10 Şubat 2021 Çarşamba

İkiztepe Buluntuları ve Karadeniz Arkeolojisi



İkiztepe Buluntuları ve Karadeniz Arkeolojisi

 

Prof. Dr. Önder Bilgi Karadeniz kıyılarında yaşayanlarla akraba olan İkiztepe halklarının Hint-Avrupa kökenli olduğunu ileri sürmektedir.

İkiztepe’de ele geçen hayvan-bitki kalıntıları, bölgede temel geçim şeklinin tarımdan çok avcılık, hayvancılık ve balıkçılığa dayandığını göstermektedir. Aynı zamanda metal işçiliği, dericilik ve dokumacılıkta da ileri oldukları anlaşılmaktadır. Metal işçiliği çok özel bir yere sahiptir. Erken Tunç Çağı II mezarlarından ele geçen 1000’den fazla metal buluntu içerisinde silah (mızrak ucu, balta, hançer, ok ucu,), alet (delici, kesici, ustura, keski, kalem, maşak kanca, iğneler), takı (halhal, bilezik, küpe, yüzük, pendantif= sarkıtma gerdanlık) ve semboller (ikili veya dörtlü sarmal ve boynuzlu plakalar) dikkati çeker.

Metal işçiliğine dair çok açık kanıtlar (atölyeler, potalar, kalıplar, bileyi taşları, tonlarca cüruf atıklar) bulunmuştur.  

İkiztepe nekropollerinde (mezarlık) ele geçen çok sayıda ve çeşitte silah, takı ve sair buluntular, Erken Tunç Çağı'nda Karadeniz kıyısında yaşayan bu halk ile Karadeniz’in diğer halkları ve Orta Anadolu halkları arasında kültürel-ticari ilişkiler, gömü gelenekleri ve etnik oluşum açısından önemli bağlantılar ortaya çıkarmaktadır.

İkiztepe Erken Tunç Çağı III Mezarlığı Buluntuları

Sadece Erken Tunç Çağı III dönemine ait 634 mezar üzerinde çalışılmıştır. Gömüt verilerinin cinsiyete ve yaşa özgü bazı özellikler göstermelerinin yanı sıra gerek mezarlık alanının kullanılışı gerekse prestij eşyalarının ve ayrıcalıklı mezarların varlığı nedeniyle sınıflaşma aşamasında bir topluluğa ait ipuçları taşıdığı görülmektedir.

Ayrıcalıklı Gömütler: Gömütler arasında bazıları mezar eşyalarının zenginliği, mezar eşyalarının düzenlenişindeki özen ve farklılık, yaş ve cinsiyetle uyumsuz eşyaların seçimi gibi bir takım kriterler ile değerlendirildiği zaman diğer mezarlardan ayrılmaktadır. Bu durum toplumsal yapının işleyişine dair bazı ipuçları vermekte, sınıfsal ayrımın İkiztepe’de halkları arasında da başladığını göstermektedir.

Aşı Boyası: İkiztepe gömüt gelenekleri içinde karşımıza çıkan bir başka özel uygulama ölülerin üzerine aşı boyası serpilmesidir. Bölgede toplam 11201 mezarda aşı boyası serpilmesi geleneğini görmekteyiz.

Dörtlü Sarmal Plakalar: İkiztepede Erken Tunç Çağı III dönemi mezarlık buluntuları arasında ele geçirilen İkili ve Dörtlü Sarmal Plakaların işlevleri net olarak belli olmamakla birlikte saygınlık nesneleri arasında yer alıyor olmaları düşünülmektedir. Toplam 15 adet dörtlü sarmal, 3 adet de ikili sarmal ortaya çıkarılmıştır. Kabartmalı törensel mızrak ucu veya dörtlü sarmal plakalar yüksek arsenik içeren bakırdan yapılmıştır.

İkili ve dörtlü sarmal plakaların genelde genç ve erişkin mezarlarında ele geçmiş olması ve bunların mızrak uçları ile beraber bulunması bu plakaların savaşçı kültürünün bir parçası olabileceğini düşündürmektedir. Normalde kadınlara ait olmayan bu geleneğin örneklerinin 50 yaş üstü kadınlarda da görülmesi, kadınların ileri yaşlarda erkeklere tanınan bir takım ayrıcalıklara sahip olabildikleri şeklinde yorumlanabilir.

