21 Aralık 2022 Çarşamba

Keşaplı Sokak ve Topal Osman


 

Keşaplı Sokak ve Topal Osman

 

Bazı evler vardır, tarihsel konumu, mimarisi ve konuk ettiği insanlarıyla anlam kazanır. Bu evlerden biri de Ünye'de Keşaplı Sokak'ta meskûn merhum Galip Keşaplı'nın evidir.

Kurtuluş Savaşı'nın başlamak üzere olduğu bir tarihte Topal Osman, maiyeti ile birlikte Ünye'ye gelir ve bu evde kalır.

Ortaokul'un arkasında Keşaplı Sokak adını taşıyan sokaktaki bu ev, ne yazık ki bugün yerinde yoktur. 2009 yılında yıkıldı. Yıkımdan kısa bir süre önce, evin sahibi Galip Keşaplı vefat etmiştir.

Merhum Galip Keşaplı, Ünye'nin yakın tarihini öğrendiğimiz kaynaklardan biriydi.  Bizlerin, yani Ünye Tarih Araştırma Grubu'nun bilgi kaynağıydı. Nur içinde yatsın. 

1919 yılı Mayıs'ında bu evde konaklayan Topal Osman ve maiyeti çok özel bir görüşmeye gitmek üzere yolları Ünye'den geçmiştir. Rivayet odur ki, Topal Osman'ın konakladığı gün sokağın karşısındaki kilisenin çanı çalar. Rum çetelerinin yöre halkına kan kusturduğu o tarih itibariyle hiddetlenen Topal Osman mahiyetindeki "Kara Zıpkalılar"a derhal çan kulesinin yıkılmasını emreder.

Galip Keşaplı'dan dinlediğimiz rivayetin bir kaç versiyonu vardır.

İçlerinde en doğru olanı şudur...

Orada bulunan insanlardan sağduyulu biri yahut birileri çıkıp Osman Ağa'yı ikna eder ve "daha fazla infiale" sebep vermezler.

 

Topal Osman'ın randevusu kiminleydi?

 

Topal Osman Ünye'de mola verdikten sonra Samsun'a doğru yola çıkar. Oradan Havza'ya geçecek ve 29 Mayıs günü Mustafa Kemal'le buluşacaktır.

Ayrıntısını "Topal Osman Olayı" adlı eserin yazarı Cemal Şener'den aktaralım:  

 

"Mustafa Kemal, Bandırma vapuru ile Samsun'a geldikten sonra 29 Mayıs 1919'da Osman Ağa ile Havza'da gizlice buluşmuş ve öyle tanışmıştı. Bu tarihten yaklaşık 1,5 yıl sonra da Mustafa Kemal, Topal Osman Ağa'dan Giresun Laz uşaklarından oluşan kendisinin korumasında görev alacak bir muhafız birliği oluşturmasını istemiş ve Ankara'ya getirilmesini rica etmişti."

(Cemal Şener, Topal Osman Olayı, Etik Yayınları, s. 41)

 

Osman Ağa ve maiyetindeki 10 kişi, 10 Kasım 1922'de Mustafa Kemal'in muhafız Birliğini oluşturmak üzere Ankara'ya gelirler. Mahalli kıyafetlerinden dolayı "Kara Zıpkalılar" denilen 10 kişinin hepsi de uzun boylu ve yakışıklıdır. Giysi ve takıları Mustafa Kemal'in dikkatini çeker. Topal Osman da "aba", "zıpka" ve başlık" diyerek giysileri adlandırır. Sıra takılara gelir; kavdanlık, yağdanlık, fişeklik... Derken, Mustafa Kemal'in gözü Keşaplı Hamit'in koltuğunun altında sakladığı kemençeye takılır. Kemençeyi yanından hiç eksik etmeyen Keşaplı Köseoğlu Hamit, üç yıl önce Havza'daki ilk buluşmaya giderlerken Ünye'de, Keşaplı Sokak'ta konuk edildiklerin evi ayarlayan kişidir.

