4 Eylül 2019 Çarşamba

EYLÜL


EYLÜL

Nihayet aylardan Eylül'ü de gördük. Yaz bitti. "Bu yıl yazdan bi şey anlamadık!" diyenler, yağmurdan selden şikayet edenler çoğunlukta...
Ve Eylül'ü gördük.
"Eylül" denince aklıma Mehmet Rauf''un malum eseri geldi.
Edebiyatımızın ilk "psikolojik" romanı...
Mart 1900'de İstanbul-Boğaziçi'nde tamamlamış Mehmet Rauf  "ilk eserim" dediği bu romanı... 
"Son Üstadım" dediği Halid Ziya'ya (Uşaklıgil) atfetmiş.
(Eserin girişinde "Halid Ziya'ya… İlk eserim son üstadıma …" yazısı yer alıyor.)

****
Romantik duyguları, hayalleri ve yasak aşkları işleyen Eylül romanı sade bir dille yazılmış. Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen roman, Türk Edebiyatı'nın ilk başarılı "ruh çözümlemesi" romanı olma özelliğini taşıyor.
(Romanda: "Eylül, esef ve özlem ayıdır. İnsan yazın artık geçtiğini anlayıp üzülür, özlem çeker." deniyor ama ayrılık bir köşk yangınıyla geliyor. Her ikisi de evli olan Suad Hanım ve Necib Bey'in yasak aşkları romanın sonunda ölümle bitiyor.)
Belki bu nedenle Eylül denince aklımıza aşk-hüzün, ayrılık ve ölüm geliyor.  

****
"En sevdiğim mevsime geldik.
Yapraklar sararacak.
Sonbahar, hüzündür;
Hüzün ise, ben demektir." diyor, Özdemir Asaf...

"Yalnızın Durumları"nda ise:

"Sen her şeyi süpürebilirsin;
Sonbaharı süpüremezsin." der. 

****
Bir başka şair Cemal Süreya...
                                                                                                     
“Dedim ya…
Eylül'dü.      
Savruluşu bundandı kimsesizliğimin…” diyor, "Eylül'dü isimli şiirinde...                     
Bir başka yerde Cemal Süreya:

"Bir gün aklına gelecek olursam, bana şiir ısmarla.
Eylül’ü konuşalım." demektedir.

****
Eylül'e tabi şairlerden biri de Ahmet Telli'dir. "Ayrılık Ayracı" adlı şiirinin bir yerinde:.                                         
"Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık" diyor.

****
Ahmet Telli, daha akılcıdır Eylül şiiri faslında:

"İnsana şiir yakışır,
Yeryüzüne yağmur,
Gökyüzüne mavi." der.

****
Turgut Uyar ise umarsızdır Eylül konusunda:

"Eylül toparlandı gitti işte,
Ekim falan da gider bu gidişle." deyişi bundandır.

****
Eylül'ü sevmek için bir çok nedenimiz var aslında. Bağ bozumu, üzüm toplayan eller ve incir yiyenleriyle birlikte gelir Eylül... Bolluk ayıdır bir yanıyla.
Yine de hüzünlenmek için en uygun aydır Eylül...
Sararıp düşen yapraklar, doğanın ölümü...
Ölüm tanrısı Hades'in güzel Persephone'u kaçırarak yeraltı  dünyasına hapsettiği aydır. (Bkz. Yunan Mitolojisinde mevsim döngüsü.*)
Sonuç olarak hepimizin içinde engellenemez bir sonbahar vardır. Bu yüzdendir Eylül'e düşkünlüğümüz. 

                                                                                            
(*)Yunan mitolojine göre yeraltı tanrısı Hades, bir gün yeryüzüne çıkar ve Demeter ile Zeus’un kızları Persephone’yi kaçırarak yeraltı ülkesine götürür. Kızını kaybeden tanrıça, tanrılara ve insanlara küserek yeryüzünden bereketini çeker. Çiçekler açmaz, toprak ekin vermez... Bunun üzerine Zeus, Hades’ten Persephone'yi geri vermesini ister; ancak Hades eşi olarak seçtiği Persephone’yi temelli geri vermeyecektir. Aralarında yaptıkları anlaşmaya göre Persephone yılın yalnızca üçte ikisini yeryüzünde annesinin yanında, kalan üçte birini ise yeraltında Hades’in ölüler ülkesinde geçirecektir. Persephone’nin yeryüzüne çıktığı dönem bahar ve yaz aylarını, ölüler ülkesine döndüğü dönem ise kış mevsimini simgeler. (Kaynak: Aktüel Arkeoloji; Yunan Mitolojisinde Mevsim Döngüsü)

04.09.2019, Ünyekent

 Tekkiraz Dizdar yolu, Ünye'de sonbahar.

Hades ve Persephone
Heykeltıraş: Gian Lorenzo Bernini-
Galleria Borghese-İtalya