7 Nisan 2021 Çarşamba

Montrö Meselesi


Montrö Meselesi


Aslında mesele Montrö falan değil.

Her şey TBMM Başkanı Şentop'un bir gazetecinin sorusuna verdiği yanıtla başladı.

Soru şuydu:

 

"Cumhurbaşkanı 'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekildim, Montrö'yü tanımıyorum, feshettim' diyebilir mi?"

Cevap: "Yapabilir. Mümkün-muhtemel arasında fark var. Yeterli miktar yoğurt bulursanız, Marmara Denizi'ni de karıştırırsanız, ayran yapmak mümkündür."

 

Önce siyasilerin demeçlerine takıldı bu diyalog…

Sonra 103+1 emekli amiralin imzasıyla hazırlanan, bir zamanların malum bildirilerini çağrıştıran bir bildiriyle gündeme oturdu.

Vay sen misin, böyle muhtıra verir gibi, gece yarılarında bildiri yayınlayan!

Adeta linç girişimine uğradılar...

Rütbelerini sökelim…

Maaşlarını keselim.

Sonra da içlerinden 10’u gözaltına alındı...

Anayasal düzeni ortadan kaldırmakla suçlanıyorlar.

Ve bu adamlar emekli!

 

Ne dedi, ne yayınladı bu amiraller?

Bildiride, sadece Montrö’den bahsettiklerini duyduk…

Bir de bir tuğamiralin makam otosuyla gittiği camide üniforma üzerine “takke-cübbe” giyerek ibadet etmesini “kabul edilemez” bulmuşlar.

Bu kadarını öğrenebildik.

[Sonra özel çabamla arayıp, bildirinin tümünü bulmaya muvaffak oldum.]

 

****

Neyse…

Hal böyleyken, “Montrö” nedir, ne değildir konu ortada hala yok.

Benzer bir tartışmayı “Lozan” üzerinden de yaşamıştık.

Şentop, bu tartışmaların ilk aşamasında: "Hukuk tekniği bakımından konuştuk. Lozan gibi Montrö gibi anlaşmalardan çıkmanın söz konusu olmayacağını da açık bir şekilde söyledim" demişti ama kâr etmedi.

 

[Ekonomi yıkılmış, evler yanmış…

Pandemi her zamankinden fazla azmış, yüzlerce insanımız can veriyor…

Aileler sarsılıyor, eşler birbirini vuruyor.

Kadın cinayetleri aldı başını gidiyor.

Sokakta vatandaş perişan.

Evde durum kötü.

Ne beis…]

 

Biz hala Marmara Denizi’ne yoğurt arama sevdasındayız!

 

Taraf / Bertaraf

 

Geçenlerde bir köşe yazısında okudum:

“Artık sağ sol falan yok” diyor…

 

“Artık sağ / sol ayrımı yok.

Artık İslamcı / laik ayrımı yok.

Artık liberal / tutucu ayrımı yok.

Artık ulusalcı / küreselci ayrımı yok.”

Diye sıralamış. Ve eklemiş:

“Artık Türkiye’de tek bir ayrım var:

Erdoğan taraftarları / Erdoğan karşıtları.”

 

****

Bu yazara çoğu kez katılmasam da, bu defa yazdıklarına hak verdim…

“Adam doğru tespit etmiş” dedim.

 

Tespitin ardından, şu yorum gelmiş:

 

“Siyaset, artık bu ayrım üzerinden yapılıyor.

Ve sırf bu yüzden de...

Hem çok kısır hem de bir türlü akmıyor.”

 

****

“Tam da öyle oluyor” diyorum ve ekliyorum:

“Sizlerin sayesinde!”

 

Biz böyle değildik.

Bu algıyı bile isteye dayattınız bize.

“Yandaşlar ve karşıtlar!”

“Ya taraf olacaksın ya bertaraf olacaksın!”

 

[Bakın bu son sözü de hatırladım bir yerlerden.

Birileri söylemişti sanki yıllar önce…]

 

Bana karşıysan darbecisin, teröristsin!

İşte o noktadayız!

 

 

07.04.2021, Ünyekent

http://www.unyekent.com/yazi/2324-montro-meselesi.html