Karadeniz Arkeolojisi - Antik Dönem Ekonomisi
Antik Dönem’in ekonomisine girmeden önce “Antik Dönem” kavramına
açıklık getirmek gerekir. Antik Dönem yahut Antik Çağ neydi ve nasıl bir
ekonomiye sahipti?
Antik Çağ, Antik Dönem, antik tarih ya da İlk Çağ olarak
tanımlanan bu terimlerin tümü aynı içeriğe sahiptirler...
Tarihinin başlangıcından
erken dönem Orta Çağ'a kadar uzanan zaman dilimini kapsarlar ve dönemin
belirgin kültürel ve siyasi olaylarını konu alırlar.
Tarih, Antik
Çağ’la birlikte başlıyor.
Bir başka deyişle, tarihin
başlangıç noktası Antik Çağ’dır.
Tarihi ve dolayısıyla Antik Dönem’i başlatan en önemli olay yazının icadıdır.
Bu zaman dilimi kronolojik
olarak MÖ. 3.000’li yıllara tekabül eder.[1]
Antik Çağ’ın bitişi ise, erken Orta Çağ’ın başlangıcıdır. Her ne
kadar göreceli bir kavram da olsa, Batılı akademisyenler Batı Roma
İmparatorluğu'nun 476'daki çöküşünü, antik Avrupa tarihinin sonu olarak kabul
eder.[2]
Tarihin Sıfır Noktası Neresi?
Günümüzün moda deyişlerinden biri, “Tarihin sıfır noktası” tanımlamasıdır.
Bu tanım olsa olsa tarihin başladığı zamana işaret eder.
Tarih, yazının icadıyla
başladığına göre, sıfır noktası da yaklaşık MÖ. 3.000 yıllarına kadar gider.[3]
Aynı zamanda Antik Çağ’ın başlangıcı da kabul edilen MÖ. 3000’ler,
Sümerce çivi yazısının keşfedildiği yıllardır ve kayıtlı tarihin süresi yaklaşık 5000 yıldır.
Oysa “insanlık tarihi”
denince insanın yeryüzünde ilk fark edildiği zaman dilimi akla geliyor.
Genetik delillere göre
insanoğlunun ilk ortaya çıkışı günümüzden yaklaşık 1,5 milyon yıl öncedir.
Ayrıca, modern insanın atası olan Homo sapiens'in Afrika'yı yaklaşık 60.000 yıl önce terk ettiği kabul
edilir.
Samsun Tekkeköy’de ilk insan izlerinin kaya sığınaklarında
görüldüğü ve bu üretim nesnelerinin Mezolitik Dönem’e ait (MÖ. 20.000-10.000) taş
aletler olduğu tespit edilmiştir.
Göbekli Tepe’de ele geçirilen eserlerin günümüzden
10.000 yıl önceye ait olduğu, Anadolu’da Yeni Taş Çağı’na (Neolitik Dönem) denk
düştüğü saptanıyor.
Bu zaman dilimlerinin herhangi birine “Tarihin sıfır noktası” demek doğru değildir. Tarih Öncesi (Prehistory)
ve Ön Tarih (Protohistory) kavramlarıyla açıklamak gerekir.
Antik tarih yahut klasik anlamıyla tarih ise, MÖ 3000’lerde
başlıyor ve tarihin başlangıç noktası olarak kabul edilir. MS. 500’e kadar
süren bu tarih dilimi, insanların yaşadığı tüm kıtaları kapsıyor.[4]
Klasik tanımıyla “Üç
çağ sistemi” diye adlandırılan insanlık
tarihi; Eski Taş Devri, Bronz Devri ve Demir Devri olarak dönemlere ayırır
ve kayıtlı tarihin genellikle Tunç Devri ile başladığı kabul edilir.[5]
Üç çağın başlangıcı ve bitişi dünyanın bölgelerine göre
değişir. Birçok bölgede Tunç Çağı'nın genellikle MÖ 3000'den birkaç yüzyıl önce
başladığı kabul edilirken, Demir Çağı'nın sonu bazı bölgelerde MÖ ilk binyılın
başlarından diğerlerinde MS birinci binyılın sonlarına kadar değişir.[6]
Antik Dönem’i bu şekilde netleştirdikten sonra, dönemin
ekonomik yapısına girebiliriz.
Antik Dönem Ekonomisi
Filmlere konu edilen, romanları yazılan ve üzerinde sayısız
araştırmalar yapılan Antik Dönem aslında nasıldı?
Bunca şatafatına, albenisine karşın bu dönemin hiç te imrenilecek
yanı yoktu.
Tüm Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarında olduğu gibi, bu dönem
boyunca Karadeniz’de de egemen ekonomik yapı köleci üretim ilişkileri üzerineydi.
“Kölelik, tarihin
kaydettiği en kaba ve en açık ilk sömürü şeklidir.” diyor, Ekonomi Politik’in
yazarı P. Nikitin.[7]
Ne yazık ki, Karadeniz Arkeolojisinin omurgasını oluşturan bu dönem,
eski köleci üretim tarzını, İlkçağ’ın diğer toplumları gibi bağrında
taşıyordu. Anadolu, Ön Asya ve Avrupa
toplumlarında görülen köle emeğine dayalı üretim ilişkilerinin bir benzerini
Karadeniz toplulukları da yaşamaktaydı.
Antik Çağ Ekonomisi Nasıl Gelişti?
