4 Şubat 2009 Çarşamba

ÜNYE’DE SİNEMA YILLARI-II

Gerçek, bazen yalnızca düştür.”
Istvan Szabo (Macar yönetmen)

Sinema Günlükleri 5:
Tarih: 1948’den – 2000’lere, Ünye’de sinemanın bütün yılları.

Döküm I: Sinemanın Ünye kronolojisi:
Tan Sineması (1948 – 1950)
Yeni Sinema- Yalıkahve (1948 – 1950 )
Yeni Sinema – Tan’ın yerinde (1950 – 1974)
Park Sineması – Yazlık, Cumhuriyet Meydanı (1951 – 1954)
Paşabahçe Melek Sineması – Yazlık, Saray Hamamı yanında(1954 – 1972)
Konak Sineması, Kadılar Yokuşu’nda (1960 – 1992)
Rüya Sineması, Yazlık, Çifte Hamam yanında (1967 – 1969)
Belediye Sineması (1972 - ? )

1948 Öncesi, Ünye’de modern anlamda bir sinema yoktur, ancak Tan Sineması kurulmadan önce Yalı’daki binada sinema gösterildiğine dair elimizde bilgiler vardır. 1938’de Faruk Yıldız’ın belleğinde, Yalı’da bir Alman savaş filmi izlediği ifade edilmiştir. İrfan Işık Öğretmenimizin de ifade ettiği gibi, okula ait müsamere, konser ve oyun salonu olarak kullanılan bu bina, aynı zamanda sinema olarak kullanılmıştır. Gezici film oynatma makinelerinin o dönemde ve daha sonraki yıllarda kullanıldığı bilinmektedir. Gezici film makinelerinden biri halen İrfan Işık’tadır ve öğretmenimiz bir dönem sertifikalı makinist olarak okullarda eğitim sunumları yapmıştır.

Döküm II: Ünye’ye gelen sanatçılar:
Sinema salonları yokken, Ünye’de çadır tiyatrosu geleneği, direkler arası oyunları (vodvil) ve dansöz geleneğinden söz etmek mümkündür. Bu tür mekânlardan birinin Döner Çeşme Meydanında, daha sonra İhtiyaroğlu İşhanı’na dönüştürülen binada faaliyet yürüttüğü bilinmektedir.
İp cambazları, Cumhuriyet Meydanı ve Beylihoru gibi açık alanlarda hünerlerini sergilerken, araya “temsil” denen orta oyununa benzer gösterilerde bulunurlardı.
Açık hava yahut çadırda sürdürülen bu gösteriler, sinemalı dönemde sinema salonlarında yapılmaya başlandı. Şarkı, türkü, dans ve tiyatro amaçlı bu gösterilerin yanında, doğrudan sinema filmlerinin tanıtımını amaçlayan sinema oyuncularının da Ünye’ye geldiği bilinmektedir.
İşte bu sanatçılardan aklımıza gelenler:
Avni Dilligil (Tiyatro), Zati Sungur (Sihirbaz), Tanju Gürsu, Hüseyin Baradan, Necdet Tosun, Fikret Kızılok, Hümeyra, Cem Karaca, Barış Manço, Bilal İnci, Tamer Yiğit, Ekrem Bora, Atıf Kaptan, Cahit Irgat, Yılmaz Köksal, Berkant, Selçuk Ural, Serpil Örümcer, Beyaz Kelebekler, Melike Demirağ, Edip Akbayram, Gönül Yazar, Muhterem Nur, Necat Uygur, Gazanfer Özcan, Ulvi Uraz, Ferhan Şensoy, Genco Erkal, Altan Erkekli (İnadına Yaşamak, tek kişilik oyun, Belediye Kültür Sarayı).

Sinema Günlükleri 6:
Tarih: 1960, Ünye’de bir sinema efsanesi, Konak Sineması.


