Bir Ünye Klasiği
Yanan- yıkılan her eski Ünye evi, yok edilen
tarihtir.
"Klasik, Latincede yüksek sınıftan soy
eser demekmiş" diyor Nurullah Ataç,
"Günlerin Getirdiği" adlı Güncesi'nde...
Klasik
nedir diye sorulunca, işin içine kendi zevkimizi karıştırmadan verebileceğimiz
bir tek cevap vardır:
Zamana
dayanmış olan eserler!
Klasik
eser, yüksek sınıftan soy bir eser olduğu için, yeni yetişenlere örnek olsun
diye gösterilir. Amaç, söz konusu eserin bire bir örnek alınması değildir. Öyle
olsaydı birbirine tıpa tıp benzeyen eserlerin ötesine gidilemezdi.
Amaç,
klasiği bilmek ve onu aşmaya çalışma, yeni ve gelişkin bir düzeye ulaşmaktır.
(Bkz.
Nurullah Ataç, Günlerin
Getirdiği-Sözden Söze, Bütün Yapıtları, Yapı Kredi Yayınları, 8. Baskı, 2011,
s. 53-54)
****
TDK'ye göre Klasik'in ilk
anlamı: "Eski Yunan ve Roma Çağı dili ve sanatı ile ilgili olan"dır.
İkinci anlamı: "XVII. Yüzyıl Fransız dili, sanatı ve yazarları ile ilgili
olan"dır.
Gerçekten
de "klasik" sözcüğü ilk
kez Antik Çağ Yunan felsefesinin doruğu ve sonu kabul edilen ünlü düşünür Aristoteles'in Poetika
adlı eserinde geçer.
Eski
Yunan'da "Klasik Dönem"
MÖ. 480-330 yıllarını kapsar.
Aristoteles'in yaşadığı dönem (MÖ.384-322), Klasik Dönem'in bittiği ve Helenistik Dönem'in başladığı bir
aşamaya tekabül eder. Helenistik Dönem,
Aristoteles'in öğrencisi Büyük İskender'de
ifadesini bulur. Sadece eski Yunan'ın değil, Roma İmparatorluğunun da Önasya
ve Anadolu'daki sanat anlayışını temsil eder.
XV.
Yüzyıl'da İtalya'da ortaya çıkan Rönesans,
bu sanat anlayışının "yeniden doğuşu"dur.
XVII.
Yüzyıl Fransa'sında yeniden tanımlanan "klasik"
sözcüğü, işte bu anlayışın yeniden ortaya çıkışıdır. Sadece Fransa'yla sınırlı
değildir. O dönemde ilk klasik yapıtlardan biri kabul edilen Homeros'un İlyada ve Odysseia adlı
destanları, bugün de önemli bir "klasik" eser sayılır.
****
Büyük İskender'in MÖ. 323'de ölümüne kadar Ünye'nin de içinde bulunduğu Samsun, Tokat civarı bağımsız durumda
idi. Arkeolog Sümer Atasoy'un
"Antik Çağ'da Amisos" adlı eserinde (İstanbul 1994, Doktora Tezi),
MÖ. 750-550 tarihinde Büyük Kolonizasyon döneminde kurulan bu kentler, zaman
zaman Pers hakimiyetine girse de çoğunlukla otonom yapıdadır. Pers Kralı III. Darius'la savaşmak ve çabuk sonuç
almak isteyen İskender, Doğu Seferi sırasında Karadeniz kıyısına çıkmamıştır. Her
ne kadar mitolojik öykülerde İskender'le
Amazon Kraliçesi Thalestris'in
Karadeniz'de buluşmalarından söz edilse de
bazı kaynaklarda bu durum
reddedilmektedir.
(Büyük
İskender tarihçilerinden bazıları Amazon Kraliçesi Thalestris'in kendisini
ziyaret edip ondan bir çocuk sahibi olduğunu yazmıştır. Ancak Büyük İskender'in
diğer tarihçilerinden birkaçı ve en güvenilir ikincil kaynağı Plutarch iddiayı yalanlar. Plutarch
yazılarında İskender'in ikincil deniz komutanı Onesicritus'un Büyük İskender
biyografisinden Amazon pasajını İskender ile birlikte keşif gezisine katılmış
olan Trakyalı kral Lysimachus'a okuduğu bir andan bahseder: Kral
ona gülümsedi ve dedi ki "Peki ben neredeydim o zaman?")
****
İskender'in
ölümünün ardından Babil'de yapılan
toplantıda, İskender'in arşivcisi Eumenes'e
Paphlagonia ve Trapezos'a kadar olan Kapadokya verilmiştir. Ancak Diadoklar
(İskender'in halefleri) kendi arasında paylaşım savaşına girdiğinden, Kuzey'in
satrapı Eumenes ve imparatorluk naibi Perdikkas Karadeniz'de hakimiyet
kuramadılar. Bu tarihten sonra Ünye ve çevresinde 200 yıl Pontos krallığı
egemen oldu. Pontos kültürü, Klasik Yunan felsefesiyle Pers kültürünün bir
sentezidir.
Pontos
Kralı VI. Mithridates'in Romalı
komutan Pompeius'a yenilmesiyle tüm
Karadeniz Roma hakimiyetine girer
(MÖ. 67). Rum diye bilinen Roma tebaası ve onların kültür birikimi, 1923-24
Mübadelesine kadar sürer.
Çocukluğumuzun
Ünyesi, daha çok o dönemin izlerini taşır. Henüz ayakta olan yüzlerce eski Ünye
evi, "klasik" diye
bildiğimiz o kültürün ürünüdür.
Bugün
kendi ellerimizle yarattığımız bir felaketin eşiğindeyiz.
Özellikle
70'li yıllarda başlayan betonlaşma, klasik yapıların birer birer yok edilmesini
getirdi.
Şimdi
elimizde sınırlı sayıda kültürel miras kaldı.
Onu
da bilinçsiz bir restorasyonla yok etmeyelim.
18.09.2019,
Ünyekent