Karadeniz Arkeolojisi – Bizans Dönemi – III
Bir dönem bilinçli olarak tahrip edilen, yok edilmeye
çalışılan Bizans eserleri, artık günümüzde kazılarla ortaya çıkarılmaya, ayağa
kaldırılmaya ve mevcut olanlar restore edilerek ziyarete açılmaktadır. Bizans
eserlerini kazarak ortaya çıkarmak Cumhuriyet’in ilk döneminde alınan kararla
kazı ve koruma işlemleri Maarif Kurumlarına yani akademik çevrelerin
sorumluluğuna bırakılmıştır.
Bizans Eserlerinin Korunması
Cumhuriyetin ikinci yarısında, İstanbul Teknik
Üniversitesi’nin İtalyan hocası Paolo
Verzone (1902-1986) Bizans
kültür varlıklarını incelenmeye başladı. Asistanı Doğan Kuban (1926- 2021), Verzone’nin izinden giderek Türkiye’de
Bizans araştırmaları açısından sanat tarihinin dışında yeni bir ekol oluşturdu.
Doğan Hocadan onunla birlikte feyz aldığını söyleyebileceğim
Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ise koruma
konusundaki kariyeri ile İstanbul’daki Bizans yapılarına ilişkin
danışmanlıkları halen devam etmektedir.[1]
Prof. Dr. Metin Ahunbay ile Zeynep Hoca’nın Zeyrek Camii/Pantokrator manastırı kilisesindeki restorasyon çalışmaları kapsamında yürüttükleri kazılar ve yayınlar, ülkemizde Bizans eserleri konusunda önemli bir çalışmaydı.[2]
Bizans eserlerinin korunması, akademik çevrede 1940’lı
yılların başında başlar. 1943’de Alman
Profesör Ernst Diez ile kurulan İstanbul Üniversitesi sanat tarihi bölümüyle
başlayan çalışmalar, Prof. Dr. Semavi
Eyice (1923-2018) tarafından 1963’de kurulan bir kürsü ile Türkiye’de Bizans Sanat Tarihi’nin kurumsal
temelini atılmış oldu.
Türkiye’de Bizans Sanatının kurumsal yapısının ikinci ayağı
Ankara’da Hacettepe Sanat Tarihi Bölümünde atıldı. Ebru Parman ile Yıldız
Ötüken (1945-2020), Hacettepe’de Sanat Tarihi’nin Bizans Sanatı kurumsal varlığını
oluşturdular.
1940’larda tek bir sanat tarihi bölümü varken elli ve
altmışlardaki kuruluşlarla sayı beş-altı kadar olmuştu. Bugün Türkiye’de Devlet
Üniversitelerinde sanat tarihi eğitimi veren bölümlerin sayısı kırk ikidir. Onların
otuz ikisinde Bizans Sanatı Anabilim Dalı bulunmaktadır.
Bizans Dönemi Kazıları
Türkiye’de Bizans yapı ve kalıntılarının Bizans sanatı
tarihçilerince kazılmasının da öncüsü Prof.
Yıldız Ötüken’dir. Antalya-Demre’deki
Aziz Nikolaos’da sistematik kazı başlatan ilk Türk akademisyen sanat
tarihçisidir. Sonra Demre’de sırasıyla Sema
Doğan, Ebru Fındık ve günümüzde Nevzat Çevik kazı başkanlığında
bulunmuştur. Demre, Erken Hristiyanlık yıllarının önemli bir yapısı olarak,
Noel Baba efsanesinin çıkış noktası kabul edilen Aziz Nikolas’ın mekânıdır. Bu
anlamda inanç turizminin önemli bir destinasyonudur.
Demre’de 2003 yılında Prof. Dr. Celal Şimşek tarafından başlatılan kazı tüm kente yayılmış ve 2010-2011
yıllarında Hristiyanlık dünyasının ilk kiliselerinden biri ortaya çıkarılarak çeşitli
yayınlarla bilim dünyasına duyurulmuştur.
Demre antik kentinin limanı Andriake’de Prof. Dr. Nevzat
Çevik başkanlığında sürdürülen klasik arkeoloji kazılarında, Bizans dönemi ile
ilgili olarak Prof. Dr. Engin Akyürek 2010 yılında başladığı kilise kazısının
ardından halen kentteki Bizans dönemine ilişkin verileri takip etmektedir
Aziz Nikolaos ile birlikte Laodekeia, Anaia ve Konstantin ve Helena Kiliseleri Arkeolojik Kazı ve Koruma Projeleriyle öne
çıkmaktadır.