Kadılar Yokuşu’nun eteğinde % 50 hissesi Fırıncı Mahmut Arın’a ait arsada, Mimar Feyyaz Efendi’nin inşa ettirdiği sinemanın 1000 kişilik kapasitesi vardır. Koltuk dizilişi, eğim ve akustiği her yerden izleyicilerin perdeyi görmesine ve sahnedeki sesleri duymasına elverişlidir. Enis Özgün, Ahmet Akbulut, Zekayi Sinanoğlu ve Mahmut Arın’ın katılımlarıyla 1960 yılında hizmete giren sinemanın ilk filmi halka bedava oynatılan “Denizler Altında 20.000 Fersah” tır. (Richard Fleischer’in yönettiği, Kirk Douglas ve James Mason’un oynadığı, Jules Verne uyarlaması, 1954 yapımı “20.000 Leagues Under the Sea” filmi.)
Konak Sineması’nda beğenilen bazı filmler:
Ömer Ağabey gibi, ismi sinema ile özdeşleşmiş başka isimler de vardı:
Öztürk Serengil şapkası ve bıyıklarıyla, gişede bilet satan Yılmaz Okumuş.
Dik duruşu ve delikanlı yanıyla “Miki” lakaplı Necdet Demir.
Makinist Hüsnü Yayan, Mehmet İbiş, akla gelen diğer isimlerdir.
(32 Milimetrelik filmler 5-6 makara halinde Samsun’dan getirtilir.)
1980’li yıllarda sinema işletmeciliğini sürdüren isimlerden biri de Mehmet Çiloğlu’dur.
Rabbum Yaşar (Aydınlık), Arap Yaşar (Darahta), adı sinema ile anılan diğer isimlerdendir.
Yeni Sinema ve Melek’in makinisti, kalın camlı gözlükleriyle hatırladığımız Mehmet Karakaya’dır.
Kışın soğuk günlerinde Yeni Sinema ve Konak’ı ısıtan iri sobaları imal eden Erol Varilci’dir. Bir dönem 1948–50 arasında Park sinemasının Duhuliye kapısında giriş görevlisidir.

Sinema Günlükleri 7:
Tarih: 1964, Ünye’de Konak Sineması’ndan bir anekdot.
Sinemacı Ömer’in anlattığıdır.
Yerli yabancı, dönemin iyi isim yapmış oyuncularının filmi gösterilirken izdiham yaşanır, zaman zaman “kapalı gişe” film oynatılır. 1.300 kişiye kadar doldurulan Konak Sineması’nda aralara sandalye atılır, minder yahut mukavva kâğıdı üzerinde ara basamaklara oturulur.
Metin Dönmez adında bir Ünye esnafı, izdihamlı bir gece matinesine bilet almak ister. Ömer Ağabey, tanıdığı bu esnafa daha zevkli bir izleme şansına sahip olsun diye, bir başka gün izlemesini önerir. İyi niyetle yapılan bu öneri sonrası, Ömer Ağabeyin yolu bu esnafımızın dükkânına düşer. Aradığı vida (yahut somun) sadece burada vardır, ama alamaz. Kendisine sinemada yer temin etmediği hatırlatılır. Sonuçta akşam matinesine yeri ayarlanır, sinemacıya istediği verilir.
Sinemada yer kapmak önemlidir, prestij meselesidir. Abone sistemi, aylık ya da yılık loca kiralama yöntemleri yürürlüktedir. (Avukat Ertuğrul Canarslan’ın abonesi olduğu loca, hala belleğimizdedir.)

Sinema Günlükleri 8:
Tarih: 1967’den 1972’ye, Rüya’lı yıllar ve Belediye Sineması.
1967’de Çifte Hamam yanına yazlık Rüya Sineması açılır. Rahmetli İsmet Koçkan’ın işletmeye açtığı Rüya Sineması’nın açılış filmi Göklerdeki Sevgili’dir. 1966 yapımı, Remzi Jöntürk yönetimindeki filmin oyuncuları Cüneyt Arkın ve Selda Alkor’dur.
O dönemde dikkati çeken bir başka film; Şafak Bekçileri’dir. 1963 Yapımı, Halit Refiğ’in yönettiği filmde, Göksel Arsoy ve Leyla Saray oynar.

