12 Haziran 2018 Salı

Seçimlerin Öteki Yüzü


Seçimlerin Öteki Yüzü


Gümbür gümbür bir ses yükseliyor caddeden...
Sazıyla sözüyle Ruhi Su, Pir Sultan Abdal'dan tutturmuş gidiyor:
                                                                                                                         
Şu karşı yaylada göç katar katar
Bir güzel sevdası serimde tüter
Bu ayrılık bana ölümden beter
Geçti dost kervanı eyleme beni

"Kulaklarımızın pası silindi!" diyor eşim. Özlemişiz büyük ustanın sazını, sesini... İster istemez sesin geldiği araca yöneliyoruz. 
Ses cihazları ve afişle donatılmış minibüsü görüyoruz.
Ünye'de dolaşan seçim araçlarından biri...
İki büyük fotoğraftan birinde keskin bakışı, zeki gülümsemesiyle tanıdık bir yüz:
Muammer Bilgiç Hoca!
Yanında "Bilge Başkan" Temel Karamollaoğlu...
Saadet Partisi'nin seçim aracı...
Şaşırıyoruz haliyle, işin içinde Muammer Hoca olunca şaşırmamak mümkün mü?
****           
Ruhi Su kimdir?

1912’de Van’da doğan Ruhi Su'nun asıl adı Mehmet’tir. Anne ve babasını çok küçükken kaybetmiş, kendi anlatımıyla “Birinci Dünya Savaşı’nın ortada bıraktığı çocuklardan biridir.”
Ruhi Su, ailesini muhtemelen 1915 Ermeni Tehciri sırasında yitirir. Oğlu Ilgın Ruhi Su, “Babamın 1912’de Van’da doğması, öksüzler yurdundan gelmesi, bugüne kadar hiçbir akrabasının çıkmaması düşünüldüğünde Ermeni olma ihtimali hayli yüksek." diyecektir.
Van’dan Adana’ya getirilen küçük Mehmet, önce çocuğu olmayan bir aileye verilir. Altı yaşındayken Adana Fransızlar tarafından işgal edilince Toros Dağlarına kaçarlar. Adana'ya döndüklerinde Öksüzler Yurdu'na yerleştirilir.
Öksüzler Yurdu’nda müzikle tanışan Ruhi Su, zorunlu olarak Askeri Lise'ye gönderilir. Müziğe olan tutkusu O'nu Öğretmen Okulu'nun Müzik Bölümü'ne geçmesini sağlar. Müzik Bölümü'nün ardından 1942’de Ankara Devlet Konservatuarı’nın Opera-Şan Bölümü’nü bitirir.
Bas bariton sesiyle opera sahnelerinden halk türkülerine, Alevi deyişlerine geçiş yapan Ruhi Su, sazıyla sesiyle Halk Müziği'ne yeni bir nefes getirir.
Anadolu'yu köşe bucak dolaşır, az bilinen türküleri derler. Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı, Köroğlu’nu ve Pir Sultan Abdal’ı yorumlar.
Ama hayatındaki çile bitmez...
Siyasi görüşü yüzünden başına gelmeyen kalmaz.
1952'de cezaevinde evleneceği Sıdıka hanımla birlikte Sansaryan Han'da ağır işkencelere maruz kalır. 1952-1957 yılları hapiste geçer. İstanbul’dan Adana’ya yolculuğu sırasında "Hasan Dağı" türküsünü yakar. Cezaevi otobüsünde bilekleri birbirine kelepçelenmiş mahkumların ayakları da sevk zinciriyle birbirlerine bağlanmıştır. ("Nereden biliyorsun?" diyenlere, "Tecrübeyle sabit!" derim!) Tuz Gölü yakınından geçerken tüm haşmetiyle Hasan Dağı yükselmektedir. Bu türkü, bu tür yolculukların ağıdı olarak kalır.
Ruhi Su 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden de nasibi alır.
1978'de kanser teşhisi konulan sanatçıya doktorlar 12 Eylül Dönemi'nde yurt dışında tedavi görmesini önerir. Buna rağmen, askeri yönetim "çıkış izni" vermez. Yurt dışına çıkış izni verildiğinde de hastalığı ilerlemiş, iş işten geçmiştir.
20 Eylül 1985’te hayatını kaybeder.
Cenazesi Şişli Camisi'nden kaldırılır. Türküler eşliğinde omuzlara alınır ama Ruhi Su'nun cenazesi polis engeliyle karşılaşır. Cenazeyi taşıyan kitle, barikatları aşar...
Ruhi Su'nun cenazesi, 12 Eylül sonrasının ilk büyük kitle gösterisine dönüşür.
İşte Ruhi Su'nun hayatı, türküleri ve ölümü budur!

Kalbi ve Kanadı Kırıkların Vekili...

Şimdi...
Böyle bir sanatçının sesini ve sazını seçim şarkısı seçmek akıl kârı mı?
Hele siyasi görüşü bu sanatçıyla taban tabana zıtsa...
Amerikalılar böyle durumlara "Risky Buisness" der.
Yani riskli iş!
Bizdeki seçim çalışmaları daha çok Amerikan özentilidir ve Amerikalılar riski sevmez, göze alamaz.
Bak değerli Hoca'm, bu gidişle ya elinizdeki kitleyi kaybedersiniz yahut yerinizden edilirsiniz!
Yetimlere, yoksullara ve yoksunlara dair çırpınan yüreğinizle, bir anda kalbi ve kanadı kırık bir vekil adayına dönüşebilirsiniz.
"Biri kaybedecekse, kaybeden olmayı tercih ederim" demişsiniz ya Hoca'm, bence zalimler kaybetmeli...
Ve yeryüzü mazlumların kazanacağı bir dünya olmalı!  

13.06.2018, Ünyekent