. Muayene sıram tahminimden erken geldi. Aslında kontrolümü yapan doktor başkasıydı ama O'nun polikliniği olmadığı için başka bir isme müracaat ettik.
Kullandığım ilaçlar belliydi, ekrandan görünüyordu. Rutin kan tahlilleri istendi; açlık kan şekeri ve Hemoglobin A1C'ye bakılacaktı...
Doktorla aramda şöyle bir görüşme oldu:
- Benim doktorum Adnan Bey dedim, onu göremedik.
- Nerede Adnan Bey, biliyor musunuz? dedi.
- İzinli galiba, diyecek oldum...
- Yoğun bakımda, dedi. Kalp rahatsızlığı geçirdi. On günden bu yana Samsun'da özel bir hastanede. Durumu şimdi daha iyi...

****
Bu vesileyle, değerli doktorum Adnan Büyükyazıcı'ya "geçmiş olsun" diyor, acil şifalar diliyorum.
Umarım kısa zamanda düzelir, aramıza döner.
(Adnan Bey'in geçirdiği rahatsızlık yerel basında yer almadı, en azından ben göremedim. Durumunu buradan duyanları üzmüş olduk, şimdi daha iyi olduğunu öğrenmemiz bizi rahatlattı.)

****
Öğle sonrası tahlil sonuçlarına göre hem raporumuz düzenlendi, hem de verilecek ilaçlar yeniden belirlendi. Tahlillerimi iyi bulan doktor, günde beş kez kullandığım iki çeşit ilaçtan birini iptal etti. Bir ay sonra ,yeni uygulamanın sonuçlarını görmek üzere muayeneye gelmemi istedi.
Buraya kadar sorun yok!
Sorun nerede?
Sorun hasta sayısındaki yükseklik...
Randevulu hasta girişi, monitörde 160 olarak görünüyordu.
Araya acilden, servisten ve başka polikliniklerden gelen hastalar de oluyor...
Doktorun günde 8 saat muayene ettiğini düşünürsek, ki özel hastanede dışında bu kadar çalışma süresi mümkün değil; hasta başına 3 dakika düşmüyor.
Özetle söylersek; Ünye devlet hastanesine doktor sayısı yeter sayıda değil.
Diğer polikliniklerde de aynı durum...
Doktorlarımız ne kadar canla başla çalışsa da, standart bir muayene süresi yok!
Doktora da yazık, hastaya da!

****
Öğle sonrası bekleme süremiz beklenenden uzun oldu.
Öncelik, muayene olmak için randevu alanlarındı.
Tahlil sonuçlarını almaya gelenler, bizler sona kaldık.
Beşer beşer içeri alındık.
Tahlil sonuçlarımı almadan, hastaneden çıktım.
İnternet üzerinden, "e-nabız"la ulaşılıyor nasıl olsa diyerek...
Akşam, inceleme fırsatı buldum.
Devletin hazırladığı "e-nabz" adlı sitede oldukça ilginç ayrıntılar yer alıyordu.
Doktor, hastane ve hastane çalışanları hakkında düşüncelerimiz bile soruluyordu.
Madem istemişler, yorum yazıp göndereyim dedim.
Olumlu-olumsuz. bazı yönleriyle yazdım ama gönderemedim.
(Olumsuz ifadeler nedeniyle mi, gitmedi acaba? Hastanedeki doktor sayısının yetersiz olduğu, kalp-damar servisi, nöroşirurji  gibi servislerin de olması gerektiğine değinmiştim. Bir de kan alan elemanların bu işi bir türlü beceremediğini ki, benim damarlarım klasik dönem Yunan heykelleri gibi belirgindir. Daha bir müddet kolumdaki şişlik ve morlukla dolaşacağım...)
Bakanlığın "e-nabız" sitesi, nereden esinlenilmişse iyi bir örnek... Hastane koridorlarında, muayene sırasında bekleşen insan manzaralarıyla örtüşmüyor. Apayrı bir hizmet ünitesinin tamamlayıcısı gibi...
Bir de "Şehir Hastaneleri" girişimi var ki, henüz bizim buralardan uzak.
İlerleyen günlerde sözünü ederiz sanıyorum...
Sağlıklı bir hayat dileklerimle.



07.08.2019, Ünyekent