13 Ağustos 2025 Çarşamba

Karadeniz Arkeolojisi – Dor İstilası’ndan Roma Egemenliğine

 


Karadeniz Arkeolojisi – Dor İstilası’ndan Roma Egemenliğine

 

“Savaş gemileriyle denizden geldiler ve kimse onlara karşı koyamazdı!”

 


II. Ramses döneminde yapılmış olan Tanis'teki bir dikilitaşta yazıyor bu cümle.[1]

Bugün hala tartışılan tarihin ilk büyük karanlık dönemini belirtiyor bu cümle… Dikilitaşta yazılı “savaş gemileriyle denizden gelenler”i, 1881’de Fransız Mısırbilimci Gaston Maspero, “Deniz Kavimleri” olarak tanımlıyor.[2]

MÖ, 1200'lü yıllarında, Tunç Çağı’nın sonunda meydana gelen iklim değişmesi sonucunda, bir anda Doğu ve Kuzey Avrupa'da yaşayan kavimler harekete geçti. Dor İstilası denilen bu tarihi dönemde Ege adaları ve Yunanistan yağmalandı. Burada yaşayan halk can güvenliği için doğuya doğru hareket etti. Dor İstilası olarak bilinen bu durum, Mısır ve Hitit kaynaklarında Deniz Kavimleri Göçü olarak adlandırıldı.

Doğu Anadolu, Suriye, Filistin, Kıbrıs ve Mısır’ı yağmalayıp, istila eden saldırgan denizci halkları, Hitit imparatorluğu gibi Bronz Çağı’nın büyük uygarlıklarının da yok edilmesine sebep olmuşlardır.

Deniz Kavimlerinin kullandığı Tragana Gemisi-
Kaynak-Özhan Öztürk

Önlerine çıkan her şeyi yıkıp yakan bu gücün karşısında kimse duramadı. Çekirge sürüsü gibi geçtikleri her yeri kuruttular. Anadolu’da 200 yılı kapsayan bu dönmemde yazılan bir belgeye rastlanmadı, yazı unutuldu. 

Deniz Kavimleri için tek taraflı olsa da esas kayıtlar Mısır metinlerine ve çizimlerine dayanmaktadır. Ayrıca Hitit kaynakları ve arkeolojik verilerden de faydalanılmakta birlikte Ortadoğu tarihi kayıtlarında boşluklar bırakan bu ‘karanlık dönem’ hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmemektedir. Açıkçası parça parça ve kafa karıştırıcı yazıtlara bakınca Mısırlıların da bu kavimlerin kim olduğunu tam olarak bilmediği anlaşılmaktadır. Tarihe bıraktıkları silinmez işaretlere rağmen, kültürleri veya milliyetleri bilinmemektedir.[3]


 

Dor İstilası ve Deniz Kavimleri İlişkisi

 

Dor istilası, MÖ. 13 yüzyılın sonları ile MÖ. 12. yüzyılın başlarında Yunanistan’ın Dorlar tarafından dalgalar halinde istila edilmesidir.

Dorlar kimdi ve Yunanistan’a nereden gelmişlerdi?

Deniz Kavimleri ile Dorlar aynı halklardan mıydı?

Maalesef eldeki belge ve bilgiler konuyu yeterince açıklayamıyor.

Kronik olarak aynı dönemin ürünü olsa da Deniz kavimleri ile Dorlar aynı insanlar değil. Dorların ve Deniz kavimlerinin önceki yurtlarının neresi olduğu ve göç nedenleri halen bilinmiyor. Sadece bir iklimsel değişme yaşandığı, iklim koşullarının elverişsizliği nedeniyle Dor göçlerin başladığı tahmin ediliyor. Bu göçlerin Orta Avrupa’dan, özellikle günümüz  Polonya’sının bulunduğu coğrafi bölgeden başladığı zannediliyor.

 

Dor İstilası

 

Doğu Avrupa'da meydana gelen kıtlıklar nedeniyle bazı kavimler doğuya doğru göç etmeye başladı. Göç eden kavimler, karşılarına çıkan kavimleri de göçe zorlayarak Anadolu ve Suriye'ye kadar uzun bir göç dalgası oluşturdular. Bu göç dalgalarının Yunanistan’a yönelen bölümünde İliryalılar ve Dorlar, Yunanistan’daki Miken Uygarlığı’nı yerle bir etmişlerdir.

Böylece uygarlıklarının yıkılmasından kısa bir süre önce Anadolu’ya yerleşmeye başlayan Akalar, Dor baskısıyla daha büyük kitleler halinde Anadolu’ya göç etmişlerdir.