Benzer koruyucu çatı projesi 2018-2020 yıllarında bir GEKA
projesi kapsamında Kuşadası, Kadıkalesi kazılarında ortaya çıkarılan Anaia Piskoposluk
Kilisesi’nde de uygulandı. Kuşadası, Kadıkalesi’ndeki Bizans kalesinde
Türkiye’de bir Bizans sanatı tarihçinin başlattığı ilk Türk kazısıdır. 2001
yılında önce Aydın Müzesi başkanlığında Prof.
Dr. Zeynep Mercangöz’ün bilimsel danışmanlığında başlayan çalışmalar,
Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle Z. Mercangöz başkanlığında 2020 yılı sonuna
kadar sürdürülmüştür.
Ülkemizdeki Bizans araştırmaları çoğunlukla Bizans kazılarına
dayanmaktadır. Bizans kazıları denizde de sürmektedir. 1998’de Prof. Dr. Nergis Günsenin bir Bizans batığında
kazılar başlatan ilk Türk araştırmacısıydı. Diğer Bizans batığı Adrasan’da gerçekleşmiştir.
Yabancıların başlattığı Amorium
kenti kazıları (Ankara'nın 170 km. güneybatısında), 2013’te Zeliha
Demirel-Gökalp’in kazı başkanlığına bırakıldı. 2013’te kazı başkanlığı Zeliha
Demirel-Gökalp’e devredildi.
2006 yılında Prof. Dr. Yelda
Olcay-Uçkan’ın Olympos’da
başlattı kazılarda bir Episkopeion (piskoposluk sarayı) açığa çıkarılmış ve duvar
konservasyonları ile yapı sağlamlaştırılmıştır.
1970’lerde Ekrem
Akurgal ile başlayan Iaonnes Bazilikasındaki çalışmalar, Efes Ayasuluk kalesine doğru
genişletilerek devam etmektedir.
2009’da Komana’da Burcu Erciyes ve İstanbul Küçükyalı’da Alessandra
Ricci tarafından kazılar başlatılmıştır.
2005’te Yoros kalesinde
(İstanbul) yapılan kazılar sonucu 2013 yılında kalenin UNESCO Dünya Geçici
Miras listesine dahil olması sağlanmıştır.
Kars Ani’de 2011
yılında başlatılan kazılar, 2016 yılında Ani kentinin UNESCO Dünya Kültür
Mirasına kabul edilmesini sağlamıştır.
2011’de Arykanda
antik kentinde, 2014 yılından bu yana Arif
Kale’de, 2021’de Kissebükü/Anastasiapolis Antik Kenti Kazısı ve 2023’de Makissos
Antik Kenti kazıları ne çıkan diğer Bizans kazılarıdır.
Karadeniz’de Bizans Dönemi Kazı ve Restorasyonları
Karadeniz’de Sinop’ta
Prof. Dr. Gülgün Köroğlu, 2010
yılından bu yana Balatlar kilisesinde
kazı yapmaktadır. Kilisede Bizans dönemi küçük buluntularının yanında
beklenmedik bulgulara ulaşılmıştır. Zengin desenli antik mozaik döşeme ve
yakınında bulunan tesseraların üretildiği taşlar bunlardan bazılarıdır.
Bilimsel yayınlarla paylaşılan Balatlar kazısı da İlk Çağ’dan Bizans dönemine
kadar özgün malzemeleri ile doktora tezlerine kaynak olmuştur. Bunlardan ikisi
Bizans dönemine aittir.[3]
Trabzon’da Kale
kazıları, Ayasofya ve Azize Anna kiliseleri, Maşatlık Kaya kiliseleri ve Sümela Manastırı için yapılan
çalışmalar, başlıca Bizans dönemi kazı ve restorasyonlarıdır. Ortahisar ilçesi
Pazarkapı Mahallesi'nde, Roma İmparatoru Hadrianus ile Geç Bizans dönemine ait
yapılara ulaşılmıştır. Kazılarda Geç Bizans dönemine ait 1460 yılına
tarihlendirilen hendek duvarı gün yüzüne çıkarılmıştır.
