Karadeniz Arkeolojisi – Dor İstilası’ndan Roma Egemenliğine
“Savaş
gemileriyle denizden geldiler ve kimse onlara karşı koyamazdı!”
II. Ramses döneminde yapılmış olan Tanis'teki bir dikilitaşta yazıyor bu
cümle.[1]
Bugün hala tartışılan tarihin ilk büyük karanlık dönemini belirtiyor
bu cümle… Dikilitaşta yazılı “savaş gemileriyle denizden gelenler”i, 1881’de Fransız
Mısırbilimci Gaston Maspero, “Deniz
Kavimleri” olarak tanımlıyor.[2]
MÖ, 1200'lü yıllarında, Tunç Çağı’nın sonunda meydana gelen
iklim değişmesi sonucunda, bir anda Doğu ve Kuzey Avrupa'da yaşayan kavimler
harekete geçti. Dor İstilası denilen
bu tarihi dönemde Ege adaları ve Yunanistan yağmalandı. Burada yaşayan halk can
güvenliği için doğuya doğru hareket etti. Dor İstilası olarak bilinen bu durum,
Mısır ve Hitit kaynaklarında Deniz
Kavimleri Göçü olarak adlandırıldı.
Doğu Anadolu, Suriye, Filistin, Kıbrıs ve Mısır’ı yağmalayıp,
istila eden saldırgan denizci halkları, Hitit imparatorluğu gibi Bronz Çağı’nın
büyük uygarlıklarının da yok edilmesine sebep olmuşlardır.
Önlerine çıkan her şeyi yıkıp yakan bu gücün karşısında kimse duramadı. Çekirge sürüsü gibi geçtikleri her yeri kuruttular. Anadolu’da 200 yılı kapsayan bu dönmemde yazılan bir belgeye rastlanmadı, yazı unutuldu.
Deniz Kavimleri için tek taraflı olsa da esas kayıtlar Mısır
metinlerine ve çizimlerine dayanmaktadır. Ayrıca Hitit kaynakları ve arkeolojik
verilerden de faydalanılmakta birlikte Ortadoğu tarihi kayıtlarında boşluklar
bırakan bu ‘karanlık dönem’ hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmemektedir.
Açıkçası parça parça ve kafa karıştırıcı yazıtlara bakınca Mısırlıların da bu
kavimlerin kim olduğunu tam olarak bilmediği anlaşılmaktadır. Tarihe
bıraktıkları silinmez işaretlere rağmen, kültürleri veya milliyetleri
bilinmemektedir.[3]
Dor İstilası ve Deniz Kavimleri İlişkisi
Dor istilası, MÖ. 13 yüzyılın sonları ile MÖ. 12. yüzyılın
başlarında Yunanistan’ın Dorlar tarafından dalgalar halinde istila edilmesidir.
Dorlar kimdi ve Yunanistan’a nereden gelmişlerdi?
Deniz Kavimleri ile Dorlar aynı halklardan mıydı?
Maalesef eldeki belge ve bilgiler konuyu yeterince
açıklayamıyor.
Kronik olarak aynı dönemin ürünü olsa da Deniz kavimleri ile
Dorlar aynı insanlar değil. Dorların ve Deniz kavimlerinin önceki yurtlarının
neresi olduğu ve göç nedenleri halen bilinmiyor. Sadece bir iklimsel değişme
yaşandığı, iklim koşullarının elverişsizliği nedeniyle Dor göçlerin başladığı
tahmin ediliyor. Bu göçlerin Orta Avrupa’dan, özellikle günümüz Polonya’sının bulunduğu coğrafi bölgeden
başladığı zannediliyor.
Dor İstilası
Doğu Avrupa'da meydana gelen kıtlıklar nedeniyle bazı kavimler
doğuya doğru göç etmeye başladı. Göç eden kavimler, karşılarına çıkan kavimleri
de göçe zorlayarak Anadolu ve Suriye'ye kadar uzun bir göç dalgası
oluşturdular. Bu göç dalgalarının Yunanistan’a yönelen bölümünde İliryalılar ve
Dorlar, Yunanistan’daki Miken Uygarlığı’nı yerle bir etmişlerdir.
Böylece uygarlıklarının yıkılmasından kısa bir süre önce
Anadolu’ya yerleşmeye başlayan Akalar, Dor baskısıyla daha büyük kitleler
halinde Anadolu’ya göç etmişlerdir.