Mısır ve Mezopotamya medeniyetleri tarımı geliştirerek
ticarete katıldılar ve zenginleştiler. Mısır ve Mezopotamya medeniyetlerinin
yeni üretim biçimleri “köle” emeğine
dayalıydı ve bu ilişkileri dünyaya yayılarak diğer toplumları etkiledi. Ancak
dünyanın batısındaki medeniyetlerin ekonomik potansiyeli daha düşüktü bu
nedenle batı medeniyetlerinde ekonomik büyüme ticaretin yanında fetihlerin
getirdiği kazançlarla gelişti. Fetihlerde elde edilen en büyük kazanç, savaş
esirleriydi. Artık onları öldürmüyorlar, köle olarak çalıştırmayı
yeğliyorlardı. Kurdukları kolonilerde de aynı sistemi hayata geçirdiler.
Grek kolonileri ve onları tehdit eden İskit toplumu köle emeği
üzerine inşa edilmiş ekonomilere sahipti. Çünkü bu dönemde üretici güçlerin
çoğalması, toplumsal işbölümünün ve değişimin gelişmesi, ilkel toplumdan
köleliğe geçişin temelini oluşturuyordu.
Demirden yapılmış araçlar, kölelik düzeninde üstünlük
sağladılar. Demirin üretilmesi, bu dönemde öğrenilmişti.[8]
Demir araçlar, insana, kendi faaliyetlerinin alanını genişletme olanağını
verdi. Bir demir balta aracılığıyla orman ve çalılarla kaplı topraklar ekilir
hale getirilebilir; demir saban, daha geniş toprakları işleme olanağını
verebilirdi. Tarımda sadece tahıl ve sebze üretimi ile yetinilmedi, tarımsal
ürünlerden şarap ve tereyağı yapımına da başlandı. Madeni aletlerin yapımı,
zanaatçılığın doğmasına neden oluyor. Zanaatçıların iş alanı, gittikçe daha
bağımsız hale geliyor. Bu, zanaatçılığın
tarımdan ayrılması, ikinci büyük toplumsal işbölümü meydana geldi.[9]
Gene bu zamanda, değişim yeniden gelişti ve para ortaya çıktı. Bütün diğer
metaların değerlenmesine hizmet eden ve evrensel bir meta olan para, değişim
aracı olmaya yaradı. İşbölümünün ve değişimin genişlemesi, metaların ve alım ve
satımıyla uğraşan bir takım insanlar ortaya çıkardı. Tacirlerin ortaya çıkmasıyla üçüncü büyük toplumsal işbölümü
meydana geldi.
Kent ve köyün ayrışması, üretici güçlerin gelişmesi, toplumsal
işbölümü ve değişimin daha ileri götürülmesi, servet eşitsizliğini
keskinleştirdi. Bir uçta üretim araçlarını, hayvanları, parayı ellerinde
toplayan zenginler, diğer uçta durumu gittikçe kötüleşen ve zenginlere
borçlanan yoksullar vardı. İşte tefeciler, borçlular, alacaklılar, bu dönemde
ortaya çıkmışlardır. Daha fazla gelir elde etme hırsı savaşları alevlendirdi.
Savaş ganimetleri ve esirlerin devreye girmesiyle kölecilik kurumsallaştı,
giderek ekonomiyi belirleyen temel güç konumuna geldi.
Antik dünya tarihinden söz edilirken bu konuya pek girilmez
ama Antik dünyanın, göz alıcı ekonomik gücü ve saygın kültürü, kölelerin
sömürülmesi suretiyle gerçekleştirildi. Bu süreç Antik Çağ boyunca farklı
yerlerde değişik biçimlerde ortaya çıkar.
Devam edecek: Doğu toplumlarından Batı Dünyası’na Antik
Çağ’da Ekonomik Yapı.
Kaynaklar:
Kipfer,
Barbara Ann. 2000, Encyclopedic Dictionary of Archaeology
Cline,
Eric H. 2021, MÖ. 1177 Medeniyetin Çöktüğü Yıl, Bilge Kültür
Sanat Yay.
Nikitin,
P. 2006, Ekonomi Politik, Eriş Yay.
16.07.2025, Ünye Kent
https://www.unyekent.com/kose-yazilari/karadeniz_arkeolojisi_-_antik_donem_ekonomisi_-5460.html
[1] Yazının
MÖ. 3.500O yıllarında Mezopotamya’da icat edildiği ve Sümer kültürünün ürünü
olduğu kabul edilir.
[2] Antik
tarih için kullanılan bir başka terim de antikitedir (antiquity).Antikite
kavramı daha çok Antik Yunan ve Antik Roma uygarlıkları için kulllanılmaktadır.
[3] Okul
kitaplarına varıncaya kadar “tarih” kavramı böyle tanımlanmaktadır.
[4] Antik
Çağ’ın başlangıcı için “Tarihin sıfır noktası” demek, bu anlamda doğru kabul
edilebilir.
[5] Kipfer,
B.A.. 2000, s. 564
[6] Cline,
Eric H. 2021, s. XV
[7] Nikitin,
P., S: 29
[8] Ünye
civarında yaşadığı bilinen ve demiri işlemeyi bilen ilk topluluklardan Khalipler, Karadeniz Antikitesinin en
belirgin unsurları arasındadır.
[9] Nikitin,
P., S: 30