26 Şubat 2019 Salı

Pisidia


Pisidia


Günümüzde Burdur ile Isparta illerinin tümünü, Antalya’nın kuzeyini, Konya’nın da batısını kapsayan Göller Bölgesi Antik Çağ kaynaklarında Pisidya adıyla geçmektedir.[1]
Şubat tatilinde Antik Pisidia'nın bir kısmını görebilme imkanı bulduk. Soğuğa ve yağışa rağmen zorlu bir geziydi bizimkisi. Karla karışık yağmura yakalanınca gezimizi yarıda kesmek zorunda kaldık.
Pisidia'ya başkentlik yapan şehirlerden biri olan Antiokheia'ya gitmeye hazırlanırken, Yalvaç ilçe merkezinde bizi uyardılar; "Çamura bulanabilirsiniz, gitmeyin!" diyerek. Benzer bir uyarıyı Karain Mağarası'na çıkmadan önce de almıştık. Aşağıdaki görevli: "Dört yüz basamak çıkacaksınız, yukarıda fırtınaya yakalanabilirsiniz!" demişti. Uyarıları dikkate aldık ama gezimizi de gerçekleştirdik.

****
2003 yılında bölgede araştırmalar yapan değerli arkeolog Özsait hocamız, aslında bu bölgeye 45 yıl önce gelmiş ve hangi amaçla burada bulunduğunu şu şekilde açıklamıştır:
"Bölgede, esas olarak 1974 yılında başladığımız arkeolojik yüzey araştırmalarını 27 yıldan beri sürdürmekteyiz. Uzun vadeli yapılan çalışmalarımızda ağırlıklı olarak amaçlanan bölgenin tarih öncesi çağlar ile M. Ö. II. Binyıl, Demir Çağı ve Roma Çağı sonuna kadar olan geniş zaman dilimlerine ait yerleşme yerlerini tespit etmek, kültürlerini incelemek ve bu merkezleri çağlarına göre yapacağımız haritalara geçirmektir. Anadolu’nun pek çok bölgesinde olduğu gibi, Göller Bölgesi’nde de kültür envanteri ve tarihi coğrafya tam olarak yapılabilmiş değildir. Bu bakımdan daha kapsamlı araştırmalarla bölgenin tarihi coğrafyasındaki eksiklikleri olabildiğince tamamlamak, bölgenin kültür varlıklarının envanterini yapmak, Pisidçe’nin çözümüne katkısı olabilecek yazıtları bulmak amacındaydık. Bunda, zaman ilerledikçe arzu ettiğimiz sonuca yakınlaştık."[1]
Biz de Özsait hocamızın izinden giderek, Pisidya Bölgesi'nin başkenti Antiokheia'yı (Yalvaç) zamanımızın elverdiği ölçüde ziyaret etmeye çalıştık.

