23 Kasım 2022 Çarşamba

Osmanlı’dan Günümüze Ünye’de İpçilik

 


Osmanlı’dan Günümüze Ünye’de İpçilik

 

 Sırtını Canik dağlarına yaslayan Ünye, 16. Yüzyıldan itibaren Tersane-i Amire’nin ihtiyaç duyduğu keresteyi ve diğer malzemeleri temin etmekle yükümlü bir Ocaklık Bölgesiydi. Devlet desteğiyle Ünye’de kurulan tersane, Osmanlı donanmasının da alt yapısını oluşturuyordu. Donanmanın en büyük ihtiyaçlarından biri olan ip temini büyük oranda yine bu bölgeden sağlanıyordu. Böylece Ünye ve çevresinde önemli bir iş kolu olan “ipçilik” mesleği önem kazanmıştı. Ünye, Osmanlı donanmasının uzun yıllar ip ihtiyacını karşıladığı gibi, günlük kullanım nesnesi olarak ulaşımda, tarımda ve hayvancılıkta kullanılmak üzere yakın tarihimize kadar kendirden ip imalatını sürdürdü.

 

Osmanlı Döneminde Ünye

Bu dönemde Ünye’nin en büyük özelliği kaptanları ve gemi ustaları ile meşhur olmasıdır. Ünye demir madenlerinden çıkarılan madenler, toprakta yetiştirilen kendir ve resen, dağlardan indirilen büyük ağaçlar, Ünye tersanesinde askeri ya da ticari gemi yapımında kullanılıyor veya İstanbul’da bulunan Tersane-i Amire’ye gönderiliyordu. Bununla yetinmeyen Ünye, marangoz, burgucu ve kalafatçı ustalarını da ihtiyaç halinde göndermekteydi. Karadeniz’deki gemi inşa tezgâhlarından biri de Ünye’deydi ve burada 1703’te iki adet firkateyn inşa edilmişti. Osmanlı arşivlerine göre Ünye tersanesi 1799 ve 1801 senelerinde tamir edilmiştir.[1]

Osmanlı donanmasının ihtiyaç duyduğu halatların çoğu Orta Karadeniz bölgesinden, birazı da Ege ve Trakya’dan karşılanıyordu. Kendir temin edilen bölgelerin başında Canik Sancağı gelmektedir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde bu havalide bütün cihana yetecek kadar kendir bezi üretildiği kayıtlıdır. Canik sancağına bağlı Erim, Terme, Ünye, Hisarcık, Ayvacık, Ökse, Fenâri, İfraz-ı Fenâri ve Akçay kazalarından müteşekkil dokuz kaza Tersane-i Amire’ye kendir veren ocaklardı. Bu ocaklıklardan kendir temin etmek için civardaki bazı gelirlerin tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Örneğin 1633’te Canik’teki “müsellemân-ı mensûs” gelirlerinden 280.000 Akçe, Samsun iskelesi mukataasından 100.000 Akçe ve Ünye’nin mübâyaa Akçe’sinden 60.000 Akçe olmak üzere toplam 440.000 Akçe bu işe ayrılmıştır. 17. Yy. ‘ın sonunda Canik muhassılı Ömer Paşa tarafından 22.710 kuruş ödenerek Ünye’den kendir teli temin edilmiştir.[2]

21 Nisan 1656’da Sinop, Samsun ve Ünye kadılarına, kethüda yerlerine halat toplamaya memur olan Ahmed Ağa’ya ve Yeniçeri serdarına hitaben yazılan bir emirde maktû olan 5.000 kantar halatın gönderilmesi isteniyordu.[3]

Osmanlı donanmasının ihtiyacı olan ip, urgan ve halat “resen” adıyla anılıyordu. 18. Yy. ’da kalyonların ortaya çıkmasıyla ip ihtiyacı had safhaya ulaştı. Tersane-i Amire için temininde büyük ihtiyaç duyulan kendir üretimi, Ünye ve çevresinde en üst seviyeye ulaştı. 19. Yy. ‘da Ünye’de bir “kendir mahzeni” bulunmaktaydı. Ünye ve civarından toplanan kendirin muhafazası için 1861’de Kaptan Paşa’nın emriyle bu mahzen onarıma alınmış, hacmi artırılmıştır.

19. Yy. ‘ın ikinci yarısında Samsun gümrüğüne tabi üç gümrük ve iskele bulunmaktadır. Samsun gümrüğü mülhakatı olan gümrükler Samsun, Ordu ve Ünye olmak üzere üç tanedir. Ayrıca Ünye gümrüğü 1 gümrük ve iskeleden oluşmaktaydı. Bunlar Ünye gümrüğü ve Fatsa iskelesidir.[4]   


 

Bir El Sanatı Olarak Ünye’de İpçilik

 

Araştırmacı-yazarlarımızdan merhum Yüksel Şen, bir makalesinde “Ünye'de bilinen en eski el sanatlarından biri İpçilik mesleğidir” demektedir.