Trabzon ve çevresine özgü,
esas Bizans sanatından farklı bazı teknik ve estetik özelliklerin varlığı
görülmektedir. Mimaride düzgün yontulmuş taşlar kullanılmış. Dış cephelerde bir
süsleme yapılmamıştır. Kiliselerin plan bakımından esas eksen üzerinde ince ve
uzun oldukları görülmektedir. Kubbeler ise daha çok Kafkasya yapılarındaki gibi
çokgen köşelidir.[4]
Sümela Manastırı, Theodosios devrinde (375–395) bir kaya
kilisesi olarak kurulur. Bu tarih, kilisenin kesin kuruluş tarihi değilse de
bahsedilen tarihler arasında yapıldığı sanılmaktadır. Ancak kaynaklara göre,
XVII. yüzyılın ortalarına kadar kapısında bulunan yazıtta, manastırın kurucusu
olarak İmparator Alexios Komnenos
adı ve 1360 tarihi yazılıdır.[5]
Halk tarafından bu manastıra Meryemana Manastırı denir. Meryem (Panaghia) adına kurulan bu
manastırın, Grekçe SÜMELA adının esasını, kara-siyah karanlık anlamına gelen
Melas kelimesinden aldığı söylenir. Semavi Eyice’ye göre; evvelce burada saygı
gören siyah Meryem tasvirinden Sümela adını aldığı ve bu dağın adı da
manastırdan dolayı Oras Meya Karadağ olduğu kabul edilir. Manastır iki bölümden
oluşmaktadır. Birinci bölümü, ilk yapılan han kesim olduğu taş ve oyukta
görülen tapınma yerinin tavanındaki fresklerden bellidir. Bu fresklerde gölge
ve derinlik olmayıp, gerek Hz. İsa’nın gerekse Hz. Meryem’in yüzleri hatta
kirpik uçları bile tek düzlem üzerindedir ve ayrıntı olarak belirlenmiştir.
Tapınak yerinin içi ve dışı İncil’den alınmış konuların freskleri ile süslenmiştir.
Ayrıca yine Trabzon’da hakim tepeler üzerinde manastırlar
(Kızlar Manastırı) vardır. Trabzon yolunda Akçaabat (Platana)’da iki önemli
kilise bulunmaktadır. Bunlardan birinde renkli mermerle yapılmış geçmeli güzel
bir döşeme görülebilir.
Rize’de Kız Kalesi ve Zil Kale, iki ayrı Bizans
kalıntılarıdır. Zilkale ya da asıl adıyla Zirkale, Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi
sınırlarında, Fırtına Deresi Vadisi’nde yer alan, ilk inşa tarihi kesin olarak
bilinmeyen bir kaledir. 14. veya 15. yüzyılda inşa edilen kale, 1800'lü
yılların sonuna kadar kullanılmıştır. Sekiz burç ve bir gözetleme kulesinden
oluşur.
Ordu-Fatsa’da Aziz Konstantin Kilisesi ve Helana
Manastırı: Kazılar sürmektedir.
Amasya’da Bizans döneminde kullanılan mağaralar,
Zonguldak Ereğli’de Geç Roma
dönemine tarihlenen mozaik, Herakleia Pontike’de tespit edilen Bizans Dönemi
levha örnekleri. Bartın-Büyükada’da
kilise, manastır, Oyma mağaralar, Amasra’da
Kaleiçi diğer Bizans kalıntılarındandır.
Semavi Eyice 1938’de Amasra’yı ziyaretinde halk tarafından
"Büyükada" veya "Eşekadası" olarak adlandırılan ıssız ve
çorak adaya gidiyor. Orada define arayıcıları tarafından kazılan ve tahrip
edilen eski bir Bizans kilisesinin kalıntılarını görüyor. Amasra'nın Ortaçağdan
kalan Kaleiçi'ndeki bu harabe aslında bir Ceneviz Kalesi’dir. 13–15. yüzyıllarda Karadeniz'de ticaret ağlarını genişleten Cenevizliler, Roma ve
Bizans kalıntıları üzerine savunma amaçlı bu kaleyi inşa etmişlerdir.[6]
Devam edecek: Bizans Döneminde Ekonomi ve Sosyal Yapı
Kaynaklar:
Mercangöz, Zeynep. 2023, Türkiye’de
Bizans Sanatı Araştırmalarının Yüzyılı, NEU Yay.
Eyice, Semavi, 1973, Türkiye’de Bizans Sanatı Araştırmaları, İst.
Edebiyat Fak. Yay
Eyice, Semavi, 1982, Türkiye’de Bizans Sanatı, Anadolu Uygarlıkları
Ans. Görsel Yay.
Eyice, Semavi, 1951, “Amasra Büyükada’sında Bir Bizans Kilisesi”, Türkiye
Turing ve otomobil Kurumu Belleteni, İstanbul; s. 469-491.
Ahunbay, Zeynep-Ahunbay,
Metin, 2010. “Zeyrek Camii’nde Restorasyon Çalışmaları
(1997-1998,
2001-2006)”, İBB KUDEB Yayını, İstanbul 2010, s.35-53.
Dilaver, Sadi, 1997, Tarihsel Yapılarıyla Trabzon, Yapı Kredi Yay.