Ege göçleri dünya tarihinde bir dönüm noktası sayılmakla
birlikte bu göçlerden en çok Anadolu’nun etkilendiği söylenebilir. Nitekim
kültür seviyeleri pek yüksek olmayan birtakım Trak kavimlerinin neden olduğu
Ege Göçlerinin ardından Anadolu’da iki yüz ile dört yüz yıl arasında degisen
zaman dilimi süresince bir Karanlık Çağ yaşanmıştır. Böylece bu göçlerden sonra
Anadolu coğrafyasının siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı hiçbir zaman
eskisi gibi olmamıştır.[4]
Dor istilası ile birlikte Ege adalarına ve Anadolu’nun Ege
kıyılarına büyük bir göç başlamıştır. İki koldan ilerleyen bu göçlerin ilkini İyonlar, ikincisini ise Aioller gerçekleştirmiştir. Mora
Yarımadasından göç eden İyonlar, önce Atina civarında toplanmış ve daha sonra
Batı Anadolu Göçü’nü başlatarak Ege kıyısındaki ilk İyon yerleşimlerini
(Smyrna, İzmir) kurmuşlardır.[5]
Göçün ikinci kolunda Teselya ve Boiotia’dan gelen Aioller Kuzey Ege’ye yerleşmişlerdir.[6]
Yunanistan istilacısı Dorlar ise Anadolu’nun Ege kıyılarına
göç etmişler ancak daha güneye yerleşmişlerdir. Rodos ve Kos (İstanköy)
adalarını ele geçiren Dorlar, buradan hareketle Anadolu’nun buraya bakan
kıyılarında Halikarnassos (Bodrum) ve Knidos (Datça) kentlerini kurmuşlardır.
Kent devletlerinin güçlenmeleri sonucu Yunanistan’da başlayan kolonileşme hareketinin de etkisiyle MÖ.
8.yüzyılda Anadolu’daki İyon kentleri de kolonileşme sürecine girmişlerdir. Özellikle
Anadolu’daki İyon kentleri için Marmara, Trakya ve Karadeniz bölgelerinin başı
çektiği iki yüzyıl sürecek bir kolonileşme dönemi başlayacaktır.
Deniz Kavimleri
Mısır belgelerinde sadece savaş açısından tanımlanan Deniz
Kavimlerinin hangi milletten olduklarını söylemek zordur. Bir çok ulus ve kavimle
ilişkilendirilen bu halklar Etrüsk, Troyalı, Luwi, İtalyan, Fenike, Minos ve
Miken uygarlıkları ile anılsa da tahminden öte gidememiştir.
Mısır yazıtlarında Deniz Kavimleri “Hau –Nebut” (Ege Halkı)
olarak geçer. Bu nedenle çoğu Luwi/Lukka kökenli Batı Anadolu askeri ittifakları
olduğu işeri sürülür.
Bazı araştırmacılar “Deniz Kavimleri” için Anadolu’da bir
yerlerdeki anavatanlarından çıkarıldıktan sonra geçici olarak denizde yaşamış
ve tarihi kayıtlardaki varış yerlerine doğru ilerlerken “Mısır Deltası”nı
işgale girişmiş topyekûn uluslardır.[7]
Araştırmacı yazar Özhan Öztürk, Deniz Halklarından adları belli olanları (tabi bu belirleme de bir varsayımmdır) şöyle sıralar:
Tunç Çağı’nda Yunanistan’a hâkim olan Ekweşler veya Akhalar
(Hitit belgelerinde Ahhiyawa). Batı Anadolu kıyılarında yaşayan korsanlık yapan
Teresh, Tyrsenoi veya Tyrrhenia halkı ki Etrüsklerin ataları olduğu
sanılmaktadır. Batı Anadolu kıyılarında Likya’da yaşayan Luka halkı. Sonradan
Sardunya adasına isimlerini verecek olan Sherdan halkı ki bu halk MÖ. 1299’da
Kadeş Savaşı’nda Mısırlılar tarafından paralı asker olarak kullanılmıştır.
Sicilya’ya adını veren Siculi kabilesiyle özdeşleştirilen
Şekeleş halkı.
Girit kökenli olduğu sanılıp kalıcı olarak Filistin’e yerleşen
tek Deniz Kavmi olan Peleset halkı ve bugünkü Adana’nın bulunduğu bölgede
yaşayan Danunalılar.
Sonuç
Luksor Tapınağı’ndaki yazıtlardan Deniz Halkları’nın II. Ramses Döneminde Mısırlılar
tarafından durdurulduğu yazılsa da Merenptah
döneminde Libyalılarla ittifak yapan Deniz Halkları Nil Deltası’nı istila etmek
için yeniden harekete geçtiği anlaşılmaktadır.
Deniz Kavimleri, III. Ramses döneminde Kadeş’teki Mısır
ticaret merkezine saldırıp yok etmiş ve yeniden Mısır’ı işgal etmeye çalışmıştır.