1967’ de açılan Rüya Sineması 1969’da kapanır.
1972’de Belediye Sineması açılır, ancak Paşabahçe Melek sineması kapanır.
1981’e kadar Ünye Belediyesi’nin işlettiği sinemanın müdürlüğünü rahmetli Ayhan Güney (Kuzu Ayhan) yapar. Oynatılan ilk film, Gene Hackman’ın Poseydon Macerası’dır. Belediye tarafından kiraya verilen sinemayı 80’li yıllardan itibaren İsmail Güven çalıştırmaktadır. Halen sinema, düğün ve tiyatro salonu olarak kullanılan mekânda, Ramazanda tombala gibi etkinliklere yer verilmektedir. Binanın diğer bölümlerinde Şehir Kulübü, barlar ve çeşitli iş yerleri mevcuttur.

Sinema Günlükleri 9:
Tarih: 1970’li yıllar, sinemanın çöküşü.
60’lı yıllar, özgürlük ve gelişme yıllarıydı. Ancak fazla uzun sürmedi. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde ve Ünye’de 70’li yıllar, ekonomide, kültürde ve sanatta dağılma sürecinin başladığı yıllar oldu. Türk Lirası’nın devalüasyonla yeniden tanıştığı ve kalıcı bir biçimde ülke ekonomisine çöreklendiği bu yıllarda ucuz karate filmleri tüm ülkeyi ve Ünye sinemalarını esir almıştı. Seks filmi furyasını arabesk film piyasası izledi. Kaliteli film izleyicisi gitmiş, sinema salonları bu tür filmlerle seyirci toplama çabasına girmişti. Henüz televizyon yaygınlaşmamıştı, ortada bilgisayar yoktu ama, bu dönem Ünye sinemaları için sonun başlangıcı oldu.

Sinema Günlükleri 10:
Tarih: 1980’li yıllar, elveda sinema!
Her karanlık dönem bir “muamma”dır. 80’li yıllarda Ünye’de sinemanın yok oluşunu açıklamak, diğer kültürel değerlerin erozyonu gibi kolay değildir. Görsel araçların, televizyon, video-kaset ve video-cd, dvd’lerle yoğunlaşması, sinemaya büyük darbe vurmuştur. Buna rağmen, geçtiğimiz yıllarda bazı olumlu gelişmeler yaşadık. 90’lı yılların ikinci yarısında, büyük kentlerde sinemaların yeniden doğuşuna tanık olduk. Seyirci kapasiteleri sınırlanmış, çoğunlukla “cep sineması” biçiminde ortaya çıkan, daha teknik donanıma sahip sinemacıklar türemiştir. Büyük alışveriş merkezlerinde, çok katlı plazaların üst katlarında fast food reyonlarıyla yan yana dizilen sinemaların koltuklarında, arkamıza yaslanarak sinemanın eski büyüsünü aramaktayız.
Guiseppe Tornatore’nin Cennet Sineması belki çok uzağımızda değildir. Ne yazık ki Ünye sinemaya “elveda” demiştir. Yahut şimdilik sinema Ünye ile ayrı düşmüştür. Komşumuz Fatsa daha girişimci olmasına rağmen, maalesef sinema ile arasındaki mesafeyi yeniden kuramamıştır.



Ünye Tarih Araştırma Grubu
Ahmet Derya VARİLCİ
Ahmet KABAYEL

ÜNYE’DE SİNEMA YILLARI-I

“Gerçek, bazen yalnızca düştür.”
Istvan Szabo (Macar yönetmen)


Sinema Günlükleri 1:
Tarih: 25/12/2008, Perşembe.