****
Isparta'nın Yalvaç ilçesine vardığımızda önce müzeye uğradık. Küçük, şirin bir müze... Bizi kapıda sempatik bir güvenlik görevlisi karşıladı. "Çay içmeden bırakmam!" dedi. "Mehmet Özsait"ten bahsettim, "Mehmet Özhanlı mı?" ile karıştırdılar. Antiokheia'nın günümüzdeki kazı başkanını söylüyorlar. Özsait hocanın zamanını doğal olarak bilmiyorlar.
Müzenin içi de bahçesi de Antiokheia'dan elde edilen tarihi buluntularla dolu.
Pisidia Bölgesi aslında çok eski zamanlara, Paleolitik çağa kadar giden buluntular veren bir bölge, ancak Antiokheia'nın tarihi Helenistik  Dönem öncesine kadar gidebilmekte... Bölgede yaşayan halkın, eski bir Anadolu kavmi olan Luvi'lere dayandığı söylenmektedir.
Pisidia adına ilk kez Ksenofon'un Anabasis isimli eserinde (MÖ. 5. yy) rastlamaktayız. Ardından Amasyalı coğrafyacı Strabon (MÖ. 1. yy) ve Yaşlı Plinius (MS. 1. yy) gibi tarihçiler gelmektedir. Özsait hocanın Pisidya isimli kitabında açıkladığı gibi bölge hakkındaki bilgiler arkeolojik araştırmalar sonucunda yeni yeni ortaya çıkmaktadır.
Antiokheia Adı nereden geliyor?
Helenistik Dönemin belirleyici ismi Büyük İskender’in ölümünü takiben, Anadolu topraklarını paylaşım kavgasına giren generalleri arasında uzun süren savaşlar sonucunda, Pisidia Bölgesi Seleukios Hanedanı kurucusu I. Nikator’ un eline geçmişti. Helenistik Dönemin karakteristik özelliği olarak fethedilen yerler Helenleştirildiğinden, bölgedeki yerli halk üzerinde egemenliği sağlamlaştırma düşüncesiyle, stratejik öneme sahip yerlerde, genellikle akropoller üzerinde tahkimli kentler kurulmuştur. I. Nikator yaklaşık 60 kadar şehir kurdurmuş ve bunlardan 16 tanesine babasının ve oğlunun ismi olan Antiokhos’tan dolayı Antiokheia adını vermiştir.
Yalvaç yakınındaki Antiokheia’ da ilk detaylı araştırmayı yapan ve kenti tanımlayan kişi, 1826'da bölgeye gelen, İzmir’de görevli İngiliz papaz F. V. J. Arundel'dir.
Sonraki yıllarda başlatılan arkeolojik kazılar kesintiye uğrar, devam ettirilemez. Bölgede kayda değer kazılar 1950'leri bulur:
"Bölgenin prehistorik devirlerinin berraklığa kavuşması, J. Mellaart'ın 1957 yılından itibaren dört sezon boyunca Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına Burdur'un Hacılar mevkiinde yaptığı kazılar ve çevre incelemeleri neticesinde olmuştur."[2]
Şehre,  bir zamanlar kemerli ve üç girişli olan Batı Kapısı'ndan giriyoruz.
Batıdan doğuya doğru uzayan cadde boyunca ilerliyoruz. Agoraları, dükkan kalıntılarını, stoayı, Bouleuterion kalıntılarını, Tiberius Meydanını, Salutaris Caddesini, Propylon kalıntısını, Augustos Tapınağını, kanalizasyon sistemlerini ve tiyatroyu görüyoruz.
Antiokheia amfitiyatrosu hayli metruk... Müzenin bahçesindeki buluntudan biliyoruz, burada bir zamanlar bir çok gladyatör dövüşü yaşanmış. 
Yağmur şiddetleniyor, antik şehri geride bırakıyoruz.


Dipnotlar:
[1] Bu tanım, Prehistorya kürsüsü başkanı Prof. Dr. Mehmet Özsait'e aittir.  1974 ve 2003 yıllarında bölgede yüzey araştırmaları yapan Özsait hocayla tanışıklığımız 13 yıl öncesine dayanır. Ünye Tarih Araştırma Grubu olarak, Ünye ve civarındaki arkeolojik yüzey araştırmalarında kendilerine yardımcı olmaya çalışmıştık. Özsait'in bu çalışması, Prof. Dr. İ. Kılıç Kökten'den yıllar sonra yapılan bölgemizdeki belki de ilk önemli arkeolojik araştırmaydı. Değerli hemşerimiz Tarihçi Osman Doğan'ın daveti üzerine Ünye'ye gelen hocamıza Ahmet Kabayel'le birlikte yardımcı olmaya çalışmıştık. Hocamızın Ünye'yle ilgili araştırma raporları Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "25. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt" adıyla Mayıs-Haziran 2007'de yayınlanmıştır.
[2] Dr. Mehmet Özsait, İlkçağ Tarihinde Pisidya, İst. Üniv. Ed. Fak. Yay. s. 25 İstanbul, 1980



Ünyekent, 27.02.2019