Topal Osman ve arkadaşları Mustafa Kemal'le buluşmaya giderlerken, rast gele bir yerde değil, Keşaplı Hamit'ten dolayı Keşaplı Sokak'taki bir evde konuk edilmişlerdir.

Bu ev, 2009 yılında yıkılan merhum Galip Keşaplı'nın evidir.   

 

Tarihi Evlerin Önemi

 

Evler, sadece mimari yapıları ve pastoral konumları nedeniyle önem arz etmezler...

Bir mekânı eve dönüştüren unsurların başında "yaşanmışlıklar" gelir.

Taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenmemiş dahi olsalar, mekanda cereyan eden olaylar, bu yapılara tarihsel bir misyon yükler.

Keşaplı Sokağın evleri de, bu anlamda tarihi evler statüsündedir ve taşınmaz kültür varlığı sayılırlar.

Havza'da Mustafa Kemal'in kaldığı ve Topal Osman'la buluştuğu mekân da tarihi bir evdir. Nitekim bu eve gerekli özen gösterilmiş ve bina Havzalılar tarafından restore edilerek müzeye dönüştürülmüştür.

Ünye'deki Keşaplılar Sokağı ve Keşaplı'nın evi de tarihi bir mekândır.

Ama bugün sokağın her iki tarafında bulunan eski Ünye evlerinden çoğu yoktur.

Topal Osman'ın kaldığı Galip Keşaplı'nın evi.

Keşaplı Sokak

Galip Keşaplı'nın evi yıkılmadan kısa bir süre önce.

 

Keşaplı Hamit'in Kemençesine Dair Bir Anekdot 

 

Cemal Şener kitabında, Keşaplı Hamit'in kemençesini merak eden Mustafa Kemal'e coşkulu bir horon gösterisi sunduklarını yazar.

Seyredenleri coşturan, oynayanları iliklerine kadar titreten bir horon...

Horonun figürlerinden biri olan "Alaşağu" yapılırken Co Hüseyin'in belindeki tabanca ateş alır ve Hüseyin bacağından yaralanır. Durumu fark eden Mustafa Kemal'in telaşına rağmen oynayanlar horonu yarıda bırakmazlar.

Topal Osman, Mustafa Kemal'e hitaben; "Paşam, bunlar ölseler de horonu bitirmeden yarıda bırakmazlar." der.

İşte ölseler bile horonu terk etmeyen "Kara Zıpkalılar" Mustafa Kemal'in Kuvayi Milliye Destanı'nda ilk muhafızları oldular ve "Giresun Gönüllü Maiyet Müfrezesi" adıyla anıldılar.

Ne var ki, Topal Osman Ağa'nın hayat hikâyesi Çerkez Ethem'inki gibi trajik bir sonla tarihe geçecekti.

 

 Ali Şükrü Bey Cinayeti ve Topal Osman Ağa'nın Sonu

 

Topal Osman, 27 Mart 1923 tarihinde aniden ortadan kaybolan Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey'in öldürülmesiyle suçlanır.

Ali Şükrü Bey, Meclis'te Mustafa Kemal'e muhalefet eden grubun başıdır ve Topal Osman'la hemşeri sayılırlar. Her ikisi de Karadenizli olduğu için zaman zaman görüşseler de aralarında öteden beri bir rekabeti vardır.

Topal Osman, Mustafa Kemal'le Ali Şükrü Bey'in Meclis'teki tartışmalarından dolayı "durumdan vazife" çıkarır. Yardımcısı Mustafa Kaptan aracılığıyla, Ali Şükrü Bey’i yemeğe davet eder ve sekiz adamına kementle boğdurulur.

Mustafa Kaptan'ın bu durumu daha sonra itiraf etmesi ve cesedin 1 Nisan'da Çankaya yakınlarında bulunması, cinayeti Topal Osman'ın işlendiğini gösterir.

Adamlarıyla Çankaya Köşkü'ne giden Topal Osman, köşkü terk edilmiş olarak görünce kapıyı kırıp içeri girer, ökeyle önüne geleni parçalar. (Tarihe “Çankaya Köşkü baskını” olarak geçen olay.)