Ünye’den üç arkadaş Cem Yılmaz’ın Arog filmini izlemek için Fatsa’ya gitmiştir. 20 gün önce vizyona giren film, ilk gün açılışıyla gişe rekorunu zorladığı için, üç arkadaş telefonla yerlerini ayırtmış, saatinde sinemada yerlerini almış, arkalarına yaslanarak keyifle filmin başlamasını beklemiştir.
Üç arkadaş, “Beş kişiden az seyirciye film oynatılmaz!” kuralı gereği, filmi izleyemeden Ünye’ye dönmek zorunda kalmıştır.
Filme kendilerinden başka gelen olmamış, bilet paraları iade edilmiştir.

Sinema Günlükleri 2:
Tarih: 1948, Ünye’nin sinema ile tanışıklığı:
Ünye’de modern anlamda ilk sinema Tan Sineması adıyla 1948’de açılır. Samsun’dan gelen Yusuf Bulut, karakolun yanına (şimdiki Akbank’ın olduğu yer), Ünye’nin ilk sinemasını açar. (Fotoğrafları günümüze aktaranlar, Nazlı Şenalp, Eren Tokgöz)
Daha önceki yıllarda, modern anlamda bir sinema salonu yoktur. Ancak Batılı toplumlarda olduğu gibi, gezici ekiplerin, bir kaç seans için kiraladıkları mekânlar, portatif makinelerle gösterilen filmlerden söz etmek mümkündür.
Sinema, radyolu yılların adından yaşanan büyük bir değişikliktir. Ünyelinin dünyaya açılan penceresidir. Afrika’nın balta girmemiş ormanlarıyla tanışır, fillerle, aslanlarla arkadaş olur. Tarzan’la birlikte macera yaşar. Yahut “Vahşi Batı” da at koşturan bir kovboydur, Kızılderilidir, yahut tarihi dekorlar içinde bir gladyatör olur.
Tan Sineması açıldıktan birkaç ay sonra, bu defa Ünyelilerin kendisi Yalıkahvesi’nde Belediye’nin depo olarak kullandığı binayı sinema olarak kullanıma açarlar. Zaten bu bina geçmiş yıllarda, bando ve musiki kuruluşlarının konser verdiği, zaman zaman sinema gösteriminin yapıldığı eski bir binadır. Bir tarafıyla denizin içinde kalan, yalı kazıklarıyla desteklenen binada çok eski zamanlarda sinema izlendiği söylenmektedir. Eski radyoculardan Fatalis Ahmet (Akbulut) ve tüccar Mustafa Kalemen ortaklığında modernize edilen ve hizmete açılan bu sinemanın adı Yeni Sinema olur.
Tan Sineması, yeni açılan sinema ile rekabete dayanamaz, kapanır. Yusuf Bulut Samsun’a döner. Tan’dan boşalan yere, Yalıkahvesi’ndeki Yeni Sinema taşınır. Yıl: 1950
Bir sonraki yılın yazında, Yeni Sinema’yı kuranlar, Cumhuriyet Meydanı sahilinde yazlık Park Sineması’nı açar. 1951 – 1954 Yılları arasında hizmet veren bu sinema, yerini Paşabahçe Melek sinemasına bırakır.
Uzun yıllar hizmet veren yazlık Paşabahçe Melek Sineması (1954 – 1972), Ünye’de uzun yaz gecelerinin vazgeçilmez mekânlarından biridir. Çoluk çocuk, neredeyse Ünye’nin bütün aileleri akın akın sinema sandalyelerini doldurur.
Eski bir sinema emekçisi Ömer Ataş (Ünye 1938 doğumlu, 13 yaşından itibaren sinemada çalışmış), bize sinema günlüklerimizde yardımcı olurken, sinemayla ilgili anılarını aktardı. Adı, hala Sinemacı Ömer olarak anılan Ömer Ağabey, 1950 – 60 arasını “sinemanın altın yılları” olarak nitelendirdi. (Biz, bu sıfatı 60’lı yıllara daha uygun gördük.)