İkiztepe iskeletlerinde sıkça rast gelinen kafa yaralanmalarının çoğunlukla erişkin erkeklerde görülmesi ve ölümle sonuçlanan bu yaralanmaların kesici, delici ve küt silahlardan kaynaklanmış olması, İkiztepeli erkeklerin içinde yer aldığı bir savaş durumuna yorumlanmıştır.

Trepanasyon Uygulaması

İkiztepe’de hepsi ETÇ III dönemine ait toplam 7 iskelete ait kafataslarında trepanasyon (beyin ameliyatı) izlerine rastlanmıştır. İskeletlerin hepsi erişkin sınıfa ait bireylerdir. Bunlardan genç erişkin bir kadına ve cinsiyeti belirsiz erişkin bir erkeğe ait olan dışındakilerin hepsi erkek iskeletleridir. Erkeklerden biri genç erişkin, ikisi erişkin, ikisi ise 50 yaş üzeri bireylerdir. Toplam 7 birey için beş farklı yatış yönünün varlığı trepanasyon uygulanan bireylerin belirli bir yön tercih edilmeden gömüldüklerini gösterir şekildedir.

İkiztepe Yerleşiminin Mimari Özelikleri 

Kalkolitik Çağdan itibaren ahşap mimari uygulan İkiztepe’de bu mimarinin çağlar boyu Karadeniz bölgesinde sürekliliğini koruduğu görülmektedir.

Tarihöncesi dönemlere ilişkin tabakalarda tespit edilen bu yapı tekniği, günümüzde Karadeniz bölgesinde "çantı" adı verilen mimari geleneğin bilinen ilk örnekleridir. Bu yapılar, üst üste dizilen tomrukların köşelerde “geçme” tekniğiyle birleştirilmesiyle inşa edilmiştir.

İkiztepe mimarisinde ana malzeme ahşaptır. Ahşap evler gruplar halinde ama ayrık düzende köy içine serpiştirilmiştir. Yapılar genelde dörtgen planda, 25 ile 70 metrekarelik alanlara sahiptir.  Evlerin tabanları sıkıştırılmış kille yapılmıştır. Bazı yapıların ise zemini ahşaptandır. Yapılar kesinlikle taş temel üzerine oturmamaktadır. En alt sıra tomrukların çürümemesi için alta geliş güzel yassı taşlar konmuştur. (ETÇ I’de)

Tabanları sıvalıdır ve ahşap duvarları günümüze ulaşmamış olan yapıların planları, sıvalar ve dikme delikleri izlenerek anlaşılabilmektedir.

Çatının ise yine ahşaptan yapıldığı; ters ya da düz çatallı ahşap kafesin üstüne de su geçirmemesi için kurutulmuş saz ve ot döşendiği tahmin edilmektedir. Tomrukların araları soğuk geçirmemesi için dışardan sıvanmıştır. Yapıların tek ya da çok gözlü olduğu görülmektedir.  Girişlerde ahşap direklerle taşınan sundurmalar bulunmaktadır.

Yapılarda pencere olup olmadığı bilinmiyor. Günümüz ahşap yapılarından hareketle dama yakın küçük pencereler olduğu sanılmaktadır.

Ahşap kapıların rahat açılabilmesi için girişlere taş ya da kil söveler yerleştirilmiştir.

Yapıların içinde fırın ve ocak yerleri bulunmamıştır. Nispeten büyük ocak ve fırınlar avlularda bulunmaktadır. Avluların üzeri kısmen sundurma ile kapatılmıştır Bu fırınların hemen yanında kilden yapılmış işliklerin var oluşu günlük yaşamın yapı içlerinden çok avlularda geçtiğini işaretlemektedir. Çoğunlukla her yapının çitle sınırlandırılmış bir avlusu vardır.  Avlulu yapılardan birinde çok sayıda idolün bulunduğu bir fırına rastlanmış ve burası çevresiyle birlikte kutsal alan kabul edilmiştir.