Eski Fatsa Caddesi üzerinde, Şükrü Yanlıoğlu'nun Fındık Fabrikası'nın bitişiğinde ve Tepe Mevkii'nde ip imal eden pek çok tersane vardı. (Aslında tersane, gemi yapılan yere denir ama kentimizde çokça üretilen ip, halat ve çımalarla, deniz vasıtalarının donanımı yapıldığı için, halkımız bu imalâthaneleri ‘Tersane’ diye isimlendirmiş.) Bu tersanelerde, Ünye ve köylerinde üretilen Kendir Elyafı işlenir ve çeşitli boylarda ip, halat, sicim, çarık bağı, çuval kınnabı yapılırdı.”[5]

Gerçekten de Ünye’de ip imal edilen atölyelere “tersane” denmektedir. Ünye’de ipçilik mesleğinin geçmişini araştırırken, halen bu işi yapan ama kendirden değil naylon ipten urgan imal eden meslek erbaplarıyla görüştük. İp atölyelerine tersane denmesinin kökenini, kendiri çarka verirken geri geri gidilmesine yormaktadırlar. Ters yürüdüklerinden dolayı bu işlikler tersane olarak isimlendirildiği ifade edilmiştir.

Yüksel Şen’den önce konuya ilişkin beyanda bulunan bir başka yazarımız merhum öğretmen Hasan Tahsin Kadıoğlu’dur. Bir makalesinde: “Osmanlı Donanması'nın ihtiyaç duyduğu ip, halat, çıma gibi pek çok malzemeyi Ünye’den temin ettiğini”[6] yazmıştır.

Aslında Ünye’de ip imalatına ait araştırma oldukça sınırlıdır.

Bir başka kaynak İrfan Tosun’un “Oney'den Ünye'ye” adlı kitabında yer almaktadır.

"İmar Gazi Ali tarafından Ünye'ye getirilen ipçilik mesleğinin tarihi 1700'lü yıllara dayanmaktadır ve bugüne babadan oğula gelen bu meslek maddî yönden tatmin etmemesine rağmen, imalâthane sayısı sekizdir. İpin hammaddesi olan kendir, Amasya'nın Gümüşhacıköy ve Samsun'un Vezirköprü ilçelerinden temin edilmektedir. Ham kendir maddesi alınır, bir ağaca asılır. 1,5 metrelik bir ağaç ele alınarak dövülür ve bu vesile ile hasılanmış (temizlenmiş) olur. Sonra 3 m boyunda bir sırığa bağlanır. 35 m boyunda, 3 m eninde, 4 m yüksekliğindeki bir baraka içerisinde imalâtı başlar. Bele takılan pastara ve omza takılan yılarga ile sırık kaldırılır. Çırak, takım olan çıkrık ve sandarayı demir elinden çevirmek şartıyla imal edilmeye başlanır. Bir çengele takılır ve bütünleşme başlar. Bir keçi kılı çöpürüyle perdah verilir. Daha sonra 5 - 6 saat kurumaya bırakılır. Dörtlü olan takım yine çıkrık ile 27'li bir büküm olur ve satışa sunulur. Dört çeşit ip imal edilmektedir. 1 - Çuval ağzı kınnabı, 2 - At urganı, 3 - Hayvan yuları, 4 - Sicim. İlçemizde bu şekilde imal edilen bu ipler, genelde çevre il ve ilçelere gönderilmektedir."[7]


 

Cumhuriyet Dönemi Tersaneleri ve İp Üretimi

Tersane-i Amire’ye bağlı tersaneler Osmanlı’nın son döneminde işlevlerini yitirerek kapatılmıştır. Ünye Tersanesi de uzun yıllar Osmanlı Donanmasına hizmet vermesine rağmen aynı akıbeti yaşamıştır. Buna rağmen Ünye’de kurulan gemi tezgâhları mavna, çapar, çatana, sandal gibi deniş taşıtlarını üretmeye devam etmiştir. Sahil kesimi Niksar caddesinin başladığı noktada 1950’li yıllara kadar tersaneler varlığını sürdürmüştür. Bu işliklerde ustalar Akkuş’tan gelen tomrukları şekillendirir ve hızarda biçimlenmesini sağlar, tekneler kalafata çekilirmiş.  

Donanmaya yıllarca ip sağlayan Ünye, eski üretim hacmine ulaşmak şöyle dursun, çevre ilçelere yayılan ip üretim tezgâhlarıyla birlikte neredeyse bitme noktasına gelmiştir. İp üretimi diğer tüketim nesnelerine yönelmiş ancak kendir üretimi bölgede önemli bir ihraç ürünü olarak varlığını sürdürmüştür.