Yeni kurulan Muhafız Taburu tarafından 1 Nisan 1923 gecesi Papaz’ın Bağı’ndaki evinde kıstırılan Topal Osman ve adamları, bütün gece çatışır. Yaralı ele geçirilen Topal Osman hastaneye kaldırılırken Muhafız Taburu Komutanı İsmail Hakkı Tekçe'nin emri ile kafası kurşun yağmuruna tutularak öldürülür ve ardından Çankaya yakınlarına gömülür.

Osman Ağa'nın hazin öyküsü burada bitmez.

Meclis'te muhalefetin baskısıyla Ali Şükrü Bey’in katilinin Ulus Meydanı'nda asılarak idam edilmesi oybirliği ile karar altına alınır.

Mezarından çıkarılan Topal Osman'ın cesedini başından asamazlar, daha önce mermilerle kafası parçalanmıştır. Ceset, Meclis'in kapısına ayağından asılır ve Ulus Meydanı'nda günlerce ipte sallandırılır.

Topal Osman'ın anıt mezarı.
Giresun Kalesi'nin en yüksek noktasına Atatürk'ün emriyle yapılmıştır.

 Sonuç

 

Meclis'teki gruplaşmanın sonucu ortaya çıkan bu hesaplaşma, Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcından itibaren Mustafa Kemal'le birlikte olan ve O'nu korumakla yükümlü bulunan bir kişinin feci şekilde öldürülmesiyle sonuçlanmıştır.

Topal Osman Ağa ulusa mal olmuş bir kahramandır; Giresun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı'dır, Atatürk'ü koruyan Muhafız Birliği'nin başıdır.

Osman Ağa, işgal yıllarında ve Kurtuluş Savaşı sırasında Karadeniz Kıyısı Türk Kuvvetleri Başkomutanı'dır.

Bu şekilde öldürülmesi hazindir. Bugün bile bu olayın gerçek yüzü tüm yönleriyle aydınlatılmış değildir.

Topal Osman'ın öldürülmesine ilişkin bilgiler daha çok Dr. Rıza Nur, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Falih Rıfkı Atay, Mahir İz (Meclis Kâtibi) gibi isimlerin hatıratlarına dayanmaktadır.

Şurası gerçektir ki, Topal Osman ve maiyeti Cumhuriyet'in ilanından sonra da vaziyetlerini değiştirmemiş, "çete" mahiyetini sürdürmüşlerdir. Meclis'e silahla girilmesi yasak olduğu halde, Osman Ağa ve maiyeti silahlarıyla Meclis'e girer, istedikleri odaya dalarak "kontrol" ettiklerini söylerlermiş. Şehirde Nizam ve intizamı, hatta askeri kışlada disiplini bozacak tavırlar takınmaya başladıkları söylenmektedir.

Zaten Cumhuriyet ilanının ardından nizami Muhafız Taburu kurulmuş, Osman ağa'nın adamlarının bir kısmı bu tabura alınmıştır. Buna rağmen Osman Ağa, maiyetiyle ortalıkta dolaşmaya devam etmektedir.

Bu duruma daha fazla izin verilemezdi.

Topal Osman'ın cenazesi, kardeşlerinin Atatürk'ten talebi üzerine Giresun'a götürüldü ve Giresun Kalesi'nde bir yere defnedildi. Daha sonra Atatürk'ün Giresun'u ziyareti sırasında verdiği emir üzerine kalenin en yüksek tepesine bir anıt mezar inşa edildi ve Topal Osman Ağa'nın naaşı 1925 yılında buraya nakledildi.

 

Kaynaklar:

 

Cemal Şener, Topal Osman Olayı, Cumhuriyet Yayınları, İstanbul 2001

Kazım Karabekir Anlatıyor, Yayına Hazırlayan: Uğur Mumcu, Tekin Yayınevi, Ankara 1993

Mahir İz, Yılların İzi, İrfan Yayınları, İstanbul 1975

Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yay. İstanbul 1967,

Falih Rıfkı Atay, Çankaya, İstanbul 1980

 

Ünye Tarih Araştırma Grubu

Ahmet Kabayel – Ahmet Derya Varilci

 

21.12.2022, Ünyekent