25 Ocak 2022 Salı

Güneş Dil Teorisi


Güneş Dil Teorisi

 

 

Türk Tarih Tezi’nin en önemli dayanağı “Güneş Dil Teorisi”dir. Ülkemizde Tanzimat’tan 1930’lara kadar uzanan süreç içerisinde Türk ulusçuluğu daha çok dil politikaları ekseninde biçimlenmiştir. Dil ile ulus arasındaki bu ilinti, farklı dönemlerde değişik biçimler alarak günümüze kadar gelmiştir. AB uyum süreciyle birlikte ortaya çıkan anadil tartışmaları ve bu alanda benzer politikaların yeniden üretilmesini zorunlu hale getirmiştir.

Bu girizgahtan sonra 1930’larda bizzat Atatürk’ün katılımı ve öncülüğünde oluşturulan Güneş Dil Teorisi’ne göz atabiliriz. 

 

Neden Türk Dili?

 

“1930’lu yıllarda Kemalist ulusçuluk “dil” ile “ulus”u nerdeyse eşitleyen bir söylem benimsemiştir.” diyor, KTÜ’de öğretim üyesi Prof Dr. Hüseyin Sadoğlu. (Bkz. Türkiye’de Ulusçuluk ve Dil Politikaları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2010, s. 214.)

Toplumsal yapılanmalarla birlikte biçimlenen ulus-devletlerin kültürel kimlikleri, sosyal bilimlerin başlıca inceleme alanlarından biridir. Sorun yeni bir “Türk Ulusu” yaratmak olunca, konunun çerçevesi iyice genişler. Güney Çin Denizi’nden Asya’nın bozkırlarına, Altay dağlarından Karadeniz’e uzanan geniş coğrafyada, birbirlerine pek benzemeyen ve aslen Türk oldukları kabul edilen toplulukların tek ortak paydası dildir.

Uluslaşma süreci içinde Türk topluluklarının konuşa geldiği dil ve dilin işlevleri kaçınılmaz olarak yeni Türkiye Cumhuriyetinin de ulusçuluk akımlarına damgasını vurur.

               

Güneş Dil Teorisinin Ortaya Çıkışı

 

Güneş-Dil Teorisine ilişkin ilk bilgi, 1936 yıllında III. Dil Kurultayı ile birlikte ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet gazetesi 23 Ağustos – 1 Eylül arasında kurultay ile ilgili 15 haber yayınlamıştır. Batı tarafından dikkate alınabilir olmaya ilişkin vurgu, kurultaya katılan 15 yabancı bilim adamının varlığıdır. Kurultaya Atatürk’ün katılımını ve açılış konuşmasını Afet İnan kurultayda şu şekilde ifade etmiştir:

 “Atatürk’ün kılavuzluğu meşalesi ile kurulmuş olan tarih tezimizle şimdi üzerinde uğraştığımız dil çalışmalarımız arasındaki muvaziliği bütün canlı kesinliği ile ve pek güzel ifadelerle belirtti. Hakikaten bizde dil ile tarih, Atatürk’ün irşad ve idaresinde yekdiğerini ikmal eden çok ileri önemli milli iki ilim unsuru olmuşlardır.” (Cumhuriyet, 25.08.1936)

Oysa dil çalışmalarının daha öncesi vardır.

Atatürk, Afet İnan’ı çeşitli tetkiklerde bulunmak üzere Avrupa’ya gönderir. Üstün ırk teorilerinin Avrupa’yı çalkaladığı bir dönemde Türkler, “sarı ırk” görülmekte, Anadolu’daki varlığı küçümsenmektedir. Tam da bu aşamada Atatürk’ün Ulus gazetesinde  Türk Dili üzerine yaptığı araştırmalar imzasız olarak yayınlanmaktadır.  2 Kasım - 7 Aralık 1935 tarihleri arasında Ulus gazetesinde isimsiz çıkan Güneş-Dil Teorisi’ne ilişkin makaleler hakkında Afet İnan, Mustafa Kemal’e bir mektup yazar; “Ulus gazetesindeki dil yazıları sizin bulduklarınıza benziyor” der.

Gelen mektup, yazıların bizzat Atatürk’e ait olduğunu açığa çıkarır:

“Ben bildiğin gibi dil ile meşgul oluyorum. Sen giderken basılmış olan ilk broşürü tashih ve tadil ettirerek yeniden bastırttım. Bunun bir de ufak özetini broşür halinde bütün Ulus okurlarına dağıttılar.” (25 Kasım 1935 tarihinde Atatürk’ün gönderdiği mektup.)

Atatürk’ün talimatıyla Güneş-Dil Teorisi öncelikle Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi’nde okutulmaya başlanır. İbrahim Necmi Dilmen, Hasan Reşit Tankut, Saim Ali Dilemre, Agop Dilâçar, İsmail Hami Danişmend, Ragıp Hulûsi Özdem gibi dilbilimciler konu üzerinde çalışmaya başlar.

Amaç, Türk dilini yabancı dillerin egemenliğinden kurtarmak, Türk Dili’nin kendi köklerine dönmesini sağlamak ve diğer dillerle olan ilişkini tespit etmektir.

 

Güneş Dil Teorisi


 

1-      X: İlk insanın bulunduğu mıntıka; buradan kendisini saran harici âlemdeki (obje) leri temaşa ve tetkik ediyor. (G) güneştir; ilk insanların bütün dikkat ve alâkasını üzerine çeken güneş oluyor.

2-     Harici âlemi teşkil eden  (obje) ler, insanın bulunduğu yere göre büyüklük, küçüklük, parlaklık veya sönüklük, yakınlık veya uzaklık itibariyle farklı bulunurlar. Başka başka dairelerdeki noktalar onları gösterir.

 

Kaynak: Güneş - Dil Teorisi: Ulus Dil Yazıları, K. Atatürk, 1935, Alaca Yay, s. 171

 

Dilsel verileri çözümlemek için öncelikle sözcüklerin ilk köklerini (kökeni yahut etimolojisi) bulunmalı, hangi kökten geldiği tespit edildikten sonra biçim ve anlamları belirlenmelidir. Dil nasıl oluşur? İlk oluşan birim köklerdir. Bu kök, ilk insanın ilk totemi olan güneşten çıkmış bulunmasına ve ilk “ağ” sesiyle ifade etmiş olduğuna dayanır.

“Ata” kelimesi üzerinde lengüistik çözümleme ise, Güneş-Dil Teorisi kapsamında sık sık karşılaşılacak denemelerdendir; “ATA=ağ+at+ ağ, TATA= ağ+ at+ ağ, DEDE= eğ+ ed+ eğ”, yapılan incelemelerden çıkan sonuç Ata’nın morfolojisi ve manasının bir olduğudur.

Dilin evrimi üç döneme ayrılır:

1-      Kökler Çağı (yaratıcı çağ),

2-     Gövdeler çağı (türetme evresi),

3-     Çekim çağı (flexion-yeterlilik dönemi)

 

Sonuç

 

Köklere inildiğinde Türk dilinin evrensel niteliği anlaşılır. Dönemin dilbilimcilerinin de katkısıyla (Sir Denisen Roz, Dr. Phil H. F. Kvergic, vb.) Sümer, Hitit, Akad ve  Etrüskler aynı kökten türeyen dillere sahip topluluklardır. Dolayısıyla aralarında soy, sop ilişkileri mevcuttur.

 

Haftaya: Güneş Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi Eleştirileri; Atatürk Kafatasçı mıydı?

 





 

26.01.2022, Üntekent

http://www.unyekent.com/yazi/2949-gunes-dil-teorisi.html