1933 tarihli Ünye Ticaret ve Sanayi Odası Broşüründe en önemli ihracat maddeleri olarak fındık, kendir, kendir tohumu, yumurta, ceviz ve fasulye gösterilmektedir. Bunların içinde fındık ürünü miktar ve nitelik açısından diğerlerinin önüne geçmiştir. Sahilden itibaren 350 m. yüksekliğe kadar çoğunlukla fındık fidanları dikilmiş ve dikilmeye devam etmektedir. Ayrıca sebze ve meyve çeşitlerine değinilmekte, pekiyi olan şarabı ile hırtarıç üzümünün bol ve ucuz olduğu belirtilmektedir.

Kilo

Cinsi

Senesi

200.250

Fasulye

 

1927

614.176

Kabuklu fındık

166.726

Kendir ve tohumu ve mamulâtı

397.140

Yumurta

396.198

Fasulye

 

 

1928

684.713

Kabuklu fındık

233.378

Kendir ve tohumu ve mamulâtı

425.200

Yumurta

269.880

Ceviz

445.568

Fasulye

 

 

1929

362.100

Kabuklu fındık

88.355

Kendir ve tohumu ve mamulâtı

399.160

Yumurta

204.460

Ceviz

309.124

Fasulye

 

 

 

1930

38.966

Kabuklu fındık

230.312

İç fındık

33.470

Kendir

53.574

Kendir tohumu

350.100

Yumurta

99.274

Ceviz

Yıllara göre Ünye’de dışsatımı yapılan ürünler.

 

1930 yılında kendir ve kendir tohumu ayrı kalemlerde gösterilmesine rağmen, mamulâtı olan iple ilgili herhangi bir kayıt düşülmemiştir. 1931 ve 1932 yıllarında da kendir ve kendir tohumu ayrı kalemde gösterilirken; kendir 1931’de 18.800, 1932’de v24.200 kg., kendir tohumu ise 1931’de 157.500, 1632’de 98.005 kg. olarak belirtilmiştir.

1933 yılında yayınlanan bu broşürde 1927’den önceki yıllar yoktur ve en son 1932 yılı ihracat kayıtları yer almaktadır. Yine bu tabloda gıda sektöründe kullanılan kendir tohumunun giderek değer kazandığı görülmektedir. 

Kendirden imal edilen ip ihracatının ise 1930 sonrası düşüşe geçtiği anlaşılmaktadır. 

 

Yükseliş ve Düşüş

18. Yy. ‘da kalyonlarla birlikte yükselişe geçen tersane ocaklığı ve ip imalatı, 19. Yy. ‘da düşmeye başladı. Çünkü 19. yüzyılda yelkenlilerin yerini buharlı gemiler aldı. Bu da ahşap gemi yapımı ve ip imalatını doğrudan etkiledi.

Birinci Dünya Savaşı arifesinde teknolojik donanımı son derece gelişmiş tersanelerde büyük tonajlı gemiler imal edilirken, Osmanlı ve Rusya gibi devletler alıcı (pazar) konumundaydı. Metalürji endüstrisi üretimi savaş gemileri (kruvazör, muhrip vb.) Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin tersanelerinde üretiliyordu. Yavuz Zırhlısı ve Midilli Kruvazörü, bu dönemde Almanya’dan alınmış Goeben ve SMS Breslau adlı gemilerdi.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ünye’de ip üretimi sona ermedi. Zamanla üretim hacmi daralsa da, ip tezgâhları kapanmadı. 1940’lı yıllarda (İkinci Dünya Savaşı yılları) ip üretiminde görece artışlar kaydedildi. 1950’li yıllarda canlanma devam etti. 1960’lı yıllar; Ünye’de ipçilik, çömlekçilik ve bakırcılık mesleğinde atılım yılları oldu. 70’li yıllar sonun başlangıcıydı; kendir ekimi devlet kontrolüne alındı, kendirin yerini naylon ip aldı. Ünye’de sınırlı sayıdaki ip atölyelerinde bugün çıkrıklar kendir bükmeye değil, naylon ip dolamaya hükümlüdür.

Son yetmiş yılda Ünye’de ip üretimine damgasını vuran kimlerdi?

 

(Devam Edecek)

 

Ünye Tarih Araştırma Grubu

A.    Kabayel – A. D. Varilci

 


23.11.2022, Ünyekent

https://www.unyekent.com/kose-yazilari/osmanlidan_gunumuze_unyede_ipcilik-3593.html



[1] Osman Doğan, Tarih Boyunca Ünye, s. 165

[2] Hanefi Bostan, Anadolu’da Çepni İskânı, s. 299

[3] MAD 9837, s. 64

[4] Osman Doğan, Karadeniz’de Bir Boğaziçi Ünye, s. 276

[5] Yüksel Şen, “Ünye’de İpçilik, Bakırcılık ve Diğer El Sanatları”

[6] Hasan Tahsin Kadıoğlu, "Tiryaki Hasan Paşa Ünyelidir"

[7] İrfan Tosun, “Oney'den Ünye'ye”, s. 122