Birçok ailenin ortak kullandığı avlularda çömlek imalatından idol üretimine, maden dökümünden yemek pişirmeye kadar bir dizi faaliyet yürütülür, dinsel törenler gerçekleştirilir, aynı zamanda ahır olarak kullanılırdı.

Ahşap mimari, Karadeniz Bölgesinde Samsun civarında yer alan Eski Tunç Çağı yerleşimlerinden İkiztepe dışında, Dündartepe ve Tekkeköy’de de aynı geleneğe bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konutlar kalın ağaç gövdelerinin çantı tekniği ile yükseltilmeleri ve üstlerinin semer ya da beşik dam türünde bir çatıyla kapatılması sonucu oluşmuş, tek veya çiftgözlü, avlulu veya avlusuz yapılardan oluşur.

Ahşap mimari pek fazla değişikliğe uğramadan ETÇ II ve III. Evrelerinde de varlığını sürdürür. İlk Tunç Çağı III. Evre mimarisine ilişkin örnekler Tepe III’ ten gelmektedir. Ahşap evler gruplar halinde ama ayrık düzende köy içine serpiştirilmiştir. Yapı planına baktığımızda tek ya da çok gözlü olduğu görülmektedir. Girişin olduğu duvarın dış önüne, ahşap direklerle taşınan bir sundurma inşa edildiği, direk deliklerinin izlerinden anlaşılmaktadır. 

Erken Tunç Çağı’nda Karadeniz

Karadeniz’in Erken Tunç Çağı kültürü ile ilgili bilgilerimiz bölgenin sadece orta kesiminden gelmektedir. Doğu ve batı Karadeniz kesimleri ile ilgili bilgilerimiz yok denecek kadar azdır.

Orta Karadeniz kesimi tarıma uygun toprakları (Çarşamba ve Bafra ovaları gibi) ile Erken Tunç Çağı sürecinde yerleşimlerin yoğunlaştığı alan olmalıdır. Bu çağda bölgede nehir taşımacılığı önemli bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Kızılırmak ve Yeşilırmak akarsuları bölgede sadece iklimsel ve topografik anlamda etkili olmakla kalmayıp, taşımacılık açısından da önemli bir olgudur. Son yıllarda bölgede devam eden yüzey araştırmaları bu çağda bölgede yerleşim sayısının hiç te az olmadığını göstermiştir.

İkiztepe kazıları ışığında Erken Tunç Çağı Orta Karadeniz’de M.Ö. 3200-2800 tarihleri arasına tekabül eder ve bu kültürün yöreye özgü ahşap-kerpiç/çamur mimarisi ve keramiği ile karakterize edilir.

 Kırk yıldan bu yana İkiztepe’de kazı yapanlar, yörenin bu dönemde Güneydoğu Avrupa ve Karadeniz civarındaki büyük bir kültürün izlerini taşıdığını öne sürmektedirler. Onlara göre İkiztepe kültürünün geniş çaplı yayılımı Karadeniz merkezli bir deniz ticareti ile olmaktadır.

 

Yararlanılan kaynaklar:

Davut Yiğitpaşa, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü

Uluğ Bahadır Alkım, Birinci ve İkinci Dönem İkiztepe Kazıları (1983)

Önder Bilgi, Samsun İkiztepe Arkeolojik Kazıları Tepe III çalışmaları (1993-94).

Önder Bilgi, İkiztepe Kazılarının 1999 Dönemi Sonuçları, Kazı Sonuçları Toplantısı 2000

Önder Bilgi, İkiztepe Kazılarının 2000 Dönemi Sonuçları, Kazı Sonuçları Toplantısı 2001

Tahsin Özgüç,  Samsun Hafriyatının 1941-1942 Yılı Neticeleri, III, TTKong. 1948

İ.K.Kökten, N. Özgüç, T.  Özgüç, Samsun TTK Raporu, Belleten 1945

 

10.02.2021, Ünyekent

http://www.unyekent.com/yazi/2221-ikiztepe-buluntulari-ve-karadeniz-arkeolojisi.html