Sinema Günlükleri 3:
Tarih: 1954, Ünye’de Paşabahçe Melek Sineması’nın açılışı.
Sinemacı Ömer’in anlattığıdır.
(Karakin Usta ve arkadaşı, Paşabahçe Melek Sineması’nda filmin başlamasını bekliyorlar. )
Meydandaki Park Sineması karayolu ihalesi alanına girince, yeni bir yazlık sinema projesine girişilir. Nahit Heper, Aptullah Haznedar, Mahir Kocoğlu ve Ahmet Akbulut’un katılımıyla Saray Hamamı yanında, Paşabahçe’de yazlık Melek Sineması kurulur. Gösterime ilk giren film, İtalyan yapımı Merhamet’tir. Filmi 10 günde 7.500 kişi izler. 1954 Yazında Ünye nüfusu 10.000 kişi civarındadır. (Demek ki, filmi üst üste birkaç defa izleyenler olmuş. Çevre ilçelerden ve köylerden gelenler de izlemiş.)

Yazlık yahut kışlık, sinemalar sadece film gösterilen mekânlar değil, aynı zamanda tiyatro, konser, düğün salonudur. Siyasi parti yahut dernek toplantılarının yapıldığı yerlerdir.

Sinema Günlükleri 4:
Tarih: 1960’lı yıllar, Ünye’de sinemanın altın yılları.
Sinema bir şölendir:
Çocukluk ve ilkgençlik yıllarımıza damgasını vuran 60’lı yıllarda sinemanın çok özel bir yeri vardı. Topluca izlenen bir gösteri olmaktan öte, her birimiz için sinema bir şölendi. Birlikte koşup oynadığımız, Teksas-Tommiks çizgi romanları takas ettiğimiz, “makinist ışık!” yahut “Makinist ses!” nidaları atığımız, heyecandan titrediğimiz, hüzünlendiğimiz, kahkaha attığımız yerlerdi. Topluca bir ayini gerçekleştirir gibi, perdedeki görüntüyle bütünleşir, Sinemacı Ömer Ağabeyin uyaran sert sesiyle kendimize gelirdik.
Sinemalı yıllar, “Beş dakika ara”larda yenen fındıklı kurabiye, simit, içine nohut doldurulmuş gazoz demekti.
Cumartesi günleri yapılan çocuk matineleriyle yetinmeyip, henüz çocuk sayıldığımız dönemde Pazar günleri kadınlar matinesine giderdik. Tanıdık bir ablanın eteğine yapışarak filmi bedavaya getirme şansımız vardı. Kadın matinelerinde daha çok yerli melodramlar oynatılırdı. Önceleri Cahide Sonku, Belgin Doruk gibi isimlerin filmleri varken, daha sonra Fatma Girik, Filiz Akın, Türkan Şoray ve Hülya Koçyiğit’in filmleri afişlerdeki yerini aldı. Cüneyt Arkın, Ediz Hun, Kartal Tibet’i, Kadir İnanır ve Tarık akan takip etti.
Spartaküs, Benhur gibi dev yapımları bu dönemde izledik. (Yıllar sonra aynı filmleri izlediğimizde, aynı dehşetli duygulardan bir hayli uzakta olduğumuzu gördük.)
Televizyon, bilgisayar, atari gibi daha çok bireysel kullanıma açık araçların olmadığı dönemde sinema, çocuklar için vazgeçilmez bir etkinlikti. Sadece çocuklar için değil, Ünye’nin ileri gelen tüm bireyleri, maaile sinemaları doldururdu. Hatta her film değiştiğinde, sinemanın daimi müşterileri vardı. Abone sistemiyle çalışıldığı bu dönemde, bazı koltuklar, bazı isimlere tahsis edilmişti. ( Örneğin, bu metni yazanlardan Varilci’nin dayısı rahmetli Yaşar Kemal Tokaç, Konak Sineması abonesi idi.)


Haftaya diğer sinema günlükleri:
Efsane sinema: Konak Sineması.
Ünye’deki diğer sinemalar.
Sinemanın Çöküşü.
Elveda Sinema.


Ünye Tarih Araştırma Grubu
Ahmet Derya VARİLCİ
Ahmet KABAYEL