III. Ramses'in mezarının da yer aldığı tapınak Medinet Habu’da bulunan
Boynuzlu Miğferli Savaşçı kabartması, Deniz Kavimleri ile ilişkilendirilir.[8]
Mısır sonuçta Deniz Kavimleri’ne karşı Nil deltasını başarıyla
savunmuşsa da Levant’ı (Doğu Akdeniz)
kaybetmiştir. Deniz Halkları muhtemelen Kıbrıs ve diğer Akdeniz adaları ile
Levant’a yerleşmişlerdir. Anadolu’nun kuzeyinde yaşayan Kaşkalar, Hitit topraklarının bir kısmını, İstanbul ve Çanakkale
boğazlarını aşarak Anadolu’ya giren Thrakların bir kolu olan Phrygler (Frigler) Hitit ülkesinin daha
büyük bir bölümünü ele geçirmişlerdir.
Deniz kavimleri Doğu Akdeniz kıyısında bulunan Fenike
şehirlerine dokunmadığı için Fenikeliler bu kavimden sayılmış ve dönem
itibariyle Akdeniz ticareti Fenikelilerin tekeline girmiştir.
Persler, Anadolu’ya bir dönem hakim olmuşa da Büyük İskender
tarafından yok edilmiştir. İskender hakimiyeti kısa sürmüş, Helenistik Dönem
başlamıştır.
Sonuçta Roma tüm Akdeniz’e sahip olmuş, Karadeniz kıyılarını
ele geçirmiştir.
Roma’nın emperyal gücü de önce ikiye bölünmüş, Batı Roma
Kuzeyli Barbarlar karşısında yenik düşmüştür.
Doğu Roma (Bizans), Helenistik dönemin son halkası gibi
görünse de diğerlerinden daha farklı bir süreçtir.
Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, “karanlık” olarak
nitelendirilen tarihin ilk döneminde bile kendilerinden teknik olarak üstün ve
düzenli bir orduya sahip güçler karşısında çapulcular sürüsü zaferler
kazanabilmiştir.
Kaynaklar:
Maspero, Gaston, 1889, Egyptian Archology, Oxford Edition Amelia B. Edwards,
London
Öztürk, Özhan. 2011, Pontus, Antikçağ'dan Günümüze Karadeniz,
Genesis kitap
Akurgal, Ekrem. 2008; Anadolu Kültür Tarihi, Ankara TÜBİTAK Yay.
Drews, Robert. 2014, Tunç Çağı’nın Sonu, İş Bankası Kültür Yay.
Sandars, Nancy, 1978, The Sea Peoples, Thomsan Hudson. London,
[1] II.
Ramses (MÖ. 1301-1235) tarafından yaptırılan dikilitaş; kırmızı granittendir, 63
metre yüksekliğinde ve yaklaşık 120 ton ağırlığındadır. İsrail'in Sina
Çölü'nden çekilmesinin ikinci yıldönümünü olan 25 Nisan 1984'te bugün San el -
Hagar olarak adlandırılan Eski Mısır kasabası Tanis'ten alınarak Kahire
Havaalanı yakınına getirilmiştir. Tanis, Mısır'ın kuzeydoğu Nil Deltası'ndaki
önemli bir antik yerleşimdir. Burada bulunan dikilitaşın bir kısmı kırık ve üzerindeki
kabartmalardan bazıları kaybolmuştu. Onarıma alınmıştır.
[2] Maspero,
G. 1889; 98
[3] Özhan
Öztürk’e göre hiç kimse Deniz Kavimlerinin kim olduğunu tam olarak bilmiyor.
Arkeologlar bunların nereden geldiklerini, hangi dili konuştuklarını, hatta
akraba bir grup olup olmadıklarını belirleyemediler. Bildikleri tek şey Deniz
Kavimlerinin Geç Tunç Çağı'nda Akdeniz bölgesindeki üç güçlü uygarlığın
(Yunanistan'daki Miken Uygarlığı, Küçük Asya'daki Hititler ve Mısır'daki Yeni
Krallık) çöküşüyle bağlantılı olduklarıdır.
[4] Akurgal,
2008; 58
[5] “On iki
İyon Kenti” olan bu yerleşimler; Samos (Sisam) adası, Khios (Sakız) adası,
Sakız adasına bakan Eritre (Ildırı), onun güneyinde Teos (Seferihisar) ve
Lebedos (Kısık), İzmir körfezinin iki yanında Phokaia (Foça) ve Klazomenai
(Urla), daha içeride Kolophon (Değirmendere), Kaystros nehrinin (Küçük
Menderes) ağzında Ephesos (Efes), Büyük Menderesin denize döküldüğü yerde Priene
(Turunçlar), Myos (Milas/Muğla) ve Miletos (Milet) kentleridir.
[6] ilk
olarak Lesbos (Midilli) adasında Mytilene kentini kurmuşlar ve Foça’nın
kuzeyinden Manisa’ya kadar olan bölgede etkin olmuşlardır. İzmir’e de adını
veren Smyrna’yı (Bayraklı) kursalar bile burası daha sonra İyonlar tarafından
ablukaya alınacak ve yine bir İyon kenti olan Kolophon tarafından ele
geçirilecektir.
[7] Drews,
2014; Türkçe Baskıya Önsöz, XVII
[8] Sandars,
1978; 45