Önce Sağlık
Antalya
dönüşü, kullandığım ilaçların raporunu yenilemek için sabah erkenden Devlet
Hastanesi'ne gidip, 62 sıra numarası ile dahiliye polikliniğinden randevu
aldım. Muayene sıram tahminimden erken geldi. Aslında kontrolümü yapan doktor
başkasıydı ama O'nun polikliniği olmadığı için başka bir isme müracaat ettik.
Kullandığım
ilaçlar belliydi, ekrandan görünüyordu. Rutin kan tahlilleri istendi; açlık kan
şekeri ve Hemoglobin A1C'ye bakılacaktı...
Doktorla
aramda şöyle bir görüşme oldu:
-
Benim doktorum Adnan Bey dedim, onu
göremedik.
-
Nerede Adnan Bey, biliyor musunuz? dedi.
-
İzinli galiba, diyecek oldum...
-
Yoğun bakımda, dedi. Kalp rahatsızlığı geçirdi. On günden bu yana Samsun'da
özel bir hastanede. Durumu şimdi daha iyi...
****
Bu vesileyle, değerli doktorum Adnan
Büyükyazıcı'ya "geçmiş olsun" diyor, acil şifalar diliyorum.
Umarım kısa zamanda düzelir, aramıza
döner.
(Adnan
Bey'in geçirdiği rahatsızlık yerel basında yer almadı, en azından ben
göremedim. Durumunu buradan duyanları üzmüş olduk, şimdi daha iyi olduğunu öğrenmemiz
bizi rahatlattı.)
****
Öğle
sonrası tahlil sonuçlarına göre hem raporumuz düzenlendi, hem de verilecek
ilaçlar yeniden belirlendi. Tahlillerimi iyi bulan doktor, günde beş kez
kullandığım iki çeşit ilaçtan birini iptal etti. Bir ay sonra ,yeni uygulamanın
sonuçlarını görmek üzere muayeneye gelmemi istedi.
Buraya
kadar sorun yok!
Sorun
nerede?
Sorun hasta sayısındaki yükseklik...
Randevulu
hasta girişi, monitörde 160 olarak görünüyordu.
Araya
acilden, servisten ve başka polikliniklerden gelen hastalar de oluyor...
Doktorun
günde 8 saat muayene ettiğini düşünürsek, ki özel hastanede dışında bu kadar
çalışma süresi mümkün değil; hasta başına 3 dakika düşmüyor.
Özetle
söylersek; Ünye devlet hastanesine doktor sayısı yeter sayıda değil.
Diğer
polikliniklerde de aynı durum...
Doktorlarımız
ne kadar canla başla çalışsa da, standart bir muayene süresi yok!
Doktora
da yazık, hastaya da!
****
Öğle
sonrası bekleme süremiz beklenenden uzun oldu.
Öncelik,
muayene olmak için randevu alanlarındı.
Tahlil
sonuçlarını almaya gelenler, bizler sona kaldık.
Beşer
beşer içeri alındık.
Tahlil
sonuçlarımı almadan, hastaneden çıktım.
İnternet
üzerinden, "e-nabız"la
ulaşılıyor nasıl olsa diyerek...
Akşam,
inceleme fırsatı buldum.
Devletin
hazırladığı "e-nabz" adlı sitede oldukça ilginç ayrıntılar yer
alıyordu.
Doktor,
hastane ve hastane çalışanları hakkında düşüncelerimiz bile soruluyordu.
Madem
istemişler, yorum yazıp göndereyim dedim.
Olumlu-olumsuz.
bazı yönleriyle yazdım ama gönderemedim.
(Olumsuz
ifadeler nedeniyle mi, gitmedi acaba? Hastanedeki doktor sayısının yetersiz
olduğu, kalp-damar servisi, nöroşirurji
gibi servislerin de olması gerektiğine değinmiştim. Bir de kan alan
elemanların bu işi bir türlü beceremediğini ki, benim damarlarım klasik dönem
Yunan heykelleri gibi belirgindir. Daha bir müddet kolumdaki şişlik ve morlukla
dolaşacağım...)
Bakanlığın
"e-nabız" sitesi, nereden esinlenilmişse iyi bir örnek... Hastane
koridorlarında, muayene sırasında bekleşen insan manzaralarıyla örtüşmüyor.
Apayrı bir hizmet ünitesinin tamamlayıcısı gibi...
Bir
de "Şehir Hastaneleri"
girişimi var ki, henüz bizim buralardan uzak.
İlerleyen
günlerde sözünü ederiz sanıyorum...
Sağlıklı
bir hayat dileklerimle.
07.08.2019, Ünyekent