Ege göçleri dünya tarihinde bir dönüm noktası sayılmakla birlikte bu göçlerden en çok Anadolu’nun etkilendiği söylenebilir. Nitekim kültür seviyeleri pek yüksek olmayan birtakım Trak kavimlerinin neden olduğu Ege Göçlerinin ardından Anadolu’da iki yüz ile dört yüz yıl arasında degisen zaman dilimi süresince bir Karanlık Çağ yaşanmıştır. Böylece bu göçlerden sonra Anadolu coğrafyasının siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı hiçbir zaman eskisi gibi olmamıştır.[4]

Dor istilası ile birlikte Ege adalarına ve Anadolu’nun Ege kıyılarına büyük bir göç başlamıştır. İki koldan ilerleyen bu göçlerin ilkini İyonlar, ikincisini ise Aioller gerçekleştirmiştir. Mora Yarımadasından göç eden İyonlar, önce Atina civarında toplanmış ve daha sonra Batı Anadolu Göçü’nü başlatarak Ege kıyısındaki ilk İyon yerleşimlerini (Smyrna, İzmir) kurmuşlardır.[5]

Göçün ikinci kolunda Teselya ve Boiotia’dan gelen Aioller Kuzey Ege’ye yerleşmişlerdir.[6]

Yunanistan istilacısı Dorlar ise Anadolu’nun Ege kıyılarına göç etmişler ancak daha güneye yerleşmişlerdir. Rodos ve Kos (İstanköy) adalarını ele geçiren Dorlar, buradan hareketle Anadolu’nun buraya bakan kıyılarında Halikarnassos (Bodrum) ve Knidos (Datça) kentlerini kurmuşlardır.

Kent devletlerinin güçlenmeleri sonucu Yunanistan’da başlayan kolonileşme hareketinin de etkisiyle MÖ. 8.yüzyılda Anadolu’daki İyon kentleri de kolonileşme sürecine girmişlerdir. Özellikle Anadolu’daki İyon kentleri için Marmara, Trakya ve Karadeniz bölgelerinin başı çektiği iki yüzyıl sürecek bir kolonileşme dönemi başlayacaktır.

 

Deniz Kavimleri

 

Mısır belgelerinde sadece savaş açısından tanımlanan Deniz Kavimlerinin hangi milletten olduklarını söylemek zordur. Bir çok ulus ve kavimle ilişkilendirilen bu halklar Etrüsk, Troyalı, Luwi, İtalyan, Fenike, Minos ve Miken uygarlıkları ile anılsa da tahminden öte gidememiştir.

Mısır yazıtlarında Deniz Kavimleri “Hau –Nebut” (Ege Halkı) olarak geçer. Bu nedenle çoğu Luwi/Lukka kökenli Batı Anadolu askeri ittifakları olduğu işeri sürülür.

Bazı araştırmacılar “Deniz Kavimleri” için Anadolu’da bir yerlerdeki anavatanlarından çıkarıldıktan sonra geçici olarak denizde yaşamış ve tarihi kayıtlardaki varış yerlerine doğru ilerlerken “Mısır Deltası”nı işgale girişmiş topyekûn uluslardır.[7]

III. Ramses'in mezarının da yer aldığı tapınak Medinet Habu’da 
bulunan Boynuzlu Miğferli Savaşçı kabartması

Araştırmacı yazar Özhan Öztürk, Deniz Halklarından adları belli olanları (tabi bu belirleme de bir varsayımmdır) şöyle sıralar:

Tunç Çağı’nda Yunanistan’a hâkim olan Ekweşler veya Akhalar (Hitit belgelerinde Ahhiyawa). Batı Anadolu kıyılarında yaşayan korsanlık yapan Teresh, Tyrsenoi veya Tyrrhenia halkı ki Etrüsklerin ataları olduğu sanılmaktadır. Batı Anadolu kıyılarında Likya’da yaşayan Luka halkı. Sonradan Sardunya adasına isimlerini verecek olan Sherdan halkı ki bu halk MÖ. 1299’da Kadeş Savaşı’nda Mısırlılar tarafından paralı asker olarak kullanılmıştır.

Sicilya’ya adını veren Siculi kabilesiyle özdeşleştirilen Şekeleş halkı.

Girit kökenli olduğu sanılıp kalıcı olarak Filistin’e yerleşen tek Deniz Kavmi olan Peleset halkı ve bugünkü Adana’nın bulunduğu bölgede yaşayan Danunalılar.

 

Sonuç

 

Luksor Tapınağı’ndaki yazıtlardan Deniz Halkları’nın II. Ramses Döneminde Mısırlılar tarafından durdurulduğu yazılsa da Merenptah döneminde Libyalılarla ittifak yapan Deniz Halkları Nil Deltası’nı istila etmek için yeniden harekete geçtiği anlaşılmaktadır.

Deniz Kavimleri, III. Ramses döneminde Kadeş’teki Mısır ticaret merkezine saldırıp yok etmiş ve yeniden Mısır’ı işgal etmeye çalışmıştır. III. Ramses'in mezarının da yer aldığı tapınak Medinet Habu’da bulunan Boynuzlu Miğferli Savaşçı kabartması, Deniz Kavimleri ile ilişkilendirilir.[8]

Mısır sonuçta Deniz Kavimleri’ne karşı Nil deltasını başarıyla savunmuşsa da Levant’ı (Doğu Akdeniz) kaybetmiştir. Deniz Halkları muhtemelen Kıbrıs ve diğer Akdeniz adaları ile Levant’a yerleşmişlerdir. Anadolu’nun kuzeyinde yaşayan Kaşkalar, Hitit topraklarının bir kısmını, İstanbul ve Çanakkale boğazlarını aşarak Anadolu’ya giren Thrakların bir kolu olan Phrygler (Frigler) Hitit ülkesinin daha büyük bir bölümünü ele geçirmişlerdir.

Deniz kavimleri Doğu Akdeniz kıyısında bulunan Fenike şehirlerine dokunmadığı için Fenikeliler bu kavimden sayılmış ve dönem itibariyle Akdeniz ticareti Fenikelilerin tekeline girmiştir.

Persler, Anadolu’ya bir dönem hakim olmuşa da Büyük İskender tarafından yok edilmiştir. İskender hakimiyeti kısa sürmüş, Helenistik Dönem başlamıştır.

Sonuçta Roma tüm Akdeniz’e sahip olmuş, Karadeniz kıyılarını ele geçirmiştir.

Roma’nın emperyal gücü de önce ikiye bölünmüş, Batı Roma Kuzeyli Barbarlar karşısında yenik düşmüştür.

Doğu Roma (Bizans), Helenistik dönemin son halkası gibi görünse de diğerlerinden daha farklı bir süreçtir.      

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, “karanlık” olarak nitelendirilen tarihin ilk döneminde bile kendilerinden teknik olarak üstün ve düzenli bir orduya sahip güçler karşısında çapulcular sürüsü zaferler kazanabilmiştir.

 

Kaynaklar:

 

Maspero, Gaston, 1889, Egyptian Archology, Oxford Edition Amelia B. Edwards, London

Öztürk, Özhan. 2011, Pontus, Antikçağ'dan Günümüze Karadeniz, Genesis kitap  

Akurgal, Ekrem. 2008; Anadolu Kültür Tarihi, Ankara TÜBİTAK Yay.

Drews, Robert. 2014, Tunç Çağı’nın Sonu, İş Bankası Kültür Yay.

Sandars, Nancy, 1978, The Sea Peoples, Thomsan Hudson. London,

 

13.08.2025, Ünye Kent

 

Dipnotlar:

[1] II. Ramses (MÖ. 1301-1235) tarafından yaptırılan dikilitaş; kırmızı granittendir, 63 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 120 ton ağırlığındadır. İsrail'in Sina Çölü'nden çekilmesinin ikinci yıldönümünü olan 25 Nisan 1984'te bugün San el - Hagar olarak adlandırılan Eski Mısır kasabası Tanis'ten alınarak Kahire Havaalanı yakınına getirilmiştir. Tanis, Mısır'ın kuzeydoğu Nil Deltası'ndaki önemli bir antik yerleşimdir. Burada bulunan dikilitaşın bir kısmı kırık ve üzerindeki kabartmalardan bazıları kaybolmuştu. Onarıma alınmıştır.

[2] Maspero, G. 1889; 98

[3] Özhan Öztürk’e göre hiç kimse Deniz Kavimlerinin kim olduğunu tam olarak bilmiyor. Arkeologlar bunların nereden geldiklerini, hangi dili konuştuklarını, hatta akraba bir grup olup olmadıklarını belirleyemediler. Bildikleri tek şey Deniz Kavimlerinin Geç Tunç Çağı'nda Akdeniz bölgesindeki üç güçlü uygarlığın (Yunanistan'daki Miken Uygarlığı, Küçük Asya'daki Hititler ve Mısır'daki Yeni Krallık) çöküşüyle bağlantılı olduklarıdır.

[4] Akurgal, 2008; 58

[5] “On iki İyon Kenti” olan bu yerleşimler; Samos (Sisam) adası, Khios (Sakız) adası, Sakız adasına bakan Eritre (Ildırı), onun güneyinde Teos (Seferihisar) ve Lebedos (Kısık), İzmir körfezinin iki yanında Phokaia (Foça) ve Klazomenai (Urla), daha içeride Kolophon (Değirmendere), Kaystros nehrinin (Küçük Menderes) ağzında Ephesos (Efes), Büyük Menderesin denize döküldüğü yerde Priene (Turunçlar), Myos (Milas/Muğla) ve Miletos (Milet) kentleridir.

[6] ilk olarak Lesbos (Midilli) adasında Mytilene kentini kurmuşlar ve Foça’nın kuzeyinden Manisa’ya kadar olan bölgede etkin olmuşlardır. İzmir’e de adını veren Smyrna’yı (Bayraklı) kursalar bile burası daha sonra İyonlar tarafından ablukaya alınacak ve yine bir İyon kenti olan Kolophon tarafından ele geçirilecektir.

[7] Drews, 2014; Türkçe Baskıya Önsöz, XVII

[8] Sandars